• büyük generalliğinin yanında büyük roma idealinin kuşkusuz taşıyıcı mitoslarından biridir aynı zamanda marcus atilius regulus. öyle ki kahramanlığı, yurtseverliği dillere destan olmuştur.

    birinci kartaca savaşı'nın ardından kartacalıların eline esir düşen regulus'u roma'ya barış anlaşması için elçi olarak gönderdiler. regulus roma'ya geldiğinde vatandaşlarına kartacalıların anlaşma yapmak istediğini belirtti. ama ona göre romalılar bunu kabul ederse, büyük bir zafer kaybetmiş olacaktı. regulus'un uyarısını dinleyen romalılar barışı reddetti. regulus isteseydi roma'da kalır ve kendi topraklarında güvenle yaşayabilirdi, ancak o bunu kabul etmeyip, öldürüleceğini bile bile kartaca ordusuna geri dönerek kartacalıların elinde işkencelerle dolu bir ölüme kendini teslim etti (seneca, de providentia i.9; cicero, de officiis iii.99 vd.). bu müthiş bir fedakarlık gösterisidir; ancak tarihi nasıl incelememiz gerektiği de önemli; ideal bir romalı generale aksini yapmak düşmezdi. aksini yapmış olsaydı şu an şu entiriyi girmezdim, değil mi? bu ifadelerimden de ilgili mesajı çıkarın; bu bir göstergedir, ideal romalı tipi için "namının yürümesi" önemlidir. örneğin yüzyıllar sonra, çok alakasız bir ülkede, aslında çok da alakasız olmayan birinin, çok alakasız bir platformda, çok alakasız koşullarda klavyeye aldığı (kaleme almak) bir yazıda kendisinden bahsedilecek, ne büyük ideal!

    şunu unutmamamız gerekiyor; o esir düştüğü kartacalıların yani barbarların elinde de olsa bir romalıydı. ve bunun gereği olarak, onlara -bir esir dahi olsa- bir romalı olarak geri döneceğine dair söz vermişti. sonunda ölüm de olsa, dönüp romalılığını göstermek durumundaydı. aksi halde bu, bedenen esir olmaktan daha kötü olan adının tarih önünde esir olması demekti. bunu kabul edemezdi.

    dahası stoa felsefe disiplininin roma sınırlarında bu denli yayılmasının, deyim yerindeyse "tutmuş" olmasının nedenini de regulus efsaneviliğinin de örneklediği ideal romalılıkta arayabiliriz. zaten hikayeyi yukarıda anlatırken kullanmış olduğum seneca kaynağında da stoa disiplinine göre "olması gereken" ile "olmaması gereken" ortaya konurken bu örnek sunuluyor. kathekon yani "uygun olan" ile proegmenon "yeğlenir olan" araştırılırken, "regulus gibi davranmak" hem uygun hem de yeğlenir olan oluyor. buradan ahlaki çıkarımlar ve bu çıkarımların oluşturduğu büyük kümeyi elde ediyoruz; örneğin verilen sözlere sadakat, vatan sevgisi büyük kümeyi oluşturuyor ve artık rahatlıkla denebiliyor ki, "ülkümüz (stoa felsefesine de uygun olarak) doğaya uygun yaşamak ve onun sonuçlarına katlanmak ise, bu uğurda ölüme bile gidebiliriz". bilge ya da özgür olan gelip de dayandığı yer burasıdır. ve galiba tarihteki efsane kişiler ile felsefi disiplinin kaynaştırılmasıyla; daha net söyleyelim, tarihin ve mitosların içerdiği anlamların yeniden okunmasıyla ülküler günün gereklerine uydurulabilir. kartaca düşmanlığından etik dersler çıkarabilmek mümkün olduğuna göre, benzer çabaları biz niye göstermeyelim?
  • seneca'nın yazmış olduğu de providentia(bilinen namıyla tanrısal öngörü) eserinde yer verilen ve yine oradaki rivayete göre göz kapaklarının kesilmesi suretiyle işkence edilerek öldürüldüğü için ebedi uykusuzluğa mahrum bırakılan, romalı tarihsel kişilik.

    tanım: dillere pelesenk romalı erdeminin, başlı başına ete kemiğe bürünmüş halidir.
  • ölüm hikayesi roma imparatorluğunun temel kimliği için propaganda vesilesi olan general.

    general regulus m.ö. 3. yüzyılda adys'te ağır bir yenilgiye uğrattığı kartacalılara barış için ağır şartlar öne sürünce kartacalılar lejyoner general hamilcar ile direnişe devam etmiş sonrasında roma ordusu yenilmiş ve general regulus kartacalılar tarafından ele geçirilmiştir.

    yaklaşık beş yıl rehin olarak kartacanın elinde bulunan regulus, kartacanın roma'ya karşı kaybettiği bir savaşta barış şartları ve esir değişimi için kartaca tarafından dönmek üzere şartlı çıkarılarak roma'ya gönderilmiştir.

    rivayet odur ki; regulus romalı senatörlere barışı kabul etmemeleri yönünde tavsiye verip öleceğini bildiği halde sözünün gereği olarak kartaca'ya geri döner.

    geri dönen regulus için iki ana ölüm hikayesinden bahsedilir. bunlardan birisi karanlık bir zindanda bekletildikten sonra göz kapaklarının kesilerek güneşe bakmaya zorlanması diğeri ise çivili fıçıda öldürülmesi.

    regalo'nun öldürülmesi ile ilgili 17. yüzyıl italyan ressamı salvator rosa'nın temsili

    regulus'un ölümünden sonra roma uzun bir süre kartaca'ya karşı uyguladığı katliamları regulus'un hikayeleri ile haklı çıkarmaya çalışmıştır.

    hikayenin geleneksel bir onur vesilesi olarak kabul görmesi devamında yetişen bir çok şair, ressam, yazar ve müzisyenlere de tesir etmiştir.

    bunlardan en çok bilinenleri şair pietro metastasio, bestekâr johann adolf hasse, yazar robin hobb ve george r.r. martin'dir.
  • regulus, çalışmak, cesaret, dürüstlük gibi meziyetleri benimseyen sorunlara basit çözümler aramayan romalı generallerden biriydi. kartaca ile ilk savaşta kartaca filosunu ezmiş, afrika'yı istilâ ederek kartacalıları bozguna uğramış. fakat daha sonra kendisi yenilip kartacalılara tutsak olmuştur.
    kartacalılar barış görüşmeleri yapmak koşuluyla canına karşılık salıverdiler. roma'ya döndüğünde barış isteğini senatoya bildirdi ancak bu öneriler senato tarafından red edildi çünkü kartacanın gücünü kesin kırmak istiyorlardı. bunun üzerine regulus sözünde durarak kartaca'ya döndü ve işkence ile öldürüldü.
  • vatansever insan- komutan tanımının en yalın örneklerinden birisi kendisidir. roma'yı büyük yapan ve son derece hareketli bir coğrafyada binlerce yıl hüküm sürmesini sağlayan güçlü temelinde yer alan isimlerden birisi.

    kendisi kartacalılar ile yapılan pön savaşlarında önemli bir başarı kazanır. kartacalıları kendi topraklarında, afrikada da hezimete uğratır ve düşman tarafından barış anlaşması istenir. işte tam bu noktada (vatanseverliğinden midir yoksa kişisel ihtirasından mıdır bilemeceğim) barış anlaşmasını reddederek düşmanı çok daha ağır şartlar altında ikinci bir barış anlaşmasına sürüklemek için savaşmaya devam kararı alır. kartacalılar ise "eeeh yettin be" deyip spartalılardan yardım isterler.

    sonraki yıllarda roma ile kartaca'ya karşı ortak hareket edecek olan spartalılar ortama o güçlü, savaşçı kişilikleri ile dalmış ve kartaca ile aralarında afrika topraklarında sıkışıp kalmış olan regulus'un ordusunu neredeyse tamamen imha etmişlerdir. geriye birkaç yüz esir asker ve regulus kalmıştır. eğer regulus kartacalıların barış anlaşmasını kabul etseydi bu hazin son yaşanmayacaktı. belki bunun farkında olduğu için kartacalıların elinde yıllarca sürecek olan esaret hayatı boyunca kendini aşağılayıp durdu.

    o esaret altındayken bir taraftan da roma'nın kartaca'ya olan saldırıları yani pön savaşları devam etti. roma ezici üstünlükle kartacalıları terbiye etmeye devam ediyordu. bu aşamada kartacalılar bizim elimizde bir romalı esir general vardı bunu elçi olarak gönderip barış anlaşması sunalım diyerek regulus'un eline anlaşmayı verip roma'ya gönderdiler.
    regulus senatus'un önüne çıktığında kendisini bir romalı olarak bile tanımlamadı. kahredici bir yenilgi almış ve artık romalı sıfatını taşımayı hak etmeyen bir insandı. kendisini kucaklamak isteyen karısını bile romalı hissetmeyen zavallı bedeninden uzak tuttu. (senatus herhalde ona "kendine bu kadar yüklenme" demişse de regulus aşırı gururlu bir insan olduğundan kendini palatino tepesine, dağlara taşlara atmak istemesi ya da circus maximus'da aslanlarla falan savaşıp karşısındaki kutsal romalılara değersiz bedeni ile keyifli bir gösteri sunmayı arzuluyor olması muhtemeldir.)
    roma senatosuna kartacalıların barış teklifini sunar sonunda da ekler. bu anlaşmayı yapmanıza gerek yok. saldırın çöle kadar kovalayın onları der. barış anlaşmasının maddelerinden birisi de kendisi ve yanındaki birkaç kişi ile binlerce kartacalı esir'in değiş tokuşuna dair bir maddeydi. o maddeyi de kabul etmemelerini senato'dan ister. zira değersiz varlığı binlerce kartacalı esirin verilmesine değmezdi.

    senato tam o anda makyavelizmi keşfeder gibi oldu. "sen hem burada kal hem de esirler de bizimle kalsın mal mısın olum niye geriye gidesin" falan demişse de öz saygısı yerlerde sürünen regulus varlığıyla kutsal roma topraklarını daha fazla kirletmek istemez ve kartacalıların arasına roma'nın barış anlaşmasını kabul etmediği haberini vermek için geri döner.

    linkte kartaca'ya döndükten sonraki anın bir resmi bulunmaktadır. yandaki içi iğnelerle dolu fıçıdan da anlaşılacağı üzere erdemli kişiliği ve kararları ona ödül olarak dönmemiştir.

    roma deyince bazı insanların aklına siyasetçi veya yönetici kadrosu olarak sadece yan yatmış üzüm yiyen tipler geliyor olsa da o tür tiplerle böyle hareketli bir coğrafyayı binlerce yıl yönetmenin mümkün olmadığını anlamak gerekir. regulus gibi adamlar sayesinde roma, roma olmuştur.
hesabın var mı? giriş yap