*

  • bilmem kaç kişi hatırlar, eski bir nurettin rençber şarkısıdır.. bu adamın o kadar şarkısı vardır da, neden bu o kadar akılda kalmıştır, o ayrı mevzudur.. zaman kaybetmenin bir alemi yoktur, sözler tez elden dökülmelidir:

    "...
    vakti geldi
    ayrılığın ne yapsak boş
    kurtulamaz bir sevda bu amansız rüzgarla
    yüreğimde saklı kalan anılarla gidiyorum bu şehirden
    sevgilim hoşçakal

    gözlerindeki yaşı sil canım
    beni burda bırak git
    gereksiz artık
    anlamı yok sözlerin
    bu aşk gömülmeli

    anla beni
    geçmişteki günlerimiz birer birer hayal oldu
    birer birer yalan

    yüreğimde saklı kalan anılarla gidiyorum bu şehirden
    sevgilim hoşçakal
    ..."

    bu şarkıyı dinlerken bir yer vardır ki, şarkının sözleri ile nurettin rençber'in okuduuğu arasında dağlar kadar fark görürsünüz: sözlerde:

    "...
    gözlerindeki yaşı sil canım
    beni burda bırak git
    ..."

    diye giden kısmı
    "...
    gözlerindeki yaşı sil canım benim, burda bırak git
    ..."

    gibi okur, şarkı daha beter vurucu bir hal alır.. ya da ben öyle sanıyorumdur sadece..
  • hic yasanilasi bir sey degil degil.
    son bakis, son sarilis, soz sozler, son allahaismarladik, gozyaslari,
    bir burukluk, bir umitsizlik, bir belirsizlik, aci, kalp acisi...
  • nurettin rençberden dinleyip sevdiğimiz bir şarkıdır ama şimdilerde yeni biri tarafından söylenmiş olup istiklal caddesinde çekilmiş klibi habire kral tvde yayınlanmaktadır, ancak orijinal tadı vermemektedir.
  • birbirinden ıraklaşma, ayrılma zamanıdır, zamanı gelince her şey yaşanır.
  • (bkz: hareket vakti)
  • en zor anlarından biridir yaşamın, kim öle kim kaladır bazan içinde bulunulan durum. hayatın asla garantisinin olmadığı döner durur beyninizde. yine de kavuşma vaktidir ayrılırken zihinlerde danseden ve o vaktin nasıl geçmek bilmeyeceği. o an düşmanınız olan zamanın bir süre sonra sizin için güzelliklerle varolacağını fısıldar birisi kulaklarınıza, güneş uzanır yine bulutların arasından, mesafeler anlamsızlaşır...
  • hiç bir zaman kabullenilmesi mümkün olmayan vakittir aslında. yaklaşıldıkça acı veren, yaklaşıldıkça titreten andır. "hiç olmasa keşke" çocukluğuna sürükler insanı. çocukluktan başka yapacak bir şey bırakmaz ihtimaller listesinde. sızım sızım sızlamakta olan burun bile akar düşündükçe, tasavvur etmeye çalışan kişinin de kendi içinde parçalara ayrılmasına neden olur. kiminde ruh, kiminde zihin yarılır. etraa ne kadar az parça saçılırsa geri toparlanmak o kadar kolay olur. toparlanamayan ise yaşamla vedalaşır aslında ayrılık anında, kişiyle değil.
  • beklemenin bitmesi.
  • bitişin başlaması
  • yere düşüp kırılan, tuzbuz olan son bakış; hissi bir dahaki kavuşmaya kadar ya da hiç geçmeyecek son dokunuş; fondaki herşeyin flulaşması; anlamsızca sallanan eller; düdüğü çalan aceleci bir trenin beklediği peron ve sonbaharı hatırlatan vakit...*
hesabın var mı? giriş yap