• doğrudur. savaşlar, katliamlar hep bu ordular sayesinde yapılmıştır.

    peki ama bir de çözümünüz olsaydı daha güzel olmaz mıydı romantik sözlükçülerim? böyle sloganvari konuşmaktansa deseniz ki orduları şu şekilde tasviye edebiliriz, şiddeti ortadan kaldırmanın yolu şudur diye. tespit yaptım oldu demek yetmiyor ne yazık ki. ordular kötüyse rasyonel bir çözüm önerebilirsiniz. ancak maalesef bu olmayacak, çünkü bunun bir yolu yok. insan bu dünya üzerinde varoldukça savaşacak ve orduları da olacak. evet, ben de istemezdim böyle olsun, ama şirinleri de görmek istiyordum lakin masla diyarında yaşamıyoruz işte.

    günün birinde ordular tasviye edilirse anlayın ki insanoğlu savaşmak için yeni bir enstrüman bulmuştur.
  • e bu lafın doğru olduğunu kabul edelim, sonrasında çözüm ne olacak peki derseniz, bu lafın doğruluğuna ikna olunması çözümün ilk aşamasıdır zaten derim. sanki herkes orduların kötü olduğunu kabullenmiş de zorunluluktan mı ordular hala varlar.. daha neler. hele bi bütün insanlık bu fikre kani olsun, sonrası zaten çorap söküğü gibi gelir, endişelenmeyin siz.
  • "...isviçre ordusu en azından estetiktir" diye devam eden isviçreli genelkurmay başkanlığı açıklaması
  • insanlığın medeniyeti kurması ile ortaya çıkan toplumsal sözleşmenin gereği olarak insan eli ile kurulan her kurum gibi ordu da kötüdür. insanın şiddet, öfke, yok etme, sahip olma, saldırma -ve bunun doğal sonucu savunma- gibi kötücül özelliklerinin bir sonucu olarak ortaya çıkmıştır. herkesin de bildiği gibi zaten savaşların yegane sebebi olması dışında "bireyselliği" öldüren, en yüzeysel bakış açısı ile bile bakıldığında formalarından tutun da saçı sakalı hatta donuna kadar insanları tektipleştiren; "birlik ve beraberlik", "şehitlik mertebesi", "vatani görev" gibi söylemlerle mütemadiyen meşrulaştırılmaya çalışılan bir kurumdur. iyiliği, faydası, güzel yönleri sürekli gündemde tutulmaya çalışılan her şey kadar kötüdür.

    "her ordu kötüdür" ifadesinin doğruluğuna ve haklılığına inanmak ve buna riayet ederek vicdanen herhangi bir ordunun bir üyesi olmayı red etmek; her şeyden önce kötülüğün varlığını reddetmeden kalben ve bedenen ondan uzak durmak tüm ülke ordularının belki bir gün dağıtılma ihtimalini ortadan kaldırabilecek güçte girişimlerdir. herhangi bir sebeple veya mecburiyetle bir süre orduya katıldıktan sonra istersen sonsuza kadar ordunun kötülüğünden bahset, hayatını buna ada, yine de kendi adına atabileceğin önemli bir adımı ıskalamışsın demektir.
  • (bkz: #15032841)
  • - her ordu kötüdür esasında her ordu da iyidir.

    imza ahmer çakar*
  • her ordu kötü olmasının yanında zaten her zaman asli sebep olarak "kaynak harcamak" için de varolur, ayrıcalıklı sınıf olmak glikoz tüketmeyi daha da zevkli kılıyor. karl polanyi'nin the great transformation'da dile getirdiği ilginç bir "kültürel icat" bulunuyor. 19. yüzyıl medeniyeti büyük devletler arasındaki güç dengesi, liberal devlet, kendi kurallarına göre işleyen piyasa* ve uluslararası altın standardı üzerine kuruludur. birinci dünya savaşına kadar napolyon savaşlarından itibaren büyük çaplı bir savaş olmaz büyük devletler arasında (kırım savaşı gibi sömürgecilikle alakalı savaşları saymazsak, ama bu yüz yılllık dönemde ancak 18 aylık bir süreyi kapsıyor savaş dönemi.) yani ticaretin gelişmesi, burjuva kasasının dolması için büyük devletler arasında barış olmalı (ya da savaşlar çok kısa sürmeli), küçük/lokal devletler de birbirini yemelidir. lakin küçük devletleri savaştırarak da büyük gelirler elde edilemez, neticede burjuvazi silah satmak zorunda. bunun sonucu olarak bir kültürel inşa yardıma yetişir (polanyi'nin tanımlamasıyla "korkunç bir icat") "barış için silahlanma". ne güzel, paradoks gibi görünse de hem ticaretin gelişmesi için büyük devletler arası barış oluyor, hem de bol bol silah satıyorum; marx'ın tanımlamasıyla kapitalizm temelde "fayda" değil "kâr" aradığı için sorun yok. bu (aslında bir işe yaraması, karın doyurması ya da insanlara faydalı olması da beklenmeyen) sistem kurumlar aracılığıyla devam ediyor ("jeopolitik önem"), herkes nemalanıyor ister kışlasında ister kulübünde otursun. kullanmamak üzere ("barış için") satılan silahlar, boş yere harcanan işgücü ve kaynaklar... kar getiren her alana yatırım yapılmalıdır burjuva ideali için. ama gerçekten de bir silah tavanda asılıysa o silah günün birinde mutlaka kullanılıyor, "barış için silahlanma" icadı da olsa netice olarak nur topu gibi iki dünya savaşı elde ediveriyoruz.
  • martin luther der ki; "nothing good ever comes of violence" yani "şiddetten hiç iyi bir şey çıkmaz"..
  • yüz sene önce "kölelik kötüdür" diyen bi adama cevap olarak "kaç bin senedir kölelik var, sen dedin diye mi kaldırılacak" diyen adam gözümüzde hangi mertebedeyse, bugün "ordular kötüdür" diyen adama "kaç bin senedir ordular var, sen dedin diye mi kaldırılacak" diyen adam da aynı mertebededir.

    bir yanlış, kaç bin sene tekrarlanırsa tekrarlansın illa ki yanlıştır. yanlış olduğuna kani olmak da o yanlışı yok etmenin ilk aşamasıdır.
hesabın var mı? giriş yap