• flemenk ressam birçok oğlu ve öğrencisi var sürüyle bunlar. karıştırmamak lazım. kafayı biraz çizmiş bir deha olduğuna inanıyorum. figürleri hep çirkin...
  • "pieter brueghel" olarak da bilinen bir rönesans ressamıdır, hayatına dair çok az yazılı vesika bulunduğu içün, hakkında bir araba tevatür türemiştir..

    bir garip adam imiş brueghel, dönemindeki diğer ressamlar gibi azizlerle, iblislerle uğraşacağına daha çok tavukları, kazları resimlerine konu etmiştir; ki utanmasam surrealizmin dedesi diyeceğim ama, breton çarpar adamı imdi, neme lazım..

    nitekim uzun yıllar boyu unutulmuştur brueghel, ta ki baudelaire kendisine hayran oluncaya değin.. işte bundan sonra gelsin şöhret, gelsin nam.. hatta sonrasında, aldous huxley bey "along the road" adlı eserinde kendisi içün "toplumsal bir feylesof ve ırkçı" tanımı bile yapmıştır; -değildir ayrı.. her resmine bir şiir yazdığı da rivayet edilir ayrıca; zira komedi ve trajedi şairliği yapmış döneminde..

    resmettiği kahramanları tanımak da ayrı bir takıntısı imiş pieter beyin.. aylarca, çizeceği tiplerin yanında yatıp kalkar, onlarla yer içermiş yani (hollywood oyuncuları arasında da meşhur bir gelenektir bildiğimiz üzre).. bakınca hiç de rönesans adamı gibi durmaması tevekkeli olmayan bu beşerin, özellikle "kokanya diyarı" ve ölümünden az evvel bitirdiği "körler hikayesi" adlı resimleri fevkaladedir; ben giydim kullanıyorum şahsen..
  • (bkz: peter briegel)
  • pieter beyin "babil kulesi" adlı eseri, maarten koopman'ın "tabloları canlandıralım" serisinin ikincisi olarak filme de alınmıştır, senee 1996..
  • büyük ve küçük babil kuleleri, the parable of the blind leading the blind, dulle griet (mad meg), the triumph of death ve the fight between carnival and lent adlı tabloları en çok tanınan flaman ressam.
  • ülkü tamer'in, ressamın "kardaki avcılar" adlı tablosundan esinlenerek yazdığı bir şiiri...

    bruegel

    gökyüzü ayaklarımın ucundan başlıyor.
    köpeklerin bakışlarında birer keman tadı.
    avcılar ve kuşlar avdan dönüyor.
    zaten her yanda hüzün görülür
    uzakta çocuklar kayıyorsa,
    kızaklar tahtadan yapılmışsa,
    kar dinmişse, avdan dönüyorsa avcılar,
    insan anlamışsa ansızın, başladığını
    gökyüzünün, ayaklarının ucunda.

    kuş tüyleriyle kaplıdır burunları
    birer sirk emeklisine benzeyen avcıların;
    soluk alır, tüy verirler yorulunca,
    yürekleri birleşir, geniş bir av ülkesi olur,
    içinde tazılar yaban ördeklerini,
    çantalı okullular kar tanelerini avlar.
    norveç'in nüfusunu bilir de okullular
    karın nüfusunu bilmezler nedense.
    zaten her zaman hüzün bulunur biraz.
    norveç'ten söz açan şiirlerde.

    gökyüzü ayaklarımın ucundan başlıyor.
    ağzımın kemiğinde dağınık bir şiir tadı.
    gürgenler ve kayınlar avdan dönüyor.
    sırtsız atmacalar çizerdim şimdi
    bir kayığın yelkeni geçseydi elime;
    unutmazdım, yelkenin bir köşesine
    tabut başlı bir avcı yerleştirirdim.

    içime çektiğim hava değil, gökyüzüdür.
  • ismini her seferinde buraya gel olarak okudugum ressamdir.
  • (bkz: #3553282)
  • (bkz: proverbs)
hesabın var mı? giriş yap