• niyet edilen iş çok takdir edilesi, kamera açıları ve ışık çok başarılı olsa da, kurguda çuvallamış olan film. hele araya kültür bakanlığı türkiyem tanıtım reklamı formatında serpiştirilmiş o istiklal caddesi, dönen derviş, gece sokaklar ve müzikler de girince olayın gazı iyice kaçmış. yönetmen `nezih ünen`, anadolu'yı adım adım gezmiş belli ki, sırtında yüküyle ot bağlamadan gelen karadenizli 75lik teyzem gibi bir dolu insanla konuşa konuşa. keşke diyorum bu malzemeyi, işine güvendiği bir yönetmenin önüne koyabilme fırsati olsaymış.
    müziklere gelince, eski veya yerel olanla yeninin karışması, bunların denenmesi çok güzel ama kararında olduğunda. stüdyo müziği o kadar ön planda kalmış ki. yabancı uyruklu bir izleyicinin filmin sonunda sorduğu 'neden stüdyo müziği kullandınız?' sorusuna ne yazık ki yönetmen çok acıklı bir cevap verdi. 'bu soru dünkü gösterimde de yine bir yabancı izleyici tarafından soruldu. %90 izleyici türk ve onlardan böyle bir soru gelmedi, demek ki hepsi çok sevdi...' ile başlayıp '...ben bu şekilde çalışmayı seviyorum, böyle yapmaya devam edeceğim!' şeklinde bitirdiği. aralarda anlattıklarından ziyade bu kısımlar dikkatimizi çekti.
    bu tip işlerin altına giren adamlar sıradan adamlar değil belli, ama tüccar terzi formatında tüccar belgeselci olup, 'kocaman alkış!!!' bir çok kişiyi de hayal kırıklığına uğratıyor.
    yürüsün, denesin ve üretsin 'nezih ünen', ama %90lık gördüğü çoğunluğun arasında hayal kırıklığı yaşamış olanları da mutlu etmeyi hedefleyerek.
  • son derece turistik bir film bence. hani türkiye'nin tanıtımında filan kullanılmak üzere çekilen cinsten. ama anadolu'yu anlatıyor mu filmdeki stilize görüntüler bütünü? bence kesinlikle hayır.
    başlarken "metropol" diye sadece istanbul veriliyor. ama ne istanbul: pera festivali dönemindeki istiklal caddesi. yersen yani.
    sonra anadolu'ya geçiyoruz. orası da sanki homojen bir coğrafya.
    oradan oraya atlıyoruz ama nerede olduğunuzu, dinlediğiniz şarkının nece söylendiğini öğrenmek istiyorsanız filmin sonuna kadar bekliyorsunuz çünkü öyle açıklama yazıları filan yok.
    görüntüler güzel evet ama anadolu böyle bir yer mi? sevimli teyzeler, komik amcalar, zenneler filan... bu kadar naif mi anadolu yoksa kendi ülkemize oryantalist bir gözle mi bakıyoruz. seyirci de bayılıyor böyle işlere yalan değil
    filmin en sorunlu kısmını sona sakladım: müzik. ki müzik de aslında çıkış noktasıymış filmin.
    yerel malzemeyi her türlü popüler, ticari işe malzeme olarak kullanabilirsiniz tabii. beğeniriz, beğenmeyiz ama söyleyecek bir şey yok.
    fakat eğer "anadolu kültürünün korunması" vs. gibi bir derdiniz varmış gibi yapıyorsanız ki yapıyorsunuz o zaman hiç olmazsa o belgeselde müziğe bulaşmasaydınız da gerçekten bir "belgesel" değeri olsaydı en azından müzik açısından.
  • bir kanalda kısmen dinleme fırsatım buldugum heyecanla beklediğim ; müziksel, folklorik , etnik öğeler taşıyan belgesel. dinlediğim bölümler için sunu diyebilirim: bir an önce gelsin
  • 2009 sonbaharında gelecek olan, pek merakta bırakan, fragmanı ve bir türküsüyle akıl alan film.
  • fragmanını bile defalarca dinlediğim bir çalışma ..." müzikle anadolu haritası nasıl çizilir" anlatılmış belgeselimsi müzikal sinemadır
  • uzun hava çeken abinin üstüne oturtulan sample ile muhteşem bir hal alan o minicik sekansı saatlerce geriye - ileriye alıp dinlediğim fragmana sahip film.

    gösterilsin artık.
  • nezih ünen'e göre, filmin 2008'in sonbaharında vizyona girme hedefi, bir yıllık gecikmeyle 2009 sonbaharına ertelenmiştir. http://www.nezihunen.com/
  • fragmanını henüz izledim, güzel ve gerekli bir çalışma olmuş gibi. . .
    crossing the bridge i* hatırlattı birden.
  • demokratik açılım sloganının dillerden düşmediği bir dönemde ortaya koyulmuş, demokratik açılıma katkı sağlayacak ve birçok insanın kürt sorununa anadoluculuk fikrini daha çok savunduracak duruma gelmesini sağlayacak bir nezih ünen çalışması. insana bir fatih akın çalışması olan crossing the bridge' i hatırlatıyor olması normaldir ama fatih akın o çalışmasında istanbul ve sesleri üzerine bir çalışma yapmıştı. bu belgesel ise bütün türkiyeyi anlatıyor.

    (bkz: anadolu'nun kayıp şarkıları)
  • fragmanda görülen ve uzun havayı (ya da ağıt) seslendiren kişi(ler) sanırım güneşi gördüm filminde de serhat'ın ölümünden sonra ağıt yakan kişi(ler)

    http://www.youtube.com/watch?v=kriwrduyxha#t=0m47s

    http://www.youtube.com/…atch?v=eka4hnpyf4q#t=06m48s

    filmin gösterime girmesi sonrası edit: evet öyleymiş. filmin sonunda yazıyor. muş varto'lu, dengbej geleneğini sürüdüren bir aileden gelen ikizlermiş. güneşi gördüm'de oynadıkları yazıyor
hesabın var mı? giriş yap