• dokuz eylül üniversitesi, iibfde, muhasebe-finansman anabilim dalında profesör.

    hakkında, dersinden geçilemeyeceğine dair efsaneler anlatılır. bu hocanın dersinden geçmek, gerçekten de zordur ve bir o kadar da kolaydır aslında. bu özelliğiyle, "zorluğun yanında bir kolaylık vardır" * ayetini hatırlatır insana.

    güçlü bir karizması vardır bu hocanın. onu rakip olarak, öğrenciyi bırakmayı amaçlayan bir süper kahraman olarak görenler, ilk derste pes ederler genelde.

    gerçekte ise hoca, öğrenciye yardım eden biridir. sınavda işi kolaylaştırması açısından verdiği haftalık ödevler, maliyet muhasebesi için hazırladığı yardımcı kitap... bunlar tamamen hocanın duygusal yapısından kaynaklanır. hocanın sözüne inanan ve yardımcı kitaptan soru çözen öğrenci, pekala geçer dersinden.

    edit: maliyet muhasebesi adlı fazlaca maliyetli kitabında şöyle diyor:
    "yeryüzünde tüm olguların bir maliyeti vardır; bir yudum temiz suyun,
    bir nefes temiz havanın ve bir saniyelik huzurun bile..."
    (bkz: peki bu bilgi gercek hayatta ne isime yarayacak)
    huzurun maliyetsiz de sunulabildiğini gösteriyor gerçek hayat.
    ödemeye razı olunan bedelin, arzu edileni getirmeye yetmediğini de gösteriyor.
    demek ki hocanın sözüne inanan maliyet muhasebesi dersinden geçebilir ama hayat dersinden de çakabilir.
  • dokuz eylul isletmeyi 7 yilda zar zor bitirmemin nedeni sahsiyet. evet, onun maliyet muhasebesi dersleri her daim ful ceker, amfi dolup tasar ve hakkini vermek gerekir, oyle guzel ders anlatir ki "maliyet muhasebesi for dummies" kivamindadir. lakin is sinavlara geldi mi; iste sayin yukcunun psikopata bagladigi an o andir. bir vize sonrasi, asistani sinav sorularini amfide cozerken, sira herkesin dokulmesine neden olan soruya geldiginde "arkadaslar fazla vaktimiz o yuzden kisa yoldan cozecem bunu" diyerek soruyu gercekten de kisa yoldan 45 dakikada cozebilmistir.
    neyse efendim yillar gecip gitmis ve nihayetinde tek ders sinavindan 35lik kagidima (ehe) +15 puan daha ekleyip universite hayatima son noktayi koymustur bu hoca, yapabilecegi en buyuk kiyak budur heralde, dolayisiyla selam ve tesekkur ediyorum kendisine.
  • her ne kadar okulda bir yukcu efsanesi olsa da aslinda cok iyi hocadir bu adamcaiz.. anfide 4500 kisi bile olsa cok iyi ders anlatir.. kendisini dinletmeyi bilir.. konuya tamamen hakimdir.. arada sirada milletle tasak gecmeyi de ihmal etmez.. gel gelelim maliyet muhasebesi kolay bir ders degildir ve iyi bir hocaniz varsa daha da zorlasabilir..

    yukcu'nun en buyuk aldatmacasi sinavlari kitap acik yapmasidir.. bu tuzaga dusen nice ogrenci 7 senesini harcayip 35'lik kagitla gecmistir dersi (hayvan herif her sene 5 puanlik konu ogrenmis).. ne diyoduk.. yukcu sinavda zor sormaz.. uzun sorar.. oyle bir uzun sorar ki.. 1 sorunuz konuya hakimseniz en az 20 dakika alacaktir.. 1 saatlik final sinavinda 3 soru sordugunu dusunursek.. konuya tamamen hakim bir ogrencinin hic durmadan ve hic hata yapmadan catir catir yazip 100 almasi mumkundur.. ancak kitap acik diye sikinizi sallaya sallaya geldiyseniz gecmis olsun.. o devasa kitabi acip, aradiginiz seyi bulmaya kalkarsaniz zamaniniz asla yetmez.. got gibi kalirsiniz.. aglarsiniz.. onun icin kitabi unutun.. derslerde yukcuyu bol bol konusturun.. sinavda ne soracagini soyleyiverir.. sorularin gelecegi yerleri ogrenin ve hatim edin..

    yukcu'nun bir ozelligi de gidis yoluna puan vermemesidir.. yanlis sonuc gorurse direk cizer soruyu.. bu da demek oluyor ki kisitli zamanda hatasiz bir kagit yapmaniz gerekiyor.. eger ortalama yapmak gibi bir derdiniz yoksa sinavda tum kagidi yetistirmek yerine mesela 2 soruyu yapin ama dogru yapin.. 60-70 alin rahat edin.. ben oyle yaptiydim.. tum kagidi yetistircem derken 2 soruda islem hatasi yaparsaniz gotunuzde patlar..

    son olarak yukcu'nun pek bilinmeyen ozelligi de kendisinin 34. lvl necromancer olmasidir.. her sabah okula geldiginde 8 saat suren summon asistan buyusunu yapar ve asistanini summon eder.. asistani onun kulu ve elcisidir.. yukcunun pis islerini o yapar.. misal yukcu tahtaya yazmaz, asistan yazar.. bir nevi guner umit - turnike kizlari iliskisi.. mesai bitiminde buyu bozulur ve asistan unsummon olur..
  • bir zamanlar(90'lı yıllar) her sene yeni kitap yazan bir hocaydı kendileri. dersi geçemeyenler, her sene çıkan yeni kitabı da kütüphanelerine ne olur ne olmaz diyerek eklerlerdi. sınav zamanı beden eğitimi dersi öncesi giyinmek için çanta ile bekleyenler gibi, içinde kitap dolu çanta ile anfi önünde bekleşen insanları görmek mümkündür.
    (bkz: beden egitimi sinavina evde calismak)
    (bkz: kitap açık sınav)
  • verdiği seçmeli dersi alan öğrencilerle "gerçekten isteyerek mi seçtiniz bu dersi? benim verdiğimi bilerek mi seçtiniz? ahahaha bilerek seçmişler ahahaha" şeklinde taciz ateşi açarak eğlenir bu hoca.
  • verdiği dersleri geçen her öğrenciye referans olabileceğini söyleyen hoca. bu kadar da kendine güvenir. haklıdır da, dersi öğrenmeden (yine de illa ki dersleri takip etmenize gerek yok ama muhakkak öğrenilmelidir ders) kimse geçemez. 3324234 kişi üzerinde yapılan istatistikte de öğrencilerin ya kalıp şikayet ettikleri ya da yüksek puanla dersi verdikleri, 50 veya civarında not alanın pek görülmediği tespit edilmiştir.
  • süleyman hocamız entellüktel bi adamdır. bir ara yansımalar diye kendi eserlerinden oluşan resim sergisi açmıştı. resmi çok sever. bunun yanında futbola çok düşkündür. koyu fenerbahçelidir. bu yüzden nice bizceleyin galatasaraylı ve beşiktaşlı arkadaşı sinir etmişliği vardır. beşiktaş'ın liverpool'dan 8 gol yediğinin ertesi günü ders işlemedi. sürekli futbol konuşuldu ve futbol ile yaşam bağdaştırılarak çok derin felsefe yapıldı... bu hocamızın "ben bir yere maç izlemeye gittiğimde profesörüm diye küfür edemeyecek miyim? ben küfür edince herkes beni ayıplıyor" diye öğrenciye çok içten bir yakarışı vardır ki hak vermişimdir. ders anlatırken birden durur, uzun saçlı, küpeli erkeklerle, metalci görünüşlülerle, kırmızı, yeşil vs. saçlılarla çok kafa bulur. dikkat edin. birinde sınıfa geç kalmıştım. kapıyı çaldım açması için, bana: "alacaklı gibi niye çalıyorsun şu kapıyı!" dedi. ama yine de sınıfa aldı. tirelidir. arada tire'deki yemiş fabrikalarından, tire'nin bahçelerinden, tire adının nereden geldiğinden ve daha pek çok konudan bahseder. konsatnre olduğumuzu anladığında yine derse döner. herkese memleketini sorar. denizlili olduğumu söyleyince bana denizli'nin mermerleri ve mermer fabrikaları hakkında bilgi verdi. sonra mermer çeşitlerinden bahsetti ve nihayet mermere olan sevgisini söyledi. son bir anekdot: deü iibf'de düzenlenen ulusal iktisat kongresi'nde görevliyken eskişehir anadolu üniversitesi'nden bir maliye profesörüyle sohbet ederken bu hoca bize süleyman hoca'yı sormuş, onu övmüş ve "onun kıymetini bilin, o gerçekten değerlidir." demiştir.
  • öğrenci muhasebe mantığı konusunda eşşek değilse, sınava girerken yanında yükçü'nün kendisine ait maliyet muhasebesi, maliyet muhasebesi ve kalite maliyetleri, çözümlü sorular kitaplarını getirdiyse ve gelmeden önce hangi konunun nerede olduğuna dair post-itlerle ayrıntılı bir çalışma yaptıysa, 70ten aşağı almaz. kitap açık sınav oluyoruz diye bir çok öğrenci kitabını alıp geçeceğini sanar, çoğu sorusu kitaplarındaki herhangi bir sorunun sadece rakamları değişmiş hali dahi olsa, aşinalık yoksa mümkün değil çözülmez.

    ayrıca kendisinin tek ders sınavında bile öğrenci bırakmışlığı vardır. acıması yoktur.

    ama, konu maliyet muhasebesi ise bu adam türkiye'de tektir. "öğrenmek istiyorum" diyenin öğretmeni süleyman yükçü'dür.
  • maliyetlerin efendisidir kendisi.
hesabın var mı? giriş yap