• dostoyevski nin bir romani olup ayni zamanda soylenmesi cok zevkli bir isimdir
  • dostoyevski'nin ilginç bir kitabı okumaya başlıyorsunuz tam sarıyor işte o vakit kitabın sonuna gelmişsiniz... küçük bir kızın hikayesini ve bir kız arkadaşına aşkla bağlı olmasını anlatıyor ama herşey ortada kalıyor hiçbirşey sona bağlanmıyor..
  • internette* ingilizce karşılığının nameless nobody olduğunu okuduğumuz isim.
  • kisa bir roman olmasina karsilik (~150 sayfa) ayni kisinin* yasaminin birbirinden nerdeyse bagimsiz 3 evresini anlatiyor. ilk iki evrenin bitisi ile de 3. evrenin bitisinde herhangi bir fark gozukmuyor, yani kitap bitse de bitmese de pek sasirilmayacak bi durum soz konusu.
  • bitmemiş hissi veren dostoyevski romanı.

    ne oluyor en sonunda moskova'dan gelen konuk bay ovrov evlenmek mi istiyor netoçka ile? yeni bir evde
    devam edecek sanki bunalımlar.

    özellikle ikinci bölümü okurken pek bunaldım ben, "aaa sıkıldım be bu kitaptan dostoyevski değil feriştahı olsun isterse
    yazarı" deyip kenara koydum bir iki defa. ama kısa süre sonra tekrar alıp okumaya başladım. yok, öyle ben başladığım
    işi muhakkak bitiririm diye kastığım için değil, aslında okumak istiyordum galiba.
    e ama bunalıyordum da. neydi bu şimdi yani. biraz geç olsa da jeton düştü. sıkılıp, bunaldığım kitabın kendisi değildi aslında.
    kahredici bir yoksulluk, çaresizlik, başarısızlık, yoksulluktan mıdır hilkattan mıdır diye tereddütler içinde bırakan bir adilik,
    sonra tekrar yoksullukla kuşatılmış bir aile. gidip onlara yardım etmek istediğimi ama yardım etmemin mümkün olmadığını
    hatırlıyorum. roman o, kitap, kitaaaap diyorum, hayali karakterler onlar. ama hayali olamayacak kadar gerçek gibi herşey diyorum.
    ve okurken roman olduğunu unutturabilen bir romanın yazarının feriştah olduğunu bir de ben keşfediyorum.
    insanlık için küçük ama benim için büyük bir adım.

    alternatif bitiş cümlesi:sevgili dostoyevski yüreğine sağlık. (bu lafı çıkaran kalp hastası ol da sağlıklar uzak olsun yüreğinden, ne kadar skimsonik bir laf bu)
  • çoh enteresan bir kitap. karakterlerin hepsi kompleksli. böyle elektra kompleksli olsun, salieri kompleksli olsun hepsi var. gerçi yefimov pek salieri kompleksli sayılmaz ama, olsun, rahvan gitsin. zati çoh da düşünmemek lazım, neticede kitap işte. o diğil de, pisikoloci ne ilginç şey anne.
  • roman olarak kusursuz bir eser değil bu kitap bence. şöyle açıklayayım bu konuyu. bir ressam düşünelim, dünyanın en iyi at çizimlerini yaptığı bilinen. bu kitap o ressamın eski bir çalışma defteri gibidir. ve ressamımızın atının ayakları bu kitapta da harkuladedir. ama tüm vücut çizimlerini topladığımızda çok yol vardır ressamın önünde. yolun sonu bilinen klasikleridir zaten dosto amcanın. kusursuz ayaklara gelince bu romandaki: karakter kurgu ve çözümlemeleridir diyebiliriz. ana karakterin üvey babası mesela bence kurgulanmış en kusursuz karakterlerden biridir geçmişten bugüne.
  • bu kitaptaki yefimov karakteri çok sarsmıştı beni. başarısız bir müzisyendi ama bir türlü bununla yüzleşemiyordu yanlış hatırlamıyorsam. o keman kutusunu açma cesaretini bir türlü bulamıyor, yetenekli olduğu konusunda saf!? bir inanç besliyordu. ama sonunda yüzleşmişti galiba kendisiyle, açmıştı o kutuyu. heyecanlandığımı hatırlıyorum, içimde kendimle ve onunla ilgili yeni bir umut yeşerdiğini, belki gizli kalmış bir pırıltının birdenbire ortaya çıkıp onun ve benim sefil hayatlarımızı şöyle bir aydınlatıvereceğini filan... (çok gençtim o zamanlar.)

    çalmaya başladığında kemanından çıkan çığlıklar hala kulaklarımdadır, ne hüzün verici seslerdi onlar, ne kadar dayanılmazdı!

    şimdi düşünüyorum da ne gerek vardı buna, niye zorladık yefimov'u bu kadar? aslında kimseyi kendisiyle bu kadar baş başa bırakmaya hakkımız yok galiba.
  • "insan,bir hayvan gibi burnu yerden kalkmayınca hayalinde yaşayabileceği bir yalan köşesi kurmalıydı." ne güzel de demiş germinal'in maheude kadın'ı.
    adeta bu romanı özetler gibi konuşmuş.

    dostoyevski bu kitapta yaşamayı şöyle tanımlar.

    "...fazlasıyla yorulan zihinsel ve ruhsal yeteneklerin,bilincin parlak aleviyle aniden parıldadığı anlar olur.bu anlarda,geleceğin önceden sezilmesiyle zayıf düşen kişinin kahince bir görüşü olur.yaşama isteği bütün varlığınızı doldurur,pırıl pırıl umutlar belki de boşu boşuna gizemli geleceği çağırır,bütün sırlarıyla,kasırga ve fırtınalarıyla yaşamak işte budur."

    --- spoiler ---
    kitapta 3.macerada ki dönüm noktasını oluşturan karakter s.o' nun alexandra mikhailovna'ya yazdığı hüzün dolu aşk mektubundan 2 kesit alacağım.
    "tanrının yeryüze dağıttığı gün ışıkları sadece güzel bir çiçeği değil dibinde büyüyen otları da ısıtıp aydınlatır."

    "kendime gülüyorum ve bana haklılarmış gibi geliyor,çünkü ben anlamsızım ve iğrenç biriyim,kendime karşı bile hissettiklerim bunlar;yüzümden,vücudumdan,tüm alışkanlıklarımdan,berbat huylarımdan nefret ediyorum.hep ettim."

    dostoyevski'den aşkı; hep güzel vücutluların,birbirleri için sınırsız fedakarlık yapacak uyumlu tiplerin,asil ve farklı kişiliklerin yaşadığı romanlara tokat gibi bir cevap gelmiştir.

    kitabın iki gizemli karakteri vardır
    1.si efimov'a keman çalmayı öğretip,vasiyetinde kemanını efimov'a bırakıp, efimov'un hayatını hayalleri-gerçeği ayırt edememe kıvamına getiren italyan kemancı.
    2.si 3.macerada olaylar cereyan edip netoçka'nın pyotr alexandroviç'e patladığı andan sonra p.alexandroviç'in sektereteri ovrov'un netoçka'ya "bir şey söylemesi " için izin istediği.netoçka'nın isteği devrisi güne ertelemesi ve kitabın bitip, ovrov adlı karakterin şüpheli durumu.

    kitabı okudukça "ya 19.yy da ruslar ne kırılganmış, "höt" desen hastalanıp,ölüyorlar." dediğim de oldu.
    insan kırılganlıklarını "insancıkların" devrisinde netoçka nezvanova'yı yazarak katlamıştır. iki roman tam bitmez. çünkü kırılganlıklarda kelimelere döküp bitirilemez.
    --- spoiler ---
  • yaklaşık iki yüz sayfası adeta tek oturuşta geçildikten ve son cümlesi olan «düşteydim sanki..." de okunduktan sonra, fyodor mihailoviç dostoyevski'yi 1849'da tutuklayıp sürgüne göndererek bu romanı tamamlamasına engel olan güçlere lanet ettirebilecek bir kitap.

    belki dostoyevski'nin de daha sonra yazdıklarında belirttiği gibi, tamamlanmış "netoçka nezvanova" asla bütünlüklü ve güzel bir roman olamayacaktı. ki, dostoyevski, günümüze ulaştığı kadarıyla "netoçka nezvanova"yı tam bir amatör işi olarak görüyordu. bu yüzden sürgün sonrasında bu romanı tamamlamayı hiç istemedi. fakat insan, yarım hali böylesi doyurucu olan bir eserin tamamlandığında nereye varabileceğini merak etmeden de edemiyor.

    ayrıca, romanın henüz ilk bölümünde, sanatın herhangi bir dalıyla "sanatçı" olarak uğraşmaya başlamış, ve yüklendiği yükün ne denli ağır olduğunu çok geçmeden fark edip vazgeçme aşamasına gelmişleri anında yüreklendirecek harika bir tirat vardır. bu tirat, kemancı b tarafından netoçka nezvanova'nın babası yefimov'a karşı atılmıştır.

    sözünü ettiklerimi buraya aktarmak da isterdim, lakin evvelinde yaşananları, yani bağlamı bilmenin, tiradı kavramak için elzem olduğunu düşünüyorum. yada o derin olduğu kadar uzun da olan tiradı tamamen yazamayacak kadar yorgunum ve «yorgunum»dan daha iyi bir bahane bulmak için çabalıyorum.

    her halükarda, pasajlarla tanıtılmaktansa, salt işaret edilmesi gereken bir kitap bu. ben böyle olduğuna inanıyorum. kitabı okumamın üzerinden geçen yaklaşık beş ayda bu inancım daha da arttı hem.
hesabın var mı? giriş yap