• serbest cagrisim, o da tarikat, bu da tarikat
    (bkz: kemal alemdaroglu)
  • 1950 yılında chp'den milletvekili adayı olmuştur.

    bkz. nusret kirişoğlu, 12 mart: inönü-ecevit ve tahkikat encümeni raporum, baha matbaası, istanbul 1973, s.111; kurtuluş kayalı, "ordu ve siyaset, 27 mayıs - 12 mart", iletişim yay., istanbul 2005, s.60
  • (bkz: ticanilik)
  • kutlu aktaş'ın anılarında bahsettiği din taciri, çocuk istismarcısı.

    "...1950'li, 60'lı yılları yaşayanlar çok iyi bilirler. kemal pilavoğlu isminde türkiye'de "ticani tarikatı"nı yaymak isteyen, müritlerinin "efendimiz" diye hitap ettikleri, bir şeyh vardı. keskin'de atatürk'ün büstlerini parçalattığı için hapse konulmuş, daha sonra da gökçeada ve bozcaada'da polis nezaretinde yaşamaya mahkum edilmişti.

    cezasını tamamlayınca bozcaada'ya yerleşmiş, özellikle orta anadolu'dan getirttiği ve karın tokluğuna çalıştırdığı 130 kadar müridiyle ada ekonomisine tam sahip olmuştu. adanın pastanesi, kasabı, manavı, fırını onundu. adayı terk edip giden rumlardan bağlar satın alıyor, elde ettiği üzümleri pekmez yapmada kullanıyordu. oysa ada türkiye şarap üretiminin yüzde 10'unu sağlıyor, halkın geçimi bu yolla oluyordu.

    kemal pilavoğlu etrafı yüksek duvarla çevrili bir evde oturur, dışarıdan hiç kimseyle temas kurmazdı. müritleri arasında da tam bir disiplin vardı ve dışarı hiç bilgi sızmazdı. bazen istanbul'dan gelen gazeteciler, bilgi toplamak için "veteriner" ya da "doktor" kimliğine bürünür, bu yolla nüfuz etmeye çalışırlardı. benden önce adada kaymakamlık yapan istemihan talay kararlı bir tutumla pilavoğlu'nun üstüne gitmiş; devlete vergi vermediği için hesap uzmanları getirterek ekonomik yönden dizginlemeye çalışmıştı.

    bir gün ilçenin ileri gelenleri ile beraberken pilavoğlu'nun şoförü kazım efendi bana yaklaşarak önemli bir konuda bilgi vereceğini söyledi. oturduğumuz yerden ayrı bir köşeye geçtik. bana; "kemal pilavoğlu'dan karısının uzun süre şüphelendiğini, birkaç gün önce fırının üst katındaki kütüphanenin kapısının kilitli olduğunu görerek beraberce kırıp açtıklarında gördükleri manzaranın korkunç olduğunu, efendi hazretleri'nin üç erkek çocuğunu çırılçıplak yatırarak üstlerine abandığını gördüklerini, rezaletin duyulmasından korktuğu için de adayı terk ettiğini" ihbar etti. kemal pilavoğlu bu olay üzerine lüks aracıyla, ankara aydınlıkevler semtindeki evine gitmişti.

    olayı savcı vedat akpolat, jandarma komutanı yüzbaşı ahmet arın ve dr. turan kaypakoğlu ile soruşturmaya başladık. anlatılanlar doğruydu. aslında biz 65 yaşlarında ve hasta olan kemal pilavoğlu'nun cinsel tecavüzde bulunamayacağını düşünmüştük. ancak doktor raporunda tecavüzün elle yapıldığı kesinlik kazanmıştı. kemal pilavoğlu "fiili livata" suçundan tutuklandı. bursa'da yargılandı, 5 ay sonra da öldü. ticani tarikatı'nın türkiye başı ölünce kısa sürede bu kötü olayın etkisiyle müritleri dağıldı, tarikat tarihe karıştı..." http://www.yeniasir.com.tr/…dizi/siluet/siluet4.htm [görünüm/kodlama/türkçe]

    (bkz: ticani)
  • bu adamlardandır.
  • ticanilik tarikatının 1950'lerde medyanın gündeminden düşmemiş ünlü şeyhi. rivayetlere göre kendisi ankara'da teknolojik imkanlardan da yararlanarak (evinde kurdurduğu dinleme mekanizmasıyla gelen konuklarının dertlerini kendi huzuruna çıkmadan evvel kapı girişinde dinleyerek öğrendiği ve konuklar içeri girdiğinde bunları tek tek söyleyerek efsane olduğu anlatılır) büyük bir kitleyi kontrolü altına almış ve önemli ekonomik güce ulaşmıştır.
  • dinci dediğin çocuklara sulanmadan duramıyor anlaşılan.
    --- alıntı ---
    ticani tarikatı lideri kemal pilavoğlu, 1952 yılında ankara'da kitapçılık yaparken laikliğe aykırı hareket etmek, bildiri dağıtmak, atatürk büstü kırdırmak ve tarikatçılık yapmak suçlarıyla yargılanmış, mahkeme tarafından yedi yıl hapis, beş yıl sürgün, beş yıl da polis gözetimi cezasını tamamladıktan sonra bozcaada'ya gelmiş" diyen nebiler, "pilavoğlu, 1963 sonlarında bozcaada'ya getirttiği yirmiye yakın müridinin sayısını, birkaç ay içinde ellinin üzerine çıkarmayı başarmış" ifadelerini kullandı.

    nebiler, pilavoğlu'nun burada pek çok çocuğu çeşitli bahanelerle kandırarak tecavüz ettiğini anlatırken, sonunda çocuklara tecavüz esnasında yakalanan pilavoğlu'nun yargılandığı mahkemede çocukların ve ailelerinin verdiği ifadelerin bir kısmına da yer verdi.

    işte nebiler'in yayınladığı o ifadeler:

    -"mağdurun talimata ilişik olarak gönderilen, ilk soruşturma sırasında tespit edilen 24.6.1974 günlü tasdikli ifade örneği okundu. mağdurdan soruldu: okunan ifadem doğrudur. ben tarihini hatırlamıyorum. o zaman küçüktüm. daha doğrusu 14-15 yaşlarında idim. babam beni kemal pilavoğlu'nun bozcaada'da bulunan yazıhanesinde kâtip olarak çalışmam için sanığın yanına bıraktı. aradan bir sene kadar geçti. ben sanık kemal pilavoğlu yanında boğaz tokluğuna çalışıyordum. sanık küçük olduğum için bana muhtelif hediyeler vererek kandırdı ve anüs yoluyla yanında kaldığım 3-4 sene zarfında birçok defa evinin yanında bulunan yazıhanesinde ırzıma geçti. bana ayrıca tehditte bulunmadı. yalnız yukarıda belirttiğim gibi elbise, saat gibi hediyeler vererek, çocukluğumdan da istifade etmek suretiyle kandırdı. ve bu suretle ırzıma geçti. ırzıma geçerken bir tehditte bulunmadı, ancak, her defasında kimseye söylememem gerektiğini bildirdi. ben onun yanından askere gitmek üzere ayrıldım. ve kimseye de şikâyet etmedim. ancak, benden sonra yanına aldığı katiplere de aynı şeyi yapmış ve suç ortaya çıkınca her nasılsa bana yaptıkları da meydana çıkmış. ben de sanık hakkında şimdi şikâyetçiyim, cezalandırılmasını isterim dedi. ben askere 4.7.1972 tarihinde gittim. askere gitmeden 5 veya 6 sene evvel sanığın yanında kâtip olarak çalışmaya gitmiştim. ve bu süre askere gidinceye kadar yanında kaldım. ırza geçme hadisesi de bu tarihlerde oldu dedi."

    sarıldı ve okşadı bunlardan zevk alırdı

    "ben kemal pilavoğlu'nun yanında 1963 yılında çalışmaya gittim. bozcaada'ya gittim ve kâtip olarak çalışmaya başladım. bir gün beni soydu. bende bel soğukluğu var, bunu tedavi edeceğim dedi ve ben de hakiki olarak sandım. kendisi bel kuşağı saralım dedi ve sonra bilahare beni yine soydu. ben sizin babanızım diye bizi öper ve her tarafımızı okşardı. fakat benim ırzıma geçmedi. sarıldı ve okşadı. bunlardan zevk alırdı. bir gün benim ırzıma geçmek istedi. ben müsaade etmedim ve benim ırzıma geçmiş değildir. ------benim oğlum a.b., sanığın yanına çalışmak üzere gelmişti. sanık orada çocuğumun ırzına geçmiştir. ben kendim gözümle görmedim. durumu bana oğlum a.b. anlattı. kendisini muayene ettirdim ve ırzına geçildiği anlaşıldı. sanık benim oğlumun ırzına geçmiştir dedi."

    -"bundan tahminen 4-5 sene evvel sanık kemal pilavoğlu'nun bozcaada'daki çiftliğine eski yazı okumak ve dini bilgiler öğ- renmek üzere talebe olarak yanına gitmiştim. gittiğim sene bahçesinde çalıştım, bahçe işçisi olarak üç sene çalıştım. bilahare fırına işçi olarak aldılar. fırında da bir sene kadar çalıştım. sanık kemal pilavoğlu beni yanına kâtip olarak aldı. yazıhanesinde bana, 'benim dediklerimi yapacaksın, seni ben cennete koyacağım, resulullahın yolundan doğru gideceksin' diye sözlerde bulundu ve yazıhanesinin penceresinin perdelerini örttü. yazıhanenin aşağı ve yukarı kapılarını kapattı. benim ırzıma geçti. ve bu durumu 7-8 ay devam ettirdi."

    --- alıntı ---
    http://odatv.com/…rken-yakalanmisti-1305161200.html

    ayrıca bkz
    http://www.sozcu.com.tr/…zdil/ataturk-bustu-621277/
  • çocukken tarikatlarda becerilip, güç eline geçince de küçük erkek çocuklarını becererek geçmişle hesaplaşan ve homoseksüellik bayrağını gelecek nesillere aktaran ulvi din adamı.

    ortamlarda büyük din adamı dersin, kim bilecek.

    not: din adamı, imam, müftü, tarikat lideri... sadece gözlerine bakın. kiminde melek, kiminde şeytan gizlidir. memleketteki en büyük geri zekalılık, gözleri yerine ak sakallarına bakarak hepsini adam yerine koymak.
  • şimdilerde pek etkinliği kalmadı bu tarikatın ama 20 sene evvel daha etkindi ankarada işin garibi yayınevi televizyonu filan yoktur
hesabın var mı? giriş yap