• hastalık derecesinde kitap düşkünü olan kimse.
    yunanca biblion (kitap) ve mania (hastalık) kelimelerinin kaynaşmasından oluşmuştur. (bkz: bibliyofil)
  • (bkz: bibliophile)
  • ya kebikeç...
    bu insan türüne bizden bir kaç kişi örnek vermek gerekirse şu isimler sıralanabilir:
    ahmet vefik paşa rumelihisarı kayalar'daki köşkünde bulunan kitaplığında pek çoğu hattatçılık ve ciltçilik sanatının en iyi örneklerini barındıran üç, dört bin kitap olduğu söylenir.
    ahmet cevdet paşa'nin kitaplığı ise bebek'teki yalısında bulunurmuş. üstelik kitaplık, deniz üzerine gömme dolaplı bir odadaymış ve bu devrinin en büyük hukukçusu ve tarihçisinin de bir kitaptan diğerine koşuşturup durduğu bilinirmiş.
    arapça, çerkezce, farsça ve fransızcayı anadili gibi konuşup yazabilen ahmet mithat efendi'nin kitaplığının büyük çoğunluğu bu dillerde yazılan kitaplar oluştururmuş. bu dillerden başka ingilizce, latince, yunanca, italyanca, bulgarca kitapları da bir hayli varmış. kendisi pek çok kitapçıya abone olduğu için dünyanın çeşitli yerlerinden kendisine paket paket kitap gelir o da bu kitapları dikkatli bir şekilde okur, altını çizer sonra da numaralar ve titizlikle yerleştirirmiş.
    muallim cevdet'in on bini aşkın kitabı olduğu söylenir. kendisi adı üzerinde darülmuallim'de hoca olduğundan kitaplarının dörtbinini bu okula, gerisini de beyazıt'taki inkılap müzesi kitaplığına bağışlamış.
    bu bibliyofiller devam ettikleri sahafların kitapçıların kapanmasına o kadar çok üzülürler ki bunlardan birisi kapalıçarşı'daki eski kitapçılar kapanınca şu dizeleri söylemiş:

    "geçtim diyarı yardan ol dare baktım ağladım
    solmuş, sararmış gülleri gülzare baktım ağladım"

    bir de enderunlu vasıf vardır ki; tophane'yi baştan aşağı virana çeviren 1822 yangınının, şairin evindeki kitap dolu bir sepetten başladığı söylenir. vasıf'ın bibloyofilliği de yangın sonrasında söylediği, " iki okkalık sepet yanında tophane'de iyi kötü yandı" sözünde gizlidir.
  • bibliyomani hastalağından muzdarip kimse.
    psikolojik rahatsızdır.
    kitaplık değil kütüphane sahibi olmak ister. takıntı yaptığı tüm kitapları elde etmek için çabalar, eline geçen paranın yüzde yetmişini kitaba verir; kitapları alıp alıp bir kenara atmaz, hepsinin sırası vardır, okunacaktır. yedekte en az 15-20 kitabı bulunur. kitap kokusunu sever, kitapçıları, sahafları sever.
    kitaplarını daha doğrusu yazarları veya yazılanları sohbetlerinde paylaşmayı sever fakat kitapçalan insan çok olduğundan ürkektir. bu yüzden hangi kitap nerede, kimde ezbere bilir.
    elbette kütüphaneye gitmeyi sever bu insanlar ve orada okuyup aşık olduğu kitabı edinmek için de yine çabalar. kimisi gibi, ''ben nasılsa okudum almama gerek yok bu kitabı.'' demez, aksine ''bu kitabı okudum mutlaka bende olmalı. hafızamda durduğu gibi gözümün önünde de durmalı.'' der.
    çoğu zaman üzülürüm ben bibliyomanlara.
    (ayrıca bibliyoman kelimesi kitap satın alma hastalığı'ndan daha çekici duruyor kabul ediyorum, ama kitap satın alma hastalığı demek daha anlaşılır elbette. peki.)
  • mimar sinan güzel sanatlar üniversitesi türk dili hocasının anlatırken "bibliyoman cumartesi gezer." diye giriş yaptığı,imzalı kitap fetişi olan,kitaplarını eskitmemek için çok dar bir açıyla açıp okuyan,kitap konusunda hırsızlığa yeltenmekten çekinmeyen kitap hastaları.
  • hastalık derecesinde kitap düşkünü olan kişi.
    tarihteki en ünlü bibliyoman stephen blumberg. 23600 adet kitap çalmış ve evi sanki bir yayın evinin deposu gibiymiş. başka hırsızlıkları da olan ve bunları para için yapan blumberg, kitapların hiçbirini satmamış. onları kurtardığını düşünüyormuş.
  • eski, kimsenin yüzüne bile bakmadığı, kimi zaman eskici tezgahında kimi zaman kitapçı raflarında bile yer almayan, kolilerde duran kitapları alıp,sevip, koklayıp hele altı çizilmiş ve bir de imzalı ise tadından yenmeyecek duruma sokan hâl. bu bir hastalıkmış peh!en güzel hastalık o halde bu.
hesabın var mı? giriş yap