• italya'nın toscana bolgesi sınırları icinde, floransa'ya trenle 1-2 saat uzaklikta, arezzo şehrinin dağ kasabasi. kuruluşu etrüskler'e kadar uzanir. italya'nın en eski kasabalarindandir. arezzo'dan arabayla 20 dakikada ulaşılabilinir. cortona sapağına geldiginizde sola dönüp yukarıya dogru ilerlerken sihri hissetmeye baslarsiniz. az sonra varacaginiz yeri asagidan izlerken hemen heyecan ve mutluluk kaplar içinizi..sokaklarında ilk adimlari attiginizda, gerçeğin dışına çıkıp baska bir boyuta, zamana dogru yürümekte olduğunuz duygusuna kapılırsınız. hele bir de yağmur yağıyorsa, unutulur herşey, yalnızca o an vardır.. kaybolursunuz..
    o her italyan şehri ve kasabasında var olan meydana varırsınız. o meydan nedense diğerlerinden farklıdır. sımsıcaktır. küçük ve sımsıcak. piazza della republica.. kulenin merdivenlerine oturma ihtiyaci duyulur..su içmek gibi..gerekli..yağmura ragmen.. kalkıp yürürsünüz sonra..dükkanları, insanlari takip edersiniz dar bir sokakta. vitrinlerde ayçicekleri doludur, daracık merdivenli bir ara sokak çarpar gözünüze resimlerin sergilendigi, yaşli italyan erkeklerin oturduğu kafeler, az sayıdaki turistler, toskana resimleriyle süslü çanak çomlek dükkanları, başka başka kafeler.. insanlarin kıyafetleri ipucu vermese, o evlerin, o sokakların arasında kaybedersiniz simdiki zamani.. gecmişe, bilmediğiniz bambaşka çok eski bir zamana dönersiniz.. o neşeli sokagın sonunda bir bar cıkar karsınıza sonra..müzik ve tarz simdiye getirir.. bugünün dünyasındandır ama cortona'ya ters duşmez bir sekilde ve yeterince ıslandıgınızdan, sığınmak icin iceri girersiniz. route 66.. sıcaktir calısanlar.. ''neredensin'' derler hemen.. hic turk görmemişlerdir cortona'da. çat pat konuşabilmene rağmen doğru düzgün ingilizce bilmeyen italyanlarla, hemen sıcacik bir sohpet geliştirirsin.. bir espresso alir, oraya geri donmek üzere cıkarsın.. sağa dondugunde toskana vadilerinden biriyle yüzyüze gelir ve derin bir nefes alırsın. bu dağ kasabasında günlerini, hatta tüm tatil günlerini geçirebilecegini düsünürsün.. roma ya da floransa'da karsina cikan o cıldırmıs tur gruplarindan, kalabalıktan uzak, yalnız ve mutlusundur. büyük bir kentte olabileceginden çok daha mutlu..

    cortona'nın çan sesi, bir baska uyandirir insani.. sabah olur, yeni günün mutluluğu olur..
    otel odan vadiye bakiyorsa bir de, sabahlari daha da güzeldir. izlersin camından.. beyaz bulutlar çöker yaz vakti o sabahlarda ama öyle bir çöker ki, sen o bulutların üzerindesindir.. sanki pamuklar yerlere döşenmiş gibi.. bulutları ve bulutların üzerindeki cortona damlarını izler gözlerin..

    yaz festivalinde her gece birsey izlersin dilersen..romeo ve juliet mesela ya da bobby mc ferrin..
    yemek her yerde lezzetli, restoranlarin hepsi sicaktir.. ama fufluns bir başka.. piazza della republica'nın hemen solundaki yokusta..orada yiyen kendini evinde sanabilir..
    bir chianti sofra sarabi ve antipasta fufluns alırsın.. lezzet ne demekse, onun karşılığı..
    duvarları under the tuscan sun filminin set fotoğraflarıyla süslüdür. filmin ana çekim mekanı cortona çünkü.

    cok eski bir kasaba oldugu için tarihe merakli olanlar icin de cennettir. fakat cortona aslinda yalnizca sabah orada uyanmak, insanlarini izlemek, onlarla konusmaya calismak, kafelerinde oturmak, vadiye yüzünü verip öylece kalakalmak, havasını solumak, kokusunu duyumsamak, yağmurunda ıslanmak, eskiyi hissetmek, zamanı ve kendini unutmak icin, ruha yapılan yolculuk icin yaşanmali..

    oradan ayrılacagınız gün bir keman sesi duyarsanız birden ince ince, yanaklarınız islaniverir..keman sesi daha önce hiç içinize bu denli işlememistir. size bu tadı yaşatan müzisyenin melodilerine doğru yaklaşır, çekine çekine bahşiş bırakırsınız önündeki kutuya..
    ''bu duyguyu bana yaşattın ya, sana bahşiş vermeye bile utanıyorum'' demek gelir içinizden..
    ''keşke daha fazlasını yapabilsem''.. ama yalnızca gözleriniz birleşir.. anlar o.. ve dünyanın en samimi gülücüğünü vererek ''günün ilk kazancı, teşekkür ederim'' der italyanca.. aradaki bir kelimeden anlarsınız ne demek istediğini, samimi gözleri içinizi ısıtır ve tebessümünüze uzaklaşmak zorunda olan ayaklarınız eşlik eder..
    melodileri dinlemeyi sürdürerek tekrar meydan merdivenlerine doğru yürür, oturursunuz son kez.. ve biter cortona.. ayrılma vaktidir..

    büyük kente gidersiniz..şaşalı baskentine italya'nin..ama dudaklarınızdan usulca baska bir kelime dokulur..fısıltıyla..hafif bir karın sızısıyla..cortona...cortona...cortona...
  • italya illerinden yeni donmus caylakin alabilecegi nick..
    beni, benim kadar iyi taniyan tek..dost..ve yakisikli italyan gormus en yakinim.. gelse de italya nasildi ogrensek.
  • yarışmamıza toscana bölgesinden katılan çiçeği burnunda badi.
    ayrıca: (bkz: arkadasimin arkadasi)
  • bu sezon coupling setine seyirci olarak kaltilabilmesi icin tum nufuzumu kullanmayi planlarken, hakkimda yazdiklarini okuyup, kendisine kopegiyle cekirdek yiyerek tv seyretmesini uygun gordugum, yesil/sari desenli cirkin ayakkabili.
  • hep en yakinimdaki..ben kovsam da geliyor.
  • iyi gunde kotu gunde, hastalikta ve saglikta hep bana omuz veren..benim kadar aglayip benim kadar gulen..bitane.
  • bu aralar sadece kapinin yanindaki ayakkabilariyla, aynanin onundeki yuzuklerini gorebildigim..bi de horlasa, bende kaldigina inanacagim ama tik yok.
  • cocuklugumuza gonderme yapip "tup sokellaaa" diye aglayan yalanci.. nutellayi o evinize gelince ortadan kaldirin..benden soylemesi.
  • ilk tanışmamla içimin ısınması, kanımın kaynaması bir olan, potansiyel yolculuk arkadaşı...
  • iyi ki var, dedigim..anne ile babasini bi opup geleyim ben.
hesabın var mı? giriş yap