kavram

• mefhum, nosyon anlaminda da kullanilir. beyindeki olusum, tasarim gibi bilinip de zor anlatilan kelime.
• nesnelerin olgu , durum ve devinimlerinin zihinde tasarımı.
• bir şey hakkında genel fikir. kavramlar hakkındaki genel problem bunların farklı insanlara farklı şeyler çağrıştırabilmesidir. mesela özgürlük kavramı her insan için aynı şeyi ifade etmeyebilir.
• ingilizcede concept olarak anilan, kisilerin bildikleri, gordukleri, merak ettikleri ve hatta hayal ettikleri tum olgular hakkindaki fikirlerini kapsayan bir sozcuktur. loopa sokacak olursak, kavram da bir kavramdir.
• bi yalınlama/soyutlama sonucu ortaya çıkan fikir.
• mabaddan uydurulabilen hallerinde söz konusu fikri somut bir halde sunmak üzere taslak hazirlamak her daim mümkün olmayabilir, mümkün gibi görünse de sonuç bir boka benzemeyebilir. neymis? öyle siçar gibi doneler üretip akabinde tasarimcidan bunu görsellemesini istemek yerine göre cinnet/cinayet (negzel birbirini tamamlar ses uyumlu kelimeler bunnar) sebebi olabilirmis..
• sığırda karnın bacaklara yakın bölümü, ve bu bölümden çıkan et.
• "kavra" kokunden turetilmis ad. halk dilinde "tutam" veya "avuc dolusu".
• gilles gaston granger adlı tanımadığım bir amcanın çok iyi açıkladığı bir sözcük: "bir kavram, kuşkusuz, bir nesne değildir, ama onun yalnızca kavranışı da değildir. kavram bir araç ve tarihtir, başka bir deyişle, yaşanmış bir dünyada yer alan bir olanak ve engeller demetidir." ben bu alıntıyı roland barthes'ın göstergebilimin ilkeleri adıyla mehmet rıfat tarafından türkçe'ye çevrilen kitabında görmüştüm yıllar önce, o gün bugün hatırlarım. bunu da kaydedeyim yani.
• başlangıçta insanların (ki bunlar ileride filozofsıfatını almıştır ya da alacaktır), kendi içlerinde hissettikleri bazı hislere verdikleri isimdir ve bu yüzden soyuttur, görecelidir. insan doğası kontrolü kaybettikçe ve bu kendi doğana tahammül edememeyle birleşmeye başladıkça dayatmaya dönüşmüştür ve göreceliliği, sadece bi tür insan icadı olduğu unutulmuştur.
  (bkz: buyrun burdan yakın)