• (bkz: klarinet)
  • küçük iskender'in klarnet adlı kitabından bir şiirdir aynı zamanda. yalnız her bünye kaldıramayabilir.

    klarnet

    şiddetin tortusu kurcalarken ispatlanmış gövdeyi

    annesi ölmüş bir ırmak gibi aklım içine klarnetin;

    elleri çingene bir kadın sevdim on dokuzumda

    sonu dağlarda biten karanlık yolları sevdim

    sunakları sevdim uzandığım

    silahları sevdim başucumda ağlayan!

    klarneti sevdim tek tabanca tek hicranı

    sesin büyüsünü bozan bir atlıydım bıçkın dudaklarda;

    yaralıydım

    yaralarım, yüzümün kızardığı aşklarda kaldı

    elleri çingene bir kadın sevdim on dokuzumda

    kalbimde bir et beni gibi kan ar hala gözleri

    allah'ın en içten hatasıydım

    nefesimi verdiğim klarnetin

    benim için üzülmesini sevdim!

    senin suçun yok hayat!

    ben buraya zaten, sana elveda demeye geldim!
  • dokuzuncu nesil çaylak.
  • dokuzuncu nesil sabirtasi yazar, hoşgelmiştir.
  • durdukça rengi kokusu çıkan şarkılar gibi nickini de durdukça daha çok sevdiğim yazar. birgün mutlaka gideceğim denen yer e toprak yazmıştı geçenlerde. çözemediğim bir problemi hemen çözen sınıftaki diğer çocuk gibi bir taraftan vay be diyordum ki şimdi de arkadaş zekai özger 'den yaptığı şiir alıntısıyla, bisikletin üzerinde ince sokaklardan kıvrılıp gidiyor. herşey ne kadar olur meraklannıyrum diyordu şair ben o'nu sevdiğimde. birkaç defa birhan keskin şiiriyle böyle olmuştum. sabah okununca bir şiirin geceden fazla sarhoş ettiğini farkediyorum. sabahlar umutları öğüten yeldeğirmenlerinin daha çalışmadığı zamanlara denk geliyor demek. hızlı içilen bir içki gibidir benim için birhan keskin, biraz oturmak gerek onun şiirlerinden sonra çünkü dengeni altüst eder. alıntıladığı şiir ile bütün bunlara klarnet neden oldu o sebeple yazıyorum. zordur zira olmadık birşeyi olmadık bir zamanda sandıktan çıkarıp tastamam oldurmak.

    baba olmuş klarnet. evde çocukluğundan beri oynamadığı oyuncaklar dağılacak odalara. bir evin yeniden oyuncaklarla karışması belki de çocukluğun yıldönümü gibi birşey. mesela camlara grafon kağıtlarından süsler yaparsın ve evde çocuk olunca hayatın tam da kendi olan bütün deliliklere izin çıkar.
  • öylesine bir tona sahiptir ki hüzünlü şarkılarda adamı resmen dağıtır..neşeli parçalarda hunharca oynama hissi uyandırır. duyguların nefesten geçip parmakların uyumuyla eşsiz bir keyiftir çalması dinlemesi.
  • bir şiir de altan borahan demir'den ;

    klarnet solo

    nihavent den üflenelim, neva da çeyrek nefes, sazlar sussun ilk hanede
    dinleyelim efkarları, dinletecekken biz, kumkapı'da bir meyhanede.
    muhayyer takılalım asma karar yapmadan, neş'e kabuklu her yarede,
    dolaşalım masaları, çarelermi meselede, meselemi çarede?

    nefsin et kokusuna takvasıyla bin şükredene allah'ım sen yardım et.
    aynadaki yalanı, benim deyip kananı, yarım tövbe kalanı affet.
    salya doludur içim, pırıl pırıldır dışım sanki kanatsız kuşum, evet;
    bendeniz; sırrı dökülsede hayy'la, huu' yu unutmaz bir fakir klarinet

    merak eder düğmelerim, parlak beyaz görüntüm,inildeyen nağmelerim,
    ağlatırken nağmeleri, kabul tutmaz tövbemize bilinki ahederim
    mest ederken sizleri, yine severmiydiniz beni, görseydiniz içimi?
    ağlarım; bitiyor ömrümden gün sökerken, kaybettiğim zamanın sicimi

    sağ masada biri var.sevdasına içiyor. nam-ı yengemiz: sarigelin.
    aşkı yaratan sabrı yaratmadı mı? neden içindesin bir cam kadehin?
    belki gelin narin, belki kadeh narin. bence yarin,ikisindende narin
    ''lekad ha'laknel insane fi ahsen-i takvim.sümme redednahu esfele safilin''
    (“biz insanı en güzel suretle halkettik.” ''hem de aşağıların aşağısına indirdik'')

    deli sevda yakışır böyle dilbere, gözlerinde söner ateş-i bela
    her yiğide nam olsun aşk sözünden çıkmamak, bir diğeri de ahde vefa
    her kula nasibolsun, aşk için, tabutta bile sürülebilen bu sefa
    kimdemiş, son kurşun adres sormaz diye? kalbin sesi son nefere son sela.

    orta masada öğretmenim; istanbul'u yazıyor martı çığlıklarında.
    hocam, kahbe bir rakkase bu istanbul. sadece, sadece gözleri serin
    takvan belki sürüyor, ibadetin epey eskimiş okul yıllıklarında.
    kalbi allah'ı görüpte bedeni görmeyenin yarası, benden derin

    bir yanda ben, diğer yanda sizler; alemin buysa, yaralıdır ahvalimiz
    sizler mi istanbul, yoksa benmi meselede çare, çarede meselemiz,
    eğer çare sen isen yarın kahbe bir rakkase, yarın sarigelin istanbul,
    israfil'le sur'u bekler bu fakir klarinet meseleye çareyi sen bul..
hesabın var mı? giriş yap