• geçen sene bu vakitlerde 6 bölümlük ilk sezonu yayınlanan, 2. sezonu da 2016 başında gelecek olan bir dönem dedektiflik draması. yayıncısı ise ingiliz kanalı itv.

    konusu kısaca, rahip sidney chambers'ın (james norton) bir şekilde kendini bir cinayet davasının içinde bulması ve ardından komiser geordie keating (robson green) ile birlikte cinayetlerin aydınlatılmasında etkin rol oynaması şeklinde özetlenebilir. her bölümde farklı bir cinayet aydınlatılırken, yan konu olarak da rahip sidney'nin çevresindeki insanlarla yaşadığı günlük olaylar gayet eğlenceli bir şekilde seyirciye sunuluyor ve bunun yanında kendisinin de bulunduğu savaş sonrası yaşadığı sorunların hayatına etkisi de görülüyor. dizi esasında james runcie'nin roman serisinden uyarlama.

    gayet sade, eğlenceli ve kafa yormanızı gerektirmeyecek bir dedektiflik dizisi. özellikle cinayet davalarında değindikleri konular diziyi ortalamanın bir tık üzerine çıkartıyor ve imdb'de 8 puanı almasını sağlıyor.

    tercih edenler için türkçe altyazıları da şurada bulunuyor. bu arada rahip dediysek aklınıza yaşlı ve sakallı bir şey gelmesin. rahibimiz şu.

    hem merak edip sözlüğe gelenlere başlığını açmış olmak için yazılan, hem de ingiliz dedektiflik dizilerini sevenlere tavsiye niteliği taşıyan bu entariyi de burada sonlandırıyorum.
  • bunu seven bunu da sever : (bkz: murdoch mysteries)
  • üçüncü sezon onayı alan seri.
  • ingilizlerin dizilerini, aksanlarını, görsel planlara bakışlarını, hayatın durağanlığını ve insanın iç çelişkilerini anlatmalarını nasıl sevdiğimi hatırlatan dram polisiye. her bölümde bir ölümün soruşturulması bitiyor bir yandan o iyi. sürüncemede kalmıyor. alıştığımız rahip profilinin dışında ama inandırıcı bir karakter yaratılmış sidney ile. polisimiz geordie ile ilişkileri de çok eğlenceli.
    ikinci dünya savaşından sonra savaşın insanlara etkilerini de yer yer görmek mümkün.
    tabii dönem dizisi olma önceliği olmayabilir ama döneme ait toplumsal değerler, kadınların kıyafetleri ve erkeklerin yanındaki konumları açısından da ilginç gözlemler var.
    izlenir. izlerim!
  • yeni sezonu başlayınca beni ziyadesiyle memnun eden, hele hele ilk iki bölümde sydney chamber'i görünce özlediğimi anladığım dizi. diğer bölümlerde sydney olmayacak diyorlar ama...
    keyifle izlediğim ingiliz dizisi.
    geordie! son bir oyun.*
  • her türlü sevesim var, anladığım dizi.
    will davenport'u da sevdim, sdyney chamber'siz olmaz sanmış idim. yanılmışım.
    mrs. c., leonard, geordie ve güzel gülüşlü will. sizi seviyorum. o ingiliz soğukluğunu, savaş sonrası bunalımlarını, kadınların cemiyet hayatına girişlerini, erkeklerin toplumsal hayattaki yerini, ön yargıları... hepsini bu diziyi izlerken görmek mümkün.
    geordie, senin cathy'yi sevmeni severim ayrıca!*
  • sidney chambers'in karanlık ve melankolik halini seviyordum ve o gidince sanş vermem diziye diye düşünürken yeni vicar'ın hal hareketlerini, karakterini sevdim.
  • nispeten küçük ve kıyı bir yerde bir anda yaşanmaya başlanan vakalar ve onları çözen bir kahraman... bu konu sinema/dizi tarihinde ne kadar işlendi, hâlâ da bir şekilde tutmaya devam ediyor. fakat şu hususa ister istemez gülüyorum: böyle kurgularda, "kahramanımız" gayrete düşüp vakalara el atmadan önce o bölgede hiç mi olay olmuyor yahut oluyorsa nasıl çözülüyor, oluyor da faili meçhul kalarak rafa mı kaldırılıyor hep? enteresan işler!

    dizinin konusu seri kitaplardan uyarlamaymış ama atmosferi ve bazı diyaloglar aklıma downton abbey'yi düşürdü.* sanki o dizi bitmemiş de "yüksek sınırlarının" ardındaki insanlar onlardan az çok kaptıkları görgüyle ördükleri yaşamlarını sürdürüyorlar gibi geldi. (hemen yakınlarındaki cambridge'in kadim ve ağır varlığı da öyle hissettirmiş olabilir.) tabii d.a.'nin müziklerini yapan john lunn'un bu dizinin de müziklerini -epey benzer tınılarla- bestelemiş olmasının da payı büyüktür. (ki shetland'ın da müziklerini lunn yapıyor ama onda bu kadar bariz benzerlik yok.)

    bir bölümünde, "dünya dönmeye devam eder ama grantchester aynı kalır." denmişti, ben de "vay be grantchester, ne çok olay sığdırmışsın sakin 'aynılığına'" deyip gülmüştüm. üstelik ne hikmetse kasabaya atanan her görevlinin birden dedektiflik ve dava çözme kabiliyetleri ortaya çıkıyor, neticede biri birdenbire başka projelere yelken açsa da yerine gelen de cemaati falan ikinci plana alıp dava tahlillerine yardıma koştu. bakalım beşinci sezonda hangi sırları gün yüzüne çıkarıp mrs. maguire'ı çileden çıkaracaklar.*
  • cambridge'e 2 km mesafede, rupert brooke'a uzun uzun şiir yazdıran şirin köy. newnham-trumpington hattındaki iki araba enindeki ana caddesi hafta sonu gezmeye gelenlerin park etmesiyle tek şeride düşer. aynı adlı dizinin bazı sahneleri köyde geçer, yolda film ekibi normaldir. lord byron, virginia woolf ve rupert brooke bir dönem burada takılmışlardır; bu nedenle turist profili oldukça ingilizdir.

    bisikletle ya da yürüyerek ulaşılır. yeterince uzmansanız punt* ile gitmek de mümkündür.

    (bkz: grantchester meadows)
    (bkz: the orchard tea gardens)
    (bkz: david gilmour)
hesabın var mı? giriş yap