• "iç sıkan, can sıkan, tedirgin eden" manasındaki sıfat.*
  • 22 mart 2009 devriminden sonra yapışık ikizi olan sikici kelimesinden ameliyatla başarıyla ayrılan kelime.
  • telefon ya da pc'de türkçe karakter kullanmayanlar için sıkıntı çıkaran kelime.
  • hergun kendi kendime soylerken buldugum kelime. belki gunde 150 kez.... sıkıcı, hem de çoook.
  • kadın kullanım kılavuzu her zaman yüksek japonca ile yazılır.
    erkek kullanım kılavuzu her zaman en basit çivi yazısıyla.
    işi karışıklaştırıp zorlaştıran kadınsı erkekler ve erkeksi kadınlar olmasa dünya çok sıkıcı yer olurdu. (bkz: erkek vs kadın/@ibisile)

    toplum için yapılan sanat seksi değildir, bir çeşit disiplin ve eğitmektir. eğitme olduğu ölçüde toplum için sanat sıkıcıdır.

    ursula k. le guin anlatışsıkıcı bir metin olarak yazmış. bence bu roman roman değil deneme, ütopik deneme, hatta azıcık cesaret etse bir iddia etme kitabı, 'ayarlayın bunları, evren buna uygun,' deme kitabı, bir vasiyet değilse de tavsiye kitabı. canı heyecanı az, örgütlü, hedefli ve hedefi belli*, fikri bol bir kitap. (bkz: the telling/@ibisile)

    "ibadethaneye gitmek aklımdan geçmiyor. ibadethane insanın içine yavaşça sokulabileceği* bir yer değil. çocukken de yapılamıyordu, şimdi de yapılamaz; çocukken ibadethanenin o korkunç sıkıcılığında ve anlamsızlığında* geçen saatlerde boğulduğum hala hafızamda; bunlar ilerideki ofis hayatının cehennemini kurgulamaya yarayan ön araştırmalardı." franz kafka - briefe an felice

    [yaşlı haydn birlikte yaşama* konusunda görüşü sorulduğunda şöyle yanıtlamıştı: "koşut üçlü aralıklar."] samuel beckett - murphy (bkz: joseph haydn/@ibisile)

    (ilk giri tarihi: 17.1.2017)

    (bkz: sıkmak/@ibisile)
    (bkz: sıkar)
    (bkz: içdaraltan), boğucu
    (bkz: sıkan), sıkılgan, sıkılmak/@ibisile
    (bkz: sıkılıyorum), canım sıkılıyor, canım sıkıldı
    (bkz: can sıkıntısı), sıkıntı/@ibisile, iç sıkıntısı
  • hiçbir insan yok ki kendisini bir zaman sonra sıkıcı bulmayayım. ben de dâhil elbette. türdaşlarımla beraberken, kısa bir süre sonra evimi, salondaki koltuğumu ve o koltuk üzerinde takılan versiyonumu deli gibi özlüyorum. iyice evcimen oldum çıktım. hayırlara vesile ol kardeş. sağ ol moruk.
  • bugünlerde kıçımda sürüklediğim 150 kiloluk çekçek bavulun içine binlercesini doldurduğum sticker.

    fırt fırt it ayağı yemiş gibi geziyorum ardımda o bavulla. eskiden sevdiğim her hobinin eğlencenin dizinin filmin kitabın oyunun önüne uğruyorum bir bir, hiç değilse birinde takılayım azıcık, dikkatimi ona verip dış dünyayı unutayım diye. ama yok. 15 dakika maks, sonrası hep aynı. dönüp bavuldan bi sticker alıp bön suratla “sıkıcıı!” diyerek çat suratının ortasına yapıştırıyorum, yürüyüp gidiyorum. herhangi bir günde iç sesim yaklaşık 9-10 kere o aynı bayık tonla “sıkıcııııı” diyor.
    - en komik fıkrala…sıkıcıııııı!!
    - civil oynayım oo güzel harita çıkmış paris kur marseille kur tours öeeh sıkıcııııı!!!
    - güzel bi yemek yaps… sıkıcııııı!!!!
    - sözlüğe update gelmsıkıcııııı!!!!

    şu dönemden çıkınca süper olacak ama çünkü gelecek 20-25 yıllık sıkıcı deme haklarımı tamamen tüketmiş olacağım. arka arkaya 15 bağımsız avrupa filmi izlettirseler 16.'ya hala gülümseyerek “olur:) başlatalım” diyeceğim. tanımadığım insanlarla small talk yapıp dakikalarca atmosferden bahsetmelerini dinleyeceğim can kulağıyla. kahverengi vinil kolçaklı gri kırçıl kumaşlı bi istikbal kanepesi gibi bön bi özgüvenle oturacağım salonumda. çok güzel olacak. hayırlısıyla bir çıkayım da önce şu bavulu kemirmeden, jimi hendrix gibi önce yakıp sonra vura vura parçalamadan falan, sonra her şey çok güzel olacak.
hesabın var mı? giriş yap