• siemens sanatta kuratörve yeditepe üniversitesinde akademisyendir.
  • gordugum en kibar, guleryuzlu, insani kasmayan, samimi bir insanmis ben bunu anladim. meslektaslarinin aksine insana kendini juride hissettirmeyen, kibirsiz ve son derece hazimli bi insanmis bunu da anladim. graf bir insanmis hakikaten.
  • 26 mayıs-2 ağustos tarihleri arasında siemens sanat'ta görülebilecek olan kimliğin 1000 yalanı adlı serginin küratörü. siemens sanat'ta genç sanatçılarla içi dolu sergiler gerçekleştiren küratör. resim ve sanat tarihi eğitimi de almıştır.
  • türkiye'ye yerleştiği dönemden bu yana bienallerin sergi turlarında boy gösteren akademisyen, küratör, sanatçı, sanat tarihçisi.
  • güncel sanata dair alternatif söylem arayışlarında olduğunu hissettirmiş küratör..
  • ismet doğan'ın, penetratum ne içimdesin ne dışımda adlı sergisi için yazmış olduğu "parçalanmış imgeler ismet doğan'ın çalışmaları üzerine" konulu yazısıyla takdir edilesi sanat yazarı, eleştirmeni, tarihçisi, küratör, akademisyen.
  • under construction'ın kuştepe şubesini faaliyete geçirmiştir.
  • baba olmuştur. çok yakışmıştır.
  • (o arada kaçırmadıysam) en son 22 şubat ila 8 nisan arasında plato sanat'taki simülasyon krizi* sergisinin küratorlüğünü yapmış "mesafesiz" kişidir.

    mesafe koymuyor bilgisini paylaşırken, paylaşırken yönlenmek istersen yönlendirirken. exhibition techniques altında ilk defa tanımıştım kendisini, wallpaper olarak bilgisayarımda wall-e'yi görünce çocuksu bir naiflik kaplamıştı çehresini.
    bir sunum sonrası gel gel diyerek yanındaki koltuğu göstermişti, ben ise fiyasko bir laf mı ettim diye düşünürken, birden "akademisyenliği hiç düşündün mü?" diyerek ummadığım bir soru sormuştu. neden ummadığım? çünkü fakültemiz/bölümlerimizin ayrı isimler altında olmasından mütevellit interdisipliner düşünebilme yapısı ile karşılaşacağımı tahmin etmemiştim.

    burada bir flashback eklemeyi arzu ederim: ismi lazım değil istanbul'daki bir x üniversitesinin mülakatında sanat namına olduk olmadık sorular sorup, hepsini yine de cevapsız bırakmamama rağmen, sunduğum tez konusuna istinaden en sonunda bir savuşturma yöntemi olarak "biz böyle interdisipliner konular çalışmıyoruz" yanıtı ile karşılaşmıştım. buradaki ironi ise bölümün bir sanat bölümü olması idi. çıktıktan sonra otobüste, vapurda, bitmek bilmeyen ulaşım araçlarında sanatın ne olduğunu sorguladım uzun uzun. elbette bulduğum sonuçlar sanat dünyasında çığır açmadı, fakat sundukları nedene de bir haklılık payı katmadı. bu mantığa göre globalleşen dünyada* hala tek bir noktaya takılı kalmak, disiplinleri birbirinden ayrı tutmaya çalışmak veyahut da karşılıklı olarak birbirlerinden beslenmelerinin önüne geçmek hala bir neden olarak sunulabiliyorsa, bunca zaman yazdığım/yaptığım işlerin herhangi standart bir alana bağımlı olmamasından ötürü geçersiz olması mevcudiyeti ortadaydı.

    yine de bana "neden olmasın?"ı gösterdi kendi. yazı ile rengin, motif ile dizgenin yeri geldiğinde bir araya gelebilmesinin imkansız olmayacağını düşündürttü.

    sergi hakkında not:

    "küratorlüğü marcus graf tarafından yapılan "simülasyon krizi" (bayraktar, erdenli), plato sanat'ın yerel sanat ortamımız içierisinde önemli estetik ve kavramsal konumlar oluşturan çağdaş sanatçıları sunduğu "konumlar" adlı sergiler dizisinin ilki olarak gösteriliyor. küratöryel bir çerçeveye dayanan ve onunla şekillenen alışıldık karma sergilerden farklı olan bu dizi, sanatsal üretimi referans ve başlangıç noktası olarak ele alıyor.

    sergi, toplumun içinde yaşadığı gerçekliği temsil etmeyi amaçlayan, simüle edilmiş imgelere olan inancını incelemektedir, zira iki sanatçı da küresel politik, ekonomik ve ekolojik kriz döneminde mantık ve anlam bulmak için çabaladığımız dünyamızda simülasyona duyduğumuz ihtiyaç ve arzuyu tartışıyor." *

    *kaynak: artist actual
    mart-haziran 2012
hesabın var mı? giriş yap