• roma imparatorluğu'nun doğusunda (yaygın ismiyle bizans imparatorluğu) kullanılan bir vergilendirme,toprak ihsanı ve toplumsal kontrol mekanizması. osmanlı imparatorluğu'nda bir dönem yaygın olarak görülen "tımar sistemi"nin aynıdır. tımar-pronoia benzerliği, cehaletten mi ideolojik bir tercihten mi bilinmez, modern osmanlı tarihçiliğini başlatan müverrihlerce sistematik biçimde göz ardı edilmiş, sonra gelen gerek muhafazakar gerekse marksizan (asya tipi üretim tarzı) tarihçilerce de bu ihmal sürdürülmüştür.
  • tımar sisteminin aslı olduğu söylenen bizans imparatorluğunun toprak sistemi. çünkü birçok araştırmacı karşı çıkmıştır bu teze. özellikle fuat köprülü, "bizans müesseselerinin osmanlı’ya tesiri" çalışmasında şiddetle eleştirir bu tezi ve ikta sistemini hatırlatır tımarın pronoia'nın devamı olduğunu söyleyenlere. tabii bir de kemal tahir var tımarın pronoia'nın devamı olmadığını savunanlar arasında.
  • önce şuraya bakın hele, nasıl yazılıyor ve ingilizcede adamlar nasıl açıklamışlar:
    http://lh6.ggpht.com/…aaady/b7l3y0-slv0/pronoia.jpg

    "pronoia"; "sağgörü", "tanrısal öngörü", gibi manalara sahip yunanca bir kelimedir. cicero, yunan mucizesinden fışkıran felsefe ışığından teselli bulmaya çalışırken yazdığı de natura deorum yani türkçesiyle tanrıların doğası üzerine adlı eserde "providentia" ya da "prudentia" kelimeleriyle karşılamış, latincede manalı kılmıştır. . (cic., de nat. deorum ii.22.58: “talis igitur mens mundi cum sit ob eamque causam vel prudentia vel providentia appellari recte possit (graece enim pronoia dicitur),...”)

    pronoia, providentia ya da prudentia, hangisini kullanmak istiyorsanız kullanın, kavram insana ait bir değermiş gibi duruyor, ancak cicero'nun metninde geçtiğince aslında dünyanın sonsuzluğundan bahsedilirken, onun tamlığının ve parlaklığa sahip olduğunun altı çiziliyor. buradaki "sonsuz tamlık", pronoia kavramını açımlar.

    cicero’nun yine burada bahsettiğine göre stoacılar geleceği bilen yaşlı kadınlara "pronoia" ya da latincesiyle "providentia" derlermiş. (cic., de nat. deorum i.8.18: “...nec anum fatidicam stoicorum pronoeam, quam latine licet providentiam dicere,...”; ii.29.73: “pronoean a stoicis induci id est providentiam.”)
  • bizans imparatorlarından 1. aleksios 'un 1108 yılından sonra orduya sağlanan askerlerin devamlılığını ve kalıcılığını sağlamak adına kurduğu toprak bağışlama ve bu bağışı askeri yükümlülüklere bağlama sistemi.

    sistem uyarınca aynı osmanlı devletinde olduğu gibi toprak ve üzerindeki mülklerin esnek mülkiyetle bağışlandığı kişi ; topraktan doğan vergileri ve toprak üzerindeki mülklerin kiracılarından kiraları tahsil etme yetkisine sahipti. bu yetkinin karşılığındaysa savaş zamanlarında kendisi başta olmak üzere askerleri ile süvari olarak orduya katılmak zorundaydı. yine bu sistem uyarınca 1. aleksios kiliselerin gelirlerinin değerlendirilmesini kilise dışı hayır kurumlarına bırakarak bu kurumlardan da savaş zamanlarında asker toplamaktaydı.

    kısa vadede efektif bir yapıya sahip olan bu uygulama ; uzun vadede yerel yönetimlerin ve toprak aristokrasisinin güçlenmesine ve merkezi yönetimin zayıflamasına yol açmıştır.

    bu uygulamanın bir başka özelliği de osmanlı devlet ve askeri yapısının tamamen orjinal olduğunu iddia eden resmi ideoloji taraftarlarına söylenecek fazla birşey bırakmamasıdır. evet insanlar belirli bir zaman diliminde; belirli bir yerde oluşan toplumsal ilişkilerin sağladığı koşullar içerisinde tarih yaparlar; ancak bu geçmişten kalan toplumsal ve üretici güçlerin etkisi olmadan olamaz. işte bu yüzden diyoruz ya; insanlar tarihi yaptıkları kadar tarihten de etkilenirler. tabi anlamak isteyene.

    ben diyalektik değil de metafizik düşüneceğim diye diretirsen ben sana daha ne yapayım arkadaş?
  • osmanlı imparatorluğu'ndaki tımar sisteminin tarihsel kökeni söz konusu olduğunda belki de en önemli ve temel referans kaynağı olan bizans imparatorluğu'na özgü toprak sitemi. yakın döneme kadar, gerek bazı muhafazakar tarihçi amcalar ve gerekse kafasını atüt'le bozmuş kimi tarihsel maddeci yoldaşlarca osmanlı'daki tımara etkisinin göz ardı edildiği ya da iyimser olursak "görülemediği" bir yapıdır pronoia.

    pronoia, 11.yy'dan itibaren gözlenmekte olup, aynı tımar sisteminde olduğu gibi sosyal, ekonomik ve askeri açıdan dikkate değerdir. önceleri merkezi bizans iktidarına hizmetlerinden dolayı verilen toprak parçalarıyken, zamanla askeri hizmetler karşılığında ve belli kurallar uyarınca kimi kişilere yapılan arazi tevcihleri haline gelmiştir. pronoia umumiyetle mülkiyeti devlete ait bir toprak parçasını işaret eden bir terimdi. ancak bu gelir kaynağı, toprak yerine bir balıkhane, bir maden ocağı gibi herhagi bir işletme de olabiliyordu. aynı tımar sisteminde olduğu gibi pronoia sahibi, elinde bulundurduğu arazinin ve gelirinin büyüklüğüne göre orduya askeri hizmette bulunmak durumundaydı. yine tımara kaynaklık ettiği üzere, bu toprak "stratiotes"i, yani toprak sahibi, tarafından satılamaz ya da herhangi birisine miras bırakılamazdı. pronoia sahibinin ölmesi durumunda toprak devlete geri dönüyordu. osmanlı'daki tımar da aynı mantıkta olmakla birlikte, genellikle aynı toprak ölen sipahinin varisine yeniden tevcih edilirdi. ancak ilerleyen zamanlarda pronoia sahipleri topraklarını miras olarak bırakabildikleri gibi, merkezi otoritenin konstantinopolis dışındaki bölgelerde tahakkümünü feodal güçlere bırakmaya başlaması ile giderek daha fazla imtiyaz sahibi oldular ve osmanlı tarihinde "tekfur" olarak adlandırılan güçlere dönüştüler.
  • sosyalizmle feodalizmin birbirleri ile birden kesişip aniden ayrılarak yeniden yollarına 180 derece farklı açılarla devam ettikleri anda kesişim çizgisinin hemen üstündeki en az kesişim noktası kadar saçma toprak ve mülkiyet sistemi. çok açıklayıcı oldu.
  • unutturulan gerçek.

    'pronoia'nın psikolojik anlamının karşılığını duyarak büyüdük hep: paranoia.

    olur olmaz, anda bile yaşanmayan - geçmiş ya da gelecek şeylerden- sürekli kendimizi korkuttuğumuz ya da üzdüğümüz için,' paranoyaklaşma bi ablası' dersem; bi tanıdıklığı, bi yankısı olur sizde. negatif bi çağrışım di mi?

    ama pronoia.. burası nehrin öte yani.
    her şeyin mümkün olduğu, her şeyin seninle denk olduğu.
    olan her şeyin senin hayrına, iyiliğine olduğu.
    böylee de bi dünyanın var olma ihtimali: hani, uyanmışsındır güzel bi hisle, tüm gün sanki 23 derece gibi..
    gunes hafif, ruzgar hafif. tıkırdır ya o gün işte.. ve sen eve döndüğünde iyisindir ya.. 'tamam'sındır yani.

    ıyi hissetirdi di mi?

    kelimenin latince kök anlamı bile bunu işaret etmekte.

    evet, biliyorum. tum yasam boyu, burada pronoia' da kalınmaz. ama ya kalmak için denesek.. birbirimizi korkunclukla degilde, olculu bi güvene yonlendirsek.

    zor mu?

    bilmiyorum. sadece uyanacaktir, biri, bi sekilde. bu da sana gelsin gün cicegim. iyi ki okudun, iyi ki uyandın. =)
  • paranoyanın tam tersi bir mental durum. paranoyadan muzdarip bir kişi, kişilerin veya varlıkların kendilerine karşı komplo kurduğunu hissederken, pronoia yaşayan bir kişi, etrafındaki dünyanın onlara iyilik yapmak için komplo kurduğunu hisseder. evren sen kazan diye adeta hile yapıyor yani.

    ben bunu biraz da her işte bir hayır vardır demeye benzetiyorum.
  • (bkz: tımar)
    (bkz: özel mülkiyet)
hesabın var mı? giriş yap