• dogalgazcevrimsantrali'nin sozlukteki yeni ismi.
  • kendisini izleyen birisi tarafından yazdığı entrylerin şaibeli entry getir butonu ile gelenler arasına gönderildiğini tesbit ettiğim sözlük yazarı... yada o butona her basışımda kendisine ait bir entry gelmesi tesadüftür, bilemiyorum... (bkz: tesbit insanı)
  • olimpos'da mı buluşamadık ki düğününe gelemeyeceğiz (buluşamamıştık ya, evet...)
    adamı hep yollara koyan örtmenim canım benim. (gelmesek de görmesek de...)
  • öğrenciyken öğretmenlerimin gününü severek kutlardım. harçlığımdan biriktirdiklerimle ufak tefek hediyeler alırdım...orta okuldayken hepsine yetiştiremeyeceğimden arkadaşlarımla birlikte evlerin bahçelerinden çiçek koparırdık yol boyu okula giderken...öğretmenlerimizin bizi bu hediyeler karşılığında yanaklarımızdan öpmesi en büyük mutluluğumuz olurdu...

    on sekiz yıl önce ilk öğretmenler günümü kırıkkale'deki öğrencilerimle kutlamıştım...o zamanlar öyle çok anlamlı gelmezdi benim için...kendimi çok fazla öğretmen gibi hissetmiyordum hatırladığım kadarıyla, geçici bir meslek gözüyle bakıyordum o günlerde...biten her öğretim yılından sonra "bu yıl son, bilemedin gelecek yıl finito" diyerek yeni bir yıla başlardım...

    kırıkkale'nin köylerinden olan, sonradan seçimler zamanı ilçe olmasına söz verilmiş küçük bir yerde başlarken öğretmenliğe, kendimi annesinden babasından ayrılmakta zorlanan ilkokul birinci sınıf öğrencisi gibi ağlarken bulmuştum...hatta o yıl ilkokul çağımdan sonra ilk kez bitlenmiştim de...

    ilk öğretmenler günümde aldığım ilk hediyelerimi hiç unutmayacağım...birkaç paket selpak mendil, bir iki şişe tütün kolonyası, öğrencilerimin benim için çizdikleri resimler ve yünlü patik...o kadar güzel şeyler hissetmiştim ki ilk olarak o gün mesleğe dair...patik getiren öğrencimin babaannesi gelmişti o gün okula "hocanım, sen geçende bir hasta olduydun da okula gelemediydin ya...yakup o gün eve gelince 'ebe ebe öğretmenim hasta olmuş, ona patik ör, giysin bir daha hastalanmasın' dedi de, ben de sana patik ördüm" diyerek sevinçten ağlattı beni...

    sonra, yıllar yıllar sonra ilk öğrencilerimden biri beni facebook'tan bulduğunda "öğretmenim, sizin hep ayyakkabımın bağcıklarını bağladığınızı hatırlıyorum" dediğinde de çok sevdim bu mesleği...çalıştığım anaokulumun bağlı bulunduğu üniversiteyi kazanıp sürpriz yapıp ziyaretime gelen öğrencimi kapıda gördüğümde de...istanbul'a gezmeye gelen üniversiteli öğrencim, annesi ve ben moda'daki çay bahçesinde otururken de...

    bugün ilk hediyesini aldım on sekizinci yılımın..."öğretmenim" dedi defne, "keşke sen annem olsaydın, hep beraber olsaydık"...

    şimdi bunları yazarken, bu kadar güzel hatıraları başka hiçbir meslekte biriktiremeyeceğimi fark ettim...

    iyi ki öğretmen olmuşum...

    çok manidar ama şu anda bir yandan da pink floyd çalıyor...hem de bilin bakalım ne?
hesabın var mı? giriş yap