• orijinali kubbeli olan bu cami gördüğü tadlatlar sonrasında düz çatılı bir hale gelmiştir. caminin mihrabı örneği az görülen tekfur sarayı çinileri ile kaplıdır.
    girişe göre avlunun sağ tarafında havuzlu bahçesi olan bir kahvehane bulunur. caminin arka duvarında da bir güneş saati yer almaktadır.
    caminin hemen yanında tarihi çavuş hamamı bulunmaktadır.
  • küçük bir külliye hüviyetindeki ferruh kethüda camii, istanbul'u istanbul yapan mimar sinan'ın balat'a bıraktığı bir imza. 464 yıldır mevcudiyetini sürdürmekte olan bu zarif camii, vaziriazam semiz ali paşa'nın kethüdası ferruh ağa tarafından 1562-1563 yıllarında yaptırılmıştır. baninin mezarı, adına yapılan caminin avlusundadır.

    caminin tasarımına baktığımızda yapının, ters t planlı adı verilen zaviyeli bir harim ile buna kuzeyden bitişen, enine dikdörtgen planlı ve sundurma şeklinde ahşap bir son cemaat yerinden meydana geldiği görülür. erken osmanlı mimarisine damga vuran zaviyeli veya ters t tipli plan şemasının 16. yüzyılda mimar sinan tarafından ferruh kethüda camii'nde uygulanması, onun eski geleneklere yaslanan çalışmalarının bir örneğini teşkil eder. mhrap nişinin, tekfur sarayı imalathanesinde, 18. yüzyılda yapılmış sır altı tekniğinde çini levhalar ile kaplı oluşu önemlidir, çünkü tekfur sarayı'ndaki çini atölyesi çok az süre işletilmiştir. evliya çelebi'nin bildirdiğine göre caminin kuzey dış duvarında, yani son cemaat mahallinin duvarında, hac yolu üzerindeki bazı noktaları tasvir eden resimler bulunmaktaydı. muhtemelen yangınlardan dolayı bu manzara resimleri ne yazık ki günümüze ulaşmamıştır.

    caminin avlusunda sünbüli dergahı olarak kullanılan bir tekke bulunuyordu. camide muhtemelen tekkenin tevhithanesiydi. reşad ekrem koçu'nun bildirdiğine göre tekke, 1889-1890 yıllarında yıkıldığından yeri arsa haline gelmişti. külliyenin avlusunda derviş hücreleri, bir mahkeme binası ile bir çeşme bulunmaktaydı. 19. yüzyılın sonlarında çıkan yangınlarda mahkeme binası ile caminin ahşap olan son cemaat yerinin yandığı sanılmaktadır.

    1940'lı yıllarda bir sıra taş, üç sıra tuğla ile örülmüş yapının yalnızca dört duvarı sağlam kalabilmişti. minaresinin şerefesine kadar ayaktaydı. polinogal avlusunu harpuştalı bir çevre duvarı kuşatmaktaydı. avlu duvarında beş adet girişe yer verilmişti. cami, 1950'lerde cami derneği tarafından onarılmaya başlandı. restorasyon, 1960'larda dönemin vakıflar genel müdürlüğü tarafından tamamlanmıştır.
hesabın var mı? giriş yap