• zamanında tribün'de nefis yazıları çıkan, şimdilerde galatasaray dergisi'nde resmi bir derginin elverdiği nefislikte yazan, roportajların çoğunu yapan galatasaraylı yazar abimiz.

    hagi'nin bu diyardan gidip de ağzımızda acı bi tat bıraktığı günlerde tribün'de çıkmış (ah ne güzel dergi idi o...) okuyanın içine oturan yazısını sunarım:

    "martin vazqueze selam söyle giga

    güle güle"leri hiç ama hiç sevmedim. bir ay önce kendi kendimi kandırdım. hagi'nin romen milli takımı'na veda ettiği karşılaşma sonrasında oturamadım klavyemin başına. arkadaşlarım "yazmayacak mısın iki satır hagi için " dedi. "elim gitmiyor" dedim, "dur bakalım bir ay var daha" diye kendimi avuttum...

    o da geldi geçti. hagi'nin romanya'ya dönüşünü televizyonda gördüğümde bu milli maç arası verilen ligde, üç günlüğüne ülkesine soluklanmaya giden hagi değil dedim. kanal değiştirdim. efsane geri döndü yazıyordu ekranda. hadi ordan canım dedim ...

    trt ekranında real madrid, liverpool, mönchengladbach ile büyümüş bir kuşağın çocuğuyum ben. ne uefa kupası bilirdik o zamanlar ne de şampiyonlar ligi. barcelona'nın da sesi çıkmazdı lazio'nun da, manchester united'ın da ... hugo sanchez'in gol atmasını isterdim o müthiş taklalarını görebilmek için. martin vasquez keserdi kanattan topu.
    butragueno çakardı doksana...
    herkesin, avrupa'da tuttuğu takım vardı o zamanlarda. benim de bileğimi kesseniz mor beyaz akardı. real madrid'i tutardım. ben bu adama o zaman vuruldum. ekşimiş bir anımız da yok değildi hani. steau bükreş ile gelip burada canımızı yakmıştı bir vakitler. vardır ya şimdilerde bir 18'liğin düşü: figo bizde oynasın. ben de "hagi bize gelsin" derdim... geldi... geldi de real'imi de yendi...

    bu toprakların futbol düşkünü insanlarına hagi'yi bir kez daha mı anlatmalıyım? hayır. sıkıntım aylardır bu ekranın karşısına geçtiğimde yergilerden kalemimi kurtaramamak. hep eleştirmişiz. belki de bazılarının dediği gibi kolayı seçmişiz. hagi'yi yazmak değiştirecekti bunu. sol ayağının kahraman olduğu bir roman bile yazılabilirdi hani. bu keyfimi de erol ersoy aldı elimden. bu ülkenin futbol tarihini değiştirmeyi başarmış ayaklardan biri olan hagi'yi ayağından astırmaya çalıştı erol ersoy. gidip bakmadım gazetenin arşivine. hakaret davasıymış, kaç yıl hapis istenmiş. miş...miş

    turistleri hacı muhittin bekir lokumlarıyla uğurladığımız atatürk hava limanı'nda hagi'ye ağzında bir pas tadıyla elveda dedik. lokum dedim de bir de sirkemiz vardır meşhur mu meşhur: vefa sirkesi... vefa bazıları için sadece sirke ya da bir semt adı artık bu ülkede.
    bırakınız efsaneler! geri dönsün.
    fenomenler gitmezler ki dönsünler...
    martin vasquez'e selam söyle fenomenim tamam mı? "
  • zamanim yok diye bahane etmeden,en kisa sürede bir kitap yazmasi sart olan bilge kisi *
  • galatasaray dergisinde bir önceki ayın maçlarının analizlerinin yapıldığı sayfaların alt kısmındaki yeşil satırda bulunan maç yazılarını yazan yazar. kullandığı üsluba bakılırsa bir sözlük yazarı olabilir.

    "evinde oynadığın maçın ilk 20 dakikasında bir gol bulursun, rakibi kolay avlarsın. ilk 20'ye 17 vardı hasan yedek kulübesindeki ömer'e koşarken. maç öncesinde söylenen 'bugün gol atacaksın abi'nin "bildin ömer" koşusuydu hasan'ınki."

    "avrupa'da birçok insanı canından eden rekor sıcaklar, hava durumu bültenlerinin bildik cümlesi ile "balkanlardan gelen soğuk hava akımı yurdumuzu etkisi altına alacak" beklentisini doruğa çıkartmıştı. sıcak ama çok sıcak istanul'dan sonra gaziantep'e uçan galatasaray kafilesinde hava durumunu serinleten tek gerçek "antep'in sıcağı nemli değil, tertemiz" idi. bu çay için hararetinizi alır efsanesini de boşa çıkartan bir "gerçek" oldu ne yazık ki..."

    "46'da aynı lukunku'nun -başka lukunku yok elbet- ..."

    "avrupa'nın son gözdesinde* hızlı olmayan değişim ise müzik zevki konusunda. bol miktarda "u can touch this" tıstısı duyabiliyorsunuz ki bu da sevgili yazarımız kanat atkaya'nın alanına girer."
  • federasyonun lige ara vermesinden faydalanıp sürekli ertelediğimiz buluşmayı gerçektelştirdik nihayet. arvo'nun da bir süre eşlik ettiği görüşmede fark ettik ki, bülent abimizi dinlemek de, yazdıklarını okumak kadar heyecan verici. satırlarından taşan heyecanı aslında gerçekmiş, konuşurken anladık. muhabbeti de netteki kadar keyifli ve bilgi içerikliydi. önce gassarayı, sonra türk medyasını, sonra da biraz sözlük*ü konuştuk. abimiz ayrıca bize kokoreçin kralını, biranın hasını ısmarladı. tekrarlıycaz mutlaka...
  • sağlam yazar. belki de verebileceğim tek tanım bu. galatasaraylı bir abi bülent timurlenk; hiç çaktırmasa da, hassas bir adam kendisi. esirgemedikleriyle, bazılarına üç tur bindirdiği kanısını uyandırmaktadır bu satırların yazarında.
    tribün sevdalılarının kalbinde taşıdıklarından biridir velhasıl kelam. kendisiyle paydamız birdir, gönlümüzde yatan aslan bellidir; minörlerdeki farklılıklar ise işin rengidir. bir de yaşattığımız mektepli alaylı çatışması var ki, aslında ne ben mektepliyim, mektepliyi oynasam da, ne de aramızdaki çatışma; olsa olsa fikir teatisi denir buna...
  • galatasaray dergisi'ndeki maç yazılarını kaleme alan, tadına doyulmaz yorumlar yapan, tekrar tekrar okutan adam.
  • statta ararken, sahada bulduğum adam. bir şampiyonluğunu tebrik edeyim diye aradım kendisini dün akşam. usulca, "oğlum dur futbolcularlayım kutlamada dedi" ve kapattı. televizyona dikkatli baktığımda, kendisini görünce pek bir güldüm doğrusu. zira ben kapattığım anda, kameralar bir şekilde adamın olduğu güruhu yansıtıyorlardı ekrana. bizimkisi telefonda konuşuyordu. kim bilir kiminle...
  • doğum günümde kapının çalmasıyla bir hediye gibi gelen yeni sezonun ilk dergisinin vazgeçilmez yazarı. aşağıdaki satırları ancak o yazabilirdi..

    (dergideki kamp yazısının girişi)

    "national geographic yazmaz; ancak biz yazarız.
    hollanda'nın ormanlık alanlarında 'aslan' yaşar.
    her yıl temmuz ayının ilk 2 haftasında!
    nerden geldiğini nereye gideceğini biz biliriz.

    onlarlaydık, onlardandık.
    geçen yaz ne yaptıklarını biliyorduk.*
    bu yaz yaptıklarını da...

    kombinelerinizi ve ses tellerinizi kontrol ediniz.
    turnikeler açılsın,
    tezahürat başlasın,
    şampiyon geliyor..."
  • galatasaray futbol takımı'nın otobüsüne binebilen tek sivil.
    dün izmir'de havaalanından otele giderken necati'nin yanını tercih etmişti.
hesabın var mı? giriş yap