ayten mutlu
-
ayten mutlu bandırma'da doğdu (1952). istanbul üniversitesi işletme fakültesini bitirdi (1975); yıldız teknik üniversitesi insaat mühendisliği fakültesinin üçüncü sınıfından ayrıldı. ilk deneme, öykü ve şiirleri, ortaokul yıllarından başlayarak yerel gazetelerde yayımlanmaya başladı. daha sonra imece, yazko edebiyat, edebiyat 81, varlık, hürriyet gösteri, yaşasın edebiyat, şiirlik, yeni biçem, düşlem, sombahar, ludingirra dergilerinde ve değişik gazetelerde deneme ve inceleme yazıları ile şiirleri yayımlandı.
şiir kitapları
dayan ey sevdam (1984)
vaktolur (1986)
seni özledim (1990)
kül izi (1993)
denize dogru (1994)
çocuk ve akşam (1999) -
oğlum, susmayan ateş
değişimin ateşi
kardı seni rahmimde
kırılacak mücevher gibi taşıdım seni
büyüttüm karda açan çiçekler gibi
vatan dedim sırçadır, iyi koru, düşüverir elinden
toprak evindir ve komşudur ruhlar evlere
tuz alır, tuz verirler
toprak tuza benzemez ki ey oğlum
elinde silah, böyle nereye?
dizelerini de içeren savaşın gölgesinde oğula mektup adlı nefis şiiri taze yazmış şair. -
(bkz: #9603469)
(bkz: #9603473)
(bkz: #9603476)
(bkz: #9603484)
(bkz: #9603491)
(bkz: #9603489)
(bkz: #9603496)
(bkz: #9603499)
(bkz: #9603501)
(bkz: #9603504)
(bkz: #9603505)
(bkz: #9603509) -
http://www.ayrinti.net/…t&task=view&id=912&itemid=1
yazın alanında kadın olmak yazısını şöyle bitirmiş ayten mutlu:
"..ama asıl öğrenilmesi gereken, kadının erkeğe/erkeğin kadına iktidar olanın dayattığı biçimdeki yönelişten kurtulup, ortak bir dil ve davranışla iktidar olana yönelmesi gerekliliğidir. asıl soru şu: yazar, düşlerinin peşinde koşan ve kotardıklarıyla yeni bir dünya kurgulayan insan mı, yoksa aklının sınırlarını gerçekliğin sonuna değin gererek devşirdikleriyle salt kendi dünyasını kurmaya çalışan insan mı?
yanıt belli sanırım. önce kendi dünyanı kuracaksın ki düşlerinle, bu düşleri insanın evrensel güzelliği ile buluşturabilmenin yoluna adım atabilesin.
bunun için de ailenin, çevrenin, toplumun, iktidarın sana öğretmiş, hâttâ dayatmış olduğu “sen”i yeniden yaratman gerekiyor öncelikle.
bugüne kadar erkek alanı olarak belirlenmiş alanlarda, erkeksi olduğu varsayılan konulara, toplum sorunlarına cinsiyetsiz bir bakış açısıyla yaklaşım, kadın konularına da elbette kadın gözüyle yaklaşım, bu alandaki kadının üstesinden gelmesi gereken bir mesele olarak duruyor hâlâ. apaçık ortada. iktidarı peşin kabullenmeden yaratılabilecek ortak insan diline yönelebilmek gerek artık
hayatın şarkısı salt kadın dili ile elbette yaratılabilir ama bu şarkının kadın ve erkeğin ortak diliyle yaratılması bütün insanlığın problemidir." -
bir isyan türküsü
ben kadınım
hani şu bildiğiniz
ve de bilmediğiniz
kimi şeytan, kimi melek
kimi çiçek, kimi koyun
etinden, sütünden derisinden
al nakışlı gömlek edip giyindiğiniz
aklı kısa saçı uzun
sokakta mutfakta yatakta
elinizin altında
gönlünüzce ektiğiniz biçtiğiniz
tarla
tepesinde tepe tepe tepindiğiniz
eksik etek
kiminizin anası
karısı kiminizin
ya da orospunun teki
çağlar boyu diri diri mezara gömdüğünüz
uğruna öldüğünüz
mülkünüz cariyeniz
taşa tuttuğunuz
aldığınız sattığınız
kanatmayı erkeklik saydığınız
kadın
söylenmemiş ilahi
okunmamış bir kitap
sayfaları lime lime, yaprakları sararmış
kapağında karanfil suretleri
kenar süsü boynunu eğmiş sümbül
hüznün rengini almış
cinselliği günahın öbür adı
sevinci ayıp
yasaklarla tabularla
peçelerin karasına boyanmış
ben kadınım
ıslah olmaz günahkârı bütün dinlerin
tanrım, babam, kocam
efendilerim
menekşeyim dikenli tarlalarda
saksılarda fesleğen
dalları kafesli camlara tutsak
dikenli tellerin ardına sürgün
bin yıllardır işgal edilmiş toprak
anayım ben ak sütüyle eşkiyalar emziren
gecenin kovuğunda söylenmemiş türküyüm
bir ağıt çiçeğiyim hoyratça örselenmiş
sevdalarda yediveren gülüyüm
ak yazmada kara yazı
buyurmuşlar ele varmış
doğuramamış yarımsanmış
kız doğurmuş ele salmış
oğul demiş yele salmış
ağıtların tüneğinde
iki eli böğründe kalakalmış
deprem sessizliğinde yüreğimin
nakış nakış ilmek ilmek ördüğüm
o dilsiz isyan
bin yıllarda kördüğüm
ben kadınım
sabır taşı, öfkelerin çatlatamadığı
bütün günahlar benden sorulur
ben öderim diyetini bütün dinlerin
kına rengi kan içinde ellerim
erkeğim yılkı atı uzun kış çağlarında
bense bulgur aşı yoksul evlerde
sade suya tarhana
gül reçeli konaklarda
saraylarda gül kokulu cariye
yaşanacak yazgısıyım tarihin
zaman zindanlarına açılan tek pencere
kanayan serüveninde insanlığın
benim dışlanmışlığım
yoksulluğu hayatın
uzun uykularda yorulduk
uzun acıktık insan olmaya
sustuk, sustuk
sizin tanrılığınız yüzünden
insanlığımızı unuttuk
yorgunum
horlanmışım
cahilim
ağlamak biraz da savrulmaktır bilirim
gücüm kendime yeter
döner namlu döner bıçak
beni vurur yüreğimden
gece iner
devriyeler kol gezer sokaklarımda
yaralarım dil vermez
erkeğim el vermez, kaygıları diz boyu
yalnızlık
paslı bir demir kapıdır duvarlarımda
ah, bu karanlık, saçlarıma dolanan
bu ceylan, dizleri kan içinde, kimsesiz
uzun uykularım, sanrılar, karabasanlar
aldatılmışlığım
vurun kahpeye vurun vurun
vurun zeytin dallarına
kurutun
selam olsun size yedi erenler
erenleri çağımın, okumuşları
insana gül yaraşır diye gülün yoluna
kalem kuşanmışları, baş koymuşları
duyun beni
yürünecek yollarım var, yollarınıza varan
hallerim var hallerinizden yaman
gümbür gümbür yüreğim, ayaklarım acemi
önümü kapatmayın
yollarıma durmayın
uçmaya varıyorum, kanadım ürkek
kanadımı kırmayın
yeter
yeter artık,ödedim diyetini her gülüşümün
ertelenmiş aşklarım var yaşanacak
şarkılarım, söylenmeye beni bekleyen
sesim gür bir kaynak gibi çağıldayacak
ve ellerim
bir olup ellerinle
hayatı
yeni baştan kuracak
ayten mutlu -
kadın olmanın onuru taşıyan yazıncı.
-
belki de gitmektir aşk, sadece gitmek
avare bir kederi sarıp yaralarına
rüzgarın devirdiği bir ağaç gibi
köklerini sessizce bırakarak toprağa. -
"sen gülersin, gözlerine pazar yeri kurulur
bir çocuk annesini kaybeder,
senin yüzünde bulur."
(bkz: aşk) -
"...pişmanlığın günle bitiştiği yerdeyiz
yeniden yeniden bakışıyor gökle yer
silinen iki yüzün unutkan suretinde
ne senin hevesin var ne benim gücüm
yeni bir şarkıya, yeni bir aldanışın
provasına
yol çağırıyor, gidemiyoruz
sözcükler kayalardan kopan çakıllar gibi
ufalanıyor
sözcük kırıklarıyla hayatı süslüyoruz..." ayten mutlu, aynı evde iki yalnız -
dosdoğru bakarım da güneşe, çocukların gözlerine bakamam, çağımdan utanırım
çocukluğumdan kalan, aklımdan hiç silinmeyen sözleri
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap