• kisa filmleriyle tanidigimiz mehmet bahadir er'in cekimlerine muhtemelen basladigi filmi..
  • türkiye gibi film setlerinin afrikanın ücra bölgelerindeki köyler seviyesindeki imkanlar içerisinde bulunduğu bir ülkede senaryosuna hayvan koyan senaristin de, filmde görünecek hayvanı herhangi bir aksesuardan farklı görmeyip eşya gibi muamele eden asistanın da, ilgilenmek zorunda olduğu hayvana "ayy ben tiksinireeam çook" diyen asistanın eline emanet eden şefin de taaaa ebesinin ön dişlerine kadar.... yolu var. kara köpekler havlarken filminin setinde bir köpeğin ölümüne biliçsizlik, kara cahillik ve vurdumduymazlık ile sebep olunduysa bu filmin çekimlerine derhal ara verilmeli, sebep olanlar işten uzaklaştırılmalı, hayvanlarla ilgilenecek bir veteriner, eğitmen vs. sette hazır bulundurulmadan da çekimlere başlanmamalıdır. bu işleri az çok bilen biri olarak şu yazdıklarıma ben bile gülüyorum gerçi. bana kalsa türkiye'de tüm setleri durdurup film sektörüne bulaşmış herkesi ömür boyu bir rehabilitasyon merkezine kapatmak lazım..
  • bundan 19 yıl önce çekilen berdel filminde bir av sahnesi vardır. tark akan'ın kafası atar, tüfeğini alır ve ormana gider, burada bir tavşan ve kekliği vurduğunu görürüz. filmi burada izlemeyi bırakırsak sonundaki uyarı yazısını kaçırmış oluruz. filmin sonunda filmde kullanılan tüm hayvanların veteriner nezaretinde kullanıldığı ve hiçbir hayvana zarar verilmediği özellikle belirtilir. kara köpekler havlarken, daha çekim aşamasındayken setinde öldürülen bir köpek ile haber olmuştu. berdel'in üzerinden 19 yıl geçmiş ama bunca sene içinde bazı şeyler iyiye gitmemiş demek ki sinema sektörü adına. bu filmi asla izlemeyeceğim. bir başyapıt bile olsa bir canlıdan daha kıymetli değildir. canlıya kıymet vermeyen bir yapıt zaten başyapıt olmanın yanından bile geçemez. yazıklar olsun.
  • çaça karakteri -bilerek mi yapılmış bilmiyorum ama- başka semtin çocuklarındaki yine volga sorgu'nun oynadığı ismini şu an hatırlayamadığım karakterin birebir aynısı. güvercinler de öyle, teras da.. filmin pek çok yerinde iki filmin benzer yönleri dikkatimi çekti. ikisinin de "varoş" semtlerde geçen hikayaler olması aynı mesele bu kadar denk karakterler ayrı mesele. yanlış anlaşılmasın sadece bu kadar pişti biraz fazla geldi. hele ki başka semtin çocukları da yarın akşam emek'te. iyice pişti olacaklar..

    ha film nasıl derseniz gayet etkileyici. volga sorgu şov yapmış biraz. hikaye tam olarak onun üzerine olmasa da fazlasıyla öndeydi çaça karakteri. sanıyorum ki yönetmen serbest bırakmış "siz takılın abi, eğlenin" demiş. fena da etmemiş, eğlenmiş volga.. onun dışında da tüm oyuncular gayet başarılıydı.. kamera iyiydi; ışık iyiydi; müzik iyiydi; ses biraz zayıftı ki o da umuyorum festival gösterimi olduğu içindir..

    ama keşke bu kadar basit devamlılık** ve dublaj*** hataları olmasaymış...

    tabi yaşasın türk sineması!!!
  • ses sistemini bozukluğu sebebiyle, dialoglardan hiçbir şey anlamayıp büyük bir kısmını alt yazılardan takip ettiğimiz film. ayrıca görüntünün de zaman zaman gözlerimin dönmesine varacak kadar yorucu olması da bir diğer olumsuzluk. ancak, her şeye rağmen konusu, konusunun işlenişi ile izlenmeye değer bir film olmuş.

    filmin yönetmeni mehmet bahadır er'e gelince; (bkz: hot prospect for the future)
  • yurt dışında black dogs barking ismiyle festivallere katılmış mehmet bahadır er filmi. kendi deyimiyle izlemek "istedikleri, yapmak istedikleri filmi" çekmişler.

    http://kavanozdakiadam.blogspot.com/…igim-film.html
  • mehmet bahadır er'in bu süper alçakgönüllü, naif, benim kadar nemrut bir izleyiciyi bile kıkır kıkır güldürebilmiş komik filmi bence kısa filmlerden uzun metraja başarılı bir geçiş örneği olmuş. gencecik bir yönetmenden o kadar ayakları yere basan bir şeyler çıkacağını pek beklemiyor insan, zaten bir sürü problemli tarafı da yok değil; ama filmi tahmin ettiğimin üzerinde iyi buldum. hikaye iyi yazılmış, çok da gerçekçi işlenmiş.

    oyuncuları ilk başlangıçta epey tutuktu; sanıyorum ilk anaokulu önü sahnesi de dahil, buraya kadarki bölüm. neyse ki o kısım kısa sürdü; sonrasında rahat oyunculuk ve doğal diyaloglar filmin sonuna kadar devam etti gibi. oyuncular arasında bir tek ayfer dönmez pek iyi sayılmazdı, onun haricinde bence burada bir sıkıntı yok. (bu arada cemal toktaş'ın kaan urgancıoğlu'na ikizi kadar benzemesi çok acaip.)

    bir başka aksaklık muhtemelen teknik imkanlarla alakalı. ingilizce altyazıdan türkçe diyalogları takip ettiren enikonu kötü seslendirmesini şu saatten sonra revize edebilen bir teknoloji var mıdır bilemiyorum; vardır diye tahmin ediyorum, buna bir şey yapılsın. bir de yönetmen mezarlık, alışveriş merkezi gibi (uzun da sayılacak) bir takım sahnelerde tüm genel görüntüyü neden o derece flu tutmuş bilemedim; ama özellikle alışveriş merkezinin hali hazırda göz yoran beyazlığı bir de o kadar bulanıklaştırılınca bakarken bayağı bildiğin acı çekiyor insan. ayrıca yönetmeni tanıyoruz, çok şirin çok sempatik bir suratı var eyvallah, ama illa bir sahnede görüneyim diye eklediği kısmı sevmedim. final sahnesindeki (aslında beklenen) dram ise filmin baştan sona genel gidişi düşünüldüğünde hakikaten fazla mı dramatikti nedir, bir tuhaf bitti gibi.

    beri yandan biraz magazin yapacağım; filmin 16 nisan emek sineması premier'i çok daha tanınır bilinir yönetmenlerin, kült olmuş festival filmlerinin gösterimleriyle yarışır bir kalabalığa sahne oldu; üstüne üstlük sevdiğimiz tarz sinema ünlülerinin, görece-daha-az-ünlülerin ve yeni nesil bir sürü oyuncunun akınına uğradı. nuri bilge ceylan mı istersin, settar tanrıöven mi. bennu yıldırımlar, sumru yavrucuk, şimdi üstünden zaman geçtiği için hatırlamadığım bir sürü "sinemasever sinemacı", eleştirmen oradaydı. ilgide erkan can etkisini de hesaba katmak lazım tabi ama yine de bu kadar ilgi görebilmesi beni mutlu etti; mehmet bahadır er'den umutluyum, nice güzel işler bekliyorum.
  • bu film için bir köpek öldü. bu haberi;
    http://www.porttakal.com/…an-kopek-oldu-107086.html

    bu da yönetmenin açıklaması. sette ölmemiş. hint kınası alerji yapmış ölmüş. ben fark göremiyorum ya sen?
    http://medya.webim.eu/?i=15347
  • 2009, türkiye
    35 mm, 88’, renkli
    yönetmen: mehmet bahadir er, maryna gorbach
    senaryo : mehmet bahadır er
    görüntü yönetmeni : sviatoslav bulakovskyi
    kurgu : maryna gorbach
    müzik : alp ekin çakmak, barış diri
    oyuncular : cemal toktaş, volga sorgu, erkan can, murat daltaban, taylan ertuğrul, ayfer dönmez, ergun kuyucu, mehmet usta, onur dikmen, şener savaş
    yapımcı : mehmet bahadır er
    yapım : karakırmızı film
    dünya hakları / world sales: karakırmızı film

    --- spoiler ---

    selim, anadolu’dan istanbul’a göçmüş bir ailenin çocuğudur. herhangi bir mesleği ya da profesyonelliği olmayan, oturduğu apartmanın çatı katında güvercin besleyen saf bir gençtir. anaokulunda öğretmen olarak çalışan bir kıza âşıktır.
    selim’in en yakın arkadaşı çaça celal ise bıçkın bir mahalle delikanlısıdır. selim ve çaça, gökdelenlerin hemen yanında dar gelirli insanların yaşadığı bir mahallede oturup, yolun öteki tarafındaki lüks semtlerde usta dedikleri birisinin hesabına otoparkçılık yaparlar. en büyük hayalleri kendilerine ait bir otoparka sahip olmaktır. ancak selim’in sürekli gittiği lokalde tanıştıkları mehmet’in teklifiyle hayatları değişir.

    --- spoiler ---
hesabın var mı? giriş yap