• kendi kardeşini kuduzdan kurtarmaktan aciz, bacağı kırıldığı için hastaneye kaldırılan, mucizelerini araştırmak üzere gelmiş heyetten kaçıp kendini evine
    kilitleyen bir adamdır sai baba. metin ve mert midir bilemiyorum, hakkında okuduklarım gerçek yüzünü yansıtır mı emin değilim ama, ciddi bilimsel bir gözleme karşı yelkenleri indirip gayba karışmayı tercih eden her mumbo jumbo adam gibi (bkz: uri geller) hilelerinin açıklamasının yapılması zor olur.

    bunun dışında kendisi yanında 11 ay geçirip cinsel tacizine uğrayan bir eski şakirtinin yazdığı gecelerin sai babası isimli eserinin 3000 kopyası baskıdan satın alıp, imha ettirmiştir.

    ayrıca 50 yıldır hilesi bulunamadığı iddia edilen sai baba, 1992 yılında ziyaretine gelen başbakana yoktan varettiği kolyeyi vermezden 5 dakika önce yardımcısından alırken görütülenmesi sebebiyle de daha iyi tanınmış, daha net anlaşılmıştır. (kasedin kamuya yayılmaması için gazeteciye yapılan baskı ve zulmü anlatmaya gerek bile var mı bilmiyorum)

    lan bizim sermet erkin de kafa olsa oturup sermet baba the avatar diye gezip milyonları parmağında oynatırdı. ama yokmuş ki trt de elinden güvercin çıkartacak naiflikte kaldı, silindi gitti.
  • şimdi babayı ye hakkını öldürme diyelim, sai baba nice ruhani, dini lider gibi kimselere zarar vermeyen, süper bir insan olarak bilindiği gibi, 'ben süper güç sahibiyim' dediği de duyulmamıştır. buradan da denilebilir ki ''sai baba zaten ilüzyonistlik yaptığını inkar etmemektedir(kabul da etmemektedir), sırf öğretisine ilgi duysunlar diye böyle şova yönelik hareketlerde bulunmakta, işin şov kısımını düşünmektedir. bu sebepten sai babanın insan üstü insan olduğuna inanıp iddia edenler sai babayı yansıtmaz, böyle yorumlarla sai babanın süperliğine gölge düşürülemez. önemli olan düşünceleridir, sen de zaten ayarmatörsün, bbg şeysisin.''

    ve fakat sai baba bu şovları ve şakirtleri sayesinde parayı hamuduyla götürmüş, nice ağzı açık ayran budalasının kanını da emmiştir. dinin hakkı için böyle iblislikler içten pazarlıklar caiz ise haksızlık ettim sana sai baba. emsallerine yaptığım haksızlıkları kimler affetsin.
  • bir de şu var alakasız da olsa kendi ilgim alakam doğrultusunda referans vermeden edemedim
    (bkz: baba yaga)
  • şahsına göndermede bulunmak gibi olmasın ama sai baba imparatorluğunun 1.5 milyar dolar üzerinde bir servete sahip olduğu tahmin ediliyor. diğer babaların dümen suyunda kurulmuş imparatorlukların ondan aşağı kalır bir yanı yoksa da, sai baba mütevazi bir hayat sürdürüyorsa da benim anlayamadığım bir nokta var. sai baba altın üretebilen birisi olarak bu kadar paranın hesabını tutmaya neden para harcasın ki? hastane mi yapacan şak çıkar avcundan elması, altını yap hastaneyi. dünyayı pırlanta kaplayacak bir adamın 1,5 milyar dolarcık da kalması beni üzdü. inşallah bizimkiler geçecek sai babayı.
  • bir şarlatan daha
  • orijinalinden iyi olan klonlara bir ornek; yeni bir sozluk yazari.
  • yaşamımın temel taşlarından, olmazsa olmaz yaşayan gurum, hindistan yollarının bir numaralı partneri, yokluğuna bir haftadan fazla dayanamadığım, çok sıfatlı, çok tatlı, çok akıllı, çok canım insan.
  • yeni bir chain letter* vakasina konu olan sahis. bugun aldigim bir e-mailde klasik olarak maili 10 kisiye gondermem gerektigi yaziyordu. ama ilk orneklerinden farkli olarak bu sefer maili gondermedigimiz takdirde basimiza taslar falan yagmiyor. eh bir ilerleme sayilabilir.. mailin tam metni ise soyle;

    > >> > gonderen : guler sabanci
    > >> >
    > >> > annem sai babayi ziyaret etmisti ::)) bunun gerçekten
    mucizevi oldugunu söylüyorlar. etkileri 24
    > >>saat içinde
    > >> > gerçeklesmeye basliyormus?...
    > >> >
    > >> > om sai ram,
    > >> >
    > >> > om namah shirdi sai baba
    > >> > om shirdi sai baba prasanam
    > >> > om shanti om shanti
    > >> > om shirdi sai baba prasanam
    > >> > om shanti om shanti
    > >> > om shirdi sai baba prasanam
    > >> > om shanti om shanti om shanti
    > >> >
    > >> > bu dua hayatiniza özel, sessiz kutsamalar getirmesi
    için size gönderildi. bu hindistan'da andhra pradesh'te visiongaram >
    >>tarafindan
    > >> > kaynaklandi ve bir çok defa dünya çapinda gönderildi.
    bu > >>kutsal
    > >> > mektubu
    > >> > aldiktan sonra bir kaç gün içinde bu kutsamalarin
    direkt bir deneyimini yasayacaksiniz. sai baba gerçek bir avatardir
    (master saint).
    > >>bunu
    > >> > bilmenize veya inanmanyza gerek yok. bu bir saka degil.
    bir ay
    > >>içinde
    > >> > yasaminizda bazi olaganüstü pozitif gelismeler olacak.
    lütfen
    > >>bu
    > >> > mesaji
    > >> > tanri'nin lütfu ile kutsanabilecegini düsündügünüz 10
    kisiye
    > >>gönderin
    > >> > .
    > >> >
    > >> > bu mektubu kendinize saklamayin. lütfen bunu iletin ve
    > >>aldiktan sonra
    > >> > 96
    > >> > saat içinde silin. lütfen bunu gönderin ve dördüncü
    günde > >> > "kismet"inizi gözleyin. aileniz ve arkadaslariniz
    için "iyi talih ve iyi
    > >>saglik"
    > >> > dileyin.
    > >> >
    > >> >
    > >> > gününüz sevgi ile baslasin, sevgi ile dolsun ve sevgi
    ile > >>bitsin.

    (bkz: tweety kusu seni gordu)
  • paratoner insan, sabır taşı, bıkbıklarımdan bıkmayan, hep sakin kalan doğaüstü varlık.
  • annem aşram’dayken:

    (bin defa haritada gösterdi de unuttum, enlem boylam vs veremiyorum o yüzden) aşram, hindistan’da sai baba’nın konuşlandığı yerleşimin adı. dünyanın her yerinden onbinlerce insan gidiyor. diledikleri süre boyunca kalıyorlar. kadınlar ve erkeklerin ayrı ayrı konakladığı “koğuş” tipi odalar var. gecesi 1 dolardan kalınıyor. yaşam çok basit. beslenme vejeteryen, içki ve sigara yasak. odalarda sıcak su yok. gerek de yok, hava hep sıcak. hergün belli bir saatte bütün bu binlerce insan bir meydanda toplanıyor ve yerde oturarak baba’nın gelmesini bekliyor. geçmiş yıllarda bekleme meydanına kitap getirilmesine izin verilirmiş, bu yıl yasak. baba, bazen geliyor. bazen insanların arasında dolaşıyor, nadiren de konuşuyor. anneme göre insanların her biriyle beyin dalgalarını kullanarak iletişim kuruyor. annem baba’yı ilk gördüğü gün, beyninde şu cümleler beliriyor: “yeter! artık benden kızınla ilgili birşey isteme! işleri hallolacak!” (tabii ki benden bahsetmiyor. bahsettiği kardeşim. ahh kıskançlıktan kavruluyorum!) baba nadiren mucizeler yaratıyor, tekerlekli sandalyeyle gelen bir katılımcı, yürüyerek mekanı terk edebiliyor. ancak işin ilginci baba’nın kendisi bu sene tekerlekli sandalyede, kırık kalçası bir türlü iyileşmiyor. hain evlat ben gözlerinde birer soru işareti ile “eeee?” diyorum. annem konuyu çözdüğünden, cevabı yapıştırıyor: sağlık sorunu olan ve çözüm aramak için gelen insanlara bunun gerekli olmadığını anlatmak için kendisini iyileştirmiyor. onlara “bedenin bir önemi yok” mesajını veriyor. bunu duyduktan sonra diyecek lafım tabii ki kalmıyor.

    annem, bu gezide tanıştığı başka bir kadın ile birlikte iki kişilik bir odada kalıyor. ve kadın horluyor! annem ve horlama asla bir arada düşünülemez, uyuyamıyor. bunu kadına söylüyor, kadın pek anlayışlı ve horladığını biliyor. sen hiç üzülme, ben başka bir odaya geçerim, sen tek başına kalırsın, diyor. aynı gruptan bir odayı paylaşan diğer bir iki kadının yanına üçüncü olarak yerleşiyor horlayan kadın. o gece annem çok mutlu. tüm seyahat boyunca hep birileriyle oda paylaşmış, ilk kez yalnız kalacak. ışığı söndürüyor. kısa bir süre sonra hışırtılar duyuyor. ışığı açıyor ve hayatta en çok korktuğu şeyle yüzleşiyor. bir sıçan bisküilerini yiyor! derhal üç kadının kaldığı odaya gidiyor. o gece onlarla kalıyor. değil tek başına kalmak, iki tane tek kişilik yatağı birleştirip uyumaya çalışan dört kişiden biri oluyor. o da yetmiyor, gece yataktan düşüyor!

    ertesi sabah hemen görevlilere koşuyor, odasında bir sıçan olduğunu söylüyor. görevliler bunu kabul etmiyor. bu kadar kalabalık bir yerleşimi steril tutmak için ciddi önlemler aldıklarını ve asla fare bulunmadığını söylüyorlar. annem ısrar edince, onu size baba göndermiş olabilir, son zamanlarda negatif bir düşünce geliştirdiniz, egonuzu öne çıkartan bir davranışta bulundunuz mu? diye soruyorlar. annem içinden “evet horlayan bir insanı rahat uyuyabilmek ve yalnız kalabilmek için yanımdan uzaklaştırdım. ben hala egomu yok etmeyi başaramadım!” diye düşünüyor. fare mi? fare bir daha ortalıkta görünmüyor.

    (ana fikir: her fare gerçek değildir. horlayan insanları bağrınıza basınız...)
hesabın var mı? giriş yap