1 entry daha
  • ardarda bebeğiniz olmuyosa, hatta belki oluyosa da, her bebekle yeniden öğrenilecek bir şey bu. her seferinde yeni başlanacağından yeni bir insanla yani, annelikten daha güçlü imiş yeni baslayanlar icin annelik. zira, belki en son söylemek gerekir ama, birdenbire siz bu dünyada yokmuşsunuz, hiç olmamışsınız gibi davranan feminist arkadaşlarınız arasında uzun süre önce anne olmuş ama yeni başlayanlar için annelik durumlarını unutmuş olanlarının da bulunması vakayı adiyeden olabilir. bu arkadaşlar arasında anneniz de olabilir.

    aslında annneliği, belki en yoğun orada yaşansa da yeni bebek moduyla kısıtlamamakta yarar var.
    bundan kastım hamilelik süreci hatta ve hatta hamilelik sürecinin şaibeli başlangıçlarını da atlamamak.
    yani anneliği, cinselliğin bir parçası olarak düşünmek
    bir müessese gibi
    yüce bir meslek gibi düşünmenin
    alternatifi
    le guin'in kadınlar rüyalar ejderhalarda altını çizdiği bişey bu
    burada da o tema üzre takılıyorum, cinselliği korkulara, akrabalara, yorgunluklara da yer vererek tanımlamaya çalışıyorum. ama daha bitmedi. daha yeni başladım da.

    hamileliğin, bebeğin var olmasıyla yok olması arasında bir durum olması, bu iki arada bir deredeliğin de düşüklerle, daha önce akla hayale gelmedik risklerle perçinlenmesi bu tema üzerine çeşitlemek için iyi bir başlangıç noktası... bu muallaklıklığın ne kadar yaygın olduğunu, size özel olmadığını hamile oluncaya ve de en önemlisi başka kadınlarla spontan sohbetlere başlayıncaya kadar fark edilmemesi. ama fark etmek anneler icin de babalar için de çok rahatlatıcı olması... göbeğinizle konuşmakta da yarar var,` :hamile kadinlarin gobekleriyle konusmasi` ama hamilelik rehberlerinde sözü edilmeyen rasgele konuşmalar size doğmamış çocuğunuzu mutlak var etmekten daha iyi gelebilir.

    bir de doğum süreci var tabi:
    mesela bi arkadaşım sezeryan sonrası hastanede bi günün yetmediğini söylemişti
    parayı profesöre değil odaya verip orada da üç gün kalmak bana çok iyi geldi
    sezeryanın ufak da olsa tefek de olsa bir ameliyet olduğunu ve bir süre iyileşemeceğinizi bilmek ve ona göre yardım istemek çok önemli.
    başka bir arkadaş da ilk günler anne için de bebek için de ayrı birer yardımcı olması gerektiğini söylemişti
    ilk gün gece üç buçukta bulunduğum kan gölünden kıpırdayamadığım için ağlarken ciddiye aldım bu öneriyi tabi biraz geç olmuştu.
    yardım isterken size kıyak yapılacağını düşünmeyin, bebeğiniz eşinizin de bebeği, annenizin de torunu, görümcenizin de yeğeni, ve siz onlar için de ona az bakmayacaksınız bi yerde...
    amma velakin o ana kadar sizden inatla hizmet beklemiş akrabalarınızın bu huyundan bir anda sırf doğum yaptınız ve ameliyatlısınız diye vaz geçip size yardım etmeye başlamasını da beklemeyin -bekledim ordan biliyorum.

    tabi bi de mümkünse normal normal doğurun sezeryan mezeryan olmayın.
    hatta mümkünse normal doğum sırasında perineum denen deriyi ille de kesen doktorlardan haberdar olun, episiotomy denilen bu işlemin riskleri azaltmasının o anda gerekmiyosa yapmaları anlamına gelmemesi gerektiğini söyleyin. en azından sizin için...

    bu artık çok yerde söyleniyo, ama en emzirme dostu görünen devlet hastanesinde bile kimse duvarlara yazı asmanın dışında takmadığı için bi kez daha söylemekte yarar var: emzirmek öyle kendiliğinizden memeyle bebeğin ağzını birleştirince gerçekleşicek bişey değil. ne de emmek bebeğin doğar doğmaz yapabildiği bişey. bunun için uğraşmanız, pes etmemeniz gerekiyo. sütüm gelir bebek de emerken onbeşinci gününde doğum kilosundan 300 gram eksik diye mamaya başlatıyodu doktor direnmesem... direnmesem de yavru gayet güzel kilo alıcaktı ama doktor hiç şans vermediği için abartıpğ biraz fazla boza ve helva yemiş oldum o oldu. bu da tabi, emzirmek hemen kilo verdirir efsanesi zaten hikayeyken, bir de kilo aldırır tarafıyla ani bir tanışma anlamına geldi. ama büyüdükçe emmeye devam ediyo gerçekten sömürmeye başlıyo.... bu arada süt humması konusunda bilgilenmekte de fayda var.

    anne sütü emen bebekte daha uzun süre sarılık oluyo, bu sarılıksa bildiğimiz sarılık değil, proteine bebeğin gerekli muameleyi yapamamasından kaynaklanıyo. tabi pembe beyaz doğan yavru bir ay sarı rengi üstünden atamayınca -hastanede tün değerleri tehlikesiz görünse de atamayabilir- her kafadan bir ses çıkmaya başlıyo. altın taktı diye helak olmuş anneye hizmet ettirmeyi takmayan misafirler bir yandan da bebeğinizin ne kadar çirkin olduğunu söyleyebiliyo. otuz senedir reklamlar dışında bebek görmemiş tipler annesi kendisiyle ilgileneceğine sizle ilgilenmek zorunda kalırken ihtiyaçları biriken, biriktikçe huysuzlaşan bebeğiniz hakkında saçmalayabiliyo. post natal femme fatalee dönüşmemişseniz bile doğum sonrası depresyona girmeniz için herşey ince ince hazırlanıyo...

    gerçi öte yandan misafirlerin bir kısmı baldan tatlı geliyo. zaten sosyalleşemezken uzun zamandır görmediğiniz eş dost yanınıza geliyo. yeni taraflarını fark ediyosunuz. gerçi bi yandan bebeğinizi ellemeden ellerini yıkatmak için onları kaybetmeyi göze alıyosunuz ama -ne kadar çok insanın bu talepten alındığına inanamazsınız, kardeşim ben sana pissin mi diyorum, sen kapıda ayakkabını çıkarmadın mı? çıkardın, e ayakkabı da pek temiz bi nane değil kabul edersin ki- kaybolmayanlarla da yeni bağlar kuruyosunuz.

    neyse lafı sonra uzatırım, şimdilik anneliğe başlarken romicanın ve wunsch vertrauenin çocuklarla girilen komik diyaloglar entirilerinizi okumanın faydasını, bebeğe bişeyler ören büyükler olsun küçükler olsun sevenlerin ilk bakışta cok sevimli görünen biberon şeklinde gül şeklinde falan düğmelerden kullanmamasını, yuvarlacık normal düğmeler kullanmasını, yedinci aydan itibaren bi doğum valizi bavul hazır etmek gerektiğini, bebek icin pampers yeni doğanın sıvı kaka emici özelliğini, bebeğin popocuğunu ıslak havlularla silmek yerine mesela pamuğu içme suyuna bandırıp temizlemenin önemini, zeytinyağını yakarak asidini giderdiğinizde muhteşem bir pişik önleyiciye dönüştüğünü, doğum sonrasında belin kolay sakatlandığını, minisküs gibi hastalıkların artıığını o yüzden bebeğe olduğu kadar kendine de dikkat etmek gerektiğini, bu dikkatin kolaylıkla doğum öncesinde ve sonrasında korkuya ve vesveseye dönüşebileceğini, korkularınsa insanı başa çıktığı oranda güçlendirdiğini belirtip bırakayım...
15 entry daha
hesabın var mı? giriş yap