• zannımca na-dan kelimesinde na olumsuzluk ön eki, dan ise danenin, yani dene ve den'in bozunmuş hali oluyor . işte iki kelime biraraya gelip dal olan nadanları meydana getiriyor.
    işte gıssaca densiz demek yaw anlayın:)
  • "nadanlar eder sohbet-i nadanla telezzuz, divanelerin hemdemi divane gerektir." (karagoz'de sikca tekrarlanan cumlelerden biri, hacivat soylerdi yanilmiyorsam.)
  • serbest çağrışım yolu ile hatrımıza düşüveren bir başka kendi olumsuz, dildeki etkisi rafine sözcük için, (bkz: nekbet)
  • ömer seyfettin'in de bu isimde bir hikayeciği vardır. tavsiye olunur.
  • nadan farsça kökenli bir kelimedir..
    anlamı ise bilgisiz,cahildir.kaba kötü gibi anlamlarıda wardır ama tabi
  • simdi de kelimeyi cumle icinde kullanip pekistirelim : " nadan ile sohbet guctur bilene, cunku nadan ne gelirse soyler diline"
  • nadan ile sohbet akile ölümden beterdir şeklinde cümle içinde kullanılabilen,pek çok mana yüklenmesine rağmen kullanımına sık rastlanmayan bir kelime.
  • son iki yıldır köşe yazarlarının sıkça kullandıkları kelimelerden biridir. entel sözcükler kültürlü gösteriyor tabii. bir sözcüğün en açık türkçe anlamını kullanmak varken neden zorlarlar, anlamam hiç.
  • şahsen ben ev çiçeklerini çok severim. fakat malesef kendi evimdeki çiçeklere özen gösterebilecek tıynete hiç bir zaman sahip olamadım, özenli çiçek bakabilecek düzenli bir hayat kuramadım. mateessüf kedilerim de benim gibi; çiçeklerime zerre kadar hassasiyet göstermiyorlar efendim. bu güne kadar kaç çiçeğimi heba ettiler anlatamam. toprağına sıçıp işemek suretiyle kurutmak mı olsun, aç kalıp yapraklarını kemirmek mi olsun, oyun oynarken hızını alamayıp bitkiyi topyekün parça pinçik etmek mi olsun.. bizzat benim kurutmamış olduğum diğer bütün çiçeklerimi de onlar mahv ettiler, imha ettiler, yok ettiler... ammaa, nadanıma dokunamadılar. ne onlar dokunabildi ne ben kurutabildim... nadan, bir güzel dikendir efendim. tamamen dikenlerle kaplı ince uzun dalları, açık yeşil uzun oval yaprakları vardır. dikenleri sayesinde kedi taifesinin kendisiyle yüz göz olmasını engeller. benim gibi budama mudama yapmadan salıverdiğiniz vakit dipten çıkardığı dallariyle, toprağında sıçılacak alan birakmıyacak şekilde yayılır. aç kalan kediler yapraklarını mı kemirdiler? olsun, zor şartların bitkisi nadan minimum yaprakla yaşıyabilir. öyle ki su vermeyip bütün yapraklarını döktürseniz bile suladığınız anda tekrar yemyeşil oluverir. susuz ve bakımsız bıraktığınız süre boyunca büyümesini yavaşlatır. hatta tek bir dal üzerindeki aralıklı ve büyük dikenli kalın bölümler ile sıkışık küçük dikenli ve ince, zayıf bölümleri inceliyerek kendi hayatınızın ne derece düzensiz seyrettiğini takip edebilirsiniz. hayatını bir türlü düzene sokamayan, sevdiklerine ilgi ve alaka göstermekte zorlanan ama yine de onları seven lavukların "ben de çiçek yetiştiriyorum, ehe ehe ehe" diyebilmeleri için birebir bir bitkidir. hele birazcık iyi bakılırsa ve hele bir de yerini severse bir dikenden beklenmiyecek güzellikte çiçekler açar. kalan tek çiçeğim nadanımı çok severim; küçükken gittiğim misafirliklerde rastladığım nadanların dikenlerini koparıp tekrar gövdelerine saplamak suretiyle sütünü akıtarak eğlendiğimi hatırladıkça ince ince vicdan azabı çekerim. dur bakiyim, bi kaç yaprağı sararmış, su vermenin vaktidir. kendime de bi çay koyiyim bu arada, ama dikkat edeyim ki çay koyarken su vermeyi unutmıyayım... (en son ne zaman zaman çiçek açmıştı?.. dört yıl önce mi?.. beş yıl önce mi?.. peheeyyy...)
hesabın var mı? giriş yap