• asıl adı leopolde weiss, yahudi asıllı avusturyalı gazeteci, yazar ve araştırmacı. gazeteci olarak ortadoğu’da bulunduğ sırada 1926’da müslüman oldu. bir meal yazmış birkaç kitabı daha var. bazıları türkçeye çevrilmiş. meal okunası.
  • 1900 yilinda ukrayna topraklarinda dogmus ve 26 yasinda esiyle birlikte musluman olmus olan insan. sanat ve felsefeyle ilgili calismalari vardir. bunun yaninda senaristlik, gazetecilik ve yonetmenlik yapmistir. tabii asil ilginc olan ise sonradan musluman olmus olan leopolde weissin bir meal-tefsir yazmis olmasidir. ingilizce olarak yazilmis bu eserin ismi yanilmiyorsam the message of qurandi, turkceye de cevrilmistir. bu meal zaman zaman (belki de yazarin kokenlerinden ileri gelen farkli bakis acisi sebebiyle) islam cevrelerinde elestirilmektedir. elbette bu elestrilerin ne derece hakli olduklari konusunda bir fikir belirtecek durumda degilim, ancak beginnerlar icin cok bir sey fark etmeyecegini, aksine yazarin kaliplarin epey disinda bir insan olmasi sebebiyle soz konusu eserin ilgi cekici olabilecegini dusunuyorum.

    sonuc olarak muhammed esed 1992 yilinda olmustur*.
  • işaret yayınları bir ara 3 cilt kur'anmeal-tefsir'ini cıkarmisti.simdi tek cilt oldu.her muslumanin evinde bu meal-tefsir bulunmalı.musluman olmayanlarda da bulunabilir tabi.
  • kurani yorumlarken kuran'daki benzetmelerin anlamini ortaya cikartmaya ozen gostermis, cogu zaman akilci dusunerek klasik cevirilerdeki hatalari duzeltmeyi basarmis, fetis haline gelmis kelimelerin gercek anlamlarini yazmis(ornegin "kafir" kelimesini "hakikati inkara sartlanmis" olarak cevirerek) musluman dusunur... yine de yer yer kuran'i anlamada akildan baska rehberleri devreye soktugunun isaretlerini vererek beni uzmustur. yine de dipnotlara fazla itibar etmeden okunursa cevirisini tavsiye ederim
  • mealinde en dikkat çekici özellik kullandığı terimlerdir. alıştığımız bir çok terimi farklı kullanır. mesela zekat için arındırıcı mali yükümlülükler der. (tabii her geçtiği yerde bu kadar uzun kullanmaz ama zekat kelimesini pek göremezsiniz mealinde).
  • şu an avusturya da olan lwew de doğmuştur. libya bağımsızlık mücadelesine katılmıştır. '42 de babası ve kız kardeşi nazi kamplarında öldürülmüştür. (bkz: kitap arkası)

    ünlü mealinin yanında türkçesi mekkeye giden yol (bkz: the road to mecca) olan bir eseri de atlanmaması gerekenler arasındadır.

    2004' de iz yayıncılık yolların ayrılış noktasında islam (bkz: el-islam alamufteraku't-turuk) (bkz: islam at the crossroads) isimli küçük eserini de türkçeye çevirmiştir. bu eserinde gene en önemli yanlarından biri muhammed esed' in tüm gerçekliği çekinmeden söylemesidir.

    diğer bir eseri;
    islamda yönetim biçimleri (bkz: the principles of state and government in islam)
  • kim kimdir açıklaması;
    muhammed esed (1900 - 1992)

    muhammed esed, 1900 yılında, doğu galiçya'nın lvov şehrinde, yahudi bir ailenin üç çocuğun ortancası olarak dünyaya geldi. baba tarafından dedesi czemowitz'de, matematik ve fizikte uzmanlığı olan ve astronomiye de ilgisi bulunan satranç ustası bir hahamdı. babası ise ailenin muhalefetine rağmen fen tahsili yapmak istiyordu. fakat malı darlık ancak hukuk tahsili yapmasına ve avukat olmasına imkan vermiş ve evlendikten sonra lvov'a yerleşmişti. esed, burada hem şehir hayatını hem de anne tarafından dedesinin malikanesinde köy hayatını yaşadı ve mutlu bir çocukluk geçirdi.

    babası gerçekleştiremediği fen tahsilinin ıstırabını bilimsel yayınları izleyerek hafifletmeye çalışıyor ve oğlunun kendi yapamadığını gerçekleştirmesini istiyordu. oysa o tarihe, şiire, polonya ve alman edebiyatına ilgi duyuyordu. esed de aile geleneği icabı evde özel dini eğitim gördü. on üç yaşlarında ibraniceyi su gibi okuyor ve akıcı bir dille konuşabiliyordu. tevrat, mişna, gemara, talmud okuyor ve aramice de anlıyordu.

    1914 yılı sonlarına doğru o sıralarda oturmakta oldukları viyana'da, yaşı tutmadığı halde okuldan kaçarak gösterişli yapısına güvenerek başka bir adla avusturya ordusuna asker yazıldı. fakat ailesi onu buldu ve geri getirdi. dört yıl sonra ise normal yoldan asker olduysa da devrim patlak verince avusturya imparatorluğu çöktü ve savaş da sona erdi.

    savaştan sonra viyana üniversitesinde iki yıl sanat tarihi ve felsefe okudu. fakat bunu kendine uygun bulmayan esed, gazeteci olmak istiyordu. babası ile fikir ayrılığı anlaşmazlıkla sonuçlanınca, annesinin de ölümünden bir yıl sonra 1920'de viyana'yı terk ederek prag'a, oradan da berlin'e gitti. edebiyat çevrelerinde dolaştı, film yönetmeni asistanlığı, senaristlik yaptı.

    1921 yılı sonbaharında "united telegraph" adlı ajansta muhaberat servisinde telefon görevlisi olarak işe girdi. bir süre sonra berlin'e rusya'daki sefalet için gizlice yardım toplamaya gelmiş olan madam gorky ile bir röpörtaj yapmaya ve bunu kimsenin haberi olmadan ajansının bültenlerine geçmeye muvaffak olunca telefon görevliliğinden gerçek muhabirliğe geçti.

    1922 yılında, kudüs'te oturan küçük dayısı psikiyatrist dorian'dan bir davet alınca, çoğu zamanki gibi anı bir kararla ajans'tan ayrılıp, gemiyle karadeniz üzerinden iskenderiye'ye, oradan da trenle kudüs'e gitti. o yıl kudüs'ten birçok gazeteyle yazışma sonucu frankfurter allgemeine zeitung'un yakın doğu muhabiri oldu. sonra kahire'ye gitti.

    1923 yazında tekrar kudüs'e döndü. muhtemelen bu yıl siyonist önder chaim weizmann ile tartıştı ve siyonizme karşı çıktı. siyonist idealleri temelsiz ve gayri ahlaki buluyordu. amman'a gitti, emir abdullah'la ve danışmanı filozof rıza tevfik'le tanıştı. buradan istanbul'a gitmek isterken bütün resmi evrakını kaybedince, yaya olarak şam'a gitti. sonbaharda bursa, istanbul, sofra, belgrad üzerinden frankfurt'a döndü. berlin'e gidiş gelişlerinde ileride kendisiyle evleneceği, sezgileri güçlü ve yüksek dul bayan elsa ile tanıştı. bu arada ilk gezi izlenimlerinden oluşan kitap "unromantisches morgenland" adıyla yayımlandı.

    1924 baharında frankfurter zeitung tarafından bu kez daha iyi şartlarla yeniden doğu'ya gönderildi. port said üzerinden kahire'ye geldi, el-ezher şeyhi mustafa el-merağı ile tanıştı ve uzun sohbetlerde bulundu. yaz başında kahire'den ayrılarak yeniden ürdün'e gitti. birkaç kez daha şam'a, trablus'a, beyrut'a gitti geldi. halep'ten deyr ez-zgr'a giderken ileriki yıllarda dostu ve seyahat rehberi olacak olan kuzey arabistan'ın şammar kabilesinden zeyd .b. ğanim ile tanıştı. iran'a, kürdistan'a, afganistan'a gitti.

    1926'da kış sonuna doğru herat'tan ayrılarak merv, semerkant, buhara, taşkent üzerinden moskova'ya gitti, sonra avrupa'ya döndü. elsa'yı ikna etti ve onunla evlendi. gazete'den ayrılarak yeni gazetelerle anlaştı; bir müddet berlin'e yerleştiler. jeopolitik akademisinde daha önce verdiği seri konferanslara devam etti.

    bu yılın sonbaharında bir gün berlin metrosunda seyahat ederken gördüğü yüzlerin istisnasız hepsinin derin ve gizli bir acıyla kasılı olduğunu müşahede etti. duyduğu sarsıntıyla bunu yanındaki elsa'ya açtı. elsa şaşkınlıkla "bir cehennem azabı çekiyorlar sanki... acaba kendileri bunun farkındalar mı?" cevabıyla onu tasdik etti. esed bu acıları ve ıstırapları insanların gerçeksiz, inançsız ve fasılasızca refah peşinde olmalarına bağlar. eve döndüklerinde masada açık kalmış mushapı gördü. kapatıp kaldırmak için uzandığında gözü tekâsür suresine ilişti. birden surenin o gün metroda yaşadıklarının tam bir yankısı olduğunu hissetti ve şunları düşündü: "bütün çağlarda insanlar tamahı, açgözlülüğü tanımışlardır: ama tamah ve açgözlülük başka hiçbir çağda bugün olduğu kadar ... ciğer sökücü bir hırs halinde kendini açığa vurmamıştı. ... insanların boyunlarına binmişti ifrit; kamçısını tam yüreklerinin başına indiriyor ve uzaklarda alayla göz kırpan yalancı hedeflere doğru dehliyordu onları. ... ne kadar hikmetli olursa olsun bir insan, yirminci yüzyıla özgü bu acılı koşuyu kendiliğinden bilemez. böylesine hakim bir perdeden, böylesine apaçık bir üslupla dile getiremezdi. hayır kur'an'da konuşan, muhammed (s.a.v.)'in sesinden daha güçlü, daha yüksek bir sesli ve bütün zamanları aşarak ulaşıyordu insan kulağına..."

    esed, bu olaydan kısa bir süre sonra elsa ile birlikte müslüman olduğunu açıkladı. böylece on dokuz yaşlarındayken görüp çoktan unutmuş olduğu bir rüya tecelli etmişti: bu rüyada esed, içinde bulunduğu bir metro treninin yeraltından çıktıktan sonra saplandığı sonsuz ufuklu bir batakta, az ötede çökmüş duran ve kendisini beklediğini hissettiği, yüzü örtülü kısa kollu harmanili binicisi olan bir devenin terkisine binerek, saat, gün, ay, kısaca zaman kavramını yitirecek kadar uzun bir yolculuk sonunda, yakmayan fakat kör edici parlaklıktaki bir beyaz ışığa vardığını görmüş ve tasvir edilemez ahenkteki bir sesin 'burası batının en uç şehri' dediğini işitmişti. yıllar sonra, rüyasındaki binicinin hz. peygamber, ışığın kavuştuğu, işittiği sözlerin ise batıdaki hayatının sona ereceğinin habercisi olduğu tefsiriyle karşılaşacaktır.

    esed, 1927 ocak'ında bir kez daha, ama bu sefer elsa ve onun altı yaşındaki oğlu ile beraber yola çıktı. daha o günden bunun dönüşü olmayan bir yolculuk olduğunu hissetmişti. deniz yoluyla cidde'ye oradan da mekke'ye hacca gittiler. vardıktan dokuz gün sonra elsa, bilinmeyen bir hastalıktan öldü ve mekke mezarlığına gömüldü. aynı yıl kral abdülaziz ile tanıştı. bir müddet sonra zeyd'i yanına çağırdı. bu arada yeniden evlendi ve medine'ye yerleşip, tarih ve tefsir çalıştı. fakat hiçbir zaman evde sürekli kalmadı, zeyd'le arabistan'da pek çok seyahatler yaptı. şeyh sunusî ile tanıştı, libya bağımsızlık savaşına katılmak için yola çıktı, fakat ömer el-muhtar'a yetişemedi. 1932 yılı arabistan'daki hayatının sonu oldu. 1942 yılında babası ve kız kardeşi toplama kampında öldüler.

    pakistan'a gitti, cinnah ve ikbal'le tanıştı; 1947'de pakistan dışişleri bakanlığı ortadoğu dairesi başkanı ve islamî tecdit kurumu üyesi oldu, çalışmalarda ve araştırmalarda bulundu.

    1952 yılı başlarında yirmi beş yıllık ayrılıktan sonra pakistan'ı birleşmiş milletler'de temsil etmek üzere new york'a gitti. kısa süre sonra bu vazifesinden ayrıldı ve mekke'ye giden yol adlı hatıratını ve seyahatnamesini yazdı ve neşretti. daha sonraki yıllarını elinizdeki bu meali hazırlamaya hasretti. 1992 yılında ispanya'da vefat etti.
  • dini ilimlerde zayıf olmasına rağmen tefsir yapmaya kalkışmış, felsefi görüşlerini eklemiş, nakilden uzaklaşmıştır. kaleminin kuvvetli olması, heyecanlı yazılar yazması ve bazı çevreler tarafından övülmesi, kitaplarının güvenilir olduğunu göstermez.

    ayrıcana:

    http://denizbalaban.blogspot.com.tr/…a-yasanan.html
    http://denizbalaban.blogspot.com.tr/…k-hastalg.html
  • yasayan en kafa acici antropologlardan talal asad'in babasidir kendisi.
hesabın var mı? giriş yap