• baktığım her an, attığım her adım için müteşekkir olmayı unutmam demektir. yazdığım her harf. dinlediğim her şarkı. tadını alabildiğim her tatlı. okuyabildiğim her eser. dışarıda bir kızın göz kırpması. arkadaşlarımla basketbol oynamak. en önemlisi anlamak. birşeyleri anlayabilmek. varolduğumun farkına varabilmek. bunları her yedi kişiden biri yapamıyor. bunu unutup da kendimdeki eften püften rahatsızlıklar için, yaşam standardım için üzülüyorsam, "böyle hayat mı olur?" diyorsam, lanet olsun bana.
  • özellikle türkiye'de engellilerin zorunlu olarak aktif hayattan soyutlanması nedeni ile maalesef çok kolay gerçekleşir olmuştur.
  • kent içindeki cadde, meydan ve bulvarlarda, yaya geçişlerinde ve ana caddeleri kesen sokak başlarında standartlara uygun özürlü rampalarının yapılmayışının sebebidir.

    not: "hangi ülkede yaşıyorsun sen birader" diyen arkadaşım. yarın öbür gün senin de başına bir hal gelir, engelli konumuna düşersen hangi ülkede yaşadığının bir önemi kalacak mı?
  • hayatın içine 70'te 1 oranında girebildikleri bir toplumda yaşamamız dolayısıyla mümkündür. bunu istiyoruz zaten, engellileri görmek bile moralimizi bozuyor. herkes sağlıklı, genç, güzel olsun, içimiz açılsın istiyoruz. üstelik bunu sadece kültür dayatmıyor. genlerimiz biyolojimiz, insanlar ve insanlık olarak bu genetik belirlenmişliği ve üstüne cilalanmış görünüşte sofistike kültürü aştığımız zaman biz insanlar farklıyız diyebileceğiz.
  • omurganıza normalden biraz daha güçlü bir darbe aldığınızda, yapamayacağınız eylem. bu kadar hızlı ve amansız oluyor, ne kadar dikkat ederseniz edin. hayatı engelli insanlar için de yaşanabilir kılmadıkça gerçekten insan olamazsınız.
  • okuyunca ya da görünce bir şeyler yapmak için çırpınmayı göze alırken daha sonra onları unutan pisliklerden yalnızca biriyim. galiba başına gelmeden anlayabilen yüce gönüllülerden değilim. ben de saman alevi gibi anında yanıp, anında sönenlerdenim. ne yazık..
  • bu unutmak öyle bir unutmaktır ki başka karanlıklara da ayna tutar. hangi karanlıklara mı? çevrenize bir bakın! değil yedide bir, yüzde bir engelli görmeniz bile mümkün değildir. neden? çünkü ne fiziksel olanakları gelişmiştir bu ülkenin engelliler için ne de psikolojik olanakları. engelliler yalnızca engelli değil hapistirler aynı zamanda kapalı mekanlarına. gözümüzü kapatıp bir engelli hayal etsek onumuzdan dokuzu pencereden dışarıyı seyreden bir engelli hayal eder. bu anlayış var oldukça da bu unutmaklar çok insanda peydah olur.

    hangi kaldırımlara, hangi binalara çıksın engelliler; hangi insan uzaylı görmüş gibi bakmasın kendilerine?!

    sarmal içinde sarmal bir unutmaktır bu. unutuldukça yok olan, yok oldukça unutulan; unutulup yok oldukça pencerelerden yedi sağlıklı insanı seyretmeye mahkum olan unutulmuşların kaderi olan unutmaktır bu.

    bir gün bizim de engelli olup olmayacağımız değildir konu; her günü bizden farklı olanların bugünü ve yarınıdır.
  • tanrının ne kadar mükemmel bir dünya ve düzen yarattığına inanmakla başlar.
  • hatırlamak demenin acımak olmadığını belirtmem gereken konu. hatırlayın. hatırlarsanız onların hayatı kolaylaşır. onlar da her otobüse binebilir, onlar da her merdivenden çıkabilir, onlar da her kitabı okuyabilir. sadece hatırlayıp, aynı zamanda hatırlatmanız çok şey değiştirir. siz hatırlarsanız, başkaları da hatırlar. unutmayın yeter ki.
hesabın var mı? giriş yap