33 entry daha
  • bu konuyla ilgili alerjik reaksiyonumu #3682369 ile anlatmaya çalışmıştım. konuya mutlu tönbekici sivri kalemi de parmak basmış. kendisinin saptamalarının yanında benim yazdıklarımın etkisi çok çok küçüktür diye düşünerek vatan gazetesi'nin pazar ekinde yazdığı "neden bayan değil de kadın" adlı yazısına bırakıyorum mikrofonu.. bu yazıyı okuyunuz, dillerinden "bayğan" lafını düşürmeyenlere okutunuz, uslanmazlarsa çıktısını alıp kağıdı rulo yaptıktan sonra günde 3 öğün kafalarına vurunuz..

    yazı şöyle bir şey:

    yüzü bıçak yarası dolu adama bakamayız... bakarsak muhakkak yaralarına dikkat ettiğimizi fark eder ve buna belki alınabilir diye düşünürüz... başka yerlere bakmayı, abartılı bir şekilde yokmuş gibi davranmaya çalışırız... ancak karşı tarafı incitmemek için yaptığımız bütün bu kibarlıklarımız yaraların fazlasıyla farkında olduğumuzu ve de aslında hiç de kabul edemediğimizi gösterir...

    ne oldu da birden kadin lafı kaba saba ve utanılır bir kelime oldu? kırk yıllık "ev kadını" lafı nasıl oldu da "ev bayanı"na dönüştü?

    bayancılara soracak olursanız bunu yaş ayrımını kaldırmak için tercih ettiklerini söyleyeceklerdir... 13 yaşında bir genç kız ile 70 yaşında bir kadına ortak bir tanım bulma çabası diyeceklerdir...

    televizyonda "40 yaşını geçmiş bütün bayanların mamografi yaptırması gerek" diyen uzman hangi yaş ayrımından kaçınmaya çalışıyor peki? 40 yaşın üstündekiler arasında da mı kadın olma yaşına gelmemişler vardır?

    yaş ayrımı değil elbette...

    kadın düşmanlığının daniskası
    bayan lafı tam da utandığımız, bir türlü kabullenemediğimiz bir durumdan kaçmak için güya aşırı kibarlıktan yarattığımız ama bunu yaparken de utandığımız, kabul etmek istemediğimiz "şeyi" her defasında hem kendimize hem de karşımızdakine hatırlattığımız bir kelimedir...

    kibarlık olsun diye söylenen bu laf aslında çok derin bir kadın düşmanlığıdır... kadını cinsel kimliğinden uzak tutmaya çalışan alçakça bir muhafazakarlığın sonucudur...

    çünkü kadin kelimesi insanın dişi olanını, aklıyla, fikriyle, cinsel veya cinsel olmayan bütün organlarıyla kabul eden, onu cinsel kimliğinden ayrı tutmayan bir kelimedir... kadın kelimesi anneliği de, koruyuculuğu da, seksi de, hırsı da, dedikoduyu da, cilveyi de, nazı da içeren ve bu nedenle harikulade bir kelimedir... ve tam da bunlardan çok utandığımız için "bayan" gibi steril, aseksüel, resmi ve kimliksiz bir kelime bilhassa kullanılır oldu...

    "ben artık kadın" oldum eski türk filmlerinin en babayiğit repliğidir ve "ben bekaretimi kaybettim" manasındadır. bir erkek karısını "kadınım" diye sevdiği zaman mülkiyetten ziyade ateşli gecelerden duyduğu haz, sevgi ve mutluluğu yansıtmak ister.. yani "seni seviyorum ey seviştiğim kişi" demek ister... kadın hastalıkları dendiği zaman temizlik hastalığından, dedikodudan, her tarafı dantelle donatma takıntısından değil üremeyle, ürememeyle, doğum kontrolle, cinsel yolla kapılan yani seksle ilgili hastalıklardan söz edilir...

    bayan lafını kullanmak ise yazının başında verdiğim yaralı-yüze-bakmazsam-onu-yok-saymış-olurum, yaralı-yüzün-kendiside-kendini-iyi-hisseder-hem düşüncesinin başka bir versiyonudur..

    bir kadına cinselliğini hatırlatacak "kadın" kelimesini kullanmazsam tam da istediğim gibi onu aseksüel düşünür -kadının kendisi de daha iyi hisseder.

    yok saymaya çalıştığın şey ha bire hatırladığın şeydir...

    bayan kelimesi kadının cinselliğini yok saymak üzerine bulunmuş dahice bir laftır. kadını sekssiz bir yaratık olarak görme eğiliminin bir sonucudur... erkeğe pekala erkek denilebiliyor çünkü onun cinselliği ayıp bir şey değil... hakikaten kibar olsaydık bay derdik. veya cinsellikten hakikaten utansaydık erkek lafı da bizi rahatsız ederdi... ama utandığımız şey cinsellik değil sadece ve sadece kadının cinselliği... bir erkek ben aseksüelim dediği zaman hiç de taktirle karşılanmaz. ama bir kadın bakireyim dediği zaman hani neredeyse alkışlanır... kocasıyla bile yatmamış bir kadınla karşılaştığımızda kadın için değil de kocası için üzülürüz...

    200 yıl geri mi gidelim?
    doktorlar bile hastanede, derste bayan demekte... mesleği gereği bir kadını cinselliğinden ayrı tutmamak mecburiyetinde ve objektifliğinde olması gereken bu meslek dalında bile bayan lafı yaygınlaşıyor... hiç farkında değiller ne büyük bir doğaya karşı gelme hatasında bulunduklarının, ne büyük bir muhafazakârlık zulmüne hizmet ettiklerinin...

    feminizm çirkin kadınların avuntusu değildir.

    feminizm çok uzun ve zorlu bir yoldur. kadının da seksten zevk aldığı sadece ve sadece 200 yıldır kabul ediliyor bilmem biliyor muydunuz... ve bu feminizm sayesinde olmuştur.. zencilerin insan olduğu gerçeğinin kabul edilmesi kadar zorlu bir süreçtir kadının orgazmının kabulü... bu kadar yol alınmışken bundan vazgeçmek kadınlar alemine yapılmış büyük bir terbiyesizliktir... "bayan" dediğimiz sürece kocanın karısını hissiz bir et yumağı olarak görmesi kaçınılmazdır... "bayan" dediğimiz sürece tecavüzler "o kadar da önemli bir şey değil, evlenir gider" şeklinde değerlendirilecektir... eski ve berbat günlere hakikaten dönmek istemiyorsak, kadınlığımıza sahip çıkmamız gerek... yoksa bayan hastalıkları, bayanlar günü, bayan hakları günlerine geliriz ki cinselliği yok sayılan bir insanın ne hakkı, ne hastalığı olur?

    hayır ben bayan değilim! ben allah'ın bahşettiği cinselliğimle, hazzımla, doğurganlığımla ve bütün bunları istersem reddimle bir kadinim.

    bonuslar:
    (bkz: mutlu tönbekici)
    (bkz: ben baymıyorum)
524 entry daha
hesabın var mı? giriş yap