• yahya kemal, kanımca, sadece bu şiirle bile dünyalığını yapmıştır.
    çok küçük bir çocukken bile, anlamadan bu şiiri severdim.
  • -mehlika sultan-

    mehlika sultan'a âşık yedi genç
    gece şehrin kapısından çıktı;
    mehlika sultan'a âşık yedi genç
    kara sevdâlı birer âşıktı.

    bir hayâlet gibi dünyâ güzeli
    girdiğinden beri rü'yâlarına;
    hepsi meshûr, o muammâ güzeli
    gittiler görmeğe kaf dağlarına.

    hepsi, sırtında abâ, günlerce
    gittiler içleri hicranla dolu;
    her günün ufkunu sardıkça gece
    dediler: "belki son akşamdır bu."

    bu emel gurbetinin yoktur ucu;
    dâimâ yollar uzar, kalb üzülür;
    ömrü oldukça yürür her yolcu,
    varmadan menzile bir yerde ölür.

    mehlika'nın kara sevdâlıları
    vardılar çıkrığı yok bir kuyuya,
    mehlika'nın kara sevdâlıları
    baktılar korkulu gözlerle suya.

    gördüler: "aynada bir gizli cihan...
    ufku çepçevre ölüm servileri..."
    sandılar doğdu içinden bir an
    o, uzun gözlü, uzun saçlı peri.

    bu hazin yolcuların en küçüğü
    bir zaman baktı o vîran kuyuya.
    ve neden sonra gümüş bir yüzüğü
    parmağından sıyırıp attı suya.

    su çekilmiş gibi, rü'yâ oldu!.
    erdiler yolculuğun son demine;
    bir hayâl âlemi peydâ oldu.
    göçtüler hep o hayâl âlemine.

    mehlika sultan'a âşık yedi genç,
    seneler geçti, henüz gelmediler;
    mehlika sultan'a âşık yedi genç
    oradan gelmiyecekmiş dediler!..

    yahya kemal beyatlı

    iç. "kendi gök kubbemiz", istanbul fetih cemiyeti yayınları no: 47 / yahyâ kemal enstitüsü no: 4 / yahyâ kemal külliyatı no: 1, 3.b., istanbul-1967, s. 121-123.
  • yahya kemal'in "ilk şiirim" kabul ettiği ve 1911 nobel edebiyat ödüllü * * * şair * maurice maeterlinck'in "serres chaudes"unun * etkisiyle yazdığını söylediği şiirdir.

    iç. "işte gerçek yahya kemal", sermet sami uysal, inkilâp ve aka yay., 2.b., * * istanbul-1972, s. 131-132, 113.

    iç. "yahya kemalle sohbetler", sermet sami uysal, kitap yayınları, 1.b., istanbul-1959, s. 62, 41.
  • cinuçen tanrıkorur tarafından da bûselik makamında fantezi formunda aksak usûlünde bestelenmiştir mehlika sultan.
  • ulu türkçeci şair sennur sezer'in evrensel'deki bir makalesine rastladım da, gülmekten kendimi alamadım. allah allah! hani benzer saçmalıklar yahya kemal'de de yok değil ya, o ayrı! bu konuda, al birini vur ötekine mi demek lâzım, bu saatte bilemiyorum.

    // “çıkrığı yok bir kuyu” tanımı yahya kemal beyatlı’nın mehlika sultan adlı şiirindedir. mehlika sultan adlı bir masal güzeline aşık yedi gencin öyküsü anlatılır bu şiirde. ideallerine tutkun kişilerin serüvenlerinin simgesel olarak anlatıldığı bu şiirin bir bölümünde, delikanlıların yolu kaf dağları’na kadar uzanır.

    sonunda: *

    “mehlika’nın kara sevdalıları,
    vardılar çıkrığı yok bir kuyuya;
    mehlika’nın kara sevdalıları,
    baktılar korkulu gözlerle suya.”

    masalın sonunu, mehlika sultan adındaki “uzun gözlü, uzun saçlı, peri”yi merak eden, şiirin aslında bulur okur. okur da, bilmem hangi öğretmenimiz (yoksa yazar mı) yahya kemal’in bu şiirindeki “çıkrığı yok bir kuyu” tanımının türkçe bakımından aksak olduğunu söyledi. bu da benim aklıma takıldı kaldı. aruz ölçüsünün zorlamasıyla mı, yoksa “çıkrıksız kuyu” sözünden daha şiirsel diye mi seçti beyatlı, bu tanımı? merak ettimse de çözemedim.

    (...)//

    sennur sezer

    iç. evrensel, 06.04.2002, "çıkrığı yok bir kuyu"

    www.evrensel.net/02/04/06/kultur.html
  • şiirde masalsı bir anlatım vardır. "mehlika sultan, yedi genç, aynadaki gizli bir cihan, çıkrığı olmayan kuyu, peri…" birer hayal ürünüdür. yalnız, bu masalsı anlatımın altında "mehlika sultan" ulaşmak istenilen hayalleri, "yedi genç" bu hayallerin peşinde koşan insanları, kaf dağı hayallere ulaşmada karşılaşılan engelleri temsil eder. gençler; mehlika sultan’a yani hayallerine kavuşmak üzere yola çıkarlar, çeşitli engelleri aşarlar, gerçeklerle karşılaşırlar. şiirin sonunda ise yeniden hayallere dalarlar. şiirde olduğu gibi insan hayatı hayallerle geçmektedir.
  • lisede ilk okuduğumda bana kavafisin* ithakasını hatırlatan şiir
  • cemil meriç'e göre buradaki aşık gençler, genç osmanlılar, rüyada görülen ve bir türlü ulaşılamayan kadın ise paris şehridir. cemil meriç'e göre bu kadın kapılarını genç osmanlılar'a kapatır ama gerçekte başkalarının kolay ulaştığı, yosmanın tekidir. çünkü "batı" böyledir.
  • mesnevi'nin 6. cildinde geçen şehzadelerin hikayesini daha iyi anlamak için okunması gereken şiirdir.

    http://www.kevser.org/…tuphane/mesnevi/k6_6.asp.htm
    (3760. beyitler)

    mehlika sultan

    mehlika sultan'a âşık yedi genç
    gece şehrin kapısından çıktı:
    mehlika sultan'a âşık yedi genç
    kara sevdalı birer âşıktı.

    bir hayâlet gibi dünya güzeli
    girdiğinden beri rü'yâlarına;
    hepsi meshûr, o muammâ güzeli
    gittiler görmeye kaf dağlarına.

    hepsi, sırtında aba, günlerce
    gittiler içleri hicranla dolu;
    her günün ufkunu sardıkça gece
    dediler: ''belki bu son akşamdır''

    bu emel gurbetinin yoktur ucu;
    daimâ yollar uzar, kalp üzülür:
    ömrü oldukça yürür her yolcu,
    varmadan menzile bir yerde ölür.

    mehlika'nın kara sevdalıları
    vardılar çıkrığı yok bir kuyuya,
    mehlika'nın kara sevdalıları
    baktılar korkulu gözlerle suya.

    gördüler: ''aynada bir gizli cihân..
    ufku çepçevre ölüm servileri.....''
    sandılar doğdu içinden bir ân
    o, uzun gözlü, uzun saçlı peri.

    bu hâzin yolcuların en küçüğü
    bir zaman baktı o viran kuyuya.
    ve neden sonra gümüş bir yüzüğü
    parmağından sıyırıp attı suya.

    su çekilmiş gibi rü'yâ oldu!..
    erdiler yolculuğun son demine;
    bir hayâl âlemi peydâ oldu
    göçtüler hep o hayâl âlemine.

    mehlika sultan'a âşık yedi genç
    seneler geçti, henüz gelmediler;
    mehlika sultan'a âşık yedi genç
    oradan gelmeyecekmiş dediler!.

    yahya kemal beyatlı

    (bkz: cin kasesi)
hesabın var mı? giriş yap