• vakt-i zamanında izlemiş bulunduğum, lakin bi tek adı belleğimde kalmış bir türk filmi.
  • yönetmen : ertem göreç
    senaryo : vedat türkali
    oyuncular : ayhan ışık, türkan şoray, suna pekuysal, senih orkan.

    1961 yapımı.

    türk sinemasının gerçek anlamda "sosyal içerikli" tek örneği sayılabilecek bir film. bireysel ve toplumsal başkaldırı öyküsü. aynı zamanda türkan şoray'ın ismini duyurmasını sağlayan film.
  • bir müteahhitin kızıyla, belediye otobüslerinde şoför olarak çalışan gencin aşk öyküsü, 60'lı yılların başında yaşanan gerçek bir kooperatif yolsuzluğundan yola çıkmış, ve ayhan ışık'la türkan şoray'ın pardesüleriyle yanyana tren raylarında yürüdükleri sahnesiyle gönüllerimize taht kurmuştur.
  • 27 mayıs darbesinden sonra ortaya çıkan "güvenevler dosyası” yla ilgili inşaat yolsuzluğunu ve günümüzdeki "arazi mafyası”nın başlangıç yıllarını gözler önüne seren toplumsal gerçekçi bir deneme. türkan şoray’ın "acı hayat”’tan (1963) önceki döneminin en iyi filmi. vedat türkali' nin senaryosuna göre aydın bir belediye otobüsü şoförü olan kemal (ayhan işık), yolcularından üniversite öğrencisi (türkan şoray) ile ilgilenir. kızın babası, site yapmak vaatleriyle fakir mahalle halkını sömüren bir üçkağıtçıdır. kemal, ezilen sınıfta birlikte olup ezenlere, özellikle de sevdiği kızın babasına tavır alır.
    (agah özgüç'ün 100 filmde türk sineması kitabından)
  • sırf o dönemki istanbul görüntüleri için bile defalarca izlenebilecek film.
  • yıllar sonra tekrar izlediğimde, (neyse ki trt veriyor bu filmleri) birer sene arayla vefat eden suphi kanerve ahmet tarık tekçe'nin de oynadığını fark ettiğim film.
  • --- spoiler ---

    şoförün altında, beylik otobüs otobüs

    yanında bir okur yazar , güzel kız

    hepimizin derdi yuva derdidir derdidir

    kimseler kalmasın yurtsuz yuvasız

    kız güzel olmalı aklı ermeli ermeli

    oğlan ise güzel bir iş görmeli

    --- spoiler ---
  • hakkında türkan şoray ve ayhan ışık'ın oynadığı dışında bi bilgi sahibi olmadan izlenince daha jeneriğinde bile şaşırtıyor bu film. vedat türkali ve ruhi su isimleri görür görmez "enteresan bişi geliyor" diye heyecanlandırıyor. ki hakkını da veriyor film yarattığı heyecanın. kafaya kakmadan, didaktik olmadan toplumsal bir türk filmi çekilebileceğini göstermişler daha o yıllarda. yalnız bu kadar çok insanın rol aldığı film görmedim ben. hem ana karakter hem de figüran sayısı acayip. her kareden insan taşıyor. türkan şoray'ın ilk filmlerinden biri olması nedeniyle eski burunlu haliyle görülebilir. ayhan ışık'la aralarındaki şu diyalog nefis;

    --- spoiler ---

    - babanız da çok iyi adam tabii.
    - tabii, nerden anladınız?
    - bütün genç kızların babaları iyi adamdır.

    --- spoiler ---

    bu filmi bir şekilde yine ayhan ışık'ın oynadığı avare mustafa'ya benzettim. istanbul'un dönüşüm yıllarında "apartman" sembolü üzerinden ilerliyor o da, bunun aksine toplumsal bir meselesi yok tabii.
  • filmin bir sahnesinde esas oğlan kemal *, esas kızımız nevin'i * belediye otobüs ile kaçırır. seferini henüz yeni bitirmiştir ve biletçi salih * de az önce inmiştir araçtan. kemal , son hız otobüsü bilinmeyen bir yere doğru sürer. sonra seyircinin boş bir alan olarak algıladığı bir yere otobüsü çeker. kapıya dayanan nevin, yerinden kalkıp kendisine doğru hamle yapan kemal'i görünce önce korkuyla sonra da telaşla "adam sandımdı seni" der. ardından kemal , nevin'i öpüşüyle susturur. bi güzel öpüşür genç çiftimiz. derken, az önce durakta "heey kemal, hay allah" diye ünlemiş olan biletçi salih amcamızı, artık depara mı kalktı, şahlandı mı geldi bilmiyorum, otobüsün kapı penceresine tıklarken görürüz. kemal, kapıyı açar:

    biletçi salih (kemal'e) : kovulmak istiyorsun işinden? delirdin mi sen ?

    kemal başı önüne eğik: hı hım, der yerine geçer

    biletçi salih (nevin'e) : geç sen de yerine

    nevin, mahçup şekilde yerine oturur.

    biletçi salih (şahit olduklarına dair içten duyduğu memnuniyet ve az önce gençleri paylamış olmanın verdiği güçle ) : tamaaam, der

    ve yola devam ederler.
  • baştan sona sadece girişindeki sahneden ibaret olsa yine de sıkılmadan izleyebileceğim bir film. eheh. o mercedes'lerin şimdi cevahir alışveriş merkezi olan şişli garajı'ndan teker teker çıkışları yok mu... neyse çok da yüzeysel olmayalım, film de fena değilmiş. sabredip en baş sahneye geri sarmadan sonuna kadar izleyebildim bu gece (ilk defa).

    http://www.youtube.com/watch?v=xqbdr56yn9o

    bugün bir bilene sordum kayışdağı'ndaki anadolu garajı'nda araçların sabaha karşı sefere peşpeşe çıkmaları bile yarım saati buluyormuş. bir hafta içi sabaha karşı tertibatı kurup sahneyi güncellemek lazım...

    bu arada filmdeki yeşiltepe'yi merak ettim; bir zeytinburnu bir de ayazağa civarında şişli ya da sarıyer mahallesi var. bu araç şişli garajı'ndan çıktığına göre ve beyazıt'a giderken unkapanı köprüsü'nden tarihi yarımada'ya sıçradığına göre zeytinburnu değil ayazaya civarındaki yeşiltepe olmalı.
hesabın var mı? giriş yap