• işine harpers bazaar'da asistan olarak başlayan ve git gide yükselerek dünyanın en büyük moda dergisi vogue'un genel yayin yonetmenini olan anne.* ünlü bir ingiliz olan charles wintour'un kızı.
  • afganistan'da güzellik salonları açılması için ön ayak oldu. ikiz kuleler mağdurlarının yararına tasarlanan tişörtlerin satışını da organize etti.
  • (bkz: front row)
  • kizi icin:
    (bkz: bee shaffer)
  • ne denilirse densin, hayvan gibi herkesin itaat etmek zorunda kaldigi bir guc kadinidir. sirf onun gelmesini bekledikleri icin gec showunu acanlar mi dersiniz, sirf dergisinde yeralsin diye erkenden koleksyonunu sunanlar mi dersiniz, moda dunyasi bu kadinin fasizimine hala bir dur diyememistir, ve bunu delice kullanir bu kadin. bir suru insan kendisine karsi cikmaya calismis ama bu devlet gibi kadinin karsisinda hic bir sey yapamamistirlar cunku bu kadin cidden devlet gibidir.
  • yanında calısanlara 24 saat boyunca zulm eden moda dunyasının kralicesi
    (bkz: kopek cekmek)
  • öncelikle the devil wears prada kitabindan ne denli tiksindigimi tahmin bile edemeyeceginizi belirtme ihtiyaci hissettim.

    simdi ise asil konumuza gecelim:

    vogue ofislerinde calisanlara "jean giyme yasagi" koydugu yönünde bir dedikodu vardi (varmis), bir röportajda bunla ilgili soru sordukarinda cevap olarak gülümseyip "we love denim. we are humans too." demisti, kendisini daha da cok sevmeme sebep olmustu. simdi bu cümleyle ne kast ettigimi anca üc, bes kisi (örnegin jacqueline*, mini* ve anotherstar) anlayacagindan aciklayayim: kendisiyle ilgili olusturulan "robot kadin, soguk kadin, cadi kadin, cart kadin, curt kadin" kliseleriyle dalga geciyor, böyle seyler söyleyenleri ve kendini de gerektiginden fazla ciddiye almadigini gösteriyor bu deyimi.

    ayrica evet, belki cok sert, "stiff" ve hosgörüsüz* görünmekte, ama moda endüstrisi icinde bir yere varmak icin, yön verebilmek icin, sesini duyurabilmek icin böyle olmak gerekiyor sanirim; bu endüstrinin bir kabarcik*, bir gökkusagi, yüzeysel bir eglence oldugunu düsünenler yaniliyorlar: bu kocaman piyasanin icinde inanilmaz büyük bir rekabet var ve icinde kaybolmamak icin, bir parcasi ve öncüsü olabilmek icin anna wintour'un cizdigi disiplinli, ciddi imaj belki de en uygunu.

    imaj demisken biraz da stiline deyinelim: belki kiyafetlerinin her biri inanilmaz harikalikta degil, ama bir kez bile (!) rüküs bir halini, yanlis bir secim yaptigini da görmedim. stil de böyle bir sey zaten: her an kolunda o anki en stylish cantayi gezdirmek, kendini sezonun must have'lerine bezmek degil (ki istese her ürünü henüz resmi üretime girmeden bile elde edebilir bu kadin, hatta istese atom mühendisi bile olabilirdi), kendine göre uygun bir cizgi belirleyip, onu takip etmektir. kiyafetlerinin hep feminen, romantik bir havasi var ve cogunlukla etek/elbise giyiyor. ayrica efsanevi bob'una da deginmek lazim, sahsen hic begenmememe ragmen, yillardir her gün hep ayni sekilde ve perukmuscasina statik bir hal almis olmasina büyük hayranlik duyuyorum, inanilmaz. bir diger vazgecilmezi ise kocaman gözlüklerdir, iceride bile takar onlari, özellikle defileleri takip ederken. baska yerlerde de sikca söylendigi gibi söyle özetleyebiliriz: anna wintour sanki o anda vogue'un sayfalari arasindan ziplamiscasina giyinir, dergiyle/dergisiyle tamamen özdeslesmistir.

    kürk destekcisi olduguyla ilgili olan suclamalara cevap vermeyecegim; bir süre önce söyle bir yazi yazmistim: (bkz: fake fur). ama artik bu pozisyondan pek emin degilim, bu yüzden sizi suraya yönlendirip hem kolaya kacmis olacagim, hem de size iyilik yapmis olacagim, zira gecen senenin en güzel entry'lerinden biriydi bu: (bkz: kürk giyen genc kizlar/@uncool).

    the devil wears prada filminin galasina prada giyebilecek kadar serin* olan bir insan olarak anna wintour bir ekol'dur, bir ikondur, bir idoldür, bir'dir.
  • yazar jerry oppenheimer 'a gore bir zarf acili$ina bile giden sac kesimi ve siyah gozlukleriyle unlu moda ikonu.
  • gectigimiz gunlerde ingiliz kraliyet nisani ile taclandirilan efsanevi moda editoru. daha dogru bir soylemle "officer of the order of the british empire" olan anna wintour, buckingham sarayi 'ndaki torene uzerinde klasik bir chanel dopiyes ile katilmis ve artik alamet-i farikasi olarak gorulen kut kesimli saclarinda herhangi bir degisiklik yapmamistir.
    http://www.vogue.co.uk/…a-wintour-receives-obe.aspx
  • the september issue adli filmi izlerseniz, yonetmeninin de israrla belirttigi uzere the devil wears prada filminde cizilen ve 24 saat yaninda calisanlara eziyet yapan insan tipi ile ilgisi olmayan, hatta sevimli dahi sayilabilecek bir kadin oldugunu gorebilirsiniz. otoritesi dahi gayet yumusak, gerekeni mumkun oldugunda az kelime ile anlatmayi tercih eden hukumet gibi bir kadin.
hesabın var mı? giriş yap