*

  • 19 ağustos 1993 milliyette manşetten verilen emekli tümgeneral osman pamukoğlu'nun sözü..
  • ikiyaka dağları harekâtı sırasında birçok terörist öldürülmüş, fakat harekât henüz bitmemiştir. hâlen ölü ve yaralı haberleri gelmekteyken komuta merkezine gelen basın mensupları, osman pamukoğlu'ndan "terörist cesetlerinin toplu resimlerini çekebilmeleri için askerler tarafından toplanmalarını ve bir yere yığılmalarını" isterler, ve bu cevabı alırlar.
  • geneli görmeden cımbızla seçtiğini işine geldiği gibi algılayanların eleştirdiği cümle. ben de cımbızla şeçtiğim bu cümleye canımın istediği şekilde yaklaşırım bu durumda.
    evet toplanmasın o leşler oralardan, toprak bile kabul etmez onları.
  • (bkz: #10583730)
  • büyük komutanın hatası var bu sözü söylerken. toplatmalıydı o leşleri askere, sonra götürmeliydi süleyman demirel'in, hikmet çetin'in, erdal inönü'nün makamlarına, rahtmetli özal'ın anıt mezarına götürmeliydi o leşleri. "alın bunları, bu leşleri bu toprak kabul etmez, vatanın toprağında çürümeleri bile acıdır bizim için" demeliydi. amerikan ve israil konsolosluklarına götürmeliydi mehmetçikler o leşleri, alın evlatlarınızı demeliydi. ırak, suriye, iran, ermenistan sınırlarından sallamalıydı mehmetçik o leşleri tüm gücüyle.
    ama komutan mehmetçiğini o hararetli çatışmadan sonra yormak istememiş herhalde. canı sağolsun.

    "gögsumden kör kurşunu çıkarmayın, o benim madalyam olacak"
  • osman pamukoğlu isimli emekli subayın söylediği bu söze ilişkin iki şey söylenebilir.

    belli ki ağızlarından 400 terörist öldürdük diye bir şey çıkmış, basına da yansımış, gazeteciler gelince de ortada bu kadar ceset olmadığını anlarlar diye bu emekli subay güya hiddetlenmiş. "valla bir şuraya kaç gündür ateş ediyoruz, elbete teröristlerden ölen olmuştur ama kaç kişi bilmiyoruz, 400 rakamını da öylesine söyledik" diyemiyeceğine göre, böyle bir çıkış yapmak istemiş.

    ikincisi, bu söz yasadışı bir tavrı yansıtmaktadır. orada silahlı çatışma sonucu ölen kişilerin de, onların ailelerinin de hakları vardır. o leş dediğiniz bedenleri toplamak, mümkünse kimliklerini tespit etmek ve ailelerine teslim etmek zorundasınız. ayrıca onların ne koşullar altında öldüğü de yasal olarak tespit edilmedilir. sizin efelik yapma isteğiniz, o insanların ve ailelerin haklarının, ya da hukukun üzerinde değildir.
  • her fırsatta binbir türlü insanlık suçu işlemekten çekinmeyen haysiyet ve merhamet yoksunu bir pislik üretecinin neferleri hakkında edilmiş bir kelam.

    ölülerine leş deniyor, dolayısıyla dirilerine de hayvan... ben olsam bu şartlarda buna çok da itiraz etmezdim. hayvanlar kadar olamayıp da şu dünyadan adam gibi gitmeyi beceremiyorsan, ölüne leş denmesini de göze alacaksın. öz kardeşim bir gün oralara çıkıp da ölürse mesela; tabi ki kahrolurum, belki hayatım mahvolur ama hiç kimseye de ölüsüne leş dediler diye kızmam, kızamam.

    "yasal değiiil", "çok ayıııp", "aaaa saygısızlar" da diyen olabilir tabi de; cevap olarak "ne saygısından ne hukukundan bahsediyosun sen ya" derler adama.
  • ruh halinin sıradan askerlere ait bir lüks olduğunu bilemeyenlerin hakkında ahkam kesebileceği söylem.

    general olmuş kişilerin adap bilmesi gerekir, yol yordam bilmesi gerekir. generaller çatışma değil savaş yönetirler, ve günümüzde savaşların kurşun, füze atmaktan öte boyutları da vardır.

    en azından yarın kendi askeri öldüğünde ona leş muamelesi yapılmasın diye topluluk ortasında doğru düzgün konuşma eğitimi almasında fayda vardır generalliğe getirilecek kişilerin.
  • "uzak diyarlardan evlatlarını harbe gönderen analar"ın evlatlarının değil, yan yana doğup büyüdüğü masum kardeşini vuranların kast edildiği sözdür. bu farkın anlaşılamamış olmasını anlamak mümkün değil.

    ~

    okuduğumuzu anladık mı edebiyatı yaparak, uygun bulmadığımız benzetmelerini sanki çok yerindeymiş de biz kavrayamamışız gibi gösterme niyetindekiler için eklenti: pkk terörüyle çanakkale savaşları arasında benzerlik bulmak gerçekten o kadar da zor değil. evet iki bağlamda da türk askeri tehlike arz eden bir güce karşı savaşıp karşı tarafı bertaraf eder. hatta ben de yardımcı olabilirim; mesela ikisinde de silahlar var, ikisinde de askerler var, ikisinde de ateş ediliyor. o zaman neymiş? terörist ile düşman askeri aynı hassasiyete tabi olmalıymış değil mi? değil işte!

    "ben illa tarihten atatürk'lü falan şöyle güzel bi bağ kurmak istiyorum" diyen arkadaşlara da çanakkale savaşları'nı değil, menemen olayları'nı tavsiye ederim. işte gerçek benzerlikler: ikisinde de devlet düzenine kast eden teröristler var. ve eklerim ki; menemen'de çıkan olaylar üzerine atatürk'ün bilgisi dahilinde "isyancılara ip veren esnaf" dahil 28 kişi şehrin çeşitli yerlerinde asılarak idam edilmiştir. ibret için asılı bırakılan cesetlerin boyunlarına, işledikleri suçların yazılı olduğu kağıtlar asılmış ve halk sabah dışarıya çıktığında bu manzaraya şahit olmuştur.
hesabın var mı? giriş yap