hesabın var mı? giriş yap

  • nişanlıyım diye cevap verip tepkisini ölçmek istediğim jinekologdur aynı zamanda.

  • büyük düşünür, yüce filozof sinan engin'in; "tokyo ne kardeşim! ne başarısı var. ne yapmış biri bana anlatsın yani, ne yapmış.." şeklinde inanılmaz temellere dayanan açıklaması..

    bir tarafta 2012 olimpiyatlarında 7 altın, 14 gümüş, 17 bronz toplamda 38 madalya alan japonya, bir tarafta 2 altın, 2 gümüş, 1 bronz toplamda 5 madalya alan türkiye.

    kısaca; başkaları adına utanmak

    edit; efes darth uyardı. bizim 1908 den beri katıldığımız olimpiyatlarda toplam madalyamız 88 adamlar geçen sene 39 tane toplamış toplamda 139 altın 435 madalyaları varmış.

  • kraldır kral.

    (bkz: 22 eylül 2013 beşiktaş galatasaray maçı)

    son dakikalarda melo'yu kavgadan çıkaran da o.

    paşa paşa gollerini atıp galibiyeti getiren de o.

    dürüst oynayan, pislik yapmayan da o.

    galatasaray taraftarının kalbinde yaptığı hareketlerle de yer edinen o.

    harbiden parti kur oy verelim reis.

    not: beşiktaşlıyım

  • freud der ki:
    “çocuk yapmayı doğal ihtiyacın zaruri olarak giderilmesi gibi karmaşıklıktan çıkarıp, üzerinde düşünülmüş sorumlu bir eylem seviyesine çekebilseydik, insanlık için en büyük zaferlerden birini kazanmış, doğanın koyduğu sınırlardan esaslı şekilde özgürleşmiş olacaktık."

  • türkiye'de bir kişinin bireyselliğine saygı gösterirseniz, o kendini "sizi yenmiş" sayar. mesela sokakta karşıdan gelene yol verin, o da iyice üzerinize yürüyüp size sürtünerek geçsin. metroda yanınızdakinin rahat etmesi için bir alan açın, ve o insan sizi daha çok sıkıştırmaya başlasın. bir kişiye karşılıksız bir iyilik yapın, ve karşınızdaki sizin "ondan çekindiğiniz için" bu iyiliği yaptığınızı sansın.
    bu ülkedeki, çok az sayıdaki naif insanın sürekli başına gelen şey budur.

    türkiye, birey olamamış eziklerin ülkesi. birbirine omuz atan kişiliksizlerin memleketi.
    bu ezikler etraflarındaki kimsenin "bireysel alan"ına saygı göstermez. üstüne, gider isveç'teki adamların birbirine saygısını "samimiyetsizlik" olarak tanımlar.

  • ilk üretildiği zamanlardan beri süregelen headstock kırılma sorunu vardır bu gitarın. çünkü mühendislik olarak hatalı tasarlanmış. gitar yapımından veya ağaç işlerinden doğal anlamayan çalgıcı kitlenin "orjinal isteriz abüüü" diretmesiyle ve bunun zamanla gibson'un da politikası olması nedeniyle 2019 yılında çıkan bir gibson les paul'a dikkat etmezseniz, hafif bir darbeyle sapı headstock'a giden yerden çat diye kırılır.

    stres altına girecek bir parçayı tahtadan yapıyorsanız ağacı damarlarına paralel kesip stresi damarlara dik açıyla vermeniz gerekir. bunu yapmazsanız yükü damarlara verirsiniz ve tahta damar hizalarından kolayca kırılır. çizdiğim görselde alttaki tahta koyu renkli olan damar yerlerinden kırılırken üstteki yükü taşır.

    gitarda teller sapı çekip yamultmak isterler, sapın buna dayanması gerekir. üst eşikten sonra gitar sapı genelde geriye doğru biraz açı yaptığı için (stratocaster gibi bazı gitarlarda açı yok) tam o kısımda teller damara dik değil paralele yakın kuvvet uygular. kemanlarda sap kısa ve kalın olduğu için bu sorun olmuyor ama mandolinde ve gitarda üst eşik kısmı ince olduğu için bu sorun olabiliyor. carvin ve prs 10-11 derece, jackson 13 derece, epiphone 14 derece açılı headstock kullanırken gibson 17 derece kullanıyor. çok fazla.

    dolayısıyla ağaç işçiliğinde scarf joint denilen tekniğin kullanılması gerekiyor açılı headstocklarda. mandolinde ve naylon telli gitarda bu ciddi bir sorun değil ama elektro gitarda yük daha fazla, dolayısıyla neredeyse mecburi. bunu yapmıyorsanız o zayıf noktayı güçlendirmek için sap ile headstock arasına sırt verdirmeniz gerekiyor. neck volute denir buna.

    düz hali.
    kırık
    neck volute

    gibson les paul'da açılı headstock olmasına rağmen hem scarf joint yok, hem de neck volute yok. 1961'e kadar üretilen les paul'lerde scarf joint'i akıl etmemişler (eski flamenko gitarlarda bile var) sonra gitarın üretimi duruyor zaten, tutmuyor pek.

    60'ların ortasında ünlenmeye başlayınca 68'de yeniden üretmeye karar veriyorlar. bir sene sonra firma norlin'e satılınca bir çok şey değişiyor üretimi ucuzlaştırmak uğruna. farklı denemeler de yapılıyor, sap maple oluyor falan ses karakteri değişiyor. headstock kırılması şikayeti hep devam ettiği için 70'lerde sapa neck volute ekleniyor (yanlış ekliyorlar gerçi) ama kötü kalitede gitarlar yaptıkları için iyi gitaristler 50-60'larda üretilen les paul'leri tercih ediyorlar. 90'ların ortasına kadar üretim kalitesi oldukça kötü gitmeye devam ediyor. nadiren iyi serilere denk geliniyor.

    90'lardan itibaren ise özümüze dönüyoruz diyip, değişikliklerin çoğunu giderip 50-60'lardaki hali gibi olan traditional modelleri üretmeye başlıyorlar.

    epiphone'da kırılmaz. butik les paul'lerde de kırılmaz, onlar zaten gibson'dan çok daha kaliteli üretiyorlar.