• tac, tac giydirmek, bir seyin ustunu kaplamak. penny degerinde madeni para anlaminda da kullanilir
  • samael - ceremony of opposites 'den bi şarkı.

    if eyes are the mirror of the soul
    you will find in mine the scorn and apathy
    you will read my hatred as in a curs'd book
    you will see yourself as i see you

    it is a mirror sombre and opaque
    which protects me, which stifles me
    a great ditch around the heart
    which rejects, which estranges me

    there is a world in my head
    a dead world where nothing lives
    and it is there i am, too far,
    far to far to be rejoined

    a crown of thorns is still a crown

    i am a king in a kingodm of suffering
    i have taken my time to reach this stage
    i have taken pains to tourture myself
    to descend, to descend
    into pain, i exist
    an if my brain is numbed
    the thorn in my flesh
    can overcome apathy

    there is glory in humiliation
    a throne to be taken, a crown to win

    i have no more tears,
    and my smile has lost its brilliance
    i have forgotten who i was
    i have killed my emotions
    crushed, empty, weary
    always standing, i am a tree
    awaiting the lightning
  • bol anlamlı bir kelime.
    ing. taç giydirmek.
    tamamlamak
    kafasına vurmak
    kaplamak
    tac
    tepe
  • ayrıca "taçlandırmak, onurlandırmak" anlamlarına da gelmektedir.
  • (bkz: the crown)
  • istanbul konserinde samaelin calmadigi sarki
  • aynı zamanda konserlerde kullanılan ünlü bir ışıklandırma sistemi. 1977 de queen, earls court da bu sistemi ilk defa kullanmıştı.
  • tıp fakültesini bırakıp bize karizma yapan eski ev arkadaşım, yeni sözlük yazarı. iyi org* çalar, hobbit olmasından şüpheleniyorum.
  • bir dönem paşabahçe mağazalarında satılan seramik kupa ve benzeri ürünlerin üreticisi.
  • gelişi şerefine* düzenlenen zirvede* djnr* sayesinde tanıştığım*, pek samimi, şukela* bir suser*.

    kendisine "artık antalyada bir kapın var" diyor, selam ediyor, kadeh kaldırıyorum.*
hesabın var mı? giriş yap