• (zatülcenp) akciğer zarının iltihabı, satlıcan. (bkz: iltihap) (bkz: akciğer) (bkz: zatürree)
  • bir kucuk iskender romani.
  • akciğer zarı iltihabı veya plörezi olarak da bilinir.

    akciğerlerin üzeri "plevra" adı verilen çift katlı bir zarla örtülü olup iki zarın arasında sıvı dolu bir boşluk vardır. bu sıvı, akciğerlerin göğüs kafesi içinde rahatça hareket etmesini sağlar.

    zatürre veya bezeri sebeplerle akciğere yerleşen hastalık mikropları, akciğer zarını da tahrip edebilirler. zarların tahrip edilmesi sonucu, ara sıvının miktarında artış olduğu gözlenmektedir.

    belirtileri

    *nefes alındığı zaman göğüste ağrı hissedilir.
    *ateş ve öksürük, hastalık yapan virüsün cinsine bağlı olarak değişiklikler gösterir.
    *hasta kendisini yorgun, halsiz ve tembel hisseder.
    *zarlar arası sıvının artışı oranında soluk almada güçlük görülür.

    tedavi

    *tedavi asıl hastalığa yöneliktir. bulaşıcı hastalığın etkileri ortadan kaldırılınca, akciğer zarı iltihabı da kendiliğinden iyileşme gösterir.
  • meşhur şair cahit sıtkı tarancı nın ölümüne sebep olan hastalık.
  • sayfaların arasına alıp, cümlelerin içinde gezdirip gezdirip baş döndüren roman.

    "..
    kapının zili. duymadın. bir kere daha... bu defa duydun. gittin, açtın. selam re, nasılsın.. baban nerde?! evde yok mu?! girmesem daha iyi.. sağol.. yok, gerçekten girmeyeyim. derslerin ne alemde?!. bu mu?!. ha, kalem! ben yazıyorum. evet, hala.. o son kavgadan beri görüşmemiştik.. merak ettim.. bir göreyim dedim.. telefon soguk birşey.. yüzyüze daha doğal.. seni bir kerecik öpebilir miyim?! tamam tamam! yanaklarından.. ya da belli belirsiz, dudagının kenarından.. bir mezarın üstüne çicek bırakırmışcasına.. ve ya kiliseye gizlice giren bir çocugun orgun bir tuşuna çekingen dokunup kaçışı gibi.. açık vermeden..tek bir kez! <caps> tek bir kez! <caps>

    ...

    * yedi harika: 1. karia mezar anıtı: ellerin / 2. efes artemis tapınagı: dudakların / 3. rodos apollon heykeli: gövden / 4. olympia zeus heykeli: duruşun / 5.iskenderiye feneri: dikbaşlı yol göstericiliğin / 6. gize piramidi: burnun / 7. babil'in asma bahçeleri: gözlerin.
    ..
    "
    sayfa 67'den.
  • ''ter içinde uyanıyorum. ne ailem, ne re, ne de orospu burada! hepsi düşmüş! her şeyi yarım bırakmayı seviyorsunuz. insanları, sevgileri, ihanetleri, yaşanılan memleketleri, umutları, kavgaları, onurları!.. hepsini eksik bırakmayı seviyorsunuz. bir yağmuru, bir intiharı, bir sevişmeyi ortasında kesmekten çekinmiyorsunuz. tamamlayarak tamamlanmak ürkütüyor sizleri! kimselere hesap vermeyeceğinizi bilmenin rahatlığı, boşvermişliği olsa gerek bu! ama beni, yanlışlarımla bütünlemeye çalışmak: işte size zevk veren bu! bunu yapabilecek gücü hissetmeniz, bu gücü depolamış olmanız, doyum için yetiyor! yeniliyoruz. önümde duran zamanlardan bir zaman bile seçemiyorum. hep sizin sunduğunuz duyumsamalarla, savlarla, sıfatlarla yaşamak biçiminde bir piyes oynatıyorsunuz bana. itiraf ediyorum. ben de oyuncuyum. ben en mükemmel shakespeare karakteriyim. yaşadığı trajediler karşılığında yüklüce para kazanan bir oyuncu! ama sahneye çıkma, tiradımı atma sırası bana geldiğinde bütün seyirciler gitmiş olacaklar! sıkıyönetim, tekste el koyacak! bir grup köktendinci, kulisteki kostüm dolabımda centilmenliğimi becerecek! fildişi kıyıları çok uzak! artık japonlar da kola içebiliyorlar!

    alnına spermle gamalıhaç çizilmiş görevlilerle elim sende’cilik meselesine sürüklüyorsunuz beni; ebe, devamlı benim! sizler gizleniyorsunuz. elma da desem, armut da desem, dut da desem çıkmıyorsunuz! sizi bulmak, arkasında durduğunuz anlamı yakalamak için geceyarılarına kadar sokaklarda dolaşıyor, herkese sizi soruyorum. vizyondan kaldırılmışsınız. omuzlar silkiliyor, dudaklar bükülüyor, ‘bilemeyiz’ türünden garip el işaretleri yapılıyor!. sancılarımla başbaşayım. cezalıyım. suçumu, bitmeyeceğini hemen algıladığım heyecanlı bir filmi seyrettirerek, kucağıma uzanmış kızın, kopacağını, elimde kalacağını sezdiğim saçlarını sevdirerek ödetiyorsunuz bana. ödüyorum ödemesine de, yine de çaresizliğime, yalnızlığıma bir başıma sahip çıkamıyorum. irlandalılar, dünyaca ünlü rock grubu u2 ile özgürlük şarkıları söylerlerken grubun solisti bono, adımı anmaktan kaçınıyor!''
  • beğendiğim ve okunmasını tavsiye ettiğim küçük iskender romanı.
  • (bkz: maria puder)
  • benjamin franklin'in ölmesine sebep olan hastalık. yeni öğrendim böyle bir hastalığın var olduğunu. ilk gördüğümdeki düşüncem ise: "yanlış yazmışlar herhalde, o ne biçim isim lan" oldu. tabii ki düşünürken araya virgül koyup beklemedim. bu, halk arasında bilinen ismiymiş. yani normalde plörezi olarak bilinirmiş. neyse işte, ikisi de aynı sonuçta. halk arasında bilinen isim de nereden oluşuyorsa artık.

    kendisi hakkında şöyle fikir sahibi olabilirsiniz:

    "plörezi veya plöral efüzyon, akciğerleri çepeçevre saran zarların arasında sıvı toplanmasıyla sonuçlanan hastalıkların genel ismidir. halk arasında zatülcenp adıyla bilinir. her yaştan insanda görülebilir. tüberkülozdan kansere, kalp yetersizliğinden romatizmal hastalıklara kadar 50’den fazla nedeni vardır. abd’de yılda 1 milyon kişide plörezi tanısı konduğu istatistiklerle saptanmıştır. ülkemizde de çok görülen akciğer hastalıklarından biri olan plörezinin nedenleri içinde gençlerde tüberküloz, yaşlılarda ise kanser ve kalp yetersizliği ilk sıralarda gelir. zatürenin neden olduğu plörezilere ise her yaşta rastlanabilir."

    "plörezinin belirtileri esas hastalığa bağlı olarak değişirse de, kuru öksürük, yan ağırısı ve nefes darlığı gibi belirtiler tüm hastalarda vardır.

    ağrı: hastalığın ilk belirtisi göğüs duvarının tek bir noktasında duyulan ağrıdır. sırtta, göğüste veya göğsün yan taraflarında olabilir. ağrının en önemli özelliği, derini nefes alırken, öksürürken, hapşırırken bıçak ucu batar tarzda ve şiddetli olmasıdır. nedeni, iltihaplanmış akciğer zarlarınınsolunum hareketleri sırasında birbirlerine sürtünmesidir. hasta ağırının en çok olduğu noktayı parmağı ile gösterir. işte, bu nokta dinleme aleti ile dinlendiğinde frotman ismi verilen özel bir ses duyulur. bu ses hastalar tarafından da işitilebilir ve meşin gıcırtısı veya karda yürürken çıkan seslere benzetilir.

    öksürük: plörezili hastalarda kuru bir öksürük de hemen her zaman vardır. nedeni, akciğer zarlarındaki öksürük refleksi doğuran noktaların uyarılmasıdır. plörezi öksürüğü kurudur, yani hastalar balgam çıkarmazlar. öksürük, ağırıyı artırdığı için son derece rahatsız edicidir. hastalar öksürürlerken hasta olan taraflarının üzerine yatarak ağrıyı önlemek isterler.

    nefes darlığı: akciğer zarları arasında biriken sıvının miktarına bağlı olarak nefes darlığı da vardır. nedeni, sıvının akciğerleri sıkıştırarak hareketlerine engel olmasıdır. nefes darlığı, önceleri sadece eforlar sırasında ortaya çıkarken, sıvı miktarı arttıkça oturur durumda bile nefes darlığı hissedilebilir. sıvı miktarı çok olan hastalar, sırtüstü yatamadıkları gibi, ancak sıvaının bulunduğu tarafın üzerine yatmakla rahat edebilirler."

    kaynak
  • cahit sıtkı tarancı'yı öldüren hastalık (bkz: plörezi), küçük iskender'in de kafka sevgisini gösteren romanının adıdır.
    romanda sıkça gregor samsa'ya gönderme yapılmaktadır.
hesabın var mı? giriş yap