• blue velvet ve basquiat gibi filmlerde oynamis amerikanin bahrinda, kansasta dogmus aktor.
  • mükemmel aktörlerden biri. easy rider ile yönetmenliği denemiş, peter fonda ile tüm zamanların en iyi kült filmlerinden birine imza atmıştır. sapık katil rollerinin adamı... aynı zamanda görkemli kaybeden sıradışı karakterlerin oyuncusu. rumble fish apocalypse now red rock west, easy rider ve blue velvet dışında akla gelen iyi filmleri.
  • speed filminde emekli polis bombaci piskopati da dennis abimiz oynar.
  • six degrees of kevin bacon oyununda başrol oyuncusu olarak seçilse daha iyi sonuç alınırmış sanıyorum. dennis hopper rebel without a cause filmindeki "yarma" tiplemesi ile holivuda adım atmış, sonra da genelde tercih ettiği uç, karanlık, kötü, anti kahraman tiplemeleri ile christopher walken'ın kariyer yapabilmişi olmuş. kendisini efsane yapan film easy rider olsa bile ben ona rumble fish'deki baba karakterinden sonra vurulmuş idim. jon voight, ed harris misali, mainstream olmadan çok başarılı olabilmiş oyunculardan biridir.
  • firecracker'daki rolünü mike patton'a kaptırmıştır.
  • gercekten de cok iyi ve akilda kalici bir oyuncudur.

    bircok kotu hollywood filmlerinde rol aldigi icin onu suclamak biraz haksizlik olur aslinda. daha oyunculuk yillarinin baslarinda, henry hathaway’in yonettigi from hell to texas isimli filmde rol almis; dogaclamayi seven bir oyuncu oldugu icin yonetmeniyle buyuk sorunlar yasamis ve film bittiginde hathaway «hollywood’daki isin bitti» sozunu tutarak unlu studyolara hopper’i buyuk filmlerde oynatmamalarini soylemistir. bu nedenle de hopper’in oyunculugu surdurmesi hayli zorlasmistir.

    tum bu yillar icerisinde oldukca buyuk problemler yasayan dennis bey, hippi mippi de derken kendini gunde ortalama yirmi alti bira, bir sise rom, bir sise tekila ve oldukca fazla kokain icerken bulmustur. aslinda yasadigi bu donem oldukca uzun surmus ve sonunda halusinasyonlar gormeye, hayallerini gercek sanmaya baslamistir. ornegin meksika’daki bir film cekimi sirasinda amerika’nin meksika tarafindan ele gecirildigini kendine inandirmis ve ulkesini kurtarmak icin harekete gecmeye karar vermistir. ayildiginda kendini ciplak bir sekilde meksika otoyolunda yururken bulmustur.

    coppola dahil tum ekibin uyusturucu kullanip sarhos gezdigi apocalypse now'da rol almasi, durumunu daha da kotulestirmistir. filmin setinden cikip wim wenders’in amerikanische freund filmi icin ucakla almanya’ya geldigindeyse wenders’i oldukca sasirtmistir. wenders, hopper’la ilk karsilasmalarini anlatirken sunlari soyler: «ucagin kapisi acildi ve icinden tam anlamiyla bir deli indi. uzerinde hala apocalypse now’daki kostumu vardi ve les gibi kokuyordu. birkac gun boyunca da kendine gelemeyip o rolu oynamayi surdurdu. akli basina geldigindeyse onceki filmin setinde tropikal bocekler tarafindan isirildigini fark etti, yaralari gercekten de agirdi. iyilesmesi icin birkac gunlugune hastaneye yatirdik. beni oldukca korkutmustu.”

    uyustrucu ve alkol sorunlari iyice artan ve yandaki odalarda arkadaslarina iskence edildigini duymaya baslayan hopper, sonunda tedavi olmasi icin hastaneye kaldirilir. aylarca alkol tedavisi olduktan sonra aktorler icin yapilmis bir akil hastanesine gecer. cevresindeki parkinsonlu hastalardan da etkilenerek ellerini kullanamaz hale gelir. sigarasini dahi agzina goturememektedir. bu sekilde asla aktorluge devam edemeyecegi icin depresyona girer. intihar edip etmemek konusunda kararsizdir. sonunda yakin bir arkadasi hastaneden cikararak onu kurtarir. yakalandigi parkinson hastaligi da kisa surede gecer.

    bu sirada rahatlamak icin golf oynamaya baslar. golf sayesinde zaten arkadas oldugu jack nicholson’la iyice yakinlasir. sonra evlenir, cocugu olur...durulup efendi bir insan oluverir. david lynch ve wenders, hopper icin sadece aktor denemeyecegini soylerler. cunku ayni zamanda film cekimlerinde dahi elinde surekli fotograf makinasiyla gezen bir fotografcidir. fotograf kitabi ve sergileri de mevcuttur. gencliginde resimle de ilgilenmis, actigi sergiler buyuk ilgi toplamistir; fakat cikan bir yanginda biri disinda tum tablolari yandigi icin resim yapmayi birakmistir. ayrica easy rider gibi bir filmi cekmis bir yonetmendir de. sean penn, bu film icin ”yonetmenlik yapmaya karar vermemi saglayan film” der.

    kendisiyle de dalga gecer dennis hopper: ”hippilerle dolasan, surekli kokain alip bira icen, politik yuruyuslere katilip radikal goruslu yayinlara destek veren, easy rider gibi bir filmi cekmis bir adamken simdi surekli puro icen, golf oynayan ve araba reklamlarina cikan bir adam oldum.”
  • kötü adam rollerinin vazgeçilmezi,hollywood'un erol taş
  • newyork da (ya da chicago) birsürü güzel sanatlar öğrencisiyle birlikte metrelerce uzunluktaki bir duvarı boyayan keith haring hakkındaki bir belgeselin anlatıcısı olduğunu düşünüyorum nedense.emin değilim.
  • zamaninda hollywood un kara listesinde olan adam..peyote cignedi,esrar icti,billy the kid gibi giyindi,saclarini taramadan saldi uzatti,sonra peter fonda yla tanisip beraber asit takilmaya basladi.... esasli bir film cekebilcegi konusunda israr etti ve easy rider la hakli oldugunu kanitladi,yani hollywoodun eski moda sistemini bir guzel kicina soktu...hem hikayesini yazdi ,hem basrollerinden birini oynadi ,hem de filmi yonetti.biz de yillar sonra bile afiyetle izliyoruz. daha ne yapsin adam be , daha ne yapsin ?!
    (bkz: you are the king of my heart) * ....
  • kendini en begendigi filmi "blue velvet" dir. oyunculuk ve aktorluk kariyerinin yanisira basarili bir fotografci ve ayni zamanda ressamdir. ayrica hali kolleksiyonu yapar. los angeles'ta venice beach'de olaganustu guzel bir evde uma thurman'a benzeyen esi victoria duffy'le mutlu mesut yasarlar.
hesabın var mı? giriş yap