17 entry daha
  • "errare humanum est"'in bu kadar meşhur bir buzdolabı çıkartması sözü haline geldiğini erratum başlığına #16985382 no'lu entiriyi girerken kavradım, bir an geldi kavramış oldum. öyle olur ya bazen (bu da, aslında farkında olmadığımız kocaman bir totolojidir; her şey bir an bazenmiş gibi gerçekleşir, evet) bir şeyi bir anda kavrarsınız. evvelce de her yerde karşıma çıkardı, ancak bu gece bu sözü başka türlü anlamak ve onunla anlamlanmak istedim. errare müthiş bir yanılgı fiilidir; evvelce gezegen/@jimi the kewl entirisinde bunu anlatmış olmam lazım; eskiler bizim şimdilerde gezegen dediğimiz gezici yıldızlara "stella errans" diyorlardı; bunlar sabit yıldızlardan farklı olarak geziniyor oluşlarından ötürü errare fiilinin participium (sıfat-fiil) haliyle (errans) onore edilmişlerdi. böylece errans stella, "yolunu şaşıran, başı boş dolaşan, sağa sola giden yıldız" anlamına gelmiştir. o halde bu örnekten erro, -are fiilinin "hata yapmak" anlamı dışında başka bir anlamını da kavramış oluyoruz: "sağa sola gitmek, başı boş dolaşmak, amaçsız gezinmek" hâl böyle olunca, errare humanum est de "sağa sola gitmek/amaçsız gezinmek insana özgüdür" şeklinde çevrilebilir.

    aslına bakılırsa "yanılmak" da bir nevi "rotadan sapmak, kötü yola düşmek, yolunu şaşırmak (ing. go astray)" olduğundan; insanın, bazen amacını yitirerek sağa sola gidişini temyîz ederken "errare est humanum" demek anlamlıdır. çünkü hayvanlar aleminde rotadan sapma yoktur; bu yüzden yanılma payı onlara bırakılmamıştır, ya da bırakılmamış gibi düşünülmüş, kabul edilmiştir. teoman duralı üstadımız, hocamız bunun için "insan için zihindeki hürlük en büyük mahkumiyettir... kurtulmaya çalışın bakalım... kurtulamazsınız" demişti, o aklıma geldi (addendum@: "cennetten kovulma, hür olmaktır" http://www.dailymotion.com/…the_kewl/video/12672289). "errare est humanum" diyen zihin yanılmayı, bir oraya bir buraya gitmeyi, şaşırmayı insana yakıştırırken cümledeki "insan" anlamındaki kelimeyi de neutrum nominativus (cinssiz özne) olarak kullanmış böylece homo'dan (insan) türeyen humanus (insancıl, insana özgü) sıfatı da mastar halindeki fiili karşılar olmuştur. latincede, diğer bir çok (cinsli) dilde olduğu gibi, böyle bir durum var: fiilleri mastar halinde cümle içinde kullandığınızda, onları neutrum yani cinssiz bir isim gibi düşünürsünüz. errare de bu kurala uyarak "bu, şu şeydir" yapısında "bu" rolünü üstleniyor. aslında bu cümle "this is a pencil" cümlesi kadar sarihtir. "bu, şu şeydir." "hata yapmak (bu), insancıl bir şeydir (şu şeydir)." daha şiirsel ve daha gramere bire bir oturan tercümesi (bana ait) herhâlde "hata yapmak, insancadır" olmalı.

    cornelius castoriadis "radikal tahayyül gücü ve toplumsal-kurumlandırıcı tahayyül" başlıklı makalesinde (ed. g. robinson & j. rundell, tahayyül gücünü yeniden düşünmek, sf.196, ayrıntı yay.,1999) aristoteles'e ait olan anthropos esti zoon logon echon deyişinden hareketle seneca'nın insan için kullandığı animal rationale (aklî hayvan) ifadesini şöyle değerlendiriyor: "hayvanlar ne şüphe, insanlardan çok daha 'mantıklı' ya da 'akılcı'dır: yanlış ya da boş yere hiçbir şey yapmazlar." oysa insan bizzat aklı yüzünden "hata yapabilir" niteliğini kendinde taşır; sonrası ise başlıktaki ifadeyle kimliklenmesi. mesela biri çıkıyor "sen" diyor, "sen hata yaptın." sen de çıkıp diyorsun ki buna karşılık "eh yani tabi ki, benim bir aklım var ve buna göre herhangi bir rotadan sapma niteliğime uygun davranmış oldum; bunda şaşılacak ne var? ben hayvanlar gibi kusursuz değilim, tıpkı senin gibi kusurluyum; çünkü akıllıyım, hata yapmaya yazgılıyım." böylece yapılmış bütün hatalar temize çekilir; yeniden değerlendirmeye alınır. aksi halde hatalı bünyeyi, bir hayvan gibi sürekli belirlenmiş bir rotada seyreden bir canlı olarak (animal ir-rationale) kabul etmemizde bile başlı başına hata yapıyor olmak var. hata üstüne hata, yanılgı üstüne yanılgı; izlediği rotayı "izleyebilmek" için bir ömrün yeterli olmadığı bir stella errans'ın rotasından saptığını düşünerek kişileştirmek de yanılgı. hayatımızın her anı bu gibi yanılgılarla dolu; yanılarak insanlığımızı fark ediyoruz. yanılabilirliğini her an deneyimle gösterebilecek insan evladına tasma takıp hayvan muamelesi yapmanın bir anlamı yok; bu tarz disiplin çabalarının çoğu kere ters tepmesinin nedeni de belki, insanı hatalarıyla olgunlaştırmaya bırakmıyor oluşumuzdur.

    sıkmayın, germeyin, ipi gevşek tutun illa ip olacaksa; rahat bırakanlara lafım yok, onlara türk ocağı'nda nargile ve kuşburnu ısmarlayacağım.
5 entry daha
hesabın var mı? giriş yap