hesabın var mı? giriş yap

  • --- spoiler ---

    zeki demirkubuz ve nuri bilge ceylan'dan bahsettikten sonra, gıcırtılı bir şekilde kapı açılıyor(demirkubuz'un tüm filmlerinde neredeyse), sonra elma yuvarlanıyor içeri. (nbc- bir zamanlar anadolu'da)
    --- spoiler ---

  • modeller sadece önümüzdeki üç günü doğru tahmin eder gerisi tırıvırı yaklaşımı çok yanlış. modeller mevsimlik bile hazırlanır, sadece süre uzadıkça tutarlılık oranı azalır. standart bir modelin 24 saat sonrası için tutarlılığı %90 civarındadır. yani bir sonraki gün öngördüğü şey %90 ihtimalle gerçekleşir. bu ilk üç gün için %80, ilk 7 gün için %60, ilk 10 gün için %40-50 civarlarındadır.

    gelelim şu beklenen dalgaya. normalde modellerde bir soğuk hava dalgası görüldüğünde, (mesela 15-16 ocak 2021 sistemi) bu dalga kar severler tarafından taa 10-15 gün öncesinden takibe alınır, ancak gündem olması ve sıradan vatandaşın da kulağına gitmesi anca son 3-4 gün kala olurdu. ancak bu sefer 12-13 gün öncesinden konuşulmaya gündem olmaya başladı. peki neden?

    çünkü çok güçlü. soğuk çekirdek o kadar güçlü ki, vuracağı yerde hayatı donduracak kapasiteye sahip. yani şöyle örnek vereyim o soğuk çekirdek kısmı istanbul'a girse ve tepesine otursa, yer seviyesi sıcaklıkları - 10 civarına inebilir. iç anadolu - 25 leri görebilir. ancak şükür ki çekirdek tepemize inmiyor. bugün itibariyle son çıktılara baktığımızda soğuk sistemin anca yarısı falan bize giriş yapıyor. ha o bile yine sıcaklıkları çoğu yerde kar seviyesine çekmeye yetecek. cuma gecesinden ptesi hatta salı gününe kadar da kar değerlerinde kalacak gibi gözüküyor. yağış durumu vade uzadıkça daha da tutarsızlaştığından yağış konuşmak için iki üç güne daha ihtiyaç var.

    ben şahsen beklendiği gibi zemheri soğuk ve türkiye nin tamamında metrelik kar olacağını düşünmüyorum. soğuk çekirdek balkanların anasını ağlatacak, bizim ülkemize de o soğuğun kırıntıları girecek gibi duruyor. ama gerçekten ocak ayının sonundan bu yana bir görünüp bir kaybolan, kar severlerin yüreğini hoplatan bu sistem için artık geri sayım yavaştan başlayacak. hadi bakalım.

  • flaşbakınla bi 15 yıl öncesine dönelim. sene 1997 civarı. her mahallede kesif bok kokulu atari salonları ve içinde cıvıl cıvıl bir nesil. gözleri dönmüş bir şekilde adukent, apargat çekenler, mustafa'yla kadillağa binip kendini miami'de sananlar, mortal kombat, tekken önünde bekleşen zayıf, çelimsiz bir elde ekmek arası domates peynir bebeler... işte bu nesil.

    bizim buralarda ne hikmetse atari salonlarındaki aletlerin jeton giriş yeri köşeli değildi. bildiğin düz, yuvarlak bir delik anlayacağın. adam jetona 100 kuruş istiyor o zamanlar. lan it, 100 kuruşu bulsam gidip max, panda stix neyim alıp yerim, içinden beleş çıkar bir daha yerim. para mı basıyoruz biz? hah tam bu soruya müteakip benim jeton düştü. köşeli değildi tabi. ablamın para koleksiyonu kutusu richie richin gözlerindeki dolarlar gibi parladı bende. içinde yıllarca biriktirilmiş madeni para koleksiyonunu çekmeceden bulmamla birlikte soluğu atari salonunda alıp hunharca katletmem, ablamda yıllardır "bu benim koleksiyonlarım nerde gören var mı?" sorusuna dönüşmüştü tabi. ama günler haftaları haftalar ayları kovaladıktan sonra iktisadın en mühim konusu kıt kaynaklara yenik düşmüş, sadece domates peynirli ekmeğimle "bi el versene bak ben geçerim senin için" gibi dravdan laflar etmeye başlamıştım.

    11 yaşlarındaki bu veletler için çareler bitmezdi yine de. bisikletlerin fren telini delikten sokup çıkarmak suretiyle sınırsız hak elde edebileceklerini anlamaları çok da zor olmamıştı. matematikte ilk defa x görüp saatlerce bu x ne lan diyen bu gençler bisiklet teliyle saatlerce atari oynuyordu.

    taa ki baba atari salonunun kapısında eller cepte dikilip, o dayaktan beter bakışlarıyla seni süzene kadar... kafa yere çevrilir ve salya sümük eve gidilirdi. hakkını helal et amca. her akşam o kasayı açtığında gördüğün suudi dinarları, avusturya şilinleri için beni affet.

    zorunlu edit: bazı arkadaşlar suudi dinarı olmaz demiş. arkadaş 12 yaşındaydım aklımda öyle kalmış. 15 yıldır ne suudi arabistan parası gördüm ne gazetelerin ekonomi sayfasını açıp suudi parasını merak ettim. sikimde de değil zaten :) . dinara sokim mustapha'ya bişey olmasın.

  • “doğurmak istemeyebilirdim. bu beni daha az kadın yapmazdı. anne olmak istemeyen kadınları daha az kadın yapmıyor. anneliğin kutsanmasından çok rahatsız oluyorum. bunun da kadınlara bir baskının yolu olduğunu düşünüyorum. dünyada herhangi bir canlıya karşılıksız emek veren herkes benim için annedir."

    bence çok ince düşünceli ve güzel bir annesin. her konuda mütevazi duruşun takdire şayan.

  • muhabbetşinas biri değildir. açıkçası ben de böyleyim. bu durum bazen beni düşündürmüyor da değil. sonuçta insanlar tarafından yanlış anlaşılıyorum, kötü bir izlenim bırakıyorum diye düşünürüm.

    mesela adam soruyor sana bir şeyler sen de güzel güzel anlatıyorsun; yeri geldiğinde neşeli ve nüktedan aktarıyorsun yaşadıklarını ama iş soru sormaya, muhabbeti tersine çevirmeye gelince hiçbir şey sormuyorsun. o adam senin nereli olduğunu sormuş; nelerle iştigal ettiğini merak etmiş; bunlara yorum getirmiş vs. ama sen her şeyi anlattıktan sonra susup oturmaya devam ediyorsun.

    bazen de ulan ben de sorayım şunun nereli olduğunu diyorum ama harbiden hiç merak etmiyorum lan. sıfır merak yani. adam senin kütük'le ilgili şakalar espriler bile geliştirmiş; sen hiçbir şey sormuyorsun. o yüzden soru sorulmadığı sürece konuşmayan insanı sadece ketumlukla açıklamak mümkün değildir. bazı zaman çoğu şeyi ilginç bulmayan biri de olabilir.