• funny face filmiyle tanınan, bugün giyilen caprilerin ilk kullanıcılarından biri, çıtı pıtı, çok güzel ve zayıf hatun. gerçek asaleti yüzüne yansır bunun ayrıca*
  • gençliğinde dünyanın en şımarık ifadeli güzel aktrisiymiş. bütün filmlerini çok severim.
    (bkz: breakfast at tiffany s)
  • gerçekte edda van heemstra hepburn-ruston gibi upuzun bir isme sahip olan kişidir audrey hepburn. "nasıl bu kadar zarif, bu kadar asil, bu kadar.." ların cevabı da belki de annesinin hollandalı bir barones olması, o zamanlar edda olan audrey'nin blue blood formatının doğuştan tespit edilmiş olmasıdır.

    capri'lerin en çok yakıştığı, 56 ekran gözlüklerin kimsede durmadığı gibi durduğu, o kadar kalın kaşlara o masiv perçeme sahip olup gene de dünyanın en güzel kadını olabilendir.
    roma tatili'nin prenses ann'i, sabrina fair'in sabrina'sı, savaş ve barış'ın natasha'sı, my fair lady'nin eliza'sı'dır.
    ve her oyuncu için olduğu gibi en çok breakfast at tiffanys'de holly golightly'dir.

    zaten stockard channing de rizzo'dur.
  • humphrey bogart a bi gun sabrina'nin setinde sormuslar
    "kendinden 30 yas genc guzl bir kadinla calismak nasil bir his?" diye
    "ok." diye hirlamis "if you don't mind doing the same take for 30 times...by the way the hell are you asking me questions in turkish? i know turkey it must be a country in the east" diye nihayetlendirmis....

    yani anlasilan guzel imis ama super de yetenkli degilmis, ya da humphrey bogart super daral bi adammis bilinemiyo.
  • george peppard ile evlenmisti diye hatirliyorum.. breakfast at tiffanysde beraber oynamislardi.
  • 1929-1993 yılları arasında yaşayan ve kansere yakalanıp aramızdan ayrılan aktris. 50'ler ve 60'larda gönüllerde taht kurmuştur.
    ayrıca cary grant ve walter matthau ile başrollerini paylaştığı charade isimli filmde de "regina lambert" isimli bayanı canlandıran hanımefendi sanatçı..
    dünyanın en güzel kadınlarından birisi*..
  • ilk parlayisini lavender hill mob ile yapan audrey hepburn'le ilgili en ilginc trivialardan birisi 1963'te jfk'e "happy birthday mr president"'i soylemis olmasidir. hatirlatalim, bu eseri bir onceki dogum gununde marilyn monroe seslendirmisti. biz tabii ki audrey hepburn'u daha cok severiz, ancak marilyn monroe'yu asagilayanlardan da degiliz.
    kendisiyle ilgili girilecek cok entry, hayal edilecek cok ask sahnesi var ama; kendisine yapilan estetik bir saygi durusunu belirtmeden de gitmek istemiyorum: delicesine takdir ettigimiz egoiste dergisinin bir sayisinda, bir panter sokaktan gecerken cartier magazasindan iceri giriyor ve mucevherleri inceliyor. bu reklam bana her zaman "hommage a audrey hepburn" gibi gelmistir; bilemiyorum, yaratanlarla gorusme firsati bulamadim.
    aramizda "panter olduguna gore o audrey hepburn'e degil claudia cardinale'ye yapilmis bir saygi durusudur." diyenler de varsa, breakfast at tiffanysyi seyrettikten sonra... neyse iste. audrey hepburn'edir o.
  • akla audrey i hapburu hupburu yiyeliiim gelir
  • stil sahibi nadir kadinlardan biri,ince,narin ve guzel aktris,tiffany de kahvalti, beni, butun audrey hepburn filmlerine cekip seyrettircek bi saheserdir..
  • basindaki esarp,uzun agizlikla ictigi sigarasi ve gunes gozlukleri audrey anlamina gelir benim icin.
    breakfast at tiffanys de bu kilikla goruruz onu kismen.
hesabın var mı? giriş yap