• kısaca: bir kişinin yeteneği ya da birikimi olmadığı bir alana alakasız başka alanlardaki başarı ya da kualifikasyonlarının gazıyla girişmesi durumuna işaret eden bir faktördür.

    ajdar anik aptal olmayışı, makine mühendisi oluşunun şarkı söylemek, icracı olmak için yeterli bir basamak ve birikim olduğuna inanabilir. vahe kılıçarslan cansız manken taklidi yapmanın, her santimetrekaresinde kas olmasının şiir yazma kaslarına etkisi olduğu kanaatine varabilir.

    ajdar anik faktörü türkiye'ye ya da ajdar anik muadili insanlara özgü bir belirleyen değildir, varlığı her alanda hissedilir sonuçlar doğuran bir fenomendir.
  • ajdar anık faktörü, insanın kendine yakısanı giymesinden cok giydigi seyin kendisine yakısacagına dair inanca sahip olmasıdır.

    bu faktörle gaza gelen insanlar gün gelir diva olurlar. cok güzelsin diye gaz verirsiniz, şarkı söylemeye başlarlar...
    çok güzel şarkı söyledin dersiniz, oyunculuk yapmaya kalkışırlar...
    çünkü hayatınızda yerine koydugunuz her taş, size bir üste taş koyma hakkı verir ama bu taşı nereye koyacagına karar vermek baslıbasına bir mecra degisikligi yapmak anlamına gelir.

    ajdar anık faktörü cem uzan faktörüne, petek dincöz fenomenine paralel evrende ilerleyen ama neticede tıpkı cem uzan faktörü gibi reklamın, medyanın, büyülü beyaz camın başarısının faktörüdür. kistch olanın dayanılmazlıgıdır. zamanla o kadar benimser, o denli icsellestiririz ki artık normal gelmeye başlar.

    ilk cıktıgında dalga gecenler bugun petek dincöz dinlemiyor mu? yıllar sonra baktıgımızda petek dincöz bugün ajda pekkan'ın oldugu konumu işgal etmiş olmayacak mı? bir zamanların, asker dolaplarında iç çamaşırlı yarı çıplak fotoları bulunan, tanju ile basıldıgı icin tüm türkiye tarafından ayıplanan hülya avşar, bugün türkiyenin -kimilerine göre- en zeki, en güzel "aile" kadını degil mi?

    bugün biri tutar süper entryler yazıyorsun, kitap cıkart derse bana, yarın sahnelerin yıldızı, genclerin yeni ilahesi olmayacagıma kim garanti verebilir?

    murathan mungan'ın en bi güzel sözü ile bitiriyorum entrymi: türkiye'de olmayacak bir sey varsa o da rezil olmaktır.
  • hayatimiza gayet enteresan bi renk katmis, medyaya gerekli gündem maddesini fazlasiyla vermis, geyik muhabbetlerine ziyadesiyle meze olmus bir multifaktör, bir yesil traktördür ajdar. öyle gayriciddi, öyle absürd bi fenomendir ki hakkinda ciddiyetle konusmak pek mümkün degildir. insanin önünde iki secenek vardir. ya üzerinden mizah yapip eglenicek ya da sinirlenip sert elestiriler yapicaktir. ajdar'a yarattigi kirlilikten dolayi kizanlar, ajdar'la dalga gecildigi, malzeme edildigi icin üzülenler, "ignore edelim, biz bakmazsak o da bi süre sonra sikilir gider" diyerek yok saymaya calisanlar oldu. ama ajdar aykiri olusuyla seyre deger bir kisiliktir bence. sadece ünlü olmak icin maymunluklar yapan biri olarak kalmadi. o tanima daha cok uyan recep bülbülses vardir mesela, ama o ajdar'in geldigi noktaya gelemedi ve gelemiycek de artik

    tipki sözlükte de zaman zaman peydah olan aykiri tipler gibi biridir ajdar. amaci herkes tarafindan sevilmek degil taninmak oldugundan ve basariyla meshur olmak cok daha zor oldugundan aksi yolu takip etmistir. yetenegin yoksa fakat popüler olmak istiyorsan farkli bi is yapmak zorundasin. ama bu da herkesin basaracagi is degil. aykiri olmak calisarak basarilacak bi sey de degil. benim de sesim ajdar kadar kötü, ben de onun kadar kötü dans edebilirim ama onun geldigi noktaya gelemem. sen de gelemezsin. 5 dakika sonra kipkirmizi bi suratla, güm güm diye gögüs kafesini yumruklayan bi yürekle kacarsin sahneden. bütün gece yatamazsin, insan icine cikamazsin bi daha. büyük cogunluk icin gecerli bu. ve cogunluk tarafindan dogru bulunan hareket de bu. cogunluga uyarsan rezil olmazsin. gururlu siradan bir insan. ajdar'in ise olmak istedigi en son sey bu. o, milyonlarca bi yerde baslayip bi sekilde biten hayatin arasindan siyrilip rengini katmak istiyor düzene

    ajdar elbette ki kullaniliyor. medya gibi bi ögütme cihazinin istegi olmadan bu noktaya tabi ki gelemezdi. yarin bu kadar prim yapmadigi zaman onu da ögütecek mutlaka ki. bence ajdar taniklik edilmesi gereken tarihi bi televizyon olayidir. asirlik bi fenomendir. bi kere her seyden önce dogaldir ajdar. her izledigimizde "acaba oynuyor mu, acaba o mu bizle kafa buluyor" diye soruyoruz kendimize. "yok canim bu kadar da degildir bu adam" diyoruz. isin güzel yani ise bu. gercekten de bu kadar

    iyi bi seyi sunarken bile heyecanlanir insan ki rezilligi sergilemek cok daha fazla vasif ister. iste ajdar'da bu vasiflar var. ajdar cesur, ajdar yüzsüz, ajdar arsiz, ajdar gamsiz. aykiiri olmaktan, yalniz birakilmaktan, küfür yemekten, dayak yemekten korkmuyor ajdar. yüzlerce sesi 'idare eder' olan, siradan bestelerle ortalama bi müzik yapan sarkicidan veya olmasa da olur dizilerde kim olsa yapar roller kesen oyuncudan daha kiymetlidir benim icin ajdar anik. ajdar beni güldürüyor, ajdar beni sasirtiyor, ajdar beni meraklandiriyor, düsündürüyor, kederlendiriyor. "vurup kapiyi cikarken aklin neredeydi" diye bi sarkiya ihtiyacim yok benim. ama ajdar'in yasattiklarina var. ajdar mi sezen mi diye soracak olursaniz "cik bi balkona bak bakiyim camasirlar kurumus mu" derim
  • (bkz: the x factor)
  • toplumsal işgücünün kalite ortalamasını etkileyen bir faktör olarak da tanımlanabilir.

    şöyle ki:

    ajdar anık, bilindiği üzere, makine mühendisliği bölümü mezunu olup, eğer istese ve şartlar müsait olsa bu mesleği icra edebilecekken, yarattığı efemine erkek ile dominant kadın arası sentez bir kişilikle televizyon ekranlarında şaklabanlık yapmayı tercih etmiş bir insan. burada anık'ın, gerçek kişiliğinden ziyade, olduğunu sanmamızı istediği kişi önemli, ki bence de, aslında çok da öyle olmadığı halde, gerizekalı bir tip yaratıp, bu tipin gerçek olduğuna inanmamızı istiyor. hadi inanalım.

    anık, zamanında, muhtemelen sadece istemiş olduğu için trakya üniversitesi makine mühendisliği bölümünü kazanmış ve bu bölümden mezun olabilmeyi de başarmış olduğu gibi, benzer şekilde eğer istemiş olsaydı, şu anda, faraza gıda üzerine çalışan bir işletmenin üretim mekaniğinin başındaki kişi olabilirdi.

    burada sorun şu: bugünkü ajdar anık'ın zihnimizdeki karşılığı, gündelik hayatta karşımıza çıkacak olsaydı, bu kişiliğe ve meslek icrasına ne kadar güvenebilirdik; ürettiği bir gıdayı tüketebilir, bakacağı bir adli davadan adalet bekleyebilir, hasta olarak kendisine muayene olabilir miydik?

    zurnanın zırt dediği yer şurası: toplumsal işgücü dinamiğinde, herhangi bir kişinin, herhangi bir paye edinirken, gerçekte bir ajdar anık olup olmadığını denetleyecek sağlıklı bir mekanizma yok malesef.
hesabın var mı? giriş yap