• hristiyanlikta isa mesih , aziz ve azizelerle iliskili yada onlardan arta kalan kutsal esya ve parcalardir.
  • kumasin rulo olarak sarilmasina imkan veren boru $eklindeki cogunlukla mukkavva, nadiren de plastik olarak bulunan $ey i$te..
  • kutsal bir kişinin kemiklerine ya da onunla ilgili herhangi bir eşyaya verilen isimdir..
  • (bkz: röliker)
  • rölik, azizlerden kalan değerli eşyalara verilen ad. bu eşya azizin kemikleri de olabilir, herhangi bir ziynet eşyası da olabilir. rolikleri genelde martryonlarda (ilk hristiyanlık yapılarından, günümüzün türbesi) bulunurlar. megale ekklesia (ayasofya'nın ilk versiyonu diyebiliriz) normalde mozole olarak planlanmıştı, anadoludan azizlerin roliklerinin gelmesi ile yapı onlara adandı, yıllar içerisinde ayasofya halini aldı.
  • hazreti isa ve azizlerle ilişkili ya da onlardan artakalan kutsal parça ve eşyalar.

    rölik;(latince: reliquiae "geri kalan, kalıntı")

    örneğin, kutsal kişilerin kemikleri ya da bu kişilerin sahip oldukları eşyalar röliktir. rölikler bazen röliker adı verilen muhafazalar içerisinde saklanmaktadırlar.
  • orijinal ismi relics ya da vestigia olan bu kutsal kalıntı ve eserlerin islamî kaynaklardaki adı ise âsâr; yani geride bırakılan izler.

    büyük bir çoğunluğu hz. muhammed'in öldükten sonra arkasında bıraktığı (muhallefat) ve kutsal (kutsal emanetler) ve mübarek (teberrükat) addedilen kıyafet ve gündelik eşyalardan oluşan âsâr-ı muhammed adı verilen bu islami röliklerin bir kısmı şöyle:
    - sakal (sakal-ı şerif),
    - ayak izi (kadem-i şerif)
    - hırka (hırka-i şerif),
    - sandalet (nal-ı şerif),
    - leğen,
    - ibrik,
    - mushaf,
    - misvak,
    - tesbih,
    - seccade,
    - mühür yüzüğü,
    - asa,
    - kılıçlar ve kabzaları,
    - bayraklar ve sancaklar..

    üstelik bunların orijinal olup olmadığına bakılmaksızın pek çok replikası, röprödüksiyonu ve hatta sahteleri yapılmış ve hemen hepsi de hayli rağbet görmüş. "kutsal emanetler piyasası"nın tarihi o kadar eski ki, örneğin tarihçi 1215'te ölen herevi, basra'dayken 24 dinara aldığı hz.muhammed'in ayak izi bulunan bir taş parçasının gerçek olup olmadığını ancak allah'ın bileceğini yazmış. 1328'te ölen muhalif din alimi ibn teymiye ise 1304'te şam'da hacıların öptüğü bir ayak izini bidat addedip kaldırıp atmaya yeltendiğinde kendisini linç etmeye kalkışan kalabalığın elinden zor kurtulmuş. hatta böylesi bir sahtelikle bir seferinde 1. mehmet de karşılaşmış. hz. muhammed'e ait olduğu söylenen bir çift sandaleti yaşlı bir adamdan satın alan padişah, sandaletleri öpüp gözlerine sürmüş ama bir taraftan da bunların sahte olduğunu bildiğini ama yaşlı adamın halkı kandırmasının önüne geçmek için bunu yaptığını söylemiş.

    dahası orijinal ya da replikası olması gerekmeksizin osmanlı'da 17.yy'dan itibaren peygamberin ayak izinin şeklinin çizildiği dua kitapları, şemâil, delail, hasais, şemâilnâme ya da hilye son derece kutsal bir rölik addedilip sahibine ya da ziyaretçilerine uğur, bereket ve şifa getirip kötülüklerden koruyacağı düşünülmüş. bunlara sabah ve akşamları uzun uzun bakmanın şifa getireceği söylenmesine ilaveten dokunulup yüz sürülüyor, öpülüyor.

    tıpkı kiliselerde öpülmekten, dokunulmaktan ve yüz sürülmekten aşınmış aziz röliklerinde olduğu gibi islamiyet'te de böylesi pratikler söz konusu. örneğin üzerinde ibrik-i şerif'in, leğen-i şerif'in, misvak-ı şerif'in resmedildiği bir dua kitabı, sultan abdülmecid'in veremle mücadele eden üçüncü eşi düzdidil kadınefendi'nin en büyük şifa umudu olmuş. hz.muhammed'in ayak izinin olduğu çizimler ise öpülmekten aşınmış. mesela görsel, görsel, görsel.

    altından mahfazalar içerisinde korunan ve topkapı saray'ında özel bir odada has oda'da korunan bu kutsal emanet röliklerine verilen önem o kadar büyük ki her yıl ramazan ayının 12'si ile 14'ü arası pars adı verilen yıllık temizlikler için bizzat padişahların da katıldığı bir taşıma ritüeliyle saray bahçesinde başka bir köşke taşınmış. ayın 15'inde ise hırka-i saadet mahfazasından çıkarılıp padişah ve devlet erkânının öpmesi için seriliyormuş. sırayla yapılan bu öpmeler sırasında hırkaya bulaşan tükürük bir görevli tarafından tülbentle silinip tülbentle birlikte öpene veriliyormuş. dahası hırkanın öpülen yeri suyla yıkanıp ramazan ayının kalan 15 gününde saray erkanı oruçlarını açarken içtikleri suya bu "mukaddes" hırka-i şerif suyundan damlatıyorlarmış. ve hatta özel kaplar içinde saklanan bu suyun iyileştirici gücü olduğuna inanıldığından hastalara şifa niyetine içiriliyormuş.

    nitekim osmanlı tarzı ortodoks islam yorumunda röliklere verilen bu muazzam önem, muhammed bin abdulvahhab'ın suudilerin askeri desteğini de alarak başta bu kutsal emanetler olmak üzere yaşayan ya da ölü kişilere (hz. muhammed dahil) ait eşyalardan medet ummanın, şefaat ve şifa dilemenin ve ayrıca pek çok ibadet pratiğinin küfür ve şirk sayıp bidat kapsamında değerlendirmesi, mekke ve medine'nin de dahil olduğu hicaz bölgesinde bazı türbe ve mezarları tahrip etmesi ve hatta vahhabilerin 1802'de mekke'ye saldırmasından iyice tedirgin olan osmanlı padişahları, 18 ve 19.yy'larda onlarca kutsal emaneti istanbul'a getirmişler.

    daha fazla ayrıntı için bkz. christiane gruber, osmanlı-islam sanatında tapınma ve tılsım.
hesabın var mı? giriş yap