333 entry daha
  • bir degisik adam fatih terim.. aslinda dikkatli bir sekilde inceledigimiz zaman hakan sükür ile benzer yanlari coktur. iyi ve kötüleri o denli caprasiktir ki; yorum yapan insan her daim zorlanir. ne kadar "iyi" leri varsa bir o kadar da "kötü"leri mevcut. bu yüzden öven de yeren de her iki adami tek bir acidan ele alip bir bakima haksizlik ya da gereginden fazla övgü ile dengesiz yorumlarin altina imzalarini atiyorlar.

    karakter olarak hicbir zaman sevemedim fatih terim'i. sevmem de mümkün degildi. baska acidan ayni sekilde hakan sükür'ün de fetullah gülene olan sempatisi, kimi zaman attigi goller sonrasi sehitleri kameralar önünde ziyaret edip gollerini onlara armagan etmesi, esra elbirlik ile olan evliligindeki ahlaksizlik, absürdlük ve daha nice duygu sömürüleri ve sacmaliklari.. fatih terim'in mehmet agar ile iliskisi dahi tek basina yeterli bir ayrintidir uzak durmak icin.. bu acidan yaklastigim zaman her ikisi de bana pek yakin durmamislardir.

    bugün terim zor durumda. gayet iyi basladigi avrupa kupasi elemeleri maclarinda milli takimin aldigi kötü sonuclardan sonra elestirilmeye, gecmise dönük basarilarinin da aslinda olmadigina dair yorumlara kadar ilerledi. bir furya basladi ve olasi macaristan yenilgisi/beraberligi sonrasi is cigrigindan cikacaktir.

    fatih terim iyi bir teknik direktör müdür ?

    1996 avrupa sampiyonasi grup elemelerine hazirladi türk milli takimini. o zaman tanidik. önceki ankaragücü ve diger anadolu takimlarinda gösterdigi teknik adamliktan haberimiz yoktu. en azindan ben bu zaman tanidim. 40 kusur yil sonra ülke milli takimini elemeleri gecip avrupa sampiyonasina götürdügü ve kizi, karisi arenada ugur dündar'in önünde aglak vaziyette tüm ülkenin sevincine ortak oldugu ani dün gibi hatirliyorum. böyle baslamisti bir bakima cok sey..

    güzel futbol oynatiyordu milli takima. basarili sonuclar almak baskadir, güzel futbol oynatmak cok baskadir. bunun bir kac örnegini vereyim. yunanistan avrupa sampiyonu oldu, basarili sonuclar alip cirkin futbol oynayarak.. bir baska acidan rehagel o kadrodan maksimum verimi aldi. türkiye milli takimi ise basarili sonuclar aldi ama ondan da güzel futbol oynuyordu ve ben, biz seviyorduk..

    galatasaray'in basina gecti..

    cine 5'in her hafta sonu hayatima girdigi dönemdir bu. istisnasiz her hafta galatasaray'in macini seyrettim desem yalan olmaz. basarisiz sonuclar da aliyordu ama futbol bizi oyle tatmin ediyordu ki mac yayini esnasinda hicbir zaman sikilmiyorduk, tuhaflasmiyorduk. bir sifir, iki sifir yenik duruma da düsüyor kimi zaman da ceviremiyorduk lakin üc dakika dahi olsa macin bitimine hepimizde bir "maci her an cevirebiliriz" hissi vardi. o sekilde de baskin ve etkili oynuyordu galatasaray. dolayisla cokca zaman kontra ataklardan, sürekli hucum yapmanin getirisi olan savunma zaafindan goller yiyorduk. aynen malta karsilasmasinda oldugu gibi. ama iste sikilmazdik, neden yenildik bile demezdik, zira onlarca gol pozisyonuna girerdi takim. bakmayin bu devirde siz hakan sükür'ün uc kez gol krali olduguna. 38 gol atti, 100 kusur tane de kacirmistir. bugünkü gol kacirma ortalamasi o kadar degil. sadece bu sezon gecmise dogru bir bakis atti kacirdigi goller ile. yalniz hakan sükür elestiriliyorsa, bu dönemde kacirdigi gollerin etkisi buyuktur. tanju'nun galatasaray forvetine kazik caksak her sezon on kusur gol atar deyimi hakan sükür'ü yermek icin degil galatasaray takiminin hucum gücünün siddetinin belirtilmesi acisindan da soylendigini hatirlatmak kafi..

    her hafta yazilanlari okuyorduk.. hincal uluc'un, rahmetli yavuz gokmen'in , bugun hatirlayamadigim aksam gazetesi yazari * -daha cok tibbi /biyolojik konular ile ilgili yazilar yaziyordu-nin elestirilerinden sonra nasil tepki verecegini.. hos, yavuz gokmen'i bir baska acidan severdim ama bu kadar adaletsiz yazilar yazmasina bir yandan sinir olur, bir yandan da "acaba bu hafta ne diyecek" diye takibe alirdik.. keza osman tanburaci'yi da hakan sükür konusunda takip ederdik. bu yazarlar bu iki isim konusunda ne yaparlarsa yapsinlar mutlaka ve mutlaka olumsuz bir anlam cikarip "hadi bakalim haftaya ne diyecek " diye kendilerini takip ettirme konusunda son derece basarili bir taktik gelistirdiler. sonradan anladik ki hincal uluc taktik geregi degil basbaya futbolu bilmediginden dolayi marka olmamis bir adami sahiplenemiyordu. onun yerine real madrid'i calistirmis toschak'i basarisiz sonuclari ve oynattigi kötü futbola ragmen sürekli övüyordu. bu isten anlamayanlar genelde boyle yaparlar. koca madrid'e sampiyonluk yasatmis adam kötü olup da bizim adanalinin iyi olacak hali yoktu ya. milyonda bir ihtimaldi ve o ihtimale onca basarili sonuca ragmen hicbir zaman güvenemedi. sürekli elestirdi durdu. taa ki uefa kupasinda takir takir oynayan galatasaray'in finale gelmeden önceki zaman dilimine kadar..

    terim, galatasaray'i saha kaldirmisti. bir macta bir takim maksimum kac tane hucum yapabilir sorusunun cevabini sahada arayan bilim adami kivamindaydi. oyle cosmus, o sekilde oynayan ve sürekli hucum yapmasindan kelli hic olmadik maglubiyetleri de yan cebinde tasiyan bir adamdi iste.. kendisine asiri güveni bugun elestiriliyor. yalniz uefa kupasinin ve ayni sekilde türk milli takiminin dünya futbol arenasinda cesitli basarilara imza atmasinin temelinde terimin önce futbolculara sonra bize asiladigi bu güven yatiyor. tüm ülkenin inanmadigi basarilara kendisini inandirmis ve hakli cikmis adami bugün malasef kontrol edemiyoruz. herkes "dur artik" diyor, onca hezimete ragmen terim bugun duramiyor, sanirim ben de duramazdim..

    sampiyonlar ligindeki basarisiz sonuclari sürekli konu edilir. ardili olan lucescu'nun basarili sonuclari ile kiyasa sokulur ve aslinda terimde bir numara olmadigina kanaat getirirler. ben bugun bu yorumlari anlamiyorum kesinlikle. insanlarin futbol maci seyretmeden istatistiki sonuclara göre bir gözlem yapip sonuc cikardigini düsünmeye basliyorum. baska türlü benim ile beraber olan jenerasyonun o dört yil üst üste sampiyon oldugu ve ayni zamanda ne kadar basarisiz sonuclar olursa olsun sampiyonlar liginde oynanan futbola ragmen terim'in teknik adamligini bu derece anlamsiz kilacak düzeyde yorumlar yapilmasi icin kör olmak, futboldan zerrece anlamamak demektir. sampiyonlar liginde lucescu kesinlikle daha basarili sonuclar almistir yalniz daha iyi futbol oynatmamistir. terimdeki gibi keyflenmemisizdir liverpool beraberliginde.. chelsea maci haric yenildigi onca maca ragmen terim'in galatasarayi ezilmemistir. ilkleri yazsak onlarca satira sigmayacak. misal hakan sükür türkiyede ilk defa olarak deplasmanda italyan takimina gol atan adamdir. juventus - galatasaray maci belki 2-2 bitmistir lucescu'nun liverpool ile berabere kaldigi gibi. yalniz arada buyuk bir fark vardi. birisine galatasaray futbolu oynayan,deplasmanda dahi olsa saldiran, galibiyeti kaciran ve galibiyete oynayan bir takimdir, digerinde ise kontrollü, rakibi oynatmayan ama kendisi de aman aman oynamayan, dengeli bir takim görüntüsü.. terim-lucescu karsilastirmasi yapmak istemiyorum, zira lucescu kadro olarak cok cok zayiftir terim'li yillara göre.. yine de bu farki görmezden gelen, o uefa kupasini alamasaydik dahi avrupada sampiyonlar liginde guzel futbol oynattigini görmezden gelengilleri anlamiyorum. o keyfi yasamadilar sanirim. . ama yasayanlar bilir. yine de bu lucescu gibi buyuk bir hocanin sampiyonluk sonrasi gönderilmesini anlamli kilmaz ve bu karari dogru da bulmadim.. iki dönemi yüzlestirirsek eger cikan sonuc budur.

    sampiyonlar liginde kaybettigimiz onlarca macta galatasaray rakibinden daha iyi futbol ortaya koymustur. eksigi vardir, sadece kendisinin degil türk futbolunun.. lucescu basarili oldu cunku geride kalan futbolcularin avrupa takimlarina karsi bir kompleksi yoktu artik.. o rahatlik ve tecrübenin de ekmegini yemistir. bu hep de boyle olmustur. daum, leverkusen'i sifirdan alip ligin tepesine cikardi, sampiyonlar liginde basarisiz oldu lakin temelini kazdi.. arkasindan gelen topmöller bugun kimsenin adini sanini dahi duymadigi bir adamdir. yalniz ilk senesinde sampiyonlar ligi finali, ligi son üc macta puan kaybederek sampiyon olamadan ikinci bitirmesi.. topmöller de lucescu gibi bir önceki teknik adamin kurdugu düzenin ekmegini yemistir.

    uefa kupasini aldi galatasaray. sampiyonlar liginde o denli kötü sonuclar almasina ragmen bu bizi sasirtmadi. sebebi de ortaya koydugu futbolun güzelligidir. her takimi, istisnasiz her takimi yenebilecek bir galatasaray vardi. avrupada önüne gelene dört bes atan mallarco'lari hayli hayli.. zira sadece ve sadece defansa yatan, kapanan anadolu takimlarinin son dakikalarda atacagi kontralardan korkardik.. mallorca gibi takimlari da severdik. hele ki bizi kucumseyip hucum futbolu oynayangilleri.. deplasmanda dört attik ki hic sasirdigimi hatirlamam.. en azindan bugun olusan durum sonucu terim aslinda teknik adam degil yaa diyenlerin cehaleti kadar sasirtmiyor beni.

    sonrasinda fiorentina macerasi.. yine "kovuldu" diyor birileri. elbette kovuldu, ama neden ? basarisiz oldugu icin mi ? e peki istastik kafa, madem basarisiz oldu italyada ve sonucunda kovuldu da, milan neden terim'i aldi.. neden boyle buyuk bir klup italyada, dizinin dibinde basarisiz olan bir adama takimi teslim etti, milyonlarca dolarlik transferlerin yapilmasina izin verdi.. nasil calisiyor kafa, nasil dusunuyor insanlar anlamak zor.

    basarisiz olmadi. klup baskani ile ciddi sürtüsmeler yasadi ve yuksek ihtimal milandan teklif alip koseye cekildi. fiorentina'nin italya kupasina uzanan yolda finalde birakti terim takimi. her seyden önemlisi fiorentina aynen galatasarayda oldugu gibi güzel futbol oynadi. herkes takdir ediyordu. o dönem daha bi fanatik, daha bi yerel takildigimizdan tüm maclarini da izledik. milan da bu futboldan etkilenip terim'e teklif sundu.

    ve lakin milan macerasi basladi.. galatasaray veya fiorentina ya da milli takimdaki gibi degildi milan.. kimi zaman yeniyor, yeniliyor ama o hava, o futbol yok. basarisiz da olmadi zira o kadar süre dahi verilmedi terime. milanli olan ve cok sevilen ancelotti'ye tercih edildi. ayni sekilde lucescu'nun kendisine tercih edilmesi gibi.. ki milan hayatinin en dogru kararini verdi. o gün bugundür zirvede. bizi ilglendiren terim kismi. bir baska aci da su olabilir, teknik adamliktan ziyade buyuk futbolculari yönetmek, onlari formuna getirip motivasyon saglamak oyle her baba yigidin harci degil. dil cok önemli bir problemdir burada. capello' da keza italya disinda sürekli kovuluyor.. ya da bugun rijkard'in bu kadar yildiz futbolcuyu yonetip yonetemeyecegi soru isareti oluyor. bir baska acidan schuster hayatindaki en dogru karari verip madridli yildizlari ve yasi gelmisleri, sözünü geciremeyecegi bütün futbolcularu teker teker gönderdi. baska acidan sansi yoktu. keza yuvaya geri dönüs yapti, su döneme kadar da terim futbol adamligi acisindan farkini, kendisini, kimligini ortaya koymus, bir baska insanin cikip da "aaa tesadüf, sans" diyebilecegi bütün nedenleri de ortadan kaldirmistir.

    buraya kadar olan bir basari öyküsüdür, zirvesi de milan gibi bir takimda teknik direktörlük yapmak olsa gerek..

    yüksek ihtimal yeterli gördü bu basarilari veya kaldiramadi.. ikinci galatasaray seferi basta olmak üzere hüsran üzerine hüsran yasadi. az biraz yetenegi dahi olan futbolcudan maksimum verimi alir dedigim adam felipe gibi bir futbolcuyu harcadi. ben hayatimda felipe gibi kolay adam gecen bir adam daha görmedim, görecegimi de sanmiyorum. boyle bir yildiz da her zaman gelmez. felipe ne kadar yildiz ise, diger getirdigi pintolar, meksikali adini yazamayacagim defans oyunculari da o kadar yildizsiz, yetenekten yoksun düz oyunculardi. baska bir acidan gölgesi pesini birakmadi.. basariya veya kendisini ispatlamaya ihtiyaci da kalmadigi icin azim,hirs gitti.. oynattigi takimlarda ne kadar cok motivasyon ön planda ise, kendisinde de ayni sekilde.. motivasyonu olmayan terim siradan bir teknik adam oluverdi. hakan sükür icin ayni sey gecerli olmadi. adam uefa kupasinda hemen herkesin, tüm dünyanin takdirini kazandi yine de bizimkilerin sabani olmaktan kurtaramadi kendisini. her zaman ve her dakika yeniden "comeback" yapmak zorunda kaldi ve bu da yuksek ihtimal bugunku rekorun kirilmasindaki en buyuk etkendir. fatih terim de boyle bir sey olmadi. saban, juventus deplasmaninda cok iyi hatirliyorum kalecinin kirmizi kart görmesine neden olacak asirmayi yapti, golünü atti, beraberligi de ümit getirdi velhasil yüksek bir performans ortaya koydu, basta da belirttigim gibi deplasmanda italyan takimina ilk golü atan futbolcu oldu.. türkiyeye geldi üc gün sonra fenerbahce derbisine cikti.. 2-0 yenik durumda iken erol'a penalti yaptirdi, kirmizi kart gördürdü ve son dakikalarda da kafayla beraberligi sagladi.. ne kadar sürdü ? bir hafta sonra yine elestirildi, saban denildi, bu adamdan golcü olmaz vesaire.. bu önemlidir zira fatih terimde olmayandir. bu yüzden de daha fazla ileriye gidemeyecektir.

    korkuyor insanlar.. en korkusuz, dengesiz ve hatta söylemlerinden dolayi vurulmus ahmet cakar dahi korkuyordu fatih terimi elestirmekten.. hincal'i sormayin, avrupali olduktan sonra toschak kadar güveniyordu terim'e artik.. kimse elestiremiyordu.(bkz: #3812481)

    bugün ben kimi hakan sükür ve fatih terim elestirilerine kiziyorum. zira bu insanlarin niyeti kötü. elestirmek degil, hesaplasmak. elestirir iken tüm gecmisini bir cirpida siliyorlar.. buna da yürek, mantik, akil,vicdan dayanmaz. ister istemez gecmisinden girip bugünden cikip siper oluyoruz bir bakima. galatasarayli oldugum icin degil, az biraz adalet duygusu gelismis her insanin verecegi tepkiler.

    isvicre macinda yaptiklari, abuk subuk soylemleri, kadro secimi her bakimdan elestirlmeli, üzerine gidilmelidir. bunu da yapan insanlar oldu. ama artik fatih terim ermisti. hicbir seyi tinlamiyor, ya da oyle bir hava yaratmak icin varini yogunu ortaya koyuyordu. elinde kala kala milli takim teknik direktörlügü apoleti kaldi. ve malasef kredisi tükendi.

    demem odur ki; teknik adam olarak kariyeri olan, ayni zamanda ülke futbol tarihine cok önemli katkilar yapmis bir adamin "yerinde durmasini" saglayan etkenlerin ortadan kalkmasi gerekir. bunun icin iki yol var önünde; ya bu takimi finallere cikaramayip yeniden meslege anadolu takimlarinin birisinde sifirdan baslayacak, ya da finallere cikarip ülkeye bir final daha yasatacaktir. ikisinin ortasi da kendisinin ya sonu, ya da ömrünün sonuna kadar milli takim teknik direktörlügü mesleginde kalmasidir ki ben artik ona yakistiramiyorum. oyle veya boyle klup takimi ile bir seylerin pesinden kosmasi gerekir..

    artik yolun sonuna dogru ilerliyor. sonuc ne olursa olsun sezon sonu milli takimi birakmasi, daha idealist olup basarinin pesinden kosmasi dilegiyle.. zira önünde yabanci bir takim ile sampiyon olan ilk teknik adam, yabanci bir takim ile avrupa sampiyonlar liginde mucadele eden ilk teknik adam, sampiyonlar ligi kupasi, lig ve sampiyonlar ligi kupasini ayni anda kaldirmak gibi sayisiz hedef var.. bu hedeflere avrupada bir takimin basinda mi, yoksa anadolu takimindan mi kosacagi belirsiz olandir..

    biz kosmasini diliyoruz sadece..
39255 entry daha
hesabın var mı? giriş yap