cahit zarifoğlu
-
1940-1987 yılları arasında yaşamış, bir dönem lisede öğretmenlik ve trt'de denetçilik ve çevirmenlik'ten yapmış, kahramanmaraş doğumlu şair...*
-
doğunun nahifliğine, gizemciliğine bürünmüş bir ahir zaman şairi..
cemal süreya kendi şiirine yakın görmüştür misal bu zatı; bir kabala'nın peşinde olduğunu lakin, bu kabala'nın cinci üfürükçülerden ziyade felekle satranç turnuvası düzenleyen bir yazgıya bağlandığını savunmuştur nitekim..
"yedi güzel adam"ı var, "işaret çocukları" var, var işte dahası da..
"orası neresi?
burası bir adam"
(ya böyle de hizaya sokar işte adamı) -
kendisine abdurrahim adını vererek "ismimin baş harfleri acz tutuyor" diyen zuhurat insanı.
zarifoğlu'nun şiirleri, her dize üzerinde titizlikle çalışıldığı, her dizedeki mesajın olabildiğince kapalı bir anlatıma indirgendiği gözlemlenen ürünlerdir. bu özellikleriyle behçet necatigil şiirine yakınlıkları duyunmsanır. kimi yerlerde fazıl hüsnü dağlarca etkilenimleri, metaforlarda, kimi erotik şiirlerde cemal süreya'ya, geniş zamanlar, belirsiz ve müphem özneler örgüsünde ece ayhan ve sezai karakoç'a yakın durduğu söylenebilir. işaret çocukları şiirinin sonraki yıllarda ismet özel'i etkilemiş olduğunu gözlemlemek ilginç. zarifoğlu'nun 60'lı yıllar şiiri refik durbaş'ın, egemen berköz'ün kimi şiirleriyle ortak özellikler taşıyor. son yıllarının ürünlerinde bir aydınlanma ve yalınlık var. sağlam, özgün, güçlü bir şiir dokusu.
aslında eleştirmenler tarafından yapılan tüm bu benzetme ve şiirine ad koyma arzusu onu bambaşka bir şair kılmış söylenen tüm tanımların ve benzetmelerin dışında kalarak kendi anlamını kendi yaratan imgeci söyleyişiyle adeta şifreli bir dil kullanmıştır.
şiirinin almanların meşhur şairi rilke'nin şiirlerine de benzetilmesi üzerine rilke'yi okuma ihtiyacı hissettiğini anlatan zarifoğlu kendi çağdaşlarını ve kendinden sonrakileri etkileyecek bir şairdir.
toplumsal konulardaki duyarlığı, islam coğrafyasının savaşlar içerisinde, yoksulluk ve zulüm içindeki toprakları için her zaman acı duyan, azap çeken mümindir. yazdığı afganistan şiirlerinin çokluğu nedeniyle adı bir dönem afganistan şairine çıkmıştır.
çocukları da çok severdi üstad. onlar için şiirler yazdı, hikayeler anlattı.
maceracı kişiliği de sevenleri arasında anlatılır, otostopla avrupayı dolaşacak kadar plansız ve çılgın düşünebildiği, kayıkçı ve balıkçı kahvelerinde sıradan insanlarla kurduğu dostluklar... hep anlatılacaktır.
bir grup arkadaşı ile çıkardığı mavera dergisi de edebiyat dünyasında kalıcı bir iz bırakmış, okuyucu mektuplarına verdiği cevaplarla birçok yazarın şairin yetişmesine vesile olmuştur. -
kendisini bu mısralarla anlatan hakiki şair.
seçkin
bir kimse değilim
ismimin baş harfleri acz tutuyor
bağışlamanı dilerim
sana zorsa bırak yanayım
kolaysa esirgeme
hayat bir boş rüyaymış
geçen ibadetler özürlü
eski günahlar dipdiri
seçkin bir kimse değilim
ismimin baş harflerinde kimliğim
bağışlanmamı dilerim
sana zorsa yanmaya razıyım
kolaysa affı esirgeme
hayat boş geçti
geri kalan korkulu
her adımım dolu olsa
işe yaramaz katında
biliyorum
bağışlanmamı diliyorum -
havf ve reca arasında giden inişli çıkışlı bir asil ruhun taşıyıcısı, saf şair.
korku ve yakarış
yüklenip geliyor gökyüzü evimizden yeryüzümüze
dilimize onur veren kelime
güzel ticaret ettik
çölü okuyabiliyoruz deveyi çözebiliyoruz
/delicesine yalnızlıktan yana reyi
elleri berrak ve dolu
arındı soyu kurudu kinlerin sanki
vuruyordu son bahtsız atılışında
köpeklere yaslanarak bir avluda
ve ayaklarının altında
her kiminse doğranmış saç örgüleri/
ve şimdi adam ey çocuk
eline bir dudak inziva al göster onlara
belgele sevişebildiğin aklın
kuşların o hızlı oluş adına
çalılardan uçurduğu baharla
uzaktan kur düşleri ve başla binmeye
gemiler gibi gelen günlere
ve özenle seçilen söylenen kulaklara
yeni yeni hecelediğin tattığın
/iyice düşün ilk kez kim duyuyordu ayetleri/
hatta o ısılı ve tamam edilmiş kelimeler yardımıyla
nerdesin ne suçun var anlarsın
gibi dost ettiğin paha gerçek paha
bilinir ki yolluyor yiyeceklerini senin katına
seni çile çektirilen
verdikçe alan kelime
susuzluktan kalma bir sarhoş ağzın
salt ona adımların
yalpa yok elatışında boyuna sürdüğün o
ve hadi artık. konuş
nasıl buldun yolunu
ki akıyor her gece ruhun bütün gücü
bir fırdönüyü saklıyor eşyalar
sen ıssız tekbaşına ve mağrur
batıyorken yatağında
nasıl da ateş sıcak içova nabzı
zamanlar indirir kaldırır limanları
sanki bir kuş ağzı bir kadın ağzı
su başlarında sel yollarında hayatın
kuğu kanatları beyaz soluk alışları
/derken rahimlere kapandın
dirilik harflerle çalkalandı
boşaldı boş çanaklarına kavganın/
kaynak yeniden yumulu parmaklarını açıyor
biziz şimdi görünen artık salındayız aşkın
yüz yüze koyulduğumuz sır vakti: olgun ve hazır
yine uyandım
sabah
yine büyük
ismimle ancak
aynı sarnıçta düş ve gerçek
alıp veren sakınan etim
soluduğum bakış
can levham duvarlarım senin
bana giysi verdin
öyle biliyorum giyinmeyi
beni doyurdun
böyle biliyorum doymayı
ve sayıyorum kimse yok
öyle böyle bir doğa
yalnız beni götürüyor kıyamete
görüyorum ki farkediyor
gülümserken korkuyorum
elime açılıyor yüzün
duyuyorum buzlar gibi
sensin bana
sanki kendimden bana
içimden tüten
sensin doğduğum sabahları
işıklarına uzandığım başları
dünyaya bırakan
sensin güden
kanımın düşüncesini
sen ince şavk toplam zaman saf hayat
tek diri
sensin yüzen geceye
tek diri
sensin yüzen geceye
yeryüzü
sen ayrılmadın hiç
evimizden
uyudum yine
gece
yine geniş -
kendi dilinden yaşam öyküsü
"1940'ta ankara'da doğdum.rahmetli babam hakimdi.bu vesile ile çocukluğum güneydoğu'da geçti.
ilkokula siverek'te başladım.maraş ve ankara'da bitirdim.
ortaokula ise kızılcahamam'da başladım,liseyi maraş'ta tamamladım.
aslen maraşlıyım.ceddimiz 300 yıl kadar önce kafkasya'dan maraş'a gelip yerleşmişler.
bunlar üç kardeşmiş ve içlerinden birinin adı zarif'miş.işte bizim aile bu kafkasyalı zarif'ten geliyor.
daha çok bu sebeple olacak kafkasya'yı çok seviyorum.
edebiyata lise yıllarında şiir ve kompozisyonlar yazarak başladım.
usta hikayeci rasim özdenören,şair erdem beyazıt,şair alaaddin özdenören ile aynı sıralarda okuduk.
liseden sonra istanbul üniversitesi edebiyat fakültesi alman dili ve edebiyatını bitirdim.
öğrenciliğim sırasında çalışmak zorundaydım.muhtelif gazetelerde sayfa sekreteri olarak çalıştım.
bu yüzden tahsilim biraz ağır aksak ilerledi.
bütün bunlar zarfında vazgeçmediğim,değişmeyen,istikrarlı bir yönüm vardı,o da şairliğim ve yazarlığımdı.
bir yerde çok titiz bir insanım,bir bakıma da hiç titiz değilim.
görünüşte bir düzensizlik içindiyim,ama her şey zihnimde benim de şaştığm bir disiplin ve düzen içindedir.
şu masanın halini görüyorsun.çekmecelerde öyle.ama söyleyin bir şey onu gözüm kapalı çıkarayım.
hayatımda öyle.bir telaş içinde parçalanmış gibiyim.ama saati saatine proğramlanmışımdır.
şiiri de ne zaman yazacağımı bilmiyorum.memur gibi.durum öyle gerektiriyor.
sezai karakoç ağabeyin yayınladığı diriliş dergisinde şiirlerim yayınlandı.
ağabeyin sohbetlerinden ve yazdıklarından çok şeyler öğrendik.her anlamda bizim hocamızdı.
yetişmemizde çok büyük faydası oldu.sonra nuri pakdil ve arkadaşlarının yayınladığı
edebiyat dergisinde yazdım.
1976'dan itibaren ise ben,erdem beyazıt,rasim özdenören,akif inan
ve nazif gürdoğan'nın kurucuları olduğu mavera dergisinde şiirlerim,bir-iki hikayem,
senaryo çalışmalarım,günlüklerim ve "okuyucularla" ismini verdiğimiz sohbetlerim yayınlandı.bir kaç yıldan beri ise roman çalışıyorum.bunlardan ilki savaş ritimleri 1985'te yayınlandı.ayrıca çocuk edebiyatı dalında kitaplar yazdım."*
değişik dönemlerde ilkokul öğretmen vekilliği ve almanca öğretmenliği yapan cahit zarifoğlu,1976'dan itibaren trt genel müdürlüğü'nde mütercim sekreter olarak görev aldı.farklı gazete ve dergilerde yazıları yayımlandı.mavera dergisi'ni arkadaşlarıyla birlikte yayımladı.zaman gazetesi ve mavera dergisi'nde 'okuyucularla' başlığıyla hayli ilgi toplayan ve bir 'mektep' özelliği taşıyan sohbet köşelerini düzenledi.1983'te trt istanbul radyosu'nda görev aldı.radyo oyunları yazdı.1984'te türkiye yazarlar birliği çocuk edebiyatı ödülü'nü alan zarifoğlu,07 haziran 1987'de yâr'ine kavuştu.'yâr ile bayram iderler şimdi."
eserleri:
şiir:işaret çocukları
yedi güzel adam
menziller
korku ve yakarış
hikaye:ins
çocuk hikayeleri:serçekuş
katıraslan
ağaçkakanlar
yürekdede ile padişah
küçük şehzade
motorlu kuş
kuşların dili
çocuk şiirleri:gülücük
ağaçokul (çocuklara afganistan şiirleri)
roman:savaş ritimleri,ana
günlük:yaşamak
deneme:bir değirmendir bu dünya
zengin hayaller peşinde
tiyatro:sütçü imam -
-
"düştümse sana bakarken düştüm" diyen türk edebiyatının şaşırtıcı, esnek ve de bilmem hangi satırlarını hangi menbalardan devşirmiş, yuhannanın içini dışını ve siyeri ve tarihi ve afganistanı sonra şehitleri, yedi tane hep güzel kalacak insanı bilen şair.banka dükkanlarını, tabaklarda ve de sofralarda yerin sağlamlaştırmış insan etlerini, kaslarını mısralarına davet etmiş zarif çoban.
-
kayıp bir gezegen.
-
avrupa'yı otostopla dolaşmış ilk islamcıdır.
rasim özdenören'in dilinden yasadıkları anıları dinleyince, bize 'vay be ne adammış' dedirten ve gözlerimizi ve gönüllerimizi bugulayan zarif ve guzel adam.
anıları dinledigimizde arkadasla aramızda, ne fırlamaymış lan deyip ayrı bir sevgi duydugumuz, sonra rahmetliye fırlama dedigimiz için tovbe euzu besmele cekip utandıgımız kişidir.
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap