• harflerin bestekârı da denilen son büyük hattatlardan. gözleri kapalı yazabilen ustalardan imiş. asıl ismi musa azmi. 1891 yılında diyarbekir'de gözlerini açmış, 1982 yılında haydarpaşa numune hastanesi 3. dahiliye servisinde gözlerini yummuştur. ölüm döşeğinde bile yazı yazmaktan vazgeçmemiş bir rind.
  • asıl adı şeyh musa azmi'dir. bu bakımdan "azmi" imzalı bir çok yazısı vardır. hamid, takma adı ile tanınmaktadır. aytaç soyadını almıştır. 1891'de diyarbakır'da doğmuştur. tuhfe-i hattatîn'de adı geçen hattat amidî yani diyarbakırlı seyyid adem efendi torunlarından zülfikar ağa'nın oğludur.
    ilk öğrenimini sibyan mektebinde diyarbakır meb'usu hoca mustafa akif efendi'den yapmıştır. yazı aşkı da bu hocanın eğitiminden doğmuştur. rüşdiye mektebinde hoca vahid efendi'den rik'a ve jandarma kolağalarından (önyüzbaşı) ahmed hilmi efendi'den sülüs yazıyı öğrenmiştir. ayrıca kavas-ı sağır imamı said efendi'den ve akrabasından hüsn-i hat hocası abdüsselam efendilerden de öğrenimini sürdürmüştür. 18 mayıs 1982'de ölmüş, vasiyeti üzerine karacaahmet mezarlığında şeyh hamdullah'ın yakınındaki kabrine, bir mi'rac kandili günü toprağa verilmiştir.
  • emekli müftü olan bir komsum 70'li yillarda hamid hoca'dan ve üstad süheyl ünver'den ders almis. mesk calismalarini yaptigi defterde, hamid aytac merhumun kaleminden rabbi yessiri görünce vurulmustum. üstelik defteri ters cevirip arka kapagi ilk sayfa gibi acinca süheyl ünver'in elinden cikmis lalelerle, güllerle karsilasiyorduk. dilimi cözüp birsey diyemedigime yanar dururum. cocukluk iste, aglayip sizlasaydim ya da defteri kapip mahalleyi terketseydim. bazen bizden sonrakilere kalacak mirasimiz, biz tam da cocukken kapimizin önünden geciyor. o tantanasiz sessiz günlerin eteginden bugüne düstük. elde avucta hicbirsey yok. günahimizi ne ile temizleriz bakalim.
  • son osmanlı hattatı hamid bey, 1891 yılında diyarbakır (amid)'da doğmustur. asıl adı musa azmi olan hattat başlangıç yazılarında azmi daha sonra ise hamid imzasını tercih etmiştir. dedesi zamanının meşhur hattatlarından adem-i amidi'dir. yazı sanatına olan alakası sibyan mektebinde hocası mustafa akif tütenk'in teşviki ile başlayan hamid bey, askerî rüşdiye'de resim hocası ahmed hilmi bey'den sülüs, vahid efendi' den de rika yazılarını meşketmiştir. 18 mayıs 1982 yılında vefat eden hamid bey, karacaahmed mezarlığı'na defnedilmiştir.

    hamid aytaç, bir dergide yayımlanan röportajda eserleri hakkında şu açıklamaları yapmış: "eserlerimin başında yazmaya muvaffak olduğum iki kuran gelir. bilhassa bu iki eserim diğerlerine bedeldir. onlarla ne kadar iftihar etsem azdır. bunlardan bir tanesi hem türkiye' de hem almanya'da tab edildi; böylece kitap halinde görme bahtiyarlığına eriştim. diğerini de merak ve sabırsızlıkla bekliyorum. inşaallah onu da basılmış olarak görmek nasip olur. zaten hattatların en büyük emeli kuranı kerim yazabilmektir. zira bu herkese nasip olmaz. bu bakımdan ben kendimi bahtiyar addediyorum".

    "diğer eserlerime gelince, bunca uzun yılların mahsulü olan eserlerimin birçoğunu bugün hatırlayamıyorum bile. bazılarını görünce de o yıllara ait hatıralar gözümde canlanıyor. zaten bütün eserlerimi tek tek saymam mümkün değil. sadece mühim olanlarından bazılarını zikredeyim: câmilerdeki yazılarımın en mükemmeli şişli camii'nin yazılarıdır. bu bana allah'ın bir lütfu idi. şimdi böyle bir yazıyı yazabileceğimi zannetmiyorum. camiin mimarı vasfi bey, akademi' den arkadaşımdır. necmeddin okyay hoca, kuranı kerim'den bazı ayetler seçmiş bana getirdi. ben de bunlar arasından tevbe suresi'nin on sekizinci ayetinin bir kısmını seçtim. önce kurşun kalemle istif şeklini karaladım. asıl yazıyı yazarken, lamelifleri bir türlü yerleştiremiyordum. yorulmuşum. ışığı söndürdüm ellerimi göğsüme kenetleyip gözlerimi kapadım. kısa zamanda dalmışım. rüya ile yakaza arasında yazının bütün istifi gözümün önüne geldi. lamelifler ortada yerleşmiş olarak duruyordu. heyecandan uyandım lambayı yaktım ve istifi tamamladım. camiin mimarı vasfi bey tophane'deki kılıç ali paşa camii'nin kapı yazılarını görmemi tavsiye etmişti. iyi ki gidip görmemişim; yoksa onların tesirinde kalırdım ve bu yazı yazılamazdı. yazı üç gruptan müteşekkildir: en altta ortada mevlana'nın sikkesini, daha yukarıda burun ve iki göz gibi insanın sımasını andırır. daha sonraları bazı kimselerin arzusu ile bu yazıyı levha olarak da yazdım".

    "bundan başka ankara kocatepe camii ile eyüb camii kubbe yazıları, söğütlüçeşme camii kapı başlarındaki yazılar, paşabahçe camii, hacı küçük camii ve yeni postahane arkasındaki mescidin yazıları, kasımpaşa camii dış revak (nebe suresi), çan camii (çanakkale), tavas camii (denizli) yazıları. ayrıca cevşenül kebir ve hizbül envar adlı evrad ile elifba cüzleri, kırk hadis, hazreti mevlana: hayatı ve eserleri (arapça ve farsça olarak), sayısız kitap kapağı yazıları, hat örnekleri, hilyeler, mezar taşları, yunus emre, fuzuli, şeyh galib, nabi, yahya kemal gibi şairlerin şiirlerinden bazıları ki, bunlar arasında bilhassa yahya kemal'in "ezanı muhammedî" ve "rindlerin ölümü" ile nabi'nin "sakın terki edebden..." şiirleri en mühimleridir. ve binlerce levha. levhalarımdan en beğendiğim, rakım'ın yazdığı fatiha'yı aslına uygun olarak yazdığım levhadır. bu levhayı tam altı ayda tamamlayabilmiştim".
  • asıl adı şeyh musa azmi'dir. bu bakımdan "azmi" imzalı bir çok yazısı vardır. hamid, takma adı ile tanınmaktadır. aytaç soyadını almıştır. 1891'de diyarbakır'da doğmuştur. tuhfe-i hattatîn'de adı geçen hattat amidî yani diyarbakırlı seyyid adem efendi torunlarından zülfikarağa'nın oğludur.

    ilk öğrenimini sibyan mektebinde diyarbakır meb'usu hoca mustafa akif efendi'den yapmıştır. yazı aşkı da bu hocanın eğitiminden doğmuştur. rüşdiye mektebinde hoca vahid efendi'den rik'a ve jandarma kolağalarından (önyüzbaşı) ahmed hilmi efendi'den sülüs yazıyı öğrenmiştir. ayrıca kavas-ı sağır imamı said efendi'den ve akrabasından hüsn-i hat hocası abdüsselam efendilerden de öğrenimini sürdürmüştür. resme yetenekli olduğundan askerî rüşdiye resim ve fransızca öğretmeni merhum ressam ali rıza bey'in öğrencisi ressam hilmi efendi'den resim öğrenmiştir.

    öğrenci iken hasan ferid bey'in atlasından haritaları aslı gibi çizdiğinden eser, okulun müzesine konulacak değerde görülmüştür. harb okulu matbaası hattatlığına, sonra da genel kurmay serhattatı (hattatların başı) hocası mehmed nazif efendi'nin ölümü üzerine bu matbaaya geçmiştir. bu görevi yedi yıl sürmüştür. bu görevi sırasında l. dünya savaşı'na rastlayan yıllarda yıldırım orduları grubu emrinde almanya berlin'de harita dairesi'nde bir yıl çalışmış, sonra istanbul'a dönmüştür. mütarekeden sonra istifa etmiş ve "hattat hamid yazı" evi diye bir işyeri açarak o tarihten sonra hep serbest çalışmıştır. hattat hamid bey türk matbaacılığına çinkografi, çelik üzerine resim ve yazıhakketme yani gravür, kabartma ve lüks baskı tekniğini de ilk getirenlerdendir.

    istanbul'da en yeni camilerden olan şişli camii'nin eşsiz yazıları ile bir çok evlerde, salonlarda ve işyerlerinde mısır ve irak'ta, hatta dünyanın her yerinde onun binlerce nefis yazısı vardır. uzun ve verimli bir ömür süren hattat hamit bey bütün islam aleminden, hatta japonya'dan bile bir çok öğrenci yetiştirmiştir. son yazılarından biri, kırk hadistir. süleymaniye kütüphanesi arşivinde yazılarından bir kısmının mikrofilmleri alınarak saklanmıştır. islam festivali için 1976 yılında ingiliz televizyonu, süleymaniye kütüphanesi'nde renkli bir filmi çekmiştir. ölümünden birkaç ay önce de islam kültür ve tarih merkezi tarafından böyle bir film hazırlatılmıştır. ayrıca süleymaniye kütüphanesi arşivinde kasetlerde kendi sesinden hayat hikayesi vardır. mekke-i mükerreme'de yapılmış olan son islam konferansında hattat hamit bey'in yazdığı bir kur'an-ı kerim'in almanya'da yapılmış nefis yaldızlı ve renkli bir baskısı suudî arabistan kralı halid tarafından bütün müslüman ülkelerin devlet başkanlarına armağan edilmiştir.

    18 mayıs 1982'de vefat etmiş, vasiyeti üzerine karacaahmet mezarlığında şeyh hamdullah'ın yakınındaki kabrine, bir mi'rac kandili günü toprağa verilmiştir.

    daha fazlasi için http://www.kalemguzeli.org/…ndex.php?go=main&kno=18
  • yazıyı kendi kendine geliştirdiğinden ötürü allah'a hamd etmesi gerektiğini farkederek hamd eden anlamına gelen "hamid" ismini kullanmaya başlamıştır. yetiştirdiği en önemli iki öğrenci hüseyin kutlu ve hasan çelebidir. kutlu ve çelebi hocalar vasıtası ile sülüs hattı genç nesillere öğretilmektedir.
  • elcağızıyla aharladığı kağıdın üstünde siyah mürekkeple çektiği vav'ın karnında kıvrılıp uyumak istediğim harflerin efendisi.

    mühresi bile olabilseydik bize bir ömür yeterdi.

    ahir ömrü bereketli, feyzi üzerimize olsun.
  • yazi yazarken bazen uyuya kaldigi, yanindaki ogrenciler tarafindanda ayip olmasin edepsizlik olmasin diye ses edilip uyandirilmadigi, bir sure sonra kendisi uyanip, eli hic titrememis bir vaziyette yaziya devam ettigi soylenir. eli iste bukadar hassasdir rahmetlinin. son gunlerinde epey sikinti cekmis olsada 1500'un uzerinde eser birakmistir. halim özyazıcı'nin da hocasidir kendisi.
  • 1982 yılında hastahanede iken bir röportaj vermiş ve kendi hayatını anlatmış. hayat hikayesini muhtelif vesilelerle, farklı kaynaklarda okumuştum. fakat hattat hamid nasıl hattat hamid olmuş, bunu en iyi anlatan yazı, yine kendi dilinden, son demlerinde verdiği röportaj oldu. buyrunuz
  • romantizmi yapıldığı kadar üzerine düşülmediğini gördüğümüz, üzüldüğümüz hattat.
    hayatını anlattığı bir üstteki linkde yer alan röportaj yanında şöyle ilginç bir detay, büyük bir şekilde ıskalanmaktadır; hattat hamid, fakr-u zaruret içinde, ömrünün sonuna kadar atölye-evinde yaşamış ve vefat etmiş birisi. tabela'dan antetli kağıda ömrü boyunca, latin harfleri olsun, arap harfleri olsun, nereye ne yazı talep edilirse yapmaya çalışmış, rızkını kazanmıştır. o nedenle sağda solda ufak büyük hattat hamid yazıları görmek çok olasıdır. altında imzası olanları yanında, imzası olmayanları tespit için büyük arkeolojik kazılara girilmesi gerekmektedir. benim bildiğim bu işi gönüllü yürüten twitter'ın fahmethilmi'si var, başka da göremedim.
hesabın var mı? giriş yap