• futbolcu olamamış, rüyaları dışında, ama futboldan da kopamamış bir yazar.
    (bkz: gölgede ve güneşte futbol)
  • "the open veins of latin america" (1971)
    "memory of fire trilogy" (genesis, 1982; faces and masks, 1984; century of the wind, 1986)
    "the book of embraces" (1989)
    "walking words" (1993)
    "upside down: a primer for the looking glass world" (1998)
    "we say no" (1989)
    ve "gölgede ve güneşte futbol" (1995) olmak üzere 9 kitap yazmış, latin amerika'nın en iyi yazarlarından biri kabul edilen ve "eduardo galeano-through the looking glass" adlı kitapta hayatı anlatılan yazar.
  • eduardo galeano, latin amerika’nın ete kemiğe bürünüp dünya toprağında yürüyen ruhudur. yaşamında ve yazdıklarında başkaldırı, hüzün, daha doğrusu çaresizlikten filizlenen avuntusuz acı, doğaüstü imgeler, dostluk, kardeşlik, yine latin amerikalıların vazgeçilmezlerinden biri olan, tutkuyla, canla başla oynadıkları futbolla yan yanadır. gazetecilik geleneğinden gelen galeano, anlatmak istediğini yalın, vurucu bir üslupla, ancak hamasetten uzak bir söylemle kaleme alabilen biridir. bu noktada galeano’yu, gazeteci sözcüğünün çağrışımlarından azat ederek, ikitelli plazalarında köşe başlarını tutmuş medya güneşlerinden ayırmak elzemdir. galeano, halen yaşamakta ve yazmakta olduğundan, ölümün insanlara bahşettiği esrar ve ikbal perdesinden mahrum da olsa, postmodern çağın çarpık düşünce, toplum, kültür yapılarına direnme ödevini yerine getirmekte noam chomskygibi aydınlarla birlikte saf tutmuştur. örneğin, kitle hipnoz araçlarından en birincisi olan televizyon hakkında galeano şunları söyler: “tv, boşluğa, kurulu düzeni tekrarlayan imgeler ve yankısı olan sesler boşaltır; yeryüzünde bunların ulaşamadığı tek bir nokta yoktur. tüm gezegen dallas’ın kocaman bir banliyösüdür. bizler ithal mal duyguları, sosis konservesiymişçesine tüketirken, hayatı oluşturmak yerine izlemek üzere yetişen küçük televizyon çocukları omuz silkip geçiyorlar.
    latin amerika’da ifade özgürlüğü, birkaç radyo istasyonunda ve yerel gazetelerde protestolarda bulunmak hakkından ibarettir. polisin kitap yasaklamasına gerek kalmadı: yalnızca fiyatları, kitapların yasaklanmasına yetiyor.”
  • keşke can yayınları çıkarmasaydı galeano’nun kitabını; hiç kuşku yok ki, kucaklaşmanın kitabı’nı (el libro de los abrazos) ingilizce çevirisinden türkçeleştirmek yerine (kitabın 1994 can yayınları tarafından yapılan baskısının künye sayfasında, yapıtın ingilizce adında dahi dizgi hatası yapılıp “the book of einbraces” yazacak kadar savruk davranılmıştır) özgün dilinden çevirecek bir yayınevi elbet bulunurdu.
  • yazdiklarinin sicakligi ozlenen biri.
    bir de:
    ‘the president of the planet has announced his next crime in the name of god and democracy. he slanders the name of god and slanders the name of democracy, which struggles to survive in spite of the dictatorships which for more than a century the usa have seeded all over the world. bush’s government, which more than a government is an oil pipe line, needs to justify his military expenditure and export the latest models of his arms trade to the battle ground. that said, the rest is a pretext. a pretext for the carnage that will follow, which offends our intelligence. the only place that has used nuclear weapons against a civilian population, a country that unleashed its atomic power on hiroshima and nagasaki, tries to convince us that iraq is a danger to humanity! that president bush has such a love for humanity and yet has conjured up the greatest threat to mankind, why doesn’t he blow himself up rather than another extermination of innocents.’ eduardo galeano – uruguayan author at the world social forum

    http://www.opendemocracy.net/…=33&articleid=877#sam adresinden alinmistir.
  • düşünceleri sadece latin amerika toplumlarının değil bütün dünyanın derdine deman olacak nitelikteki dinlenilesi anlanılası insan.son olarak çitlembik yayınevinden ''tepetaklak'' isimli kitabıyla karşımıza çıktı bakınız latin amerikadan yola çıkarak gerçekler hakkında ne diyor üstad:''gerçeğin ne olduğuna bakmadan onu değiştirmenin sihirli bir formülü yok.onu değiştirmek için önce ne olduğunu görmek gerekiyor.latin amerika'daki sorun bu.onu göremiyoruz.kendimize körüz,çünkü kendimize başkalarının gözüyle bakmaya şartlandırılmışız.''
  • aşkı daha nasıl anlatabilirdik ki:
    ‘uyku tutmuyor.göz kapaklarımın arasına sıkışmış bir kadın var.çık oradan, derdim ona diyebilseydim.neylersiniz ki boğazıma da bir kadın kaçmış.‘ kucaklaşmanın kitabı
  • tersine dünya okulu'ndan bir anektod:

    "güney'in bakış açısına göre , kuzey'in yazı kıştır.
    bir solucanın bakış açısına göre , bir spagetti tabağı orjidir.
    hinduların kutsal bir inek gördüğü yerde, başkaları koca bir hamburger görür.
    hipokrat'ın, galeno'nun, maimonides'in ve paracelso'nun bakış açısına göre, hazımsızlık diye bir hastalık vardı, ama açlık diye bir hastalık yoktu.
    cardona köyü'ndeki komşularının bakış açısına göre, yaz kış aynı elbiseyle dolaşan toto zaugg müthiş bir insandı:
    - 'toto asla soğuk almaz'. diyorlardı.
    toto birşey demiyordu. soğuk alıyordu. alamadığı şey paltoydu. "

    diyerek göreceliliği açıklayan uruguaylı yazar.

    hoş bir tat, hoş bir doku...
hesabın var mı? giriş yap