• -contorium'la ilgili son açıklamam(23.03.2019) : (bkz: #88068138)
    -teyit.org'un contorium ile ilgili hazırladığı mini-belgeselimsi video: https://youtu.be/flkdzadfaww

    -ben can güney kuseyri. contorium'u mizahi amaçlarla 2007'de yazdım(contorium'a dair internetteki ilk metin bu entry'dir) 2011'de de videosunu hazırlayıp sosyal medyaya yükledim. ciddiye alınmasını beklemiyordum. video ciddiye alınınca ve yayılınca çok kısa bir süre sonra, yine 2011 yılında, hem videoyu sildim hem de sosyal medya hesaplarımda-gazetelerde vs contorium'un tamamen uydurma olduğunu-bir internet şakasından ibaret olduğunu belirttim. ancak ne yazık ki bir kere yayılmıştı ve silmem işe yaramadı. contorium videosuna herhangi bir yerde denk gelip, kaydedip, kendi hesaplarından yükleyip yayınlayanlar ya da contorium'dan gerçekmiş gibi bahseden yazılara denk gelip paylaşanlar olabiliyor. elimden gelen her şeyi yaptım ama 2011'den sonra yayılmasını engelleyemedim. neyse ki artık eskisi kadar yaygın değil, contorium'un şaka olduğuna dair bilgi içeren içerikler çok daha fazla sayıda. ve youtube, contorium ile ilgili içerik yüklenirse siliyor. 2011 yılından beri, contorium'un yayılması için hiçbir şey yapmadım. 2011'den sonra internette bulunan videolar ya da contorium'la ilgili yayılmış içerikler benim kontrolüm ve bilgim dışındadır.

    “insan en kolay kendi kendini aldatır, zira doğru olmasını istediği şeyin doğru olduğuna inanır genellikle.”
    "..insan isterse, her zaman, her yerde, her şeyle her şey arasında bağlantılar bulur; dünya ansızın, her şeyin her şeye yollama yaptığı, her şeyin her şeyi açıkladığı bir akrabalıklar ağına dönüşür.”

    2007 yılında con isminde klasör açılamadığını farkedip yarattığım elementtir.
    bu kelimeyi bilgisayarda açılamayan "con" klasörüyle "toryum" elementini birleştirerek uydurdum.
    motivasyonumu sağlayansa saadet partisi'nin seçim vaatlerinde "feomidyum mineralinin çkarılması" maddesinin bulunmasıydı.

    öncelikle contorium'la ilgili gazetelerde çıkan haberlerden birkaçı:
    1) http://arsiv.taraf.com.tr/…lementi-contorium-70137/
    http://i62.tinypic.com/sf9s21.png
    türkiye’nin en vatansever elementi contorium...
    haber tarihi: 01 mayıs 2011 pazar
    boğaziçi öğrencisi can g. kuseyri, biraz eğlenmek için contorium diye bir mineral uydurdu. 23 trilyon dolar da değer biçti. ve internette fırtınalar koptu.

    türkiye’nin en vatansever elementi contorium...
    en vatansever contorium
    can g. kuseyri, eğlence için “sadece türkiye’de bulunan çok değerli” bir element uydurdu, videosunu youtube’a yükledi. herkes elementin peşine düşünce şaka kontrolden çıktı.
    her şey boğaziçi üniversitesi kimya bölümü öğrencisi can g. kuseyri’nin windows işletim sisteminde “con” isminde bir klasörün açılamayacağını keşfetmesiyle başladı. 2006 yılında aktüel dergisi tarafından uydurulan, saadet partisi’ni seçim kampanyasına kadar giren “feomidyum” şakasından esinlenen can, biraz eğlenmek için “contorium” adıyla kendi uydurduğu mineral üzerine hazırladığı videoyu youtube’a yükledi.
    türkiye’nin maden zenginliği hakkında türetilmiş komplo teorileriyle dalga geçen videoya göre, dünyada yalnızca istanbul boğazı’nın derinliklerinde bulunan “contorium” 23 trilyon dolar değerindeydi ve amerikan emperyalizmi contorium’un çıkarılmasına izin vermiyordu.
    türk nazi partisi’nin propagandası oldu ancak contorium şakası bir süre sonra kontrolden çıktı. video, contorium’a inananların bir takım eklentileriyle google’da 15 bin sonuca ulaştı. kuseyri’ye bir yandan tehdit mesajları, diğer yandan arkadaşlık istekleri yağmaya başladı. hakkında soruşturma açılsın diye savcılığa bile başvurulurken, contorium ‘türk nazi partisi’ tarafından propaganda malzemesi haline getirildi. baştan sona inandırıcılıktan uzak olan videoda istanbul boğazı’nın derinliklerinde contorium isminde 23 trilyon dolar değerinde bir maden olduğu, bu madenin istanbul’dan başka hiçbir yerde bulunmadığı, abd ve israil’in contorium’un çıkarılmasına izin vermediği, yabancı bankaların ve arap petrol zenginlerinin kazı yapmak için boğazdan yalı satın aldığı, erguvanların rengini bu madenden aldığına varıncaya kadar bilgiler yer alıyordu. video yer yer soros, obama, tuncay güney, israil bayrağı, avrupa parlamentosu gibi görsellerle zenginleştirilerek 9.5 dakikalık bir “ikna sağanağı” haline getirilmişti. fakat contorium videosu “internet ortamına düştükten sonra” katlanarak çoğaldı ve komplo teorisini imal eden adamın kontrolünden çıkarak bir “toplumsal kanaat” haline geldi.

    contorium’un mucidi mendeleyev türk’tü
    can, önce “contorium mineraline sahip çık” isminde bir facebook grubu oluşturarak binlerce kişiyi burada buluşturdu. bunu ekşi sözlük’e peş peşe girilen entryler izledi. ilgiyi gören can, iddialarına daha komiklerini ekledi: contorium’un mucidi dmitri mendeleyev türk’tü. babasının sibirya türklerinden olduğunu öğrenen mendeleyev, rusya’nın sıcak denizlere inmek istediğini bildiği için rus hükümetini yanıltmıştı ve istanbul boğazı’nda bulunan contorium’u periyodik cetvele torium olarak gizlemişti. can, artık “cann tiersen” takma adını kullanıyordu ve “bir yerde iki günden fazla duramıyordu”. çok geçmeden “contorium gerçeğine kendisini adamış” yurtsever vatandaşlarla msn görüşmeleri başladı.

    bozkurtlar contorium’u sahiplendi
    bozkurt66: contorium hakkında ne biliyorsun? cann tiersen: çok şey biliyorum bozkurt66: bana anlatabilir misin? cann tiersen: abi anlatırım ama çok sakat gerçekler bunlar, yaşatmazlar bizi... bozkurt66: bak canım önce kendimi tanıtayım (...) hiç bi halt yiyemezler bu ülke bizim. bozkurt66: sadece bu kadarını mı biliyorsun? cann tiersen: evet abi çoğu insan sadece bu kadarını biliyor. bozkurt66: o zaman ben biraz bilgi vereyim. yaptığımız araştırmalara göre 15 gr. contorium minerali atom bombasından sekiz kat güçlü bomba haline dönüştürülebiliyor. 1 ton contoriumla bütün dünya yok olabilir. silah üzerinde çalışmalarımız devam ediyor. cann tiersen: tüm dünya türklerini birleştirebilecek bir silah yaratabiliriz bence.
    komplo iddiası kontrolden çıkmıştı... öfkeli vatandaşlar tepkilerini can’ı bulup ona göstermek yerine, iddiayı paylaşan üçüncü kişilere göstermeye başladılar. contorium videosu modifiye edilmiş sayısız versiyona ulaştı. çoğu kopyasına gerilim dolu fon müzikleri, türk bayraklı grafik animasyonlar eklendi ve cann tiersen’in imzası çıkarıldı. böylelikle contorium, kaynağı bilinmeyen gizemli bir iddia olarak internet ortamında dolaşıma girmiş oldu.
    can, şimdi kalan ömrünü contorium’un gerçek olmadığına insanlığı inandırmaya adamış bir toplum gönüllüsü. hala elini kolunu sallaya sallaya aramızda dolaşıyor. ileride vatana millete ettiği bunca kötülükleri kitap projesi haline getirme düşünceleri var. bütün bunlardan sonra söyledikleri ise şunlar:
    “hakikaten terbiyesizlik ettim. onlarca tehdit telefonu aldım. hakkımda savcılığa başvuruldu. can güvenliğimden endişe ediyorum. fakat eminim ki başından beri her şeyin arkasında amerika vardı. bu yüzden ben masumum. anam bacım beni affetsin. önümüzdeki günlerde yeni bir contorium videosu yayımlayacağım”.
    alper budka

    2) hürriyet:
    http://www.hurriyet.com.tr/teknoloji/26339104.asp
    http://www.hurriyetkampus.com/…azla-trole-gerek-yok
    http://i58.tinypic.com/15g2r1u.png
    internette daha fazla trole gerek yok
    abdullah yıldırım
    abdullahyildirim@hurriyet.com.tr

    internet aleminin meşhur trollerinden ‘ortamvirusu’, yani boğaziçi üniversitesi uygulamalı bilimler yüksekokulu yönetim bilişim sistemleri bölümü öğrencisi can güney kuseyri, türkiye’de trollüğün artık miadını doldurduğunu söylüyor.

    ekşi sözlük’te yazdıklarıyla bir dönemin sosyal medya gündemini belirleyen ‘trol’ emeklisi can güney kuseyri ile ‘türkiye’de trollük meselesi’ni konuştuk. takipçileri, onu ekşisözlük.com’da kullandığı ‘ortamvirusu’ nickiyle, ‘contorium’, ‘bilecik diye bir yerin aslında olmaması’, ‘lisedeki herkesi tanıyan hafif kilolu merve’, ‘ödül alması garanti olan bağımsız film konuları’, ‘kişisel gelişime tapan düşük maaşlı plaza çalışanı’ ve ‘erasmus’a gidince facebook’ta yapılması gerekenler’ gibi ekşi’de meşhur olmuş bazı yazı başlıklarından tanıyor. açıkcası trollüğün trollük olduğu zamanlarda kaliteli işler yapmış biri diyebiliriz.

    2002’de, 15 yaşındayken başlamış ekşi’de yazmaya. başlarda o da normal zekânın ürünü şeyler yazarken itiraz ettiği, karşı çıktığı, “hayır abicim bak şimdi!” dediği konuların nasıl daha çok dikkat çekeceğini keşfetmiş. yazılarında genelde ironik, sarkastik bir dil kullanmaya başlamış. ilk olarak 2007 yılında, türkiye’nin maden zenginliği hakkında türetilmiş komplo teorilerini ve internetteki bilgi kirliliğini eleştirmek için ‘contorium’u yazmış. 2011’de de contorium’a bir video hazırlayıp youtube’a yüklüyor ve iş patlıyor. sosyal medya, internet haber siteleri ve bazı ulusal gazetelere haber oluyor can güney kuseyri. tamamen uydurma bilgilerle hazırlanan videoya göre contorium, dünyada yalnızca istanbul boğazı’nın derinliklerinde bulunan 23 trilyon dolar değerinde, amerika emperyalizminin çıkarılmasına izin vermediği bir element. contorium’un mucidi anlatıyor:

    'benim uydurmam'
    “contorium, en basit tabirle olmayan bir madenin viral reklamı. tamamen benim uydurduğum bir kelime. ben contorium’u, internetteki bilgi kirliliğini ortaya çıkarmak, komplo teorilerinin bir kısmıyla dalga geçmek ve kendisine sunulanı sırf işine geldiği için araştırmadan inanan zihniyeti eleştirmek için yazdım. ben bunu ilk olarak 2007’de yazdım ekşi’de. sonra bu benden bağımsız bir şekilde forward maillerle veya başka şeylerle yayılmaya başlayınca, dedim ben bununla ilgili bir de video hazırlayayım. asıl patlama da 2011’de videoyu hazırladıktan sonra oldu. 2011’de twitter vardı facebook çok yaygındı ve ekşi’nin haricinde bi sürü sözlük vardı. uludağ, itü, inci vs. ve contorium doğal olarak 2007’deki etkisinden çok daha popüler bir hale geldi. contorium birbirinden bütünüyle bağımsız, tutarsız ve okuma yazma bilen herkesin bir kaç dakika içerisinde çürütebileceği bilgilerden ibaret olan bir parodi. tek başına bir komplo teorisine sahip alt yapısı yoktu. buna rağmen contorium sayesinde internette korkunç bir bilgi kirliliğinin olduğu ortaya çıktı. contorium’a inanan mühendislerin doktorların öğretmenlerin olması bize verilen eğitimin niteliğini sorgulamamızı sağladı. inanmak istediğimiz şeyler bilimsel açıklamalarla çürütülse bile onlara inanmaya devam ediyoruz. çalışmak, okumak, araştırmak yerine, çalışmadan zengin edecek derinlerde gömülü definelerin peşine düşüyoruz. bu açıdan ben contorium’un faydalı trollük olduğunu düşünüyorum.

    kontrolden çıktı
    contorium kelimesini ben uydurdum. ‘con’ bilgisayarda klasör açılamayan tek başlık. con ile torium’u birleştirdim, contorium oldu. isim hakkını da satın almadım. ki şu anda ‘contorium avm’ diye bir yer açıldı, ayrıca ‘contorium’ adında koşan bir yarış atı da var. türkiye’deki bazı kimyagerlerin bile komplo teorileri karşısında aldıkları kimya eğitimini unutabildiklerini gördük bu hadiseyle. kimyagerlerin takıldığı forumlarda bu konunun ciddi ciddi tartışıldığını gördüm. bana bir sürü mail geldi bu gibi kişilerden. hatta bana bir üniversitenin kimya öğrencisinden mail geldi, “contorium’u gizlemek için bize kimya yanlış mı öğretildi?” diye. bir süre sonra contorium şuna dönüştü: aslında contorium diye bir şey var ama bunun üstünü kapatmak için dalga geçiyorlar. ve ben anladım ki contorium benim kontrolümden çıkmış durumda. çok tuhaf mailler geldi. hâlâ da geliyor.

    dejenere olmuş zekânın ürünü
    ben eşki’ye ilk başladığım yıllarda sosyal medya ne şimdiki gibi güçlüydü, ne de trollük kavramı tam olarak oturmuştu. yani yazdığımız şey ironi midir, trollük müdür tam olarak nedir farkında değildik. türkiye’de trollük kavramı 2010’dan sonra konuşulmaya başlandı. trollük aslında internet kadar eski bir şey ama türkiye’de modaya dönüşmesi, her yerde mantar gibi çıkmaya başlaması, 2010’dan sonra oldu. ondan önce de troller vardı ama daha kalitelilerdi. şimdi trollük dejenere oldu basitleşti. ki trollük dejenere olmuş bir zekanın ürünüdür. insanın zekasının gerçek bir şeyler üretmek yerine var olanı çarpıtmak veya doğrudan hayali bir şey uydurarak insanları etkilemek dejenere bir zeka ürünüdür. normalde üretken bir zeka sıfırdan bir şeyler üretir. var olanı çarpıtarak ilgi toplamaya, onay almaya ihtiyaç duymaz. ama günümüzde tüm kavram ve değerler, dejenere olduğu için insanların üretkenlikleri de bu şekilde ortaya çıktı. artık bir insanın yaratıcı olup olmadığı sıfırdan ürettiği şeylerle değil var olan şeyleri ne kadar iyi şekilde çarpıtabildiği veya ironik, sarkastik bi dille onlarla vuruşabildiğine bakarak değerlendiriliyor. ben şu an emekli trolüm. 2011’den bu yana trolllük yuapmıyorum. eş dost arasında şakasına yaptıklarımız hariç.

    bilecik aslında yok mu?
    “ilk başlarda yaptıklarım trollük olduğunu bilmiyordum. var olanın olmadığını iddia etmek ya da olmayan bir şeyin var olduğunu iddia etmek, veyahut da insanları tartışmaya, düşünmeye sevk etmek için komik, aslında hiç katılmadığım saçma sapan bir argümanla ortalığı kışkırtmak hoşuma gidiyordu. contorium’un dışında ilgi gören diğer trolüm, ‘bilecik diye bir yerin aslında olmaması’ hikayesi. tarihle ilgili bir insanım. osmanlı bilecik’te kuruldu. ve ben osmanlı’nın kurulduğu yeri görmek için bilecik’e gitmeye karar verdim. bir yandan da çevremdeki insanlara söylüyorum, “ben bilecik’e gideceğim” diye. kimsenin bilecik’le ilgili bir şey bilmediğini gördüm. bilecik’in nerede olduğu, tarihi, önemi... o ara bir otobüs firmasına gittim ve çok büyük bir tesadüfle karşılaştım. duvarda bir ilan asılı, üstünde de şu yazıyor: “bilecik’i ‘es’ geçiyoruz. istanbul eskişehir arası artık 4.5 saat.” gülmeye başladım. ve tabii üzüldüm. düşündüm, ‘bilecik neden tanınmıyor işte şöyle önemli şehir, böyle tarihi şehir diye bir metin yazsam kaç kere paylaşılır, kaç kişi okur?’ diye. onun yerine ‘bilecik diye bir yerin aslında olmaması’ diye bir başlık açtım ve “bilecik diye bir yer aslında yok mu?” sorusu üzerinden çeşitli argümanlar sunan bir yazı yayınladım.

    çok büyük cahillik
    komik bi yazı oldu. bunu bilecik’te yerel haber siteleri paylaşınca bilecik’teki halk ciddi tepki gösterdi. bazı bilecikliler bunun bir trolleme olduğunu fark etmeyip, haberin altına “bu çok büyük bir cahillik, bilecik nasıl olmaz” gibi şeyler yazdılar. “aç haritaya bak dostum” diyen tepki yorumlarından tutun, mailime “bilecik yoksa bunlar nerede çekildi?” notuyla bilecik’te çekilmiş fotoğraflarını gönderen insanlar oldu. olay popülerleşti, ekşi’de bir anda bilecik geyiği patladı. twitter’da tt (trend topic) oldu. bilecik’le ilgili olarak mizah dünyasında sadece umut sarıkaya’nın bir karikatürü vardı. ben bilecik entry’sini yazdıktan sonra diğer siteler vs. bilecik mizahı yapmaya başladı zincirleme bir şekilde. zaytung bilecik’le ilgili bir kaç haber yaptı. inci sözlükçüler capsler yapmaya başladı. bilecik’le ilgili bilgilerinin bu yazıdan sonra arttığını söyledi arkadaşlarım. bu da bana göre faydalı bir trollük oldu. bunu google’da ‘bilecik’ aramalarında 2011 öncesine ve sonrasına bakarak görebilirsiniz.

    kimliğimi saklamadım
    “günümüzde trollerin birçoğu internette yarattıkları kimliklerinin arkasına saklanan insanlar. ben bunu yapmadım. bir şeyin trollük olması için o konuyu başlatan kişinin yazdığı şeye inanmıyor olması gerekir. yani inanmadığı şeylerle toplumu kışkırtmaya çalışmasıdır. iyi trol insanları düşünmeye, sorgulamaya sevk eder. salt ilgi peşinde koşan günümüz trollerinin çoğunluğunun iyi bir psikolojiye sahip olduklarını düşünmüyorum. troller genellikle başkalarını kontrol ederek kendilerini güçlü hissediyorlar. temel motivasyonları bu. mesela sahte ölüm haberleri yaymak, bkz. münir özkul. bunun adı trollük değil, amaçsız bir şekilde yalan bilgilerle gündemi değiştirmektir. ben emekli bir trol olarak kimseye bu işi tavsiye etmiyorum. internette yeterince yanlış bilgi var. bunların temizlenmesi bile yıllar alır. daha fazla trollükle interneti bulandırmanın gereği yok”

    3) agos:
    http://www.agos.com.tr/…mi-komplo-teorisi-7574.html
    "ekümenik patrikhane’nin istanbul’u vatikan’a çevirme isteği, yahudilerin dünyayı yönetmeleri, türkiye’deki bor madenlerinin yabancılara satılması, ‘aslında ülkemizde var olan petrolü çıkarttırmayan’ ve sürekli ‘üzerimizde oyunlar oynayan dış güçler…’ bunlar, gündelik hayatta, gazetelerde, kitaplarda mütemadiyen karşılaşılan komplo teorilerinin en sık kullanılanlarından yalnızca birkaçı. komplo teorileri, türkiye’de o kadar yaygın ve etkili ki, 2011’de can kuseyri’nin eğlenmek amaçlı yaptığı videoda yer alan ‘contorium’ madeni, halen konuşmalarda kendisine yer bulabiliyor. itü insan ve toplum bilimleri bölümü’nde yardımcı doçent olan doğan gürpınar, artık bir düşünce biçimi halini alan bu komplo teorilerinin tarihini ve ideolojik kökenlerini yeni kitabında konu etti."
    _________________________________________________________

    süreç:
    -2007 yılında metni yazıp("ırak'ın işgal edilmesinden sonra acaba abd nereye yönelecek? şu anda hakkında en çok gizli araştırma yapılan mineral simgesi "con" olan contorium" ile başlayan ilk metin) bu entry'nin atasını girdim ve facebook grubunu açtım, birkaç bin üyesi oldu, forwardlar dolaşmaya başladı.
    haftalık bir dergide haber olma ihtimali vardı.
    -ama dergi alakasız bir sebepten kapatıldı.
    -facebook hesabım alakasız bi sebepten silindi.
    -hesabın silinmesiyle grup da kapandı.
    -bir yıl kadar sonra grubu tekrardan açtım, video hazırladım. videoda seslendirme çok kötüydü. ismi "contorium devrimi" idi. bunun dışında başka insanlar da contorium'la ilgili videolar hazırlamaya başladılar.
    -tekrar binli üye sayısına çıktım. neredeyse her gün tebrik mailleri alıyorum "vatan sevgim" ve cesaretimden ötürü. videoya mailimi de koymuştum, oradan görüp mesaj yolluyorlardı. bir süre sonra elementin değerinin 23 trilyon dolar değil, 270 katrilyon dolar olduğuna dair bir mail aldım maden mühendisinden. sonra
    -1 mayıs 2011'de taraf'a haber oldu:
    http://www.taraf.com.tr/…ver-elementi-contorium.htm
    sonra türkiye gazetesi'nde ( http://www.turkiyegazetesi.com.tr/…lcuk/489177.aspx ) açık radyo'da, yerel haber sitelerinde yer aldı.
    -1 gün sonra "gerçeğin 3 aşaması" ile başlayan ve contorium furyasını başlatan videoyu yapıp seslendirdim.
    sosyal medyadaki asıl patlamayı bu videodan sonra gerçekleştirdi contorium.
    videodaki görselleri google'dan, zeitgeist'tan ve earthlings'ten aldım.
    - wikipedia de contorium'dan çok çekti, yazık:
    http://tr.wikipedia.org/…özel:günlük&page=contorium
    http://i58.tinypic.com/mv20k1.png
    - contorium avm diye bir yer açıldı:
    http://i58.tinypic.com/2ynfqxt.jpg
    - contorium ismi bir yarış atına verildi:
    halis karataş ile bir koşusu için:
    http://www.youtube.com/watch?v=zacm7fs1sds
    -twitter'da bol bol tartışılıyor:
    https://twitter.com/…=realtime&q=contorium&src=typd
    -google'da da epey bi sonuç veriyor:
    https://www.google.com.tr/…=chrome&es_sm=0&ie=utf-8
    -kanalı ve ne zaman yayınlandığını bilmiyorum ama televizyonda tartışılmış:
    http://www.youtube.com/watch?v=fke6sy3qgxe

    -"contorium'u cidden sen mi buldun?" diye sorular geliyor. contorium, internete ilk olarak ekşisözlük'teki benim açtığım contorium başlığından ve facebook'taki "contorium mineraline sahip çık" grubundan yayıldı 2007 sonbaharında. altında ortamvirusu@gmail.com imzası vardı, yani ekşi sözlük'te 9 yıldır kullandığım nick ve mail (sonradan nick değişikliği yapıp videolarda cann tiersen nickini ve canntiersen@gmail.com mailini kullanmaya başladım) facebook'taki grubun admini de bendim ve kendi gerçek adımla yani can güney kuseyri ismiyle açmıştım orayı. contorium'un internete yayıldığı ilk metne baktığınızda ortamvirusu nickini görebilirsiniz. videolarda kendi sesimi kullandım. kitap hazırlama teklifini almadan önce de, medyada yer almadan önce de contorium'u benim yarattığıma dair kanıtlar sunmamı istediler; ben de bunları ve birtakım başka kaynakları gösterdim. zaten contorium'u aslında ben uydurmuştum diyen başka kimse de yok doğal olarak.

    contorium'u neden yarattım?

    contorium’u yaratma amacım aslında çok basitti:
    internetteki bilgi kirliliğini ortaya çıkarmak, komplo teorilerinin bir kısmıyla dalga geçmek, kendisine sunulana araştırmadan inanan zihniyeti eleştirmek.
    contorium’u yazarken herhangi bir insanın contorium’da ortaya attığım her iddiayı birkaç dakika içinde çürütebilmesine olanak sağladım. contorium metnini çok daha inandırıcı yazabilirdim ama yapmadım.
    senaryoyu kurgularken paranoid bir düşünme mekanizmasına sahip biri gibi düşündüm:
    birtakım dış mihrakların madenlerimizi ele geçirmek için yakın tarihi yazdığını iddia ettim.
    açıkçası contorium’u en iyi tanımlayacak şey ‘olmayan bir madenin viral reklamı’dır.
    yanlış anlaşılmasın, yakınlarda piyasaya sürülecek ‘contorium’ isimli pembe bir gofret yok.
    sadece contorium’u bir komplo teorisi olacak kadar destekli ‘sallamadım’.
    kimsenin contorium’a inanacağını düşünmedim:
    -çünkü periyodik cetvelde contorium isimli bir element yoktu.
    -çünkü periyodik cetvelde mineraller yer almazdı.
    -çünkü erguvan sadece istanbul boğazı’nda çıkmazdı.
    -çünkü contorium’da bahsedilen kurumların hiçbiri gerçekte yoktu.
    -çünkü ‘con’ isminde klasör açılamamasının sebebi binlerce internet sitesinde açıklanmıştı.
    -çünkü dimitri mendeleyev’in babası türk değildi.
    -çünkü dünya, periyodik cetvel gibi kullanılamazdı.
    -çünkü manisa-istanbul arası mesafe 367 km. değildi.
    -çünkü brüksel uluslararası köprü yapım kanunu isminde bir kanun yoktu.
    -çünkü 1/x ışını diye bir ışın yoktu vs vs

    contorium'u para kazanmak ya da ünlü olmak için yarattığımı iddia edenler oldu.
    contorium üzerinden 1 tl bile kazanmadım.
    -kitap anlaşmasını kendi isteğimle feshettim.
    -contorium videosuna reklam almadım.
    -contorium'u tek bir sitede yayınlayıp reklamdan para kazanmadım.
    -contorium'un isim hakkını satın almadım. contorium isminde mağaza, şarkı, site vs çıkıyor google'da aratırsanız. hiçbiri bana ait değil.

    her yanından tutarsızlık akan bir metni ve videoyu internete yaymamın sebebi bir komplo teorisi üretmek, para kazanmak ya da insanları kandırmak değildi. amacım;
    internetteki bilgi kirliliğini ortaya çıkarmak, gerçek tehlikeleri fark etmek yerine her olayı komplo teorileriyle açıklamaya çalışmamızı eleştirmek ve ortalıkta dolaşan bilimsellikten uzak forward maillerle dalga geçmekti.
    ama ne yazık ki contorium çok ciddiye alındı.
    ve istemeden ortaya çok acı ‘gerçekler’ çıkartmış oldum:
    - önümüze sunulan şeylere araştırmadan inanıyoruz.
    - inanmak istediğimiz şeyler, bilimsel açıklamalarla çürütülse bile onlara inanmaya devam ediyoruz.
    - ülkemiz ve kendimiz için çalışmak-okumak-araştırmak yerine bizi çalışmadan zengin edecek derinlerde gömülü definelerin peşine düşüyoruz.

    contorium’un yalan olduğunu gazetede ve sosyal medyada açıklamama rağmen hazırladığım videoyla iktidar partisine yüklenenler oldu.
    ‘bu çocuğu susturmak için amerika haber yaptırdı ve contorium yalan dedirttiler’ diyenler oldu.
    bana ulaşıp destek olmak isteyenler, tehdit edenler, küfür edenler, yürüyüş düzenlemek isteyenler oldu.
    sonuç olarak ben contorium’un basit bir eğlenceden bir ‘toplumsal kanaat’ haline evrilişine tanık oldum ve bunun nedenlerini araştırmaya başladım.
    içinde elliye yakın gerçekdışı iddia bulunan bir element-mineral nasıl oldu da bir sosyal deneye dönüştü? nasıl oldu da bir ‘inanç’ oldu?

    umberto eco şöyle der:
    “...insan isterse, her zaman, her yerde, her şeyle her şey arasında bağlantılar bulur; dünya ansızın, her şeyin her şeye yollama yaptığı, her şeyin her şeyi açıkladığı bir akrabalıklar ağına dönüşür.”

    bu, komplo teorilerinin ortaya çıkış sebebini özetleyen muhteşem bir tespittir.

    peki komplo teorileri neden varlar?
    onlara neden inanırız?
    komplo teorileri nasıl ve neden ortaya çıkarlar?

    1) komplo teorilerine inanmak çok kolaydır. insanoğlu, karmaşık toplumsal olayları ya da devletler arası dengeleri analiz etmek yerine (bunu yapabilmek için okumak ve araştırmak gerekir) her şeyi kontrol eden ve yöneten bazı gizemli güçler olduğuna inanmak ister. hem komplo teorileri çeşit çeşittir. dini ve siyasi görüşüne en uygun komplo teorisini seçen birisi için bu, okumaktan-araştırmaktan-olaylara objektif bakabilmekten çok daha kolaydır, zevklidir.

    2) komplo teorileri bizi sorumluluk almaktan kurtarır. komplo teorileri sayesinde tarihi şekillendiren büyük olayları devletlerin, toplumsal sınıfların, sermayenin ve sıradan vatandaşların değil de her şeyi yöneten birtakım karanlık güçlerin çizdiğine inanırız. bu sayede kendimizi önemsiz görürüz ve ne yaparsak yapalım dünyada hiçbir şeyi değiştiremeyeceğimize inanırız. bu, bizi sorumluluk almaktan kurtarır. ülkesinin aslında olması gerektiği noktanın gerisinde olduğunu fark eden birisi, çalışmak ve üretmek yerine çaresiz olduğuna inanmayı daha kolay görebilir.

    3) ‘birtakım güçler’in çeşitli aşırı kuşkucu (hatta paranoyak) senaryolar üreterek halka korku vermesi söz konusu olabilir. korku içinde yaşayan insanlar daha kolay yönetilebilir.

    4)türkiye’de var olan tüm sorunların arkasında yabancıların ve bize düşman ülkelerin olduğuna inanmak çok sayıda kişinin işine geliyor. ülkemizin sorunlarını çözmek yerine dış güçlerin bu sorunların çözülmesine izin vermediğine inanmak ve inandırmak, bu sorunları çözmeye çalışmaktan çok daha kolay.

    contorium, bir komplo teorisi değildir; komplo teorilerinin bir kısmıyla dalga için üretilmiş toplumsal eleştiri içerikli bir metinden-videodan ibarettir.
    komplo teorilerinin hepsi yalan değildir ve bu teorilerin çoğu (neredeyse hepsi) bilimsel yollarla çürütülemez. contorium ise ilköğretimde verilen fen bilgisi dersindeki bilgilerle bile çürütülebilir. buna rağmen contorium’un sadece saçmalık olduğunu söylediğim üniversitede kimya okuyan öğrencilerinden bazıları “belki de contorium’u gizlemek için kimya bize yanlış öğretildi” dedi.
    contorium’a halen inanılmasının bir diğer sebebi de internetteki bilgi kirliliğidir. güvenilirliğiyle ünlenmiş ansiklopedi sitelerinde bile contorium’un var olduğuna dair yazılar yayınlandı. google’a contorium yazan birisi halen contorium’u yalanlayan siteler ve contorium’u savunan sitelerle karşılaşıyor.
    gerçekten samimi ve vatansever duygularla contorium’u paylaşan, arkadaşlarına gönderen kişileri kesinlikle küçümsemiyorum. bu insanlarla dalga geçmek için de contorium’u yaratmadım. contorium sayesinde aslında internette korkunç bir bilgi kirliliği olduğu ortaya çıktı. contorium’a inanan mühendislerin, doktorların, öğretmenlerin olması bize verilen eğitimin niteliğini sorgulamamızı sağladı. kuşkuculuğun toplumsal şizofreniye dönüştüğüne tanık olduk.
    sizce bilmem kaç trilyon dolar değerinde bir definenin peşine düşmüş dış mihraklar mı bizler için daha tehlikeli yoksa araştırmadan önüne sürülene inanan/inanmak isteyen bizlerin içinde bulunduğu durum mu daha tehlikeli?
    duyarlılık gösterdiğimiz meseleleri araştırmadan savunmaya ve inanmaya devam edersek bir gün önümüze çıkabilecek gerçek tehlikeleri fark edemeyecek kadar meşgul olabiliriz. ya da inandığımız komplo teorilerinin çöküşüne tanık olup bir daha asla memleket meseleleriyle ilgilenmeyebiliriz.
    asıl tehlike budur, contorium değil.

    contorium mitleri

    mit 1:
    "contorium atom numarası 90, simgesi con, kütle numarası 367,4 olan…"

    gerçek:
    periyodik cetvelde en ağır elementin kütle numarası 250'lerdedir.
    kütle numarası, proton ve nötron sayısının toplanmasıyla bulunur. atom numarası proton sayısına eşittir.
    periyodik cetvelde hiçbir elementte nötron sayısı/proton sayısı=3 değildir.
    contorium'a bu iddiayı koyma sebebim contorium'un olağanüstü radyoaktif olduğunu iddia etmekti.

    mit 2:
    "…sadece istanbul boğazı’nın diplerinde bulunan…"

    gerçek:
    bir element sadece akıntının güçlü olduğu bir kanalda bulunamaz. yıllar içinde akıntının şiddetiyle başka yerlere de (marmara denizi'ne) sürüklenir.
    yalıları yabancıların satın alması, boğaz'ın stratejik önemi ve marmaray projesi'ni contorium'da kullanmak için sadece istanbul boğazı'nda bulunduğunu iddia ettim. bilecik'in diplerinde bulunduğunu iddia etseydim bu kadar çarpıcı bir iddia olmayacaktı.

    mit 3:
    "…faydalı radyasyon yayan…"

    gerçek:
    radyasyonun faydalısı olmaz. insana zarar veremeyecek düzeyde radyasyona zaten sürekli maruz kalıyoruz (cep telefonları, monitörler vs). düşük şiddette radyasyonun bile kansere yol açabildiği kanıtlanmış bir şey.
    radyasyon iki ucu keskin kılıç ama faydalı radyasyon diye bir şey yok.

    mit 4:
    "abd, ab, bilumum asya ülkeleri, avustralya, antartika ve yeni zelanda’nın, afrika’nın peşinde olduğu…"

    gerçek:
    antartika'da bilimsel araştırma yapma amacıyla orada bulunan bilim adamları dışında insan yok. bu ülkeleri seçerken alakasız bölgelerden ülkeler seçmeye özen gösterdim.

    mit 5:
    "sadece honduras basınında hakkında yüzden fazla haber yapılan…"

    gerçek:
    contorium'u google'da aratınca türkçe olmayan sitelerde yer almadığını görürsünüz. bunun sebebi türkiye'de üretilmiş ulusal bir efsane olmasıdır, "araştırılması yasak" olduğu için değil.

    mit 6
    "…türkçesi dönergeçli energeç olan "

    gerçek:
    otobüsü "oturgaçlı götürgeç" diye türkçeye çevirmeye çalışanlara göndermede bulunmak istemiştim ama bu iddiamı erke dönergeci ile bağdaştırdılar.

    mit 7:
    "bilgisayarınızda con isminde klasör bile açamazsınız..."

    gerçek:
    iddialardan en ilgi çekici olanı buydu.
    windows 3.1 dos üzerinde çalışıyordu. artık dos üzerinde çalışmasalar da şimdiki windows'lar eskilerini destekleyecek şekilde yapıldı.
    ‘con’, ‘console’ kelimesinin kısaltmasıdır.
    ‘con’, ‘prn’, ‘aux’, ‘nul’, ‘com1’, ‘com2’, ‘com3’, ‘com4’, ‘com5’, ‘com6’, ‘com7’, ‘com8’, ‘com9’, ‘lpt1’, ‘lpt2’, ‘lpt3’, ‘lpt4’, ‘lpt5’, ‘lpt6’, ‘lpt7’, ‘lpt8’ ve ‘lpt9’ isimlerinde klasör açamazsınız.
    çeşitli hilelerle bunları açarsanız bilgisayarın çalışmasında bazı sorunlar ortaya çıkabilir. port isimleriyle klasörlerin isimlerinin çakışması sorun yaratabilir.

    con isminde klasör açılmasını yasakladılarsa neden contorium isminde dosya açılabiliyor?
    asıl contorium'u yasaklamaları gerekmez miydi?
    peki siz contorium hakkında araştırma yapacaksanız illa tüm çalışmalarınızı ‘con’ isimli bir klasörde mi saklamak zorundasınız? böyle bir yasaklama olur mu?

    mit 8:
    "contorium 367,4 kütle numarasına sahiptir. küsuratlı kütle numarasına sahip olmasının sebebi çekirdeğinin çatlak olmasıdır."

    gerçek:
    bir element küsuratlı kütle numarasına sahip olabilir, ama bunun sebebi 0,4 nötrona sahip olması değildir.
    bir elementin izotoplarının (aynı proton sayısına sahip olan ama nötron sayıları farklı olan) doğada bulunma yüzdelerinin ortalaması alınırsa kütle numarası çok büyük ihtimalle küsuratlı çıkar.
    periyodik cetvele bakacak olursanız elementlerin büyük kısmının kütle numarasının tam sayı olmadığını görürsünüz.
    çekirdeği çatlak olan bir element zaten parçalanır gider.

    ne yazık ki üniversite öğrencilerinin takıldığı forumlarda "küsuratlı kütle numarası mı olurmuş?" diyen bir sürü mühendislik ve temel bilim öğrencisiyle karşılaştım. bu konuda contorium'a inananları aşağılamak için uzun yazılar yazan bu arkadaşlar google'dan birkaç saniye içinde periyodik cetvel bulup küsuratlı kütle numarasına sahip element var mı yok mu diye kontrol edebilirlerdi.

    mit 9:
    "süper nato topografik araştırma enstitüsü’nün yaptığı incelemelerde…"

    gerçek:
    süper nato topografik araştırma enstitüsü diye bir kurum yoktur.
    topografya, coğrafyayla ilgilenir. kimya ile değil.

    mit 10:
    "elektrik devrelerine sürüldüğünde bilgisayarın fişe takılmadan yıllarca çalışabilmesini sağlar."

    gerçek:
    bilgisayarlar, radyasyonu elektriğe çevirebilecek donanıma sahip değildir.
    türkiye'de yaraların üzerine yoğurt vb. besinler süren insanlara gönderme yapma amacıyla bu iddiayı ortaya atmıştım.
    salça gibi elektronik devrelere sürülebilecek bir madde fikri hoşuma gitmişti.
    not: contorium prize sürülürse de elektrik üretmez. zaten contorium diye bir şey yoktur.

    mit 11:
    "bunun dışında nükleer santrallerin duvarlarını boyamak için kullanılan boyalara katıldığında nükleer sızıntı olmasını engeller çünkü 1/x ışını yayar ve zararlı radyoaktif x ışınlarıyla çarpışıp ortamı nötrler.

    1/x . x = 1(nötr)

    bu maddenin saatte, cep telefonunda ya da herhangi bir elektrik devresinde kullanılması her türlü zararlı radyasyona bir kalkan vazifesi sağlar. "

    gerçek:
    x işını: görünür ışık ya da radyo dalgalarına benzeyen elektomagnetik ışınım biçimi. x ışınları gözle görülemez. x ışınlarını 1895'te alman bilim adamı wilhelm röntgen keşfetmiştir. bu sebeple bu ışınlara röntgen ışınları da denir. bu keşfiyle 1901'de ilk nobel fizik ödülü'nü kazanan röntgen bu yeni ve gizemli ışınlara x ışını adını vermiştir.
    bilinmeyenlerle dolu olduğunu vurgulamak için x isminin verildiği ışınları 1/x ile çarpıp nötrlemek, sakat eğitim müfredatımızda bile mümkün değildir.
    kimya ile matematiğin birleştiği bu iddiamda çarpışma sonucu ortaya çıkan 1'lerin(1/x.x=1 ) nereye gittiklerini ya da neden nötr olduklarını ben de bilmiyorum.
    radyoaktif (ama faydalı radyasyon yayan) bir maddeyi cebimizde taşıyıp radyasyondan korunma fikri çok çekici gelmişti.

    mit 12:
    "tüm faydalarına rağmen yenmesi durumunda mutasyonlara sebep olur. istanbul boğazı’nın diplerinde bulunan contorium'dan yiyen balıklar şu anda kurtuluş atom müzesi’nde sergilenmektedir."

    gerçek:
    kurtuluş atom müzesi diye bir yer yoktur.
    videoda kullandığım "mutasyona uğramış" balıklardan biri hariç hepsi derin su balığıdır. tsunami sonrası karaya vurmuş bu balıklar birkaç bin metre derinde yaşadıklarından bildiğimiz balıklara pek benzemezler. videodaki derin su balığı olmayan balık ise balık bile değildir. bir makettir ve fotoğrafı uzun yıllar internette "korkunç balık karaya vurdu" başlığıyla dolanmıştır.

    mit 13:
    "her maden bulunduğu toprağın bitki örtüsünü şekillendirir. örneğin dibinde bakır bulunan bir toprağın üzerinde bakıra özel bir bitki örtüsü yetişir. eski çağlarda insanlar madenlerin yerini bu şekilde bulmaktaydı."

    gerçek:
    buğday yetişen toprakların dibinde altın yoktur.

    mit 14:
    "peki sadece istanbul boğazı’nda çıkan ağaç nedir?
    erguvan.
    ikisinin aynı renkte olması sizce tesadüf müdür?"

    gerçek:
    erguvan dünyanın birçok bölgesinde bulunan bir ağaçtır. google'a sadece erguvan bile yazacak olursanız karşınıza istanbul'da çekilmemiş binlerce fotoğraf çıkar.

    mit 15:
    "contorium'un bulunduğu noktalardan çıkan erguvan ağaçları sebepli dış güçlerin contorium'un yerini bulması için hiçbir şey yapmasına gerek yoktur."

    gerçek:
    erguvan ağacının kökü yerin yüzlerce metre dibine uzanmaz. madenler bitki örtüsünü şekillendirmezler.

    mit 16:
    "en zengin contorium yatakları rumeli hisarı bölgesinde ve boğaziçi üniversitesi güney kampusu’nun diplerinde bulunmaktadır.
    çıkarılmayan contorium'u simgelemek amacıyla üstü boş şekilde güney kampusa dikilen ‘meçhul contorium anıtı’ öğrencileri ibretle titretmektedir."

    gerçek:
    boğaziçi üniversitesi güney kampüs'te üstü boş bir beyaz sütun vardır. modern sanat eseri olduğu söylenen bu sütunun ismi "meçhul contorium anıtı" değildir. ama artık bazı öğrenciler kendisinden "contorium direği" diye bahsediyorlar.

    mit 17:
    "ilk olarak dimitri mendeleyev tarafından bulunan contorium, rusya’nın sıcak denizlere inme politikasının temellerini oluşturur."

    gerçek:
    rusya'nın sıcak denizlere inme isteği çok daha eskilere dayanır.

    mit 18:
    "babası sibirya türklerinden olan dimitri mendeleyev periyodik cetvelde doksan numaralı yeri boş bırakması için baskı görmüştür."

    gerçek:
    mendeleyev'in babası türk değildir. babasının türk olduğunu öğrendikten sonra türkiye'yi korumak için canını ortaya atacak bir çılgın bilim adamı hikayeye heyecan katar diye düşündüm.

    mit 19
    " …ancak o günümüzde sebebi anlaşılabilen bir cinlikle oraya toryumu yerleştirip (onun da atom numarası 90) ileride bu mineralle ilgili araştırma yapılabilmesi için geleceğe ışık tutmuştur.
    peki nasıl?
    toryum, atom numarası 90, atom ağırlığı yaklaşık 232 olan,1700 °c de eriyen, kurşun renginde, havada bozulmaz, atom enerjisi kaynağı olarak kullanılan radyoaktif bir elementtir. türkiye'de manisa-gördes'te çıkarılır.
    şimdi türkiye haritasını periyodik cetvel gibi düşünüp kuzeye 367 km. (yani contorium'un kütle numarası kadar) gidince nereye gidiyoruz?
    cevap bellidir:
    istanbul boğazı.
    periyodik cetvelde de aynı grup içerisinde kuzey yönüne gidilince kimyasal özellikler değişmez."

    gerçek:
    periyodik cetvelde kuzey yönüne gidilince kimyasal özellikler değişmez ama dünya periyodik cetvel değildir.
    aynı atom numarasına sahip iki ayrı element olamaz. kimyanın en temel kanunlarından birini hiçe sayarak ortaya attığım bu iddiayı 12 yaşında bir çocuk bile çürütebilir çünkü proton sayılarının elementlerin kimlik numarası olduğu ve asla aynı atom numarasına sahip iki farklı element olamayacağı ilköğretimde fen bilgisi dersinde işlenmektedir.
    ne yazık ki benimle görüşmek isteyen bazı kimya bölümü öğrencileri "demek ki bize şu güne kadar kimya yanlış öğretildi" dediler.

    mit 20:
    "peki daha sonraları contorium'a sahip olma savaşında rusya'ya saldıran kişi kimdir?

    "bu büyük ulusta her erkeği, kadını ve çocuğu tehdit eden bir şeytan yaşıyor. iç güvenliğimizi sağlamak ve topraklarımızı korumak için doğru adımlar atmalıyız."
    adolf hitler”

    gerçek:
    contorium olsaydı ve adolf hitler contorium'a sahip olmak isteseydi doğrudan türkiye'ye saldırırdı.

    mit 21:
    "tüm bu olaylardan sonra türkiye'yi işaretlemek için türkiye'ye uluslararası telefon kodu olarak +90 numara yani contorium atom numarası verilmiştir. tam o tarihlerde milli eğitimimizi düzenlemek isteyen amerikalılar müfredata aynı atom numarasına sahip iki ayrı element olamayacağı gibi bir saçmalığı eklemişler ve contorium'un önünü kesmişlerdir."

    gerçek:
    contorium'un peşini asla bırakmayacak 'dış mihraplar' varken türkiye'nin uluslararası telefon kodunu değiştirip izini kaybettirmesi mantıken pek mümkün değildir.
    "açın türkiye'nin önünü!" sloganıyla siyasete atılan cem uzan'a göndermede bulunmak için contorium'un önünü kestiklerini iddia ettim.
    milli eğitimimizi amerikalıların düzenlediğini de ilk olarak bir taksi şoföründen duymuştum.

    mit 22:
    "türkiye'de contorium'un adı ilk olarak 1993 yılında geçmiştir.
    konu ile ilgili açıklama yapmak isteyen bilim dünyasından insanlar susturulmuş ve o sene boğaz yalılarına yabancı bankalarla arap şeyhleri normalin üstünde bir ilgi göstermiştir.
    bir sene sonra çıkan windows 95 işletim sisteminde ‘con’ ismi klasör olarak açılamadığı gibi contorium'un izotopları olan ‘com1’ ve ‘com2’ de isim olarak açılamamaktadır."

    gerçek:
    con isminin klasör olarak açılamaması windows 95'ten öncesine dayanır.
    türkiye'de contorium'un adı ilk olarak 2007 yılında ekşisözlük'te ve facebook'ta geçmiştir.
    konuyla ilgili açıklama yapmak isteyen bilim dünyasından insanların hepsi de "contorium saçmalıktan ibaret" demişlerdir.
    bir elementin izotopu farklı isimde olmaz, hele numarası hiç olmaz. ilköğretim fen bilgisi dersinde bu konu işlenmektedir.

    mit 23:
    "planlarını gören bill gates vicdan azabına dayanamamış ve ‘con’ isminde klasör açılabilmesi için kurmaylarına emir vermiştir. peki bu emirden sadece birkaç gün sonra ne olmuştur?
    con isminde klasör açılabilmesi için yapılan çalışmalar sırasında microsoft merkezi hedef alınarak nasıl şeytani bir bizans eylemi yapılmıştır?
    (11 eylül saldırıları)"

    gerçek:
    sadece ‘con’ isminde klasör açılamasını engellemek için dünya tarihinin en büyük terörist saldırısının gerçekleştirildiğine inanan kimse olmaz diye düşünmüştüm.

    mit 24:
    "sadece haliç'te ve istanbul boğazı’nda bulunan bir minerali ele geçirmek için bedavaya haliç'i temizleme önerisinde bulunan yabancılar şimdiyse durmadan boğaz’dan yalı satın almaktadır."

    gerçek:
    haliç'in dibinde altın olduğu ve japonların haliç'i bedavaya temizleme önerisinde bulunduğu ama bunun reddedildiği çok eski bir şehir efsanesidir. daha sonraları bu efsaneye haliç'in dibindeki çamurun çok değerli bir 'seramik çamuru' olduğu iddiası da eklenmiştir. istanbul boğazı çok güzeldir. birkaç yüz yalı da çok pahalıdır. dünyanın en zengin insanları da istanbul boğazı'ndan yalı satın alabilirler, çok doğal.

    mit 25:
    "sebep sizce de petrolün pabucunu dama atacak olan ve böylece arap şeyhlerinin zenginliğini bitirecek olan contorium'a ulaşmak değil midir? satın alınan yalılara hiçbir türk'ün girememesi ve bu yalılarda tuhaf araştırmalar yapılması sizce tesadüf müdür?"

    gerçek:
    yalılara hiçbir türk'ün girememesi saçmalıktan ibarettir.

    mit 26:
    "marmaray projesi ihalesinin türklere verilmemesi de mi tesadüftür? boğaz’ın yüzlerce metre altında ne araştırması yapılmaktadır?"

    gerçek:
    marmaray projesini üstlenen şirketler arasında türk şirketler de vardır.
    marmaray'da demiryolları istanbul boğazı'nın altından batırma tüp tüneller ile birleştirilecektir. dibe gönderilen tünellerin dipte birleştirilmesiyle oluşturulan bir proje söz konusudur, dipte bir araştırma değil.
    boğaz'ın en derin yeri yaklaşık 120 metredir. ortalama derinlik 60 metredir. "boğaz'ın yüzlerce metre altı" diye bir şey söz konusu değildir.

    mit 27:
    "bilindiği gibi istanbul'a üçüncü köprü yapılacak. bu köprünün istanbul'un kuzeyinden geçmesi planlanıyor. istanbul boğazı’nın kuzeyinde zengin contorium yatakları var. brüksel uluslararası köprü yapım anlaşması’nın b bendinin 23. maddesine göre köprü yapım sırasında temelden çıkan madenler ve toprak köprüyü yapan şirketin oluyor.
    bu şirket çıkanları çöpe de atabilir başka yerlerde de kullanabilir.
    ne yazık ki köprüyü japonların yapacağı söyleniyor.
    madenlerimize kanunen sahip olmalarını engellemek için yapılacak tek şey köprü yapım anlaşmasının iptal edilip bu iznin türk bir şirkete verilmesi."

    gerçek:
    brüksel uluslararası köprü yapım kanunu isminde bir kanun yoktur.

    mit 28:
    "contorium temas ettiği maddeyle etkileşime girip o maddeyi yapısal olarak taklit eder. maddesel mutasyona girip şekil değiştirebilmesi sayesinde kök-element olarak nano teknolojide boşlukları doldurmak ve üretilmesi zor parçaları çoğaltmak için kullanılabilir.
    süper nato topografik araştırma üssü temel bilimler makalesi sayfa 218."

    gerçek:
    'süper nato topografik araştırma üssü temel bilimler makalesi' isminde bir makale yoktur.
    temas ettiği maddeyi taklit edebilen metal terminator 2'de kullanılmıştı.
    maddesel mutasyon diye bir şey yoktur.
    kök-element'i, kök hücreden esinlenerek uydurdum.

    mit 29:
    "bu videoyu hazırlayan ve contorium gerçeğini fark ettikten sonra olayı yerinde öğrenmek için boğaziçi kimya bölümüne giren…"

    gerçek:
    boğaziçi kimya bölümüne girmem boğaziçi matematik bölümüne girememem sebeplidir. olayı yerinde öğrenmek için girmedim. zaten contorium metnini boğaziçi'ne girmeden bir yıl önce yazmıştım. contorium'un boğaziçi üniversitesi ile hiçbir alakası yoktur.

    contorium videolarında ve metinde yer alan bilgilerden hiçbiri doğru değildir.
    contorium'u yaratan kişi olarak her yerde contorium'u yalanladım ve bu yazı, contorium'la ilgili hazırladığım en kapsamlı yazı. lütfen contorium'u savunan birini görürseniz kendisine bu metni iletin.
  • iddia ettim yemedi elementi, super bir sicilya yemegi.
  • bu şeyi google'da araştırmak yasak diyorlar ancak google'a yazıp enter demeden önce 9.080.000 sonuç olduğunu gösteriyor. şahsen ben araştırdım, kimse de "yasah hemşerim. hoop nabıyon lan sen" demedi. en azından hikayenin "google'da araştırmak yasak" kısmı yalandır diyebiliriz.
  • ben de denedim mac'te dosya olusturulabiliyo, windows'un sacmaliklarindan biri olsa gerek, bu kadar komplocu bakmak garip bu olaya. google' da arama da yaptim bi sorun yoktur...
  • bill gates'in korktuğu element. oysa kendisi sadece bunlarla korkmakla kalmıyor; kendisinin korktuğu diğer elementler için bakınız efendim; auxerrium (aux), nulanium (nul), commicerium 0-9 (com0...com9), lipiteryum 0-9 (lpt0...lpt9) (bunların değişik izotopları var, yaa yaa), pirinçoryum (prn). şimdi bunlar da ne be adam diye sorduğunuzu duyar gibiyim. bill gates bu elementlerden o kadar korkuyor ki, bu kısaltmalarla klasör oluşturmamıza bile izin vermiyor. ben çeşitli araştırmalar yaptım. az önce. teker teker denedim. isterseniz siz de deneyin. açılmıyor. peki neden? dedim ya, bill gates bunlardan korkuyor. sanırım superman'e kryptonitin yaptığı etkiye benzer bir etki yapıyorlar.

    contorium yalnızca ülkemizde var... bir takım kendini bilmezlerin münasip bir taraflarından çıkıyor...
    yaptığım uzun araştırmalar sonucunda auxerrium'un fransa'nın auxerre taraflarında çıktığı sonucuna vardım... üstelik atom numarası 42... yazın bakalım google'a the answer to life the universe and everything diye, ne çıkıyor... google yasaklamış da, auxerrium yazdım, sıfır sonuç verdi...
    nulanium diye bir şey yok... ama ya bir gün bulunursa diye gates onu da yasaklamış...
    commicerium ve lipiteryum da yine ülkemizde bi' yerlerde... daha fazla konuşursam hayatımı tehlikeye atmış olurum...
    pirinçoryum pirinçte bulunan kendi halinde bi' element... gates ona niye kafayı takmış, anlamadım....

    bunların hepsini bir araya getirince de servetini dağıtıyomuş...
  • zamaninda kotu amaclarim icin kullanarak muhtemelen bolca kufur yememi saglamis element. (bkz: /con/con)
  • elementlerin periyodik cetveline girmeyi başarmış ilk mineral. bu başarısından dolayı kendisini burdan tebrik etmek istiyor, başarılarının devamını diliyorum.
  • akıllara özer aydoğan'ın sktiridyum karikatürünü getiren elementimsi. bu da benden: hassiktiridyum. kısaltmasına da istediğiniz kadar s ekleyebiliyorsunuz. inanılmaz! şaşırtıcı değil mi?
    (bkz: has)
    (bkz: hasssssssssssssss)
  • ikinci bir feomidyum durumu. üzerinden bir süre gecsin, türkiyum diye uydurma bir elementle ortaya mailler yollayip, sazan milliyetcilerin dikkatini cekecegim. aslinda 1849 'da sir bilmemkim türkiye gezisinde bulmus adini da türkiyum koymus bu nedenle ama yüzyillardir saklamis bu gercegi, türkler bu hazineyi bulup, titreyip kendilerine gelir, hasta adami iyilestirmeyelim durduk yere vs.vs.vs hikaye yazmaktan ne kolayi var.

    yeter ama götünüzden element uydurmayın.
  • ortalama insan zekasının yerlerde süründüğünü kanıtlamak için uydurulmuş element. (bkz: götünden element uydurmak)

    hayır ben gördüm de, insan zekasını bu kadar aşağılayan bir video görmedim arkadaş. kim hazırlamışsa eline sağlık. feci derecede taşak geçmiş. ama acı gerçeği hepimizin suratına tokat gibi çarptı. facebook'ta ilgili videonun altında deliler gibi tartışma dönmekte şu an. beynimizdeki hücre sayısıyla zeka seviyemizi oranlasak yemin ediyorum amiplerden bile gerizekalı çıkarız.

    millet ciddi ciddi iddiaların gerçek olduğuna inanıyor!

    utanıyorum lan! şu mahlukatlarla aynı ırka mensup olduğum için utanıyorum!
hesabın var mı? giriş yap