• şirk, olabilecek en büyük günahtır ancak bu bile affedilebilir, affedilemeyen tek günah kul hakkı yemektir.
  • arapça, ortaklık (ve özel olarak allah'a ortak koşmak).
    şirket, iştirak, müşterek gibi kelimelerin kökü.
  • ikiye ayırıyorum. şirk koşmak ve şirke bulaşmak. ikisi aynı şey değil. yoksa durum çok vahim olurdu.

    hem teorik hem de pratik olarak mümkün değil şirke bulaşmamak. hadi diyelim manevi alemin yeganesi allah, orda hata yapmıyosun ama ya maddi alem? gün geliyo, şartlar sıkıştırıyo, ferasetini kaybedip başka bi hükümranlığın muti bir kölesi olabiliyosun. ancak bu durum masum biraz, inat etmiyosun, şirk olduğunu farkedemiyosun bile. bulaşmış oluyosun sadece.

    şirk koşmak ise bambaşka, deizm bildiğin. tanrıya inanıyosun, büyüklüğünü kabül ediyosun, ama onu aldatıyosun başka şeylerle ve olayın farkında olarak inat ediyorsun.
  • sanırım en korkunç olanı ve hiç de farkında olamadan düştüğümüz şu aczımızı göremeyişimiz, kibirli ve müstağni nefislerimiz..

    ve işte ayette de geçiyor, bütün ağırlığıyla yüreğime oturuyor, sancıyor.. ciğerlerimi kanartıyor, yankılanıp duruyor dimağımda, iliklerime kadar işliyor.. korkutuyor.

    ...
    "kendi nefsinin arzusunu kendisine ilah edineni gördün mü?"... [25- fûrkan/ 43]

    esirgesin mevlâ..
  • bir tür "örtme" biçimi.
  • şirk halinin temelinde "allah" ismiyle işaret edilen varlığı bir tanrı gibi düşünmek yatar.

    kişideki "tanrı" tahayyülü doğal olarak "bir algıladığımız çeşitli varlıklar ve ben varım, bir de ayrıca tanrı var" fikrini doğurur ki bu da pratikte ikiyüzlülüğe yol açar. yani eğer tanrı bizim ötemizde dışarılarda bir yerde ise, ibadetler ve tüm fiillerimiz onun gözüne girmek, ona yaranmak, kendimizi ona sevdirmek için yaptığımız birtakım aktiviteler haline gelir ki bu ikiyüzlülükten, yavşaklıktan başka bir şey değildir. büyük günah olarak tanımlanan düşünce ve hal budur.

    oysa ki hz.muhammed'in açıkladığı allah kavramı neredeyse bunun zıddı bir anlam taşır;
    varlıkta ondan başka bir şey yoktur, "ahad" yani sonsuz sınırsız tek ve "samed", somdur. kendisi bir başka varlıktan ortaya çıkmamış ve kendisinden de kendisinden ayrı ikinci bir varlık ortaya çıkartmamıştır. ihlas suresindeki bu "allah" tanımı, günümüz biliminin henüz 50 yıl önce ulaştığı elektromanyetik dalga bazlı holistik evren görüşüyle bire bir örtüşmektedir.

    dolayısıyla islam inancı çerçevesinde bir tanrıya yaranmak söz konusu olamaz ve ibadet adı altında "tavsiye" edilmiş bir takım çalışmalar tamamen kişinin ölümden sonra geçeceği boyutun şartlarının çeşitli zorluklarından kendisini kurtarabilecek enerjiyi temin etmesi içindir.

    bu iki anlayış arasındaki fark çok büyüktür.

    işin ilginç yanı müslümanların çok büyük kısmı tarafından olayın bu ince ancak hayati önemdeki nüansının farkedilemiyor olması. örneğin birçok yerde basitçe "tanrı yoktur sadece allah" olarak çevrilmesi gereken kelime-i tevhid "allahtan başka tanrı yoktur" diye çevriliyor. ne denir bilemiyorum. hayret...
  • (bkz: müşrik)
  • islamdaki tevhid inancının tersidir. o yüzden şirki daha iyi anlamak için tevhidin de ne anlama geldiğini iyi bilmek gerekir. günümüz ilahiyatçılarına kadar düşmeyip kelimelerin etimolojik köklerine bakan biri müslüman olmasa da bu iki kavramın ne anlama geldiğini pekala kavrayabilir. tevhid kelimesinin etimolojik kökeni birlik, tek olmak, bölünmemiş bir bütün olmak gibi anlamlara geldiği halde şirk kelimesinin kökeni ise şirk kelimesinden türemiş şirket, iştirak ve müşterek gibi sözcüklerden de anlaşıldığı gibi bütünden ayrılıp bölünmüş olma gibi durumları tanımlar. eğer bir yerde insanlar, birbirinden, doğanın bahşettiği ve sorgulanamayan bedensel, zihinsel veya ruhsal bölünmüşlüklerin haricinde soylu-soysuz, efendi-köke, zengin-fakir gibi çeşitli sonuç ve onları meydana getiren sebeplerle birbirlerinden ayrılmışlarsa orada açık şirk veya günümüzdeki gibi gizli şirk hükmünü sürdürür.
hesabın var mı? giriş yap