• 1618-1694 malatya doğumlu
    şair ve tasavvufçu olup halveti tarikatının niyaziye veya mısriye kolunu kurmuştur.
    eserleri: risale-i hasaneyn, mevaid-ül irfan , avaid'ül ihsan hidayetül ihvan ve mektubat
    şiirlerinin yer aldığı bir divanı vardır
  • malatyada sozkonusu kişi adına bir cami(tarihi bir camiydi ama bakımsızlıktan yıkılmıs) bulunmaktadır.
  • osmanli zamaninda, kurulustan beri süre gelmis olan kelamcilar ve sofistler arasindaki rekabetin, reformcular tarafindan yapilan en son ciddi direnislerden birini gerceklestirmis olan islam alimi. egitimi önce bagdat sonra misir diyarinda tamamladiktan istanbul'a gelir. ikinci ahmet döneminde binlerce müridi bulunan niyazi-i misri bazi sünni cevrelerce olasi tehlike olarak görülmüs ve bursa'da ikamet etmeye zorlanmistir. bedreddinilerden oldugunu acikca dizelerinde belirttigi iddia edilen seyhin, hangi tarafa daha yakin oldugu hakkinda günümüze kadar hala kesin bir sonuca varilamamistir cünkü azimsanamayacak sayida sünni alim kendisinin aslinda sapitmadigini (yanlis anlasilmasin, yazilanlarda gecen durum tasvirinde bu kelime kullanilmaktadir) "peygamberimiz muhammed mustafa hepimizden üstündür. ali güzel, eshabi cok temizdir" beytlerinden baz alip yorumlar ve katiyen hurufilikle alakasinin olmadigini söylerler. fakat sabatay sevi ile muhabbeti yüzünden daima süphe ile yaklasilan bir isim olmustur.

    kendisine son sürgün dönemine kadar daima büyük saygida bulunan padisah, avusturya üzerine sefere cikilmadan önce gazaya katilmak isteyen niyazi-i misri'nin teklifini kibarca reddeder cünkü hem seyhin birkac tasavvufi vaaz ve yorumunun tehlikeli söylentilere yol acmasi memnuniyetsizlik yaratmis hem de müridlerinin hircin tavirlari yüzünden ordu icinde cikacak olasi bir kanli ic hesaplasmadan cekinilmektedir. seyh, padisah'in fermanina ragmen edirne'ye yoldaslari ile yola cikar ve burada durdurulup (kimi söylentilere göre edirne'de ordu ve halk icinde isyan cikarmak niyetindeydi), önce yeniden bursa'ya geri, ordan da limni adasina sürgüne gönderilir. niyazi-i mirsi'nin sürgünü ortodoks-sünni düsüncede reform yolundaki son cirpinis olur, kendisinden sonra sofi kesim tamamen icine kapanacaktir.
  • halk ozanı. asıl adı mehmed'dir. malatyalı'dır. öğrenimini mısır'da yaptığı için "mısri" sanını kullanmıştır. öğrenimi bitince anadolu'ya dönmüş elmalı'da sinan ümmi'nin kurduğu tarikata girmiştir. daha sonra bursa'da yerleşerek "halveti tarikatı"nın bir kolu olarak "mısri tarikatı"nı kurmuştur. daha sonra edirne'ye gitmiş, oradan limni'ye sürülmüş, 1693'te limni'de ölmüştür.
    mısri niyazi'nin eylemci bir yanı olduğu da anlaşılıyor. etkin bir kişiliği olduğu söylenebilir.

    geldim o dost ilinden
    koka koka gülünden
    niyazi'nin dilinden
    çağırırım: dost! dost!
  • tam adı mehmet niyazi mısrîdir.

    yunus emre'nin çıktım erik dalına anda yedim üzümü kasidesine yazdığı şerh* dikkat çekicidir.
    20 mısralık bu şiire sayfalar dolusu açıklama yazan niyazi mısri'ye göre bu şiirin her kelimesinde sembolizm vardır.
    ancak aslında bu şiirin bir şathiyeden başka bir şey olmadığını öne sürenler de az değildir.
  • günde bir taşı bina-yı ömrümün düştü yere
    can atar gafil, binası oldu viran bîhaber

    dil bekası, hak fenası istedi mülk ü tenim
    bir devasız derde düştüm, âh ki lokman bîhaber

    bir ticaret yapmadım ben nakd-ı ömr oldu heba
    yola geldim lîk göçmüş cümle kervan bîhaber

    ağlayıp nâlân edip düştüm yola tenhâ garip
    dîde giryân, sine biryân, akıl hayrân bîhaber.
  • tarikat ehlinin, tasavvufun ve allah'ın evliyalara, dervişlere gösterdiği hikmetlerin sırlarını halk içinde fazla açık ettiğinden, sübyan evliya olarak geçer mutasavvıflar arasında. yani çocukça hareket ettiği için, "çocuktan al haberi" gereğince.
  • tarihe geçen tüm malatyalı'lar gibi pek rahat durmamış, bu yüzden de dönemin padişahı önce kulağını çekmiş, mısri uslanmayınca sürgüne (limni adasına) gönderilmiştir.

    hem alevi vatandaşların hem de sünni vatandaşların sahiplendiği ortrak bir değerdir. ben de hemşehrim olduğu için severim.
  • yunus'un çıktım erik dalına diye başlayan şathiyesine muhteşem bir şerh yazan gurban olduğum.

    şerh necla pekolcay ve emine sevim'in "yunus emre şerhleri" kitabından görülebilir.
    yasakmeyve namıyla bir ara çıkan iki aylık şiir dergisinin temmuz / ağustos 2004 sayısında da (9. sayı) mevcut.
hesabın var mı? giriş yap