• tabiri caizse turkiye cumhuriyeti'nin dis politika tarihindeki en buyuk skandallardan biridir. necmettin erbakan, basbakanliginin ucuncu ayinda birkac ortadogu ulkesini kapsayan bir diplomatik geziye cikti. bu gezideki duraklardan biri de hemen hemen tum gelismis devletlerin terorist devlet olarak adlandirdigi libya idi. libya gezisinin ilk gununde libyali yetkililer erbakan'a abd'nin bombaladigi yerleri falan gosterdiler, guzel bir polyanacilik oynadilar. gezinin ikinci gununde ise trablusgarp'ta colun ortasina kurulan bir cadirda kaddafi ve erbakan basin mensuplarinin onune gectiler. erbakan son derece $ik vaziyette takim elbisesini giymis, derli toplu, aman pot kirmiyim diye kasilmis bir vaziyette uslu bir ogrenci gibi koltugunda oturmaktadir. libya lideri kaddafi ise bunun tam tersine son derece lakayt vaziyette oturmus, gozlerini sinsi sinsi kismis, sanki uyusturucu alip da oraya gelmis bir goruntu cizmektedir. hatirladigim kadariyla once erbakan konusmaya baslamisti, iyi agirlandigini falan anlatiyordu, tesekkur falan etti kaddafi'ye. sonra soz sirasi kaddafiye geldi. adam resmen acti agzini yumdu gozunu. koskoca turkiye (ki yuzyillar boyunca simdiki libya topraklarinda hukum surmus cihan imparatorlugunun varisi olan bir ulke) 73 yillik tarihinde boylesi hakaretleri canli yayinda yememisti sanirim. neler diyordu peki kaddafi ulkemiz hakkinda? ozetle $unlardi: "turkiye'nin gelecegi nato uyesi olmakta, kürtlere eziyet cektirmekte degildir, ortadogu'daki gunesin altinda kürt milleti de yerini almalidir. kürdistan kurulmalidir. turkiye, bagimsizliklarini arayan insanlara karsi savasmamalidir. ayrica, turkiye'nin uyguladigi dis politikadan genel olarak memnun degiliz cunku dusmanimiz olan siyonist israil'le iliski icindesiniz. turkiye iradesini kaybetmistir, isgal altindadir." bu laflar soylenirken ben bir taraftan da erbakan'in suratina bakiyordum (zaten bu laflar soylenmeye basladiktan birkac saniye sonra kameralar erbakan'in yuzune zoom yaptilar). gozleri resmen faltasi gibi olmustu, surati pancar gibi kizardi. kaddafi'nin hakaret dolu ve asagilayici konusmasi bitince soz basbakan erbakan'a geldi. neler dedi peki bu laflarin uzerine erbakan? asagi yukari i$te bunlari soyledi: "libya ile turkiye iki kardes ulkedir ve halklar arasinda inanc birligi vardir. sayin basbakan (kaddafi degil bu) ile gorusmemde her turlu terorun karsisinda oldugumuzu ve terorun bir insanlik suçu oldugu hemfikirinde birlestik. teroristler bilhassa kürt kardeslerimizi katlediyor. bunlarin temel zihniyeti, ateist ve komunist zihniyettir. kokleri dis kaynaklidir. türkiye'de bir kürt meselesi bulunmamaktadir, sadece terör meselesi vardir."

    i$te bu vahim olayin, 1995 secimlerinde erbakan'a giden milyonlarca oyun geri alinmasinda ve hukumetin yikilmasinda bardagi tasiran damlalardan biridir.
  • bu görüşmeden 12 yıl sonra, bu sefer aynı tarzda bir skandala erbakan'ın varisi recep tayyip erdoğan 180 derecelik bir üslup farkıyla imza attı.. erbakan nasıl donup kaldıyda, kaddafi'nin tüm hakaretlerine bir kelime bile edemediyse, erdoğan da tam tersine perez'in hakaretlerine diplomatik dili bir kenara atıp kasımpaşa ağzı ile yanıt vermiştir.. bakalım ortasını ne zaman bulabilicez.. (bkz: erdogan in peres e ayar vermesi)
  • akabinde levent kırca tarafından dehşet de bir parodisi yapılmıştı bu görüşmenin. skeçte kaddafi devamlı cumhuriyete sövüp sayıyor, erbakan yanıbaşında kızarıp morarıyor, tercüman abi ise panik halinde kaddafi'nin sözlerini "cumhuriyet yaramaz, milliyet alın okuyun o daha iyi" gibi akıl dolu cümlelere çeviriyordu. levent kırca'ya güldüğümüz, necmettin erbakan'ın başbakanlık koltuğunda oturduğu yıllardı, zor zamanlardı.

    o değil de, erbakan'a hayran olmamak elde değil hakikaten. konuyla hiç alakaları olmamasına rağmen boku nasıl da ateistlere, gomunislere atıp çıkmış işin içinden, vallahi pes. bugünkü şartlarda gerçekleşecek olsa aynı görüşme, kabak muhtemelen öncekilere ek olarak cinsellikten hoşlanan tipler ile tıksırana kadar içen münafıkların başında patlayacak idi. ne acaip.
  • konu ile ilgili fatih çekirge ile oradaydım belgeseli izlenirse çok iyi anlaşılabilir. - abdullah gül ün kaddafi konuşmaya başladığı anda ellerini yüzüne götürdüğü ve yanıdakilere çok kötü çok dediğini, yıllar sonra çekirgeyle cumhurbaşkanlığında karşılaştıklarında hatırlattığında sorma sorma dediğini duyabilirsiniz
  • hala libya dendiğinde aklıma 17 sene önceki bu görüşmenin arka fonunda sırıtan o iğrenç desen geliyorsa, beynimde bir boka yaramayan epey hücre taşıyorum demektir.
  • şimdi dönüp geriye dönük okuma yaptığımda, sanki 28 şubat'ı hazırlayan, dolayısıyla akp'ye turbo takılmasına sebep olmuş olan olay gibi duruyor.
    görüşmede erbakan'ın kaddafi karşısında nato'yu ve dolayısıyla batı bloğunu net bir şekilde savunmak yerine gerekirse abd'den uzaklaşılabilir imajı vermesi sonrası, abd'nin ülkemizdeki gölgesi olan tsk işkillenmiş ve erbakan'a açıktan okunduğunda "ya laik ol, ya da hükümeti bırak" demiştir (türkçe meali, ya abd'den taraf ol ya da buradan git), ki bu 28 şubat olayının ta kendisidir.
    peki türkiye'nin başbakan, bakanlar ve iş adamları seviyesinde dünyanın gözünde "terörist devlet" olarak görülen libya'ya gitmesinin sebebi neydi? tabi ki libya'da inşaat projeleri alıp paralarını alamamış olan türk müteahhitler. kardeşim siz neden hukukun olmadığı yerlerde iş kovalayıp, sonra da devlet bize yardım et diyip devleti zor duruma sokuyorsunuz? bak 1996'da da yaptınız bunu bizi ne hallere soktunuz, 2018'de de yaptınız. bu halk sizin beceriksizliğinizin yükünü taşımak zorunda mı? sizin açgözlülüğünüz bize bu günleri yaşatan.
  • 28 şubat'ın kaldırım taşlarından bir tanesi bu olay. kaddafi tüm dünyanın önünde türkiye cumhuriyeti'ni soykırım yapmakla suçlamış, türkiye'nin dış ilişkilerinden memnun olmadığını söylemiş ve erbakan sadece susup garip bir mahcubiyetle karşılamıştır.

    erbakan'ın asker tarafından müdahaleyi "hak ettiği" algısı bu olayla şahlanmıştır. bunun ardından bir de susurluk meselesindeki fasa fiso demesi de eklenince artık halk durdurulamamış dolayısıyla asker de kıpırdanmıştır. sürekli aydınlık için bir dakikalık karanlık meselesi askeri öyle bir ateşlemiştir ki halkın artık bu şeriat yanlısı, laiklik karşıtı şerefsizleri göndermek için bardağı taşıran damla olmuştur. erbakan bu harekete katılan kişilerin gulu gulu dansı yapıyorlar demesi, adalet bakanı olacak ucubenin mum söndü yapıyorlar demesi halk ve iktidarı karşı karşıya getirmiştir.
hesabın var mı? giriş yap