30 entry daha
  • gelin yaziyi bir analize tabi tutalim:

    "geçen hafta yazdığım yazı, fark etmişsinizdir ki, belli bir hedefe yönelikti."

    kim farketmistir? okuyucu. okuyucu arasi ayrim yapmadigini, farketmissinizdir ki varsayiminin genele yayildigini kabul edelim. o halde su uzanti absurd olmuyor mu:

    "o hedefin soğukkanlılığını bu kadar çabuk yitiren bir kitle olduğunu tahmin edemedim. en ufak eleştiriye bile dayanamayan yenik ruhların ağırlığını hesaplayamadım. siz, ekşi sözlük'ün yenilmez neferleri, benim geçen haftaki yazımın doğru bir yere dokunduğunun canlı kanıtlarısınız."

    simdi o kitle dedigin eger sozluktekileri de kapsiyorsa, sozlukculer ve naziler de "okuyucu" kumesine girmiyor mu? e anlamadilarsa, tekmil okuyucun "fark etmisligini" onkabul olarak sunmanin bir manasi var mi?

    simdi eger bahsi gecen hedef kitle naziler ise, bu saydiklarini nasil tahmin edemedin? ayrica retorik icabi dahi olsa bir saptamadan once kendini acindirmaya ne gerek var? ve iste az sonra "iste kanit" diye sarliyorsun, artik "bilemedim" i mi var? onden "bildigin" bir konuda yazdiginin guvencesini vermissin, dogru yerlere dokunmak iddiasi ile yaziyi yazmissin, bir paragraf icinde insan kendisiyle celisir mi?

    "ekşi sözlük, ortaya çıktığı zaman itibarıyla çok heyecan verici bir proje. deneyimlerim bana sözlüğün var olan tarif ve tanımlarla yetinmeyen bir grup insanın ortaya koyduğu özgün bir emeğin ürünü olduğunu söylüyor."

    eksi sozluk ortaya 99 senesinde cikti, ama o donemki ekipten bahsini ettigin tarif ve tanimda "olmak iddiasiyla" ya da "olduklari icin" bir araya gelmis hic kimseyi tanimiyorum. hepimiz birey olarak ses duyurma sansini buldugumuzdan kendimize ozgu, bunu dile getirirken birilerini taklit ettigimiz icin sahte, kor topal ciktisini aldiginda kendi sinirlarimiz uyarinca ozgun olduk. misyonumuz ya da projemiz icabi bir araya gelmis, tanimlar ve tarifler ile yetinmemis degil idik. ama ben kurulusundan bu yana icinde bulunmadigin, dolayisiyla hic deneyimlemedigin bir konuda nasil olup da bir cikarima varabildigini anlayamadim. "gozlemlerim" demek istedigini kabul ediyorum.

    "bilgilerle yorumların iç içe geçtiği, öznelliğe prim tanıyan bir sanal ortam söz konusu. yalnız üye sayısının dört haneli rakamlardan beş haneli rakamlara geçmesiyle birlikte vuku bulan bir hadise var: vasatın egemenliği."

    peki harun, sen deneyimleyesin diye soruyorum: vasatin egemenligi sozlukte ne zaman yoktu? uye sayisinin 3, hatta 2 haneli oldugu 99 senesini soruyorsan bu doneme eblehligin egemenligi demekte sakinca gormuyorum. tanimi, tarifi, memnuniyetsizligi gectim, kakara kikiri yapmak maksadiyla bir araya gelmis "sen ne yapiyon olummmmm ehhehehre" diye entrylerin ucusutugu ve cogunlukta oldugu bir donemden bahsediyoruz. iyi entryler yok mu? var, ama azinlikta. ortalama "iyi entryler"den mi olusuyor? hayir. peki bu tesaduf mu? hayir, mecburiyet. sozluk girisi cikisi kontrolsuz, es dost reklamiyla yapilan bir "klanlar birligi" iken dahi yine vasatlasmak icin gereken insan sayisini asmis, gecmisti. dahasi enfes 3 tane yazari bile ayni cati altinda yazdir, ortalama gorelilik ilkesine gore azinlikta kalan daha iyi entryler uyarinca cogunlugun vasatlasmasi kacinilmaz olacaktir. o halde? vasatligin egemenligi neyin saptamasi, totolojik bir mecburiyetin mi?

    peki bir de soyle dusun: vasatin egemenligi bir dogal netice mi, projelestirilmis bir emegin sonucu mu? yani senin anladigin anlamda aritmetik seviye yitimi , medyan kaymasi mevcut sozluk populasyonu ile mi izah ediliyor, arz edilen kitlenin begendigin azinliga -gore- cogunlukta olmasi ile mi? turkiye gonlune taht kurmus "tanim ve kavramlardan memnun olmayan" kac kisi uretiyor ki sozlukte serbest alimlar sonucu vasatlasmanin onune gecilebilsin? turkiyede oyle ezici bir kitle var da, onune naziler mi, moderasyon mu tas koyuyor?

    daha kotusu az evvel ilk paragrafta anlayisindan emin olarak hitap ettigin okuyucu kitlesinin de buyuk cogunlugu bahsettigin vasatligin bir parcasi degil mi? her okuyucu mektubu alisinda, her hayran mektubunu okudugunda "iste benim kitlem" diyebiliyor musun? sanmiyorum. cogunluk her zaman beklentilerin altindadir. cunku beklenmtilerimizi cogunluga gore yukseltiriz. vasati da bu barem ile degerlendirirsen kafan rahat eder.

    "hasetten kızarmış boyun damarlarıyla geçen haftaki yazım sebebiyle bana ve en sevdiğim dostlarımla birlikte sürdürdüğüm kolektif bir projeye (ne alakası varsa) dil uzatmayı beceren zavallı zevatın (evet, zavallı. çünkü nickname'in arkasına saklanmak çok kolaydır. çıkıp kimliğin tabak gibi ortadayken en ucube konularda fikir üretmeye ve onları paylaşmaya benzemez sadece fikrini beğenmediği bir insana kimliğini saklayarak hakaret etmek) dahi teslim edebileceği bir değişim var sözlükte."

    gaza gelmen sebebiyle hyperbole diyebilecegimiz hasetten kizarmis boyun damari, kangrenden morarmis bayrrakbasi gibi tamlamalara girmene cok sasirmiyorum. beni sasirtan sozluk gibi projeyi elestiriken dahi isin usulu ve uslubuna aykiri beklentiler icinde olman. sozlukte norm "gerektiginde isim ile yazmak" midir, bilaistisna her zaman nik ile yazmak mi? bu "nik arkasina saklanma" toplumsal sinirlamalarin onune gecip samimiyet koridoru yaratarak sozlugu muteber kilan faktorlerden biri degil midir? velev ki su dakikaya kadar kac kisi cikip "iste ismim, iste cismim" bir konuyu elestirdi ya da ovdu? ovguler ve komplimanlarda isim cisim beklentin oluyor mu? daha evvel olmus muydu? olduysa niye dile getirmedin? konserlerde insanlar alkislayinca tek tek liste aliyor musun? yuhalayinca "kalabaliga karisip yuhalayanlar" mi diyorsun?

    daha az evvel sen kendin belirlememis miydin "tariflerden, tanimlardan memnun olmayan farkli genclik" mitosunu? o halde ayni gencligin olusturdugu usul ve yordam ile sana ya da projene elestiride bulunmasi nasil ve neden seni rahatsiz ediyor? eksi sozlugun isleyisinde isine gelen yerlerine "ozgun", isine gelmeyen yerleri "zavalli" mi buluyorsun? isine gelince tarif tanimdan memnuniyetsiz, isine gelmeyince ucubik konularda nick arkasindan fikir teattisi mi oluyor? senin sevmedigin fasist yazarlar da sevdigini sandigim "o gencler" gibi ayni usul ve uslubu uygulamiyor mu?

    "bu değişimin boyutları, şu potansiyel sonuca varıyor: ekşi sözlük, birkaç sene içinde genişçe bir chat odasına dönüşebilir ve eğer sözlüğün idari yapısı kendisini sadece grameri kontrol etmekle görevli görürse, korkarım yakın gelecekte ortaya çıkacak rezillikleri düzeltmeye çok sevgili moderatörlerin de, yine çok sevgili ssg'nin de gücü yetmeyecektir."

    eksi sozluk genisce bir chat odasi olarak acildi, genisce bir chat odasi olarak devam ediyor. eksi sozlugun britannica oldugu izlenimine kapilmana sebep olan sey "takip etmeye layik gordugun" kisilerin bu chat odasindaki varligi. bu platformu, trampleni herkes bir amaca, keyfe, zevke gore kullandi ve kullaniyor. ve su anda vasati olusturan cogunlugun eksi sozlukten aldigi tad tahmin ediyorum ki genisce bir chat odasinda alinan tadinkine yakindir.

    cok yakinda cikmasi muhtemel rezillikler ise -eksi sozluge- has rezillikler degil. eksi sozlugun baslattigi rezillikler de degil. kokleri gercek dunyaya, turkiyeye uzanan, beyaz turk cehrenin semsinin degmedigi, tahammul edemeyecegin derecede vasat, yoz ve cogalan bir kitleye uzaniyor. o kitlenin varligina "cok sevgili" ssg ne yapsin? "pek muhterem" moderator ne etsin? ulkenin gotu basi ayri oynarken eksi sozlukten kirilmalar, yansimalar gorup etekleri tutusturmak, mudahale icin ssg ye nota cekmek akil kari mi? siyasi ve politik bir tahlil bu kadar sig olabilir mi?

    "sözlük yönetiminin veya ahalisinin, önümüzdeki yıllar içinde "internetteki bulvar gazetesi" olup olmamaya karar vermeleri gerekiyor. "naziler var ama troçkistler de var" diyerek başınızı kuma gömüyorsunuz. sözlükte faşizm yükseliyor. benim yazımla ilgili savunma refleksi de bunun en canlı kanıtı. bir günde 100'den fazla giriş var, çok büyük bölümü harun tekin'in neler saçmaladığına odaklanmış. arada, olup biteni internet ortamından alıp süreli bir yayına taşımanın yanlışlığından dem vuranlar olmuş. sormak istiyorum, yazdığım derginin ortalama okuru kadar yazarı olan ve giderek referans olarak kabul gören bir sanal cemaat, ciddiye alınmamak mı istiyor?"

    fasizm sadece sozlukte mi yukseliyor? fasizmi sozluk mu yukseltiyor? sozlukte trockistler oldugu ve fasizme karsi azinlikta kalislari sozluge has bir durum mu? son genel secimlerde neredeydin? hangi ulkede sarkilar besteliyordun, gufteliyordun?

    evet, bir grup ibis (ama girislerin "cok buyuk bolumu" senin hakkinda olmadigi gibi, bir basliga girilen en cok entry rekorunu da elinde bulundurmuyorsun) cikmis senin yazina odaklanmis, projene laf etmisler. ama su analizin altina ustune bak, elini vicdanina koy da soyle: sen ve fikirlerin daha alasina mi mustehaksin? icinde yasadigin ulkeyi ancak sozlukten gorebilen, hakim medyasinin tamami bulvar gazetesine donen bir dengede tutup da "eksi sozluk niye boyle oluyor, eksi sozlukte naziler var?" demenin faydasi, niyeti ne ola?

    "sözlüğün doğası eleştirilmemeyi mi gerektiriyor? ne yapacaksınız? oluşturduğunuz tabloyu beğenmeyen birileri varsa ve açık açık konuşuyorsa onu recme tabi tutmak dışında çözümünüz yok mu?"

    sozlugun dogasi degil, insanligin dogasi elestirmeyi gerektiriyor. sozlukcu dedigin sesini duyuramadigi bir toplum icinde ifade alani buldugu yeri ahmakca bir sovenizm ile sahiplenen, sagi solundan bagimsiz"sundugu ozgurluk ve iletisim gerekcesi ile" saydigi, aidiyet duygusu hissettigi bir -araci- kurum. eksi sozluk ve eksi sozluk yazarlari bu cok sesli kurum sifatinin otesinde uzerinde anlasilmis bir kolektif "kimlik" tasiyor mu? sanmiyorum. marmara yelken klubune gidenler, dunyaya marmara yelken kluplu olmak saikiyle mi bakiyorlar? hayatlarini yelkenler mi belirliyor? lazer de mi dogmuslar? optimist ile mi besleniyorlar? kulliyen yelkencilere yelkencilikleri haric bir deger bicebilir miyiz?

    populasyonundan envanter cikararak cogunlugun temayullerini, siyasi cizgisini belirleyebilir miyiz? belki. sozluk hakkinda konusan birisi cevap verme hakkini haiz binlerce kisiye ayni anda hitap ettigini, ve o binler icinden cevap vermeyenlerin, verenlerin, verirken cosanlarin rahatsizlik verecek oranda munferit ya da klikler halinde tas ve gul atabilecekleri ihtimalini hesaplayamiyor mu? eksi sozluk okuyucusunun sirinler gibi ates basinda toplanip kararlar aldigini, reaksiyonlar gelistirdigini zannedecek kadar ici bos bir analiz ile nasil olur da dazlarsin?

    "sonuç olarak önemli bir noktaya son defa dikkat çekmek isterim. ben ekşi sözlük'e dair topyekûn bir saldırıda bulunmadım."

    sonuc olarak ben de dikkatini cekerim. sozluk diye olmayan bir "kolektif bilinc" tum uyeleri ile sana saldiriya gecmedi. hatta ilgili basligi ac oku, sana karsi saldiriya gecen kisi sayisi toplam yazar sayisina oranla yuzde kac? kac kisi sana ayni anda saldirsaydi "eksi sozluk sana saldirdi" denecekti? hedef aldigin kitle sana saldirdiysa, saskinligin niye? eger fasistse, naziyse sana gul derecek degillerdi a?

    "tam tersine, sevdiğim bir oluşumun karşı karşıya kaldığı tehlikelerden dem vurarak, yapıcı bir eleştiri getirdi. biliyorum ki sözlük yazarları arasında ait olduğum kuşaktan tiksinmemi gerektirecek kadar cahil, terbiyesiz ve de kompleksli insanlar vardır. bunların kendilerini ifade etmedeki hırçınlıklarının sebepleri başka bir yazının, sonuçları ise manevi tazminat davalarının konusudur."

    aba altinda gosterdigin sopayi sana da dogrultmak gibi olmasin ama birilerini nazilik ile fasizm ile itham etmek de cezai suc kapsamina girer. hatirlatmak isterim ki ait oldugun kusak da, onceki kusaklar da, sonrakiler de her zaman cahil, terbiyesiz, kompleksli insanlar arz eder. bu sebepten kusaklar belirleyip tiksinmeyi akillica bulmuyorum. "eskiden dunya ne guzeldi, simdi ne kotu" cikariminin da alabildigine muhafazakar, toz pembe gecmis yaratma cabalarinin birisi oldugunu hatirlatmak isterim (6 yasinda bir cocuga hatirlatir gibi). bunun disinda yazinda yapici bir elestiriye denk gelemedim, belki de benim okudugum kisaltilmis bir versiyonuydu. "su su naziyim demis, bu bu ss im demis" olacak sey mi? den , herkes ismini versin acikca tartisalimdan ote bir girisim yoktu. senin ilgi ve hayretin bir yapicilik alameti midir?

    "sözlük yazarı da olsanız, kimseye bedavadan çamur atamazsınız, ödetirler."

    tabi, ama fasizm ile itham ettigin kisilerin de karsi dava acma hakkini goz ardi etmemen, sahsa hakaret ile fasizm ithami arasinda cezai farklar oldugunu da hatirlatmak isterim. havaya para sacmakla olmaz.

    "sevgili dostlar, söyleyin bana, ironiyle nereye kadar? aşağılayarak, pisleyerek, tükürerek, dışlayarak, söverek, kadını mala indirgeyerek, faşizmin her türünü ağzının suları akarak geniş geniş anlatarak, sözlüğe dil uzatana ayar vererek ne kadar çirkinleştiğinizin farkında mısınız?"

    dostlar derken? fasistlerden mi bahsediyorsun? dostlar dedigin adami kisilik bunalimina sokmasan diyorum? sevgili fasistler soyle, boyle nereye kadar dersen, fasistin cevabi hazirdir. "senin gibilerden kurtulana kadar.". kanimca fasist tehlikeye karsi dunyayi igne deliginden gorecek siyasi ve sosyolojik olgunluga ermis, ergen hezeyanlarini asamamis "karsit guc"ler cikmasi yurek kakiyor. bir duz yazi icinde celiski yumagina dusmeden, hezeyanlara savrulamadan bir fikri savunamayan birisi ile ayni kulvarda anilmak acikcasi bana "fasist tehlike"den daha ciddi ve daha korkutucu geliyor.

    "bu yazıyı bir savaş ilanı olarak algılamayın. ne var ki, derdimi yine anlatamadıysam, çanınıza ot tıkayacak kadar da iddialıyım."

    hahhahaha. yazar yerine konulup sana ayrilmis kosede derdini anlatamadiktan sonra ot tikamak, mangal cevirmek gibi fiillere girsen ne, girmesen ne? senin temel amacin derdini anlatmak mi, hayrettin demirbas gibi dislerini kamastirip, ifadeler takinmak mi?

    "onlarca sözlük yazarı arkadaşı olan (ve kendisi bir sözlük yazarı olmadığı için halen üzülen) birisi çok net bir eleştiri getiriyor; buna yine aynı türden tepkiler verirseniz, sadece yıkıcı üretkenliğimi kışkırtmış olursunuz, sevgili sözlük yazarları. lütfen geri zekâlıların sözlük yazarlarına oranı, geçen hafta görünenden daha düşük olsun. ne dersiniz, hoş olmaz mı?.."

    cok net bir elestiri getiriyorsun, ama elestiriyi kaynagina degil, odaginin yettigi bir ucuna getiriyorsun. kafandaki "tepki kodeksi" ne bilemiyorum ama fasizmi elestirmek ise muradin, eksi sozlugu birakip sosyo-ekonomik sebep ve iliskilere, sanaldan gercege uzansan daha dogru olmaz mi? yoksa eksi sozlugu elestiriyor diye sana cullanilmasina ben de karsiyim. eksi sozlugun bin tane seyinin elestiriye ihtiyaci var. ama eksi sozlugun iyelik ekini gerektirecek konular olmali bunlar. fasizm "eksi sozlugun" icadi, urunu, membagi degil, eksi sozlugu olusturan halkin bir gercegi. ha ciksan desen ki "eksi sozluk'te su su yazar, su su entryler ucurulmus, demokrasi gume gitmis, cok sevgili ssg bu diktator ayaklarini biraksin, demokrasi vanasini acsin" eyvallah, dogru ya da yanlis eksi sozluk'e bir elestiri getirmis olacaksin. ama su su adamlar fasist? ee? cik bir turkiyeyi gez, soyle bir alici gozuyle bak bakalim, resimdeki baska hatalari gorebilecek misin?

    ozetle harun tekin, kuramsal bir elestiri mi getiriyorsun? hayir. spesifik bir elestiri mi? evet. daralttigin tanim dahilinde fasizm kime ne ifade ediyor? turkiyede fasizmin "nazizm" e mi ihtiyaci var? turkiyenin kucuk burjuva azinlik bir ergen kitlenin angst kokani oykunmeleri disinda "nazizm" tehlikesi mi vardir? hayir. turkiyede fasist talebi karsilayan kurumlar ve olusumlar yok mu? evet. hani onlara yazi? isim vere vere, kurumlasmadan, orgutlesmeye turkiyede fasizm seruvenine ihtimam?

    yapici elestirilerini, goz kamastiran "cilgin yikim gucunu" de boylesi mala davara hayri olan konulara odaklamani bekliyoruz.
68 entry daha
hesabın var mı? giriş yap