• çok zordur. bilemez kimse. okulda herkes onunla alay etmektedir. ablası biritni, 18 yasına basmış olmanın verdiği rahatlıkla, patrikin kucağı benim, vilyımın kucağı senin dolaşmaktadır. sadık dostu ve köpeği pak bile artık onunla oyun oynamak istememektedir. matematik sınavından c eksi almıştır. turk eğitim sistemindeki “aslında akıllı çocuk ama çalışmıyor, çalışsa yapacak..” seviyesindedir. (5 üzerinden 2 işte(ama olsun 2 de geçiyor)). babası çalıştığı “oo$ınekauting “ isimli muhasebe şirketinde, gece geç saatlere kadar mesaiye kalmaktadır. o kadar geç gelmektedir ki, evladı minicik ça$ua’ya hikaye okumak için odasına girdiğinde minik ça$ua çoktan uyumuş olmaktadır. bu nedenle edvırd (baba) çocuklarını, özellikle de minik ca$ua’yı çok ihmal etmektedir. annesinin ise her sabah kahvaltı hazırladım ayağına kıytırık tost ekmeği ile mısır gevreğini önüne koyması, büyüme çağındaki ça$ua için başlı başına bir sorundur zaten…

    ...

    ça$ua’nın resim dersinde çizmiş olduğu aile konulu resimde, baba figürünün olmayışı ve kullandığı renklerdeki karamsarlık, öğretmeni bayan cefirsın’ın gözünden kaçmamış, bunun üzerine bayan cefirsın çaşua’nın annesi merilıyn’ı arayıp ona bu durumdan bahsetmişti. çocuğu karamsar resimler yapan her anne gibi o da, önce olanlara çok şaşırmış daha sonra mutfakta elleri titreyerek sigara içmişti. durumun bu noktaya kadar geleceğini tahmin etmeyen meriliyn, hemen mutfak kapısının yanında bulunan duvara monte edilmiş uzun kablolu telefonu elini alıp 555’le başlayan edvırd’ın ofis numarasını çevirdi, edvırd toplantıdaydı…

    ...

    aynı gün edvırd eve yine geç gelmişti. tam kapıyı kapatmıştı ki dışarıdan gelen araba sesi ile kapıyı araladı, kırmızı mustang içinde kanal tedavisi yaptıran biricik kızı biritni’yi görünce yavşakça sırıttı, biritni’nin babasını gören racır, asker arkadaşını görmüşçesine elini kaldırarak “hoşçakal edvırd” diyerek uzaklaştı, bilinçli ve maço baba karakterine bürünen edvırd sert bir ses tonuyla biritni’ye sordu; “korunuyorsunuz di mi?”

    ...

    edvırd yatak odasına girdiğinde başucu lambası yanık olduğu için meriliyn’le büyük bir tartışma yaşayacaklarını anlamıştı. “sorumsuzsun, ebeveyn, söz veriyorum, boşanmak, zaman ayırmak, çocukların geleceği vb.” kelimelerin çokça kullanıldığı bir tartışma sonunda edvırd’ın artık ailesine daha fazla zaman ayırmaya söz vermesiyle her şey tatlıya bağlandı. ilk iş olarak da; ca$ua’nın cumartesi oynayacağı minikler beyzbol ligi karşılaşmasına gidip onu destekleyecekti. tartışma sonrası ateşli bir gece geçirmeyi uman meriliyn, edvırd’ın uyuduğunu farkedince sırtını dönüp yattı. uyumuş numarası yapan edvırd’ın aklında şirket için çok önemli olan müşterileriyle, cumartesi günü yapacağı golf turnuvası ile caşua’nın beyzbol maçı vardı. “sabahtan golf turnuvasına gider, saat ikide de ca$’ın maçına giderim” diye düşündü, ama zavallı edvırd, babaların istesede 13 yaş altı çocuklarının beyzbol maçlarına yetişememe klişesinden haberi yoktu…

    ...

    maç saati gelip çattığında, evden “ofiste evraklarımı unutmuşum onları alıp gelicem” diyerek çıkan edvırd hala ortalıklarda gözükmüyordu. endişesini gizlemeye çalışan meriliyn, ca$’ın da morali bozulmasın diye ona 5 papel verip kendisine bişey neyim almasını söyledi, “paranı sıkı tut düşürme” demeyi de ihtimal etmedi. midesi hazır yiyeceklere alışkın olan sevimli ca$ua, hatdogları yedikten sonra koçun cagrısı üzerine diğer takım arkadaşlarıyla birlikte yedek kulubesıne gecip, tel orgulerın arkasında oturan annesine son bir bakış attı.

    ...

    o sırada edvırd, üzerinde karelı suveterı, elinde 7 numaralı sopasıyla paldır kuldur golf oynamaya çalışmaktaydi. önemli müşterilerinin ikram ettiği puro eşliğinde anlamadığı esprilere gulerken maç saatinin geçtiğini ancak fark eden edvırd, iş işten geçse de ancak “benim gitmem gerek oğlumun beyzbol macı var” diyebilmişti. terli terli bindiği, koldan vitesli dışı ahşap kaplamayı andıran arkası uzun (bkz: station wagon) arabasına var gücüyle abanan edvırd, gevşek gevşek gülerken, çaşua’nın takımı ve rakip takım beraberliği bozamamış, durum 28-28 di ve elbette ki son vuruşu ca$ua yapacaktı ve elbette ki takımın kaderi ve sekiz senelik şampiyonluk özlemi ca$ua’nın elindeydi. taraftarların gazı eşliğinde sahaya çıkan niv cörsili yiğidolar ve ca$, durumu daha da dramatize etmek için gözlerini kısarak annesine ve yanındaki boş koltuğa baktı, bu sırada edvırd korna çala çala maçın oynandığı sahaya gelmekteydi. el freni çekerek döndüğü kavşaktan, arabanın götünü zar zor toparlasada, dikiz aynasına astığı aile resmine bakmadan edemedi. babası 15 mil katetmesine rağmen, ça$ vuruş yapacağı noktaya ancak gelmişti. takım arkadaşlarının, atıcı çocuğa (bob) yaptığı “biberle şunu bob, göster ona gününü” tarzındaki ateşlemeleriyle kıvama gelen bob ise ca$’a kırk yıllık hasmıymış gibi ve muhtemelen dha önce ayna önünde de çalıştığı sert ve tiksinç bakışını attı. şu andan itibaren hayat, ca$ için slow motion şeklinde akmaktaydı. hakem atış işaretini verdiğinde, edvırd hala trafıkteydi. doğa kanunları gereği ilk iki atışı kaçıran ca$, son atış için yerinde beklemekteydi, normalde 3 saniye gibi kısaca yaşanıp bitmesi gereken atış, ça$’ın kafasında 5 dakika sürmüştü; önce annesine baktı, sonra onu destekleyen taraftara, sonra takım arkadaşlarına, daha sonra da takımın koçundan “hadi bitir işi” bakışını ve onaylama anlamında yapılan yukarı aşagı kafa sallama işaretini aldıktan sonra atıcıya dönup, elleriyle sopayı sıkıca kavradıktan sonra, havada yavaşça süzülen biberlenmiş topa doğru sopasını salladı ve… ca$ kaçırdı..

    ça$'ın gücsüz kolları, değil topu tutturmak, havadaki azot oranını bile zar zor tutturmuştu. başarısızlığı sonrası kasketini yere fırlatan ça$ua, eve dönüş yolcuğu sırasında tek kelime etmeden arka koltuka somurtarak oturdu. maçın bitiminden 20 dakika sonra eve gelen edvırd, ne kadar uğraştıysada minik ca$ua'nın gönlünü alamadı, olmadı, olamadı...

    ...

    ergenlikte boyu çok uzamayınca anne babası ca$ua'yı basketbola yazdırmış ama o ressam olmaya karar vermiş diye duydum, bi arkadaşın yalancısıyım.
  • montla sıçmak nedir bilmeyen çocuktur..
  • beyzbol maçına gelip üç ıskayla oyun dışı kalmasına götüyle gülen, daha sonra da şükran gününde bütün ailenin yanında ''bakın ne anlatıcam çok komik, bizim oğlan beyzbol maçında üç ıskayla oyun dışı kalıp ağlayarak sahayı terketti, gülmekten yarıldım, di mi lan yavşak'' diyip, ensesine şaplak vuran babasına üzülen çocuktan daha iyi durumdadır.
  • suratına iki tane çakmak istediğim velettir. en nefret ettiğim klişelerdendir. ulan baban o salak oyunu izlemeye gelse sen bu klişeye de sığınamayıp iyice sığır bir karaktere bürüneceksin. baban gelmediği için en azından trip atıyorsun filan da sanki içi dolu bir karaktersin gibi geliyor bize. bir amerikan filminde 10 yaşındaki çocuğu oynuyorsan tabii ki sen bok gibi beyzbol oynayacaksın ve baban da seni izlemeye gelmeyecek ki salak salak sorunlar yaşayın ne bileyim annen "onunla hiç ilgilenmiyosun mayk" filan desin, hatta baban da polis filandır kesin "lanet olsun ben hergün sokaklarda canımı tehlikeye atıyorum" gibisinden tripler yapsın, filmin sonunda da alakasız bir şekilde herşey çözülmüş olsun.
  • babası resitaline gelmediği için üzülen bir kız kardeşi vardır.
  • (bkz: hook)
  • filmlerdeki zıttı minikler ligindeki takımına gönüllü olarak koçluk yapan çocuktur.
    ama bilmez ki, babasının aslında bu "süper baba ferit" imajı altında ne sırlar, geçmişte yediği ne naneler gizlidir ahhh. zavallı yavrum...
    en iyisi gene maça gelmeyen baba bence, en azından ucuz numaralar peşinde değil.
  • bu çocuğun en iyi arkadaşı bir köpektir.
  • ileride büyük bir adam olacaktır. onu öldürmeyen şey güçlendirecek, yaralarını sarmayı da öğrenecektir.
    hem o baba gelecektir ki...
    beklemediği anda gözü izleyiciler arasına gelip yerini almış olan babasını seçecek, o esnada filmde yükselen müzikle birlikte coşacak, başarıdan başarıya koşacaktır. omuzlar üstünde taşınacak, maçın yıldızı olacaktır -burda ağır çekimler, zafer müzikleri filan girebilir, münasiptir-sonra da spor bursuyla üniversite okur işte mis gibi. büyük adam deme de ne de! vay kerata
  • büyüyüp asker oldugunda zaman da , babasının yemin törenine gelmeyeceği çocuktur.
hesabın var mı? giriş yap